Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3404 E. 2019/2596 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3404 Esas
KARAR NO : 2019/2596 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2016
NUMARASI : 2014/663 E., 2016/920 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kırklareli’nde kurduğu süt üretim çiftliğinde kullanılacak makine ve ekipmaların temini konusunda davalı ile 25/02/2011 tarihli sözleşme akdedilerek anlaştığını, davalının edimlerini sözleşme ile belirlenen süre içerisinde yerine getirmediğini, eksikliklere ilişkin 13/02/2012 tarihli protokol hükümlerinin de ifa edilmediğini, bu nedenlerle yaşanan hayvan kayıpları ve çoğalan porsenel giderlerine bağlı olarak müvekkilinin zarara uğradığını, keşide edilen ihtarnameye rağmen davalı tarafından sözleşme hükümlerinin tam ve eksiksiz olarak ifa edilmediğini, müvekkilinin ödeme ile ilgili üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini belirterek cezai şart bedeli olarak 708.000,00 TL, oluşan zarar nedeniyle 50.000,00 TL ve mahrum kalınan kar nedeniyle 50.000,00 TL olmak üzere toplam 808.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının zarara uğramasında müvekkili firmanın sorumluluğunun bulunmadığını, yeterli eğitim verilmesine rağmen sık eleman değişikliği nedeniyle makinelerin ehliyetsiz kişilerce kullanıldığını, müvekkilinin edimini geç ifa etmesinin davacının sağımhane inşaatını yapan firma ile aralarında oluşan anlaşmazlık nedeniyle sağımhane inşaatının bitirilememiş olmasından kaynaklandığını, davacı iddialarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davacı tarafından sunulan ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığının anlaşıldığı, kayıtlar göre; davacı şirket tarafından davalı şirkete 09.03.2011 tarihinde 585.084,58 TL ve 29.06.2011 tarihinde de 96.450,00 TL olmak üzere toplam 681.534,58 TL ödeme yapılmış olduğu, karşılığında davalı şirketten toplam 455.702,46 TL bedelinde 13 adet fatura ile 10.02.2012 tarihinde 177.025,25 TL tutarında çek almış olduğunun görüldüğü, davacı şirket tarafından davalı şirkete yapılan toplam ödemelerden, davalı tarafından düzenlenen faturalar ile çekin mahsup edilmesiyle, davacı şirketin 2012 yılı sonunda davalıdan (681.534,58-455.702,31-177.025,25=) 45.917,63 TL bakiye alacağının bulunduğunun görüldüğü, davacı ile davalı arasında 25/02/2011 tarihli sözleşme ile davalının, davacının kurduğu süt üretim çitfliğinde kullanılacak bir kısım makine ve ekipmanları teslim etmeyi ve bunların montajını yaparak servis hizmeti vermeyi üstlendiği, sözleşmede öngörülen sözleşme bedelinin davacı tarafından leasing yoluyla ödendiği, sözleşmenin 2.2 ve 2.8 nolu maddelerine göre; sözleşme konusu makinelerin tamamının teslim ve montajının 15/07/2011 tarihinde tamamlanmış olması gerektiği, aksi taktirde davalının her geciktiği gün için davacıya günlük 2.000 TL cezai şart ödeyeceği hususunda anlaşma sağlandığının anlaşıldığı, davalının kendi beyanına göre sözleşme konusu makinelerin bir kısmının gecikmeli olarak teslim edildiği, bazılarının da montajı gecikmeli olarak yapıldığının anlaşıldığı, davalı bu gecikmenin davacının kusurundan kaynaklandığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispat edemediği, dosyaya sunulan 13/02/20102 tarihli protokole göre bu tarihe kadar makinelerin bir kısmının halen teslim edilmediğinin anlaşıldığı, yine davalı tarafın bu protokolü imzalayan kişinin kendisinin çalışanı olmakla birlikte yetkilisi olmadığını iddia etmiş ise de, davalı çalışanının sözleşme sürecinde davacı ile temasta bulunan ve görünüşte temsil yetkisi olan bir kişi olduğu ve protokolde şirket kaşesini kullanarak imzaladığı anlaşılmakla bu protokolün davalı tarafı bağlayacağı kanaatine varıldığı, davacı tarafından davalıya 30/03/2012 tarihli ihtarname gönderildiği ve bu ihtarname tarihi itibariyle halen eksik teslim edilen ve montajı yapılmayan işler olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın ise bunun aksini kanıtlayacak bir delil sunmadığı, dava tarihi olan 04/07/2012 tarihi itibariyle sözleşme konusu makinelerin bir kısmının halen teslim edilmediği ve montajının yapılmadığı anlaşılmakla sözleşmedeki cezai şart hükmüne göre davacının geciken her gün için 2.000 TL hesabıyla dava tarihine kadar geciken 354 gün için toplam 708.000 TL cezai şart talep edebileceğinin anlaşıldığı, bu cezai şart tutarının davalının mahfına sebep olup olmayacağı konusunda mali inceleme yapılması gerektiğinden ve davalı tarafın kendisine yapılan ihtarlı tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmadığı anlaşılmakla bu yönden inceleme yapılabilmesi için mahkemece 06/04/2016 tarihli duruşmada yeniden inceleme günü belirlenerek davalı vekilinin yüzüne karşı müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarını belirlenen gün ve saatte mahkeme kaleminde hazır etmesi hususunda yeniden ihtarat yapılmış ancak belirlenen inceleme gün ve saatinde davalı taraf hazır olmadığı gibi kendisine yüklenen bilirkişi ücretini de yatırmadığı ve davalının ticari defter ve kayıtlarının sunulmadığı anlaşılmakla inceleme yapılamadığı ve belirlenen cezai şart tutarında indirim yapılmadığı, her ne kadar davacı mahrum kaldığı kar yönünden 50.000 TL tazminat talep etmiş ise de; TBK’nun 180/2.maddesine göre, cezai şart alacağı ile karşılanamayan zararların talep edilebilmesi için gerçek zarar tutarının ispatlanması ve bu gerçek zararın cezai şart tutarını aştığı hususunun ispatlanmasının gerekli olduğu, davacı taraf fiilen uğradığı zararın hesaplanan 708.000 TL lik cezai şart tutarından daha fazla olduğunu ispatlamaya yönelik somut delil sunmadığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 708.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, diğer tazminat istemlerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Huzurdaki dava ile davacı yan, 708.000,00 TL cezai şart, 50.000,00 TL mahrum kalınan kar ve 50.000,00 TL oluşan zarar olmak üzere toplam 808.000 ,00 TL talep ve dava etmiştir.Yerel Mahkeme 50.000,00 TL mahrum kalınan kar ve 50.000,00 TL oluşan zarar olmak üzere toplam 100.000,00 TL lik kısmın reddine karar vermiş olmasına rağmen gerekçeli kararda yalnızca mahrum kalınan kar nedeni ile istenen 50.000,00 TL nin red gerekçesi açıklanarak tarafımıza 50.000,00 TL üzerinden 5.850,00 TL vekalet ücreti takdir etmiştir. Oysaki toplam reddedilen ve harcı yatırılan rakam 100.000,00 TL olup A.A.Ü.T gereğince tarafımıza takdir edilmesi gereken rakam 10.750,00 TL dir. ….” denilerek kararın bu açıdan düzeltilmesini istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava sözleşmeye aykırılık nedeni ile cezai şart, mahrum kalınan kar ve sözleşmenin hükümlerinin yerine getirilmemesinden doğan zarar istemlerine ilişkindir.İstinaf konusu sadece vekalet ücreti hesabına ilişkin olup, bu istinaf nedeni ile sınırlı ve HMK 355. madde uyarınca diğer kamu düzenine aykırılıklar bulunup bulunmadığı açısından inceleme yapılacak olup, öncelikle kamu düzenine ilişkin bir yasaya aykırı durum görülmediği ancak reddedilen dava değeri 100.000 TL olmakla ücreti vekaletin 10.750,00 TL olarak hesaplanması gerektiği anlaşılmakla buna bağlı olarak da kabul /red oranını yargılama giderleri açısından % 87 Davacı lehine olmakla yargılama gideri sorumluluk miktarının da değiştiği davalı yanın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın esası ile ilgili olarak HMK 353/b-2 madde uyarınca yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b-2 maddesi nazara alınarak KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2 – İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVA HAKKINDA A-Davanın kısmen kabulü ile 708.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, diğer tazminat istemlerinin reddine,B-Alınması gereken 48.363,48 TL karar harcına karşılık peşin alınan 11.998,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.364,68 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,C-Davacı tarafından yapılan 3.750,00 TL bilirkişi gideri, 55,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.805,00 TL nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 3.310 35 TL si ile 12.019,95 TL harç gideri toplamı olan 15.330,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde bırakılmasına D-Davalı tarafından yapılan 65,70 TL yargılama giderinin davanın red edilen kısmına isabet eden 9,85 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın oranlamaya göre davalı yan üzerinde bırakılmasına 5-Davacı lehine davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 42,270,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı lehine davanın red edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 10.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davalı yanca yatırılan peşin harcın talep halinde iade edilmesine 4-Davalı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan 85,70 TL başvuru harcı, 11 TL tebligat gideri ve 14,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 110,79 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine 5-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2019