Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3469 E. 2021/1377 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3469 Esas
KARAR NO: 2021/1377
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2016
NUMARASI: 2014/806 2016/809
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 8 adet çeke dayalı olarak icra takibi başlattığını, söz konusu çeklerde müvekkilinin şahıs olarak isim ve imzasının bulunmadığını, dolayısıyla çek bedellerinden sorumlu tutulamayacağını, bu çeklerle ilgili olarak icra hukuk mahkemesinde dava açtıklarını, ancak sehven 4 adedinin dava konusu edildiğini, yargılama sırasında icra hukuk mahkemesinde takibin durdurulması şeklinde tedbir kararı verildiğini, orada dava konusu yapmadıkları 4 adet çek nedeniyle eldeki davayı açmak durumunda kaldıklarını belirterek dava konusu yapılan 4 adet çek yönünden müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin müvekkili yönünden iptaline ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının icra hukuk mahkemesindeki beyanlarıyla bu davadaki beyanlarının çeliştiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının yetkilisi olduğu … Ltd. Şti’ndeki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, bu durumun 7 Ağustos 2013 tarihli ticaret sicil gazetinde ilan edildiğini, takibe konu çeklerin ise keşide tarihlerinin bu tarihten sonra olduğunu, dolayısıyla TTK’nun 678.maddesi gereğince çek bedelinden davacının sorumlu olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu çeklerin davalı ile dava dışı … Ltd. Şti kayıtlarında yer aldığı, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine davalı tarafından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davacının … Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olduğu, 29/07/2013 tarihli hisse devir ve temlik sözleşmesiyle bu ortaklıktan ayrıldığı, hisse devrinin 01/08/2013 tarihinde tescil edilerek 07/08/2013 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, çeklerin ise keşide tarihlerinin ortaklıktan ayrılma tarihinden sonraki tarihler olmakla birlikte bu çeklerin 09/04/2013 tarihinde davalıya verildiği, bu tarih itibariyle ise davacının şirketi temsil ve imza yetkisinin mevcut bulunduğu, davacının çekleri şirket temsilcisi sıfatıyla imzalayıp verdiği, şahsen sorumluluğunun olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, dava konusu 4 adet çek yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkili yetkilisinin imzasını taşımayan tediye makbuzlarının hukuki geçerliliğinin olmadığını, makbuzdaki imzaların müvekkili yetkilisine ait olmadığını, bu makbuzlara dayalı olarak hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan İstanbul 12.İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada verilen 31/05/2016 tarihli ara karar uyarınca müvekkili şirket yetkilisinin icra hukuk mahkemesinde hazır edildiğini, imza örneklerinin alındığını, davacı tarafa da tediye makbuzlarının asıllarının sunulması için süre verildiğini, dolayısıyla bu mahkemede yapılacak bilirkişi incelemesinin huzurdaki davayı etkileyeceğinin açık olduğunu, imza incelemesi yapılması gerektiğini, mahkemenin bu talepleri dikkate almadığını, raporlarda davacının şahsi sorumluluğunun olup olmadığının incelenmediğini, eksik inceleme ile hazırlandığını, çeklerin bankaya ibraz edildiğinde imzanın yetkilinin imzasından farklı olması nedeniyle karşılıksız olduğunun bildirildiğini, banka tarafından ödeme yapılmadığını, TTK uyarınca temsile yetkili olmadığı halde bir kişinin poliçeyi imzalaması halinde bizzat sorumlu olacağını, hisse devir tarihi itibariyle davacının dava dışı … Ltd. Şti’nde yetkili temsilci olmadığını, bono ya da çekin ön yüzündeki imza muhataba ya da keşideciye ait değil ise imza sahibinin avalist olacağını, davacının yetkisiz temsil uyarınca şahsen avalist bulunduğunu bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı … Ltd. Şti aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında toplam 8 adet çeke dayalı olarak toplam 261.845,05 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip ve dava konusu çeklerin ise 31/12/2013 tarihli 31.600,00 TL bedelli, 31/01/2014 tarihli 31.600,00 TL bedelli, 28/02/2014 tarihli 31.600,00 TL bedelli ve 31/03/2014 tarihli 31.644,00 TL bedelli çekler olduğu, çeklerin keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti, lehtarın dava dışı … A.Ş olduğu, sonraki cirantanın ise iptal edildiği ve çeklerin ibraz edildiğinde karşılıksız olduğunun şerh edildiği görülmüştür. Keşideci şirket adına çeklerde tek imza atıldığı görülmüştür. Davacı tarafça verilen cevaba cevap dilekçesinde; çeklerin 09/04/2013 tarihinde verildiğinin belirtildiği görülmüş ve dilekçe ekinde iki adet tediye makbuzu başlıklı belge fotokopisi sunulduğu anlaşılmıştır. Cevaba cevap dilekçesi ekinde sunulan iki adet tediye makbuzu fotokopisinin incelenmesinde; tarihlerinin 09/04/2013 tarihli olduğu, dava dışı … Tekstil Ltd. Şti antentli olduğu, muhatap olarak davalının gösterildiği, tahsilat yapan kısımda ise … isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür. Davalı vekilince verilin ikinci cevap dilekçesinde ise; tediye makbuzlarının hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, çek bilgilerinin okunamadığını, tediye makbuzlarını kabul etmediklerini bildirdiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/05/2016 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda; dava dışı … Tekstil Ltd. Şti ile davalı defterlerinin incelendiği, çeklerin defterlerde kayıtlı olduğu, 31/12/2013 tarihi itibariyle … Tekstil Ltd. Şti’nin davalı şirkete 15.000,13 TL borçlu gözüktüğü, 31/12/2014 tarihi itibariyle davalının dava dışı şirketten 228.244,00 TL alacaklı olduğunun belirtildiği, dava dışı … Tekstil Ltd. Şti’nin halen tasfiye halinde olduğu, davacının daha önceden bu şirketin yetkilisi ve müdürü olduğu, 29/07/2013 tarihli hisse devir ve temlik sözleşmesiyle şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, durumun 07/08/2013 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, çeklerin verildiği 09/04/2013 tarihi itibariyle davacının şirket temsilcisi olduğu, bu bağlamda çeklerin dava dışı şirket borçları nedeniyel verilmesinden dolayı davacının sorumluluğunun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/08/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; kök rapordaki hususları değiştirecek bir itiraz ileri sürülmediği, 09/04/2013 tarihi itibariyle şirket yetkilisinin davacı olması nedeniyle davacının sorumluluğunun bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince ek rapora karşı verilen itiraz dilekçesinde 09/04/2013 tarihli tediye makbuzunun geçerliliğinin olmadığını, bilirkişilerin bu konuda araştırma ve inceleme yapmadan yorum yaptıklarını, tediye makbuzu üzerinde müvekkilinin adı ve kaşesinin bulunmadığını, içeriğinin dahi yeterince okunamadığını, ayrıca İstanbul 12.İcra Hukuk Mahkemesi’nde bu konuda bilirkişi inclemesi yapılmasına karar verildiğini belirterek icra hukuk mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve yeni bilirkişilerden rapor alınmasını talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı, davacı aleyhine çeklere dayalı takip başlatmış, davacı taraf çeklerde kendi şahsi olarak isim ve imzasının yer almadığını, bu nedenle sorumlu olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise çeklerin keşide tarihi itibariyle davacının yetkisi bulunmadığını, bu nedenle sorumlu olduğunu savunmuştur. Takip ve dava konusu çeklerin keşide tarihleri 31/12/2013, 31/01/2014, 28/02/2014 ve 31/03/2014’tür. Dosya içeriğinde alınan kök raporda İstanbul Ticaret Odası’nın internet sitesinde dava dışı … Ltd.Şti’nin ticaret sicil kayıtlarının incelendiği, buna göre davacı …’nun 29/07/2013 tarihli sözleşmeyle davacı şirketteki hisselerini dava dışı …’a devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, davacının ortaklıktan ayrılmadan önce dava dışı … Ltd.Şti’nin yetkilisi ve müdürü olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf, çeklerin keşide tarihi itibariyle davacının şirket yetkilisi olmaması nedeniyle TTK’nun 678.maddesi uyarınca davacının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davacı taraf ise çeklerin ileri tarihli keşide edildiğini ve 09/04/2013 tarihli tediye makbuzu ile davalıya verildiğini ileri sürmüş, buna karşın davalı taraf tediye makbuzunu kabul etmemiştir. Dosya içeriğinde alınan bilirkişi raporlarından takip ve dava konusu çeklerin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşıldığından, davalı defterlerinde hangi tarih itibariyle çeklerin kaydedildiğinin tespiti için istinaf aşamasında bilirkişiden ek rapor alınması yönünde ara karar oluşturulmuş ise de, davalı vekilinin verilen kesin süre içerisinde bilirkişi giderini yatırmadığı anlaşıldığından HMK’nun 358/3 maddesi gereğince dosyadaki mevcut deliller itibariyle karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Öte yandan davalı tarafça İstanbul 12.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından tediye makbuzu üzerinde imza yönünden inceleme yapılması yolunda ara karar verildiğini bildirmiştir. Bu yönden icra hukuk mahkemesinden durum sorulmuş, gelen cevabi yazıda, dosyada herhangi bir imza incelemesi yapılmadığı ve bilirkişi raporunun da bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Buna göre tediye makbuzunun aslı dosyaya sunulmamış ve bu konuda bir imza incelemesi yapılmamış ise de, yargılama sırasında alınan bilirkişi kök raporunun 8.sayfasında davalı ticari defterlerinde tespit edilenler başlıklı bölümde yapılan açıklamaların ikinci paragrafında dava konusu çeklerin davacı tarafından davalıya 09/04/2013 tarihli tediye makbuzuyla verildiğinin görüldüğü, bir sonraki paragrafta ise bu çeklerin 2013 yılı yevmiye defterinin … nolu yevmiye madde … nolu yevmiye sayfasında kayıtlı olduğunun görüldüğü şeklinde açıklama bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre dava konusu çekler davalı defterlerine 09/04/2013 tarihli tediye makbuzu verilmesi sonucu işlenmiştir. Bir başka ifadeyle dava konusu çeklerden üç tanesi 2014 tarihli olup çeklerin bu anlamda 2013 defterlerinde kayıtlı olması gözetildiğinde ileri tarihli düzenlendiği ve bir anlamda bilirkişi tarafından tediye makbuzunu çeklerin davalının 2013 yılı yevmiye defterine yapılan kayda dayanak yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla tediye makbuzunun davalı tarafından kabul edilmemesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu hususlar gözetildiğinde dosyadaki mevcut deliller itibariyle dava konusu çeklerin davacı tarafından davalıya 09/04/2013 tarihi itibariyle verildiği ve bu tarih itibariyle de davacı …’nun dava dışı … Ltd. Şti’nin yetkilisi ve ortağı olduğu, çeklerin dava dışı bu şirket adına verildiğinin kabulü gerekir. Açıklanan tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 8.637,39 TL harçtan, peşin alınan 2.159,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.478,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/07/2021