Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3444 E. 2019/2764 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A DI N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3444 Esas
KARAR NO : 2019/2764
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI : 2014/311 E. – 2017/88 K.
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Meni, Tespiti, Alan Adlarının Devri istemli
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1993 yılında kurulan ve 17 yıldır alışveriş, eğlence, kültürel aktivitelerini bir arada sunan … kısa zamanda alışveriş ve eğlence anlayışına getirdiği yüksek standartlarla bir “yaşam merkezi” olarak hizmet verdiğini, müvekkili adına TPE nezdinde birçok marka tescili bulunduğunu, müvekkilinin sahip olduğu “…” ve türevi markaların tanınan markalar olduğunu, müvekkilinin tanınmışlığının ülkenin tüm bölgelerinde yaşayan toplumun büyük bir kesimince bilindiğini, davalı tarafından www.capitolgroup.com.tr ve www……com.tr alan adlı internet sitelerinin ticaret unvanını aşan şekilde markasal olarak kullanıldığını, davalı eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, menine ve davalıya ait “www……com.tr” ve “www…..com” adlı alan adlarının davacı şirkete devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 1980 yılında ticari faaliyetine tekstil ürünleri ile başladığını, yıllar içinde faaliyetlerini özellikle deri giyim, mücevher mağazaları ve inşaat sektörünü de katarak genişletmiş olduğunu, müvekkilinin deri sektöründeki tekstil faaliyetinin 1980’lere dayandığını ve şirketin resmi olarak 1995 yılında kurulduğunu, günümüzde birçok ülkeye ihracat yapan başarılı bir firma olduğunu, müvekkili markasının ve ticaret unvanının 1995 yılından beri kullanıldığını, markanın 1998 yılında …numarası ile tescil edildiğini, müvekkilinin uzun yıllar emek ve çaba sarf ederek aralıksız kullandığı … markasının tanınmış ve ayırt edici bir marka olduğunu, müvekkilinin markasının tescilli olmakla www…..com.tr ve www……com.tr adlı internet sitelerinin kullanımının da bu hak sahipliğine dayandığını, tescilli markanın kullanımının hukuka aykırı olmayacağını savunarak, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı, dava tarihinde adına kayıtlı olan …numaralı markaları ile ticaret unvanının esas unsuru olan “…” ibaresini internet alan adında tescilli olduğu sınıflarda ve tescilli olduğu şekilde kullandığı, “…” ibaresine eklenen “grup” ve “group” sözcüklerinin herhangi bir ayırt ediciliği bulunmadığı, bu durum marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğinden, açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, mahkemenin ilk rapora neden itibar etmediği hususunun gerekçeli karardan anlaşılamadığını, Ankara 3.Fikri Sinai Haklar Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerekli olduğunu, açılan hükümsüzlük davasında hükümsüzlük kararının geçmişe etkili sonuç doğuracağını, davalının adına kayıtlı … markası olmadığını, davalının markalarını 26.08.2015 tarihinde dava dış … AŞ’ye devrettiğini, ancak alan adı içinde ve site içinde kullanımın devam ettiğini, markanın tescilli şekilde kullanılmadığını ve haksız rekabetin oluştuğunu, 2014/34890 kod nolu markanın tescil edilmediğini, … markası yönünden Ankara 3.FSHM’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasında hükümsüzlük kararı verildiğini, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, davalının şirketinden önce kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ile davalıya ait alan adlarının davacıya devri istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili Ankara 3.Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/432 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerekli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiş ise de; ilgili davada davalının “…” ibareli marka başvurusuna ilişkin TPMK YİDK kararının iptali ve davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkin olduğu, ilgili dosyanın temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay 11.HD’nin 2017/5164 Esas … Karar sayılı ilamı ile husumet yönünden bozulduğu anlaşılmıştır. Dava tarihi itibarıyla davalı adına; 17.12.1998 başvuru, 07.06.2000 tescil tarihli 14 nolu emtia sınıfında …. tescilli markası ile 21.10.2011 başvuru 16.10.2014 tescil tarihli 25 ve 35 nolu emtia sınıfında kayıtlı …kod nolu … tescilli markası mevcut olup bekletici mesele yapılması talep edilen dosyadaki hükümsüzlük talebine konu … nolu marka iş bu uyuşmazlık yönünden tek başına sonuca etkili olmadığından bu husustaki davacı vekilinin bu husustaki istemi yerinde görülmemiştir.Davacı iddiasında markaya tecavüz ve haksız rekabet iddiasında bulunmuş olup mahkemece tecavüz iddiasına konu tarih dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekli olup alan adları davalı şirket adına tescilli olmakla davalının dava tarihinden sonra markaları devretmesi esasa etkili değildir.Davacı vekilinin markaya tecavüz ve haksız rekabet talepleri yönünden esasa ilişkin istinaf istemi incelenmiştir. Davalı, aşamalardaki savunmasında kullanımın hakka dayalı olduğunu iddia etmiş olmakla bu husus yönünden dosyadaki deliller dava tarihi itibarı ile yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın ilgili hükümleri ile birlikte değerlendirilmelidir.556 sayılı KHK 9/2-e maddesi gereğince; işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması yasaklanabilir.Somut olayda; davalının www……com.tr ve www…..com.tr şeklindeki alan adlarında markasını yahut ticaret unvanını tescilli şekilde kullanmadığı, alan adlarında “…” şeklinde ayırt edici herhangi bir unsur bulunmadığı, alan adının başvuru tarihi olan 14.02.2014 Tarihi itibarı ile davacının … markasının tanınmış marka olduğu, dava konusu sitelerin içeriği tespit edilememiş ise de, ortalama dikkat ve algılama düzeyine sahip bir internet kullanıcısının, davalıya ait www…..com.tr ve www…..com.tr alan adlarında “grup” ve “group” ibarelerinin kullanılmış olması nedeni ile ilgili sitelerin davacı ile ekonomik bağlantı içinde olduğunu düşüneceği, keza davalı tarafın ilgili alan adlarının kullanılmadığı hususunda bir savunmasının bulunmadığı; davalı vekilinin, müvekkilinin perakende deri giyim alanında faaliyetini sürdürdüğünü beyan ettiği, davalı adına kayıtlı … markasının 14 nolu emtia sınıfında kayıtlı olup davacının … isimli ilk markasının ise 25 nolu emtia sınıfında kayıtlı olduğu, 556 sayılı KHK 9/1-c maddesi gereğince davacının … markasının tanınmışlık düzeyi nedeni ile davalının alan adından dolayı elde edeceği erişim sayısı nedeni ile haksız yarar elde edeceği ve kullanımın kötüniyetli olduğu kanaatine varılmış ve davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bu yönü ile kaldırılmasına, haksız rekabetin ve markaya tecavüzün tespiti ile www……com.tr ve www…..com.tr sitelerine erişimin engellenmesi sureti ile haksız rekabetin ve tecavüzün menine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin alan adlarının davacıya devri talebi ise; idari işlem mahiyette olduğundan ilk derece mahkemesinin bu husustaki talebin reddi yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2014/311 Esas, 2017/88 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,-Davalının haksız rekabetinin ve markaya tecavüzünün TESPİTİ İLE, davalıya ait “www……com.tr” ve “www……com.tr” sitelerine erişimin engellenmesi sureti ile haksız rekabetin ve tecavüzün MENİNE, – Alan adlarının davacıya devri isteminin REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 19,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,-Davacı tarafça yatırılan 25,20 TL başvuru harcı ve 25,20 Tl peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden markaya tecavüz talebi yönünden A.A.Ü.T. gereğince 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden haksız rekabet talebi yönünden A.A.Ü.T. gereğince 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 284,00 TL (posta ve müzekkere gideri) yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 2.189,30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücretine ilişkin yargılama giderinin 500,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 34,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 119,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.