Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3429 Esas
KARAR NO : 2019/2723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2017
NUMARASI : 2015/188 E. – 2017/207 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kefili olduğu …. San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin müvekkili bankanın Esenyurt Şubesinden kredi kullandığını, müvekkili banka tarafından görülen lüzum üzerine Beşiktaş ….Noterliğinin 13/02/2014 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek hesabın kat edilip ihtarnamede yazılı diğer borçlularla birlikte davalıya 156.067,73 TL nakit, 43.680- TL gayri nakit kredi borcunu ödemesi için süre verildiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhinde İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının diğer itirazları ile birlikte yetki itirazında bulunması üzerine yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetkili Bakırköy İcra Müdürlüklerine gönderildiğini, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esasına kaydının yapıldığını, buradan gönderilen ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini ve borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle iptalinin gerektiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP/ KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; huzurdaki itirazın iptali davasının açılmasından önce davacı tarafın İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/273 D.İş sayılı dosyası ile 25/06/2014 tarihinde aldığı 199.747,43 TL lik ihtiyati haciz kararı ile İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi üzerine ihtiyati haciz kararına itirazları üzerine ihtiyati haciz kararı kaldırılmak üzere iken icra dairesinin yetkisine yapmış oldukları itiraz gerekçe gösterilerek icra dosyasının Bakırköy….İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, davacı bankanın Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/286 D.İş sayılı dosyası ile aldığı ihtiyati haciz kararının Bakırköy….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından esas takibe geçilerek tüm bankalara, tapulara haciz ihbarnameleri gönderildiğini, itirazları üzerine takibin durduğunu, ayrıca ihtiyati haciz kararına yapmış oldukları itirazın reddedilmesi nedeniyle kararın temyiz edildiğini, kredi sözleşmesinin … San. Ve Tic. Ltd. Şirketi ile akdedildiğini, şirket ortağı olan müvekkilinin 11/05/2011 tarihinde ortaklıktan çıktığını, ortaklık devir sözleşmesini cevap dilekçesi ekinde sunduklarını, müvekkilinin imzaladığı 18/02/2010 tarihli sözleşme olup, bu sözleşme borcunun sonlandırıldığını, diğer dayanak kredi sözleşmelerinde müvekkilinin kefaleti olmadığından borçlu olmadığını, müvekkiline gönderilen ihtarnamenin tebliğine ilişkin yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle aleyhe sonuç doğuramayacağını, davacı-karşı davalı bankaya 01/12/2014 tarihli Kadıköy ….Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek haksız işlemlerin ve icra dosyalarının sonlandırılmasının talep edildiğini, ihtarnamenin 08/12/2014 tarihinde bizzat tebliğ edilmesine rağmen haksız işlemlere devam edildiğini, müvekkilinin … San. Ve Tic. Ltd. Şirketinin yetkilisi olduğu dönemde kefil olarak imzaladığı … numaralı 18/02/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinin doğrudan müşteri çeklerine istinaden alınan kredi olduğunu, bedelinin çek olarak kredi alırken ödendiğini ve borcun kapandığını, bu sözleşme sebebiyle bankanın alacağının kalmadığını, bu sözleşmeden dolayı müvekkilinin borçlu olduğunu ispat yükünün bankaya ait bulunduğunu, diğer … numaralı 03/11/2011 tarihli ve …. numaralı 21/06/2013 tarihli sözleşmelerde müvekkilinin şahsi kefaleti ve imzası olmadığı gibi o dönemde şirkete ortak dahi olmadığını, haksız ve kötü niyetli olarak mevcut kredi sözleşmelerinde borçlu şirket ve ortaklardan borcu tahsil edememe riski ile müvekkili aleyhine haciz kararı alındığını, yapılan tüm haksız işlemlerin müvekkilinin kredi sicilini de etkilediğini, karşı dava olarak ise geçerli borç doğrucu bir sözleşme olmadığı gibi müvekkilinin haksız eylemi ile doğmuş bir zarar da bulunmadığını, 2010 tarihli kefalet konusu borcun kapatıldığını, müvekkilinin ortaklıktan çıktıktan sonra tanzim edilen 2011 ve 2013 tarihli GKS’ne müvekkilinin kefaleti olmadığından ve sair yasal şartları taşımadığından borçlu olarak gösterilemeyeceğini, davalının müvekkilinden alacağı olmadığı halde müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkilinin şirkette hiçbir sermayesinin kalmadığının 27/05/2011 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, basiretli bir tacir olan bankanın bu durumu bilmemesinin mümkün olmadığını, banka tarafından gönderilen usulsüz ihtar içeriğinin de haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek müvekkili aleyhine tatbik edilen tüm haciz işlemlerinin tedbiren kaldırılmasını, davacı-karşı davalı bankanın itirazın iptali davasının reddine, borcun %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, karşı dava yönünden ise Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından 144.666,16- TL borçtan ve başkaca bir sebeple müvekkilinin davacı-karşı davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespitine, davacı-karşı davalı bankanın müvekkilinin borçlu sıfatının doğmadığını bilerek hareket ettiğinden borcun % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu nakdi ve gayri nakdi alacağın davalının kefalet imzasının bulunduğu 18.02.2010 tarihli sözleşme kapsamında olmadığı, daha sonra akdedilen ve davalının kefil olmadığı 03.11.2011 ve 21.06.2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, hal böyle olunca davalının kefaleti bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı kefalet sorumluluğunun söz konusu olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla itirazın iptali istemine ilişkin asıl davanın reddine, davacı bankanın takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, menfi tespit istemine ilişkin karşı davanın ise kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı karşı davacının karşı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, takibin kötü niyetli yapıldığı anlaşılamadığından karşı davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı – karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davada mahkemenin kararında önemli olanın cari hesap bakiyesinin sıfırlanıp sıfırlanmadığı hususu olduğu belirtilmesine rağmen aksine hüküm kurulduğunu, mahkemece hem önemli olanın GKS kapsamında kullandırılan kredinin belirli bir dönemde sıfırlanmış olup olmadığı değil, cari hesap ilişkisinin sona erdiği tarih itibariyle cari hesap bakiyesinin sıfırlanmış olup olmadığı belirtildiği, hem de aksine karar verildiğini, İcra takibine konu alacağın 18.02.2010 tarihli çerçeve niteliğindeki GKS olduğunu, 2011 ve 2013’te imzalanan sözleşmelerin 18.02.2010 tarihli GKS’nin revizyon vadesinin dolması nedeniyle ilaveten yapılan sözleşmeler olduğunu, davada konusu kredi diliminin 2013 tarihli sözleşmeden önce kullanıldığını 03.11.2011 tarihli GKS revizyon vadesinin dolmasıyla 300 bin TL olarak ilaveten alındığını, 18.02.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kredi ilişkisi bitirilerek yeni bir kredi ilişkisi tesis edilmediğini, kredi ilişkisinin cari hesap şeklinde işlediğini, sonraki sözleşmelerin önceki sözleşmeyi hükümden düşürmediğini, önceki sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu, kefilin süreklilik arz eden kredi ilişkisi içerisinde kefalet sorumluluğunun ortdan kalkmadığını 14.11.2016 tarihli ek rapordaki tespitlerin yerinde olmadığını 2011 tarihli GKS’nin 63. Maddesinde sözleşmenin daha önce akdedilmiş olan sözleşmelerin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu açıkça belirtildiğini dava konusu kredi diliminin kullanım tarihinin 20.04.2012 olduğunu sözleşmeler birbirinin devamı mahiyetinde olduğundan davalı – karşı davacının dava konusu borçtan sorumlu olduğunu,Dava konusu kredinin davalı-karşı davacının imzası olan sözleşme kapsamında kullandırıldığını mahkemece verilen kararda bilirkişi raporları değerlendirilerek takip konusu kredinin 03.11.2011, 21.06.2013 tarihli sözleşmeler kapsamında kullandırıldığı belirtilmesinin hukuka ve bankacılık teammüllerine aykırı tespitlerinin esas alındığını, bilirkişi raporlarının kendi içerisinde çeliştiğini, mahkemeden yeni bir heyetten yeni bir bilirkişi raporu alınması talep edilmişse de bu itirazın dikkate alınmadan banka aleyhine karar verildiğini 18.02.2010 tarihli GKS’nin 18. Maddesinin yanlış yorumlandığı rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının kefaletinin sona erdiğine ilişkin bir ihtarnamesinin de olmadığını,Karşı davanın usulüne uygun açılmadığını, talep sonucunun hukuka aykırı olduğunu, karşı davacının netice-i talebinde borçlu olmadığının tespiti talepli 144.666,16TL, 199.747,43TL ve 184.016,16TL olmak üzere üç değişik rakam yazdığını, UYAP sistemdeki kayıtlara göre karşı dava için sadece nispi peşin harç yatırılıp başvuru harcının yatırılmadığını, karşı davanın usul yasaya aykırı açılmış olması nedeniyle reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, itirazın iptali davasının kabulünü karşı davanın reddine, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.İstinafa cevap veren davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasındaki üç GKS’nin sadece 18.02.2010 tarihli 240.000,00TL limitli kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunduğunu kefaleti bulunmayan diğer kredilerden dolay sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin yargıtayın içtihatları uyarınca doğru karar verdiğini, incelenen banka kayıtlarında takibin sonraki tarihli 03.11.2011 ve 21.06.2013 tarihlerinde akdedilen sözleşmeler kapsamında kullandırıldığının tespit edildiğini, davacının istinaf talebinin reddine, davacının davasının reddine ilişkin kararın onanmasına, karşı davanın kabulüne ilişkin kararın onanmasına karar verilmesini, davacı- karşı davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Asıl dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır. Karşı dava ise; menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta karşı dava dilekçesinde; “Müvekkilimizin davalı bankaya borcu bulunmadığı için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası 144.666,16 TL borçtan ve başkaca bir sebeple (gerek takip dayanağı ihtarda belirtilen 199.747,43 TL’lik miktar, gerekse ihtiyati haciz kararı ile Bakırköy 2. ATM’de 2014/286 D.iş dosyası ile 184.016,16 TL’lik miktarlardan) müvekkilimizin davacı -karşı davalı bankaya tüm borç faiz ve faiz oranın yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi” şeklinde talepte bulunulmuş ve 144.666,16 TL üzerinden karşı dava nispi harcı yatırılmış olduğu görülmektedir.Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; davacı banka tarafından davalı ile dava dışı … aleyhine 144.666,16 TL toplam alacak ile 39.350,00 TL gayri nakdi kredinin tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmıştır.Davacı tarafça keşide edilen Beşiktaş …. Noterliği’nin 13.02.2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde 156.067,43 TL nakit, 43.680,00 TL gayri nakdi kredi borcunun ödenmesi hususunda ihtarda bulunulduğu görülmektedir. Bakırköy 2. ATM’de 2014/286 D.iş dosyasında ise; toplam 184.016,16 TL alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilmiştir.Bu durumda ilk derece mahkemesince karşı davacı vekiline netice-i talebini açıklaması için süre verilmesi ve gerekirse harç ikmali yapıldıktan sonra talebin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekliyken bu hususun dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılması gerekmiştir. Kabul edilen istinaf sebebi itibariyle diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2017 gün ve 2015/188 Esas, 2017/207 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -İstinaf isteminin kabul edilmesi sebebiyle diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,-Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı-karşı davalı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı-karşı davalı yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 44,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 130,50 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2019