Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3395 E. 2019/2712 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3395 Esas
KARAR NO : 2019/2712 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2017
NUMARASI : 2015/31 E. – 2017/73 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; avalının ruhsat aldığı ilacın, patentlerini ihlal ettiğinden dolayı dava öncesi Beyoğlu 34. Noteri aracılığıyla davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının cevabi ihtarnamede davalının geliştirdiği temelde benzer ürünün söz konusu patentleri ihlal etmeyecek şekilde formüle ettiklerini bildirdiklerini, davacının büyük harcamalar yaparak ve emek harcayarak tigesiklin kompozisyonları ve bunların preparasyon yöntemleri ile tigesiklinin kristalli katı formları ve bunları hazırlama yöntemlerine ilişkin … ilacı geliştirdiği ve bu ilacın davacılardan … Ltd. adına ruhsatlı olduğunu, davacının … ürünü ile ilgili Türkiye’de sahip bulunduğu patentler arasında TR 2013 13011 ve TR 2013 06107 sayılı incelemeli patentlerin bulunduğunu ve bunların 2026 yılına kadar Türkiye’de koruma altında olduğunu, davalının, davacının patentlerine konu ilacının tamamen aynısı/temelde benzeri olan ürünü … 50 mg IV İnfüzyon İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon isimli ürünü için 09/05/2014 tarihinde kısaltılmış ruhsat aldığını ve bu durumda davalı yanın ürününün davacının patentlerini ihlal etmesinin kuvvetle muhtemel ve kaçınılmaz olduğunu belirterek, öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalının ürünün patentlerine tecavüzünün önlenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların uzlaşmaz ve ticari hayatın olağan akışına aykırı talepleri sebebiyle dava konusu ürüne ilişkin teknik bilgilerin incelenemediğini, davacı …nin patent hakkı olmadığını, sadece ruhsat sahibi olduğunu, bu nedenle aktif dava ehliyeti bulunmadığını, davacı …’nin KHK’nın sağladığı korumadan yararlanabilecek kişilerden olup olmadığının araştırılması ve yararlanamayacaksa bu davacı açısından da davanın reddi gerekeceğini, davalının, davacı …’nin patent hakkına tecavüz etmediğini, davalının ürününün davacının patentlerini ihlal etmediğine dair alınan uzman görüşün cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, delil tespiti isteminin kötü niyetli ve davalı şirketin ticari sırlarını öğrenmeye yönelik olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin hukuki dayanağı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.04.2017 tarihli 2015/31 E. – 2017/73 K.sayılı kararıyla; “Davacı … İlaçlar Ltd. Şti’nin patent belgesi sahibi olmasa da diğer davacının Türkiye’de iştiraki olduğu ve buluşa konu ilacın Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alınarak davacı … TR tarafından … ismi ile piyasaya sürüldüğü, söz konusu ilacın Türkiye’de dağıtım ve satışını yapan tek yetkili firma olan davacının açılan davada menfaati bulunduğundan davalının husumete yönelik itirazının yerinde görülmediği,…davacının patent başvurusunda uygun karbonhidratlar ibaresinde uygun olan karbonhidratların neler olduğunun belirtilmediği, istemlerin açık olmadığı gerekçesi sonucu tüm karbonhidratların eprimer oluşumu problemini çözmemesi ve tarifnamede dayanağının bulunmaması sorununa yol açacağı, bu nedenle davacılar tarafından 30/10/2009 tarihli talepleri ile istemlerde değişiklik yapılarak uygun karbonhidratların belirtildiği ve bu sınırlama sonrası patentin alınabildiği, davacıların bu suretle diğer karbonhidratlardan ve bileşiklerden vazgeçtikleri, dava dilekçesine ekli olarak davacılar tarafından dosyaya sunulan patent belgesi ve ekindeki tarifnamenin 9.sayfasında da bunun açıkça belirtildiği” gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; usule ilişkin istinaf sebepleri;mahkemenin bilirkişi raporuna itirazlarını gidermeden, eksiklikleri tamamlatmadan, dosya üzerinde inceleme yaptırılarak karar vermesinin hukuka ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, -davalı yanın … adlı ilacında kullandığı maltoz’un davaya dayanak yapılan TR 2013 13011 nolu patentin ilk isteminde yer alan “laktoz, manoz, sükroz ve glukoz” adlı karbonhidratların eş değeri olduğunun yargılama sırasında iddia edildiğini, bilirkişilerinde Patent KHK 83/5 kapsamında eşdeğer olduğunu kabul ettiklerini, ancak bilirkişilerin patentin tescili aşamasında patent sahibi müvekkilinin maltoz’u özellikle kapsam dışında bıraktığını iddia ederek, tecavüz incelemesi yapmadıklarını, -mahkemenin 07.02.2017 tarihli celse de; davalı yana, “davacılar vekilinin maltoz’un kapsam dışı bırakılmasına ilişkin itirazlarına yönelik beyanda bulunmak üzere 2 haftalık süre verilmesine,” karar vermesine rağmen bu konuda delil gösteremediğini, -davalının, kısaltılmış ruhsat başvurusu yolu ile ruhsat alınan … 50mg, IV İnfüzyon için Liyofilize toz içeren Flakon isimli ürünün müvekkilinin patentli … isimli ilacı ile “etkin maddeler açısından orjinal tıbbi ürün ile aynı kalitatif ve kantitatif terkibe ve aynı farmosötik forma sahip olması” zorunlu olduğunu, böyle olunca davalı ürününün müvekkilinin patentlerini ihlal etmesinin kuvvetle muhtemel ve kaçınılmaz olduğunu, fiili ve hukuki tecavüz karinesi söz konusu olduğunu, -ihlale uğrayan TR 2013 13011 nolu patentin aynı zamanda usul istemleri de içerdiğinden 551 sayılı KHK 84 ve 136 hükümleri uyarınca; davalının ruhsat konusu ürününün müvekkilinin patenti ile korunan formülasyon ile aynı olduğunun kabulü gerektiğini, davalı yönün müvekkilinin patentlerine tecavüz etmediğini kanıtlamakla yükümlü olduğunu, ispat külfetine ilişkin itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, -yabancılık teminatı iadesi talebi hakkında karar verilmediğini,esasa ilişkin istinaf sebepleri;-bilirkişilerin davalı ürününde kullanılan maltoz’un patentin kapsamında yer alan karbonhidratlar ile aynı işlevi gördüğü, bu işlevi aynı şekilde gerçekleştirdiği ve istemlerde talep edilen unsur ile aynı sonucu ortaya çıkardığı, ek raporda belirtildiği üzere maltoz’un stabilize edici rolünde olduğunun doğrulandığı ve dolayısıyla eş değer tecavüzün varlığının anlaşıldığı, ancak bilirkişilerin hiçbir referans göstermeden ısrarla müvekkilinin patent tescil sürecinde maltoz’u kendi beyanlarıyla patentin koruma kapsamı dışına çıkardığını ileri sürdüklerini, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, müvekkilinin tescil aşamasında hiçbir şekilde maltoz’un kapsam dışına çıkarılması hususunda beyanda bulunmadığını, maltoz’un kullanılmasının patent ihlali olduğunun kabulü gerektiğini, mahkemenin hem davacının maltozdan vazgeçmiş sayıldığı, hem de “aynı sonuca ulaşma durumunun” bulunmaması nedeniyle eş değer tecavüz olmadığı yönünde hüküm kurduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında patent sahibinin EPO nezdinde “uygun karbonhidratları” sınırlayarak, patent alabildiğini, bu şartlarda patent almışsa diğer karbonhidratlar ve bileşiklerden vazgeçmiş sayılacağını belirtmiş olmasının da patent sahibinin bu yönde bir beyanının bulunmadığını teyit eder nitelikte olduğunu, -EP 1 858 488 B1 nolu Avrupa Patenti’nin ilk başvuru metni olan WO 2006/099258 nolu Uluslararası başvurunun tescil sürecinde uzmanın “uygun bir karbonhidrat” ifadesininaçık olmadığı ve “dayanağı bulunmadığı” yönünde itirazlar sürdüğünü, yine uzmanın ifadesine göre hangi karbonhidratların “uygun” olduğunun istem 1- 4-11, ve 21-24’de belirtilmediğini, bu bakımdan sadece tarifnamede bulunan örneklerden her karbonhidratın arzu edilen etkiyi sağlamadığı ve mono-disakkarit grupları içerisinde dahi bazı şekerlerin bu tip degradasyona karşı stabilizasyonu sağladığı, ama örneklerde yer alan diğer karbonhidratların stabilizasyonu sağlamadığı belirtildiğini, bu durumda söz konusu dayanağın sadece örneklerde verilen ve stabilizasyonu sağladığı gösterilen bazı karbonhidratlarda bulunduğunun belirtildiği, teknik etki gösteren karbonhidratlar ile gösterilmeyenlerin ayırt edilmek amacıyla uzmanın istemlerin sınırlandırılmasını ve tarifnamenin de istemlere uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmesini istediğini, ancak örneklerde yer almayan ve patent alma süreci boyunca lafzı bile geçmeyen karbonhidratların mahkeme tarafından buluş kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatinin EPO uzmanı tarafından sunulan itirazın önüne geçtiğini,
-buluş sahibinin, buluşun ilk istemini örneklerin üzerinde çalışma yaptığı ve arzu edilen teknik etkiyi gösteren sadece bu karbonhidratlara yer verdiği için laktoz, glukoz, mannoz ve sükroz’a daraltmak zorunda kaldığını, patent sahibinin istemlerin orjinal başvurudaki hali ile yeni olduğunu düşündüğü için ilk istemi bazı karbonhidratlar yönünden daraltmak istemediğini, istem 1’de verilen uygun karbonhidrat ifadesi açık bulunmadığı için bir grup karbonhidrat arasında laktoz, mannoz, sükroz ve glukoz’un verildiğini, ancak bunlar örnek olarak verildiğini, laktoz ve sükroz’un disakkaritler olduğu, bu bakımdan bir disakkaritinde buluşun amacı doğrultusunda kullanılabileceği teknikte uzman kişi tarafından aşikar hale geldiği, patent sahibinin patent metninde yer verilen örnekler dışında yer alan karbonhidratlardan vazgeçtiği iddiasının yanlış olduğunu, sınırlandırmanın itiraz sonucunda zorunlu olarak yapıldığını, bilinçli olarak patent kapsamı dışına çıkarılmadığını, -mahkemenin hiçbir teknik ve özel bilgiye sahip değilken, bilirkişi raporlarında yapılan tespit ile taban tabana zıt değerlendirme yapılarak gerekçeli kararda davacının istemlerde sınırlanan karbonhidratlar dışındaki bileşiklerden vazgeçmiş sayıldığından ve davalının formülasyonunda patentteki işlevin “aynı sonuca ulaşma” durumu bulunmadığından eş değer tecavüzden bahsedilmesinin mümkün olmadığının ifade edilmesinin doğru olmadığını,
-buluş sahibinin disakkarit olan laktoz ile başladığı çalışmalarını sükrozla teyit ettikten sonra farmasötik alanda yaygın olan monosakkaritler ile devam ettirdiğini, ancak monosakkaritlerin tigesiklin kompozisyonların stabilitesini sağlamakta başarılı olmadığını tespit ettiğini, sonuçlarını örnek 4 de sunduğunu, uzman kişinin davaya konu patentin yayınlanan ilk halinden yola çıkarak ruhsata konu ürüne ulaşmasının aşikâr hale geldiğini, patentin ilk isteminde disakkaritler arasında laktoz ve sükroz’un yanında maltoz’un da yer aldığını, ilk istemin kapsamının sadece tarifname içerisinde sunduğu örnekleri daraltması nedeniyle maltoz’un yer almadığını, başka bir grup karbonhidratın mevcut patent kapsamı dışında bırakıldığı anlamına gelmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; TR 2013 06107 T 4 başvuru numaralı patent belgesinin EP 1890996 B1/25.05.2006 başvuru numaralı Avrupa Patent başvurusundan kaynaklanan rüçhan hakkına dayanarak, 24.04.2013 tarihinde Türkiye’de tescil başvurusunun yapıldığı ve tescil edildiği, yine TR 2013 13011 T4 başvuru numaralı patent belgesinin EP 1858488 B1/13.03.2006 başvuru numaralı Avrupa Patent başvurusunda kaynaklanan rüçhan hakkına dayanarak 11.09.2013 tarihinde Türkiye’de tescil başvurusunun yapıldığı ve tescil edildiği görülmüştür. TR 2013 13011 T4 başvuru numaralı patent belgesinin buluş özetinin “mevcut buluş, hem katı hemde çözelti hallerinde gelişmiş stabiliteye sahip yeni tigesiklin kompozisyonları ve bu kompozisyonları yapmaya yönelik prosesler ile ilgili de bu kompozisyonlar tigesiklin, uygun bir karbonhidrat ve bir asit veya tampon içerir” şeklinde olduğu görülmüştür. TR 2013 06107 T 4 başvuru numaralı patent belgesinin buluş özetinin “tigesiklinin kristalli katı formları, Form I, Form II, Form III, Form IV ve Form V; bu kristallik katı formları içeren kompozisyonlar ve bu kristalli katı formların hazırlanmasına yönelik prosesler burada tarif edilir” şeklinde olduğu görülmüştür. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan celp edilen yazıdan; davalıya ait “… 50 mg IV İnfüzyon İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon” ürünün 15/10/2015 tarihinde bedeli ödenecek ilaç listesine alındığı beyan edilmiştir. TR 2013 13011 T4 başvuru numaralı patente konu tarifnamede “tigesiklinin kimyasal yapısı nedeniyle, oksidasyon yoluyla hızlı bir degrade olma eğiliminde olması, bu problemin çözümü için pH düşürülmesi gerekliliği, ancak pH düşürüldüğündede epimerizasyonun meydana gelmesi, bilinen teknikte var olan ve çözülmesi amaçlanan problemler olarak açıklanmıştır.Tarifnamenin 8 ve 9 nolu sayfasında, buluş ile getirilen çözüm : “Mevcut buluş, önceki teknolojinin çeşitli problemlerini ve dezavantajlarını, katı ve çözelti formunda tigesiklin içerikli stabil kompozisyonlar sağlayarak çözmekte, 3.0 ile 7.0 arasında asidik bir pH’da burada tanımlandığı gibi tigesiklin ve uygun bir karbohidrat içeren bir sulu çözeltiyi liyofilize ederek, hem oksidatif degradasyona hem de epimerizasyona karsı mevcut kompozisyonlardan daha stabil tigesiklin kompozisyonları hazırladık. pH asidik olduğundan oksidatif degradasyon minimuma inmiştir. Ayrıca burada tanımlandığı gibi uygun karbonhidratın tigesiklini, asidik pH’lerde epimer oluşumuna karşı stabilize etme görevi gördüğü de tespit edilmiştir. Buluşa ait kompozisyonlar, liyofilize halde, mevcut kompozisyonlarda olduğundan daha stabildir ve düşük sıcaklık veya düşük oksijenler işleme koşulları gerektirmez. Bu gibi kompozisyonların ayrıca mevcut kompozisyonlarınkinden daha uzun sulandırma ve karıştırma stabilite sürelerine sahip olmaları da beklenir” şeklinde ifade edilmiştir.Tarifnameye göre, buluşa ait katı halde kompozisyonlar, tigesiklin, burada tanımlandığı gibi uygun bir karbohidrat ve bir asit veya tampon içerir; buradaki kompozisyonun pH’sı, 3.0 ile 7.0 arasındadır. Uygun karbonhidratlar, laktoz, manoz, sukroz ve glukozun susuz, hidratlı ve solvatlı formlarıdır. Uygun karbohidratlar tercihen laktoz ve sukrozdur. En fazla tercih edilen laktozdur.Davacının TR 2013 06107 T4 sayılı patente konu buluşta özetle, tigesiklinin kristalli katı formları, Form I, Form II, Form III, Form IV ve Form V; bu kristalli katı formları içeren kompozisyonlar ve bu kristalli katı formların hazırlanmasına yönelik prosesler tarif edilmiştir.Mahkemece Ankara 3. FSHHM’ne yazılan talimat ile bir farmasötik teknoloji anabilim dalı öğretim üyesi, bir farmasötik kimya anabilim dalı öğretim üyesi ve bir kimya mühendisi patent uzmanı bilirkişiden 08/02/2016 tarihli rapor alındığı, bilirkişilerin raporunda; davalının, Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereğince, davacının “… 50 mg İnfüzyonluk Çözelti İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon” isimli ilacını referans göstererek kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğu, Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği uyarınca, kısaltılmış ruhsat başvurusuna konu ürünün, orijinal tıbbi ürün ile aynı kalitatif ve kantitatif terkibe ve aynı farmasötik forma sahip olacağı Bundan hareketle, davacının kısaltılmış ruhsata konu ürünlerinin, davalının patent haklarına tecavüzünün kuvvetle muhtemel ve kaçınılmaz olduğu iddia edilebileceği ancak, bir tarafın ruhsat başvurusuna konu olan bir etkin maddenin, diğer tarafa ait bir patentin tarifname ya da isteminde yer alması, söz konusu patente mutlak surette tecavüzün varlığını göstermeyeceği, her kısaltılmış ruhsat başvurusunun, orijinal ürünle ilgili bir patente mutlaka tecavüz teşkil edeceğinin söylenemeyeceği beyan edilmiştir.Bilirkişi raporunda; ruhsat dosyasındaki verilere göre, pH ayarlama ajanı olarak kullanılan hidroklorik asit ve sodyum hidroksit, pH ayarlaması için (pH: 5,0 ± 0,5) yeterli miktarda kullanıldığı, çözücü olarak kullanılan enjeksiyonluk suyun, bitmiş üründe bulunmadığı, ruhsat dosyasında değişiklik yapılıp yapılmadığı hususunda yapılan incelemede, ruhsat sahibinin 13/02/2015 talebiyle, ürünün bileşiminde yardımcı maddeler arasında bulunan liyofilizasyon stabilité ajanı olarak kullanılan “Trenatoz” yerine “Maltoz” bileşeninin değişikliğinin yapıldığı, söz konusu değişiklik talebinin 08/04/2015 tarihinde onaylandığının tespit edildiği, ruhsat sahibinin TİTCK’ya sunduğu 15/01/2016 tarih 2084628 takip nolu dilekçesinde, imal ruhsatına sahip oldukları üründe kullanılan tigesiklin etkin maddesinin U… Ltd. tarafından üretildiği belirtilerek, etkin maddenin amorf yapıda olduğunun beyan edildiği, dilekçe ekinde, etkin maddenin amorf yapıda olduğuna ilişkin üretici firmadan gelen X Işınları Difraktogramlarının sunulduğu, davalıya ait ruhsata konu üründe kullanılan tigesiklin, istemde X ışını toz kırınım pikleriyle tanımlanan Form I yapıda tigesiklinden farklı olduğu , davacının TR 2013 06107 T4 patentinin isteminde tanımlanan … I’e ait piklerinin bulunmadığı, davalı ürününde kullanılan Tigesiklin, amorf madde olduğundan ve istemdeki XRD piklerine sahip olmadığından, patentin 1 nolu isteminin kapsamına girmediği ve birebir tecavüzün söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.Bilirkişi raporunda TR 2013 13011 T4 başvuru numaralı patente tecavüz bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde; tarifnameye göre “buluşa ait katı halde kompozisyonlar, tigesiklin, burada tanımlandığı gibi uygun bir karbonhidrat ve bir asit veya tampon içerdiği; buradaki kompozisyonun pH’sı, 3.0 ile 7.0 arasında olduğu, uygun karbonhidratların, laktoz, manoz. sukroz ve glukozun susuz, hidratlı ve solvatlı formları olduğu, uygun karbonhidratların tercihen laktoz ve sukroz olduğu, en fazla tercih edilenin ise laktoz olduğu” dolayısıyla, TR 2013 13011 T4 sayılı patentte epimer oluşumuna karşı stabilize etme görevinin tüm karbonhidratlarla değil, sadece tarifnamede belirtilen uygun karbonhidratlarla sınırlı olduğunun söyleneceği, EP1858488B1 sayılı Avrupa patentinin verilme süreci incelendiğinde, söz konusu patentin dayandığı PCT/US2006/008827 sayılı uluslararası patent başvurusunun orijinal istemlerinin, “uygun karbonhidratlar”a ilişkin herhangi bir sınırlama getirmeden geniş olarak yazıldığı, ancak uluslararası başvuru için hazırlanan 18/09/2007 tarihli yazılı görüşte, istemlerde, “uygun” olan karbonhidratların neler olduğunun belirtilmemesinin hem istemlerin açık olmaması hem de tarifnamede dayanağının bulunmaması sorununa yol açtığının belirtildiği, yazılı görüşte, tarifname dikkate alındığında, tüm karbonhidratların eprimer oluşum problemini çözmediğinin aşikar olduğunu, mono ve disakkarit gurubuna ait karbonhidratların bile sadece bazılarının bu problemi çözdüğünün ancak diğer bileşiklerin (örneğin, fruktoz, riboz, ksiloz, treoz ve mannitol gibi şeker alkolleri) bu etkiyi göstermediğinin belirtildiği, bunun üzerine başvuru sahibinin, EPO’ya 30/10/2009 tarihli talebiyle, istemlerinde değişiklik yaparak, istemdeki “uygun karbonhidratları” sınırlayarak patent alabildiği, O halde, patent sahibi, patentin verilmesi işlemleri sırasında patent alabilmek için “uygun karbonhidratları” sınırlandırarak, tüm karbonhidratları değil de, özellikle istemde belirtilen ve tarifnamede bunların etkileri ortaya konulan karbonhidratları talep ederek ve . şartlarda patentini almışsa, diğer karbonhidratlardan ve bileşiklerden vazgeçmiş sayılacağı, vazgeçilmiş sayılan bu unsurlara dayanarak daha sonra eşdeğer yoluyla tecavüz olduğu iddiasında bulunamayacağı, dolayısıyla, “… 50 mg IV İnfüzyon İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon” isimli ürününde kullanılan maltozun, istemde sınırlı olarak tanımlanan karbonhidratlarla aynı sonuca ulaştığının da söylenemeyeceği beyan edilmiştir.Davacı vekilinin kök rapora itiraz etmesi üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alındığı, bilirkişilerin 08/11/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda: kök raporda, maltoz bileşeninin liyofilizasyon stabilité ajanı işlevi bulunmadığının kasdedilmediğini, maltozun da patentte sınırlandırılan 4 karbonhidrata benzer şekilde, ürünün daha stabil olması işlevinde kullanıldığını, ancak dava konusu patentin istemde patent alabilmek için bilerek sınırlandırılan 4 karbonhidrat dışındaki bileşikleri eşdeğer olarak kapsamayacağını ve maltozun patentin kapsamına dahil edilemeyeceğini beyan etmişlerdir.551 sayılı KHK 83/1 madde de; patent başvurusu veya patentten doğan korumanın kapsamı istem veya istemler ile belirlenir. İstem veya istemler tarifname ve resimler esas alınarak yorumlanır. KHK 83/2 madde de; istem veya istemler bir yandan patent başvurusu veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak, ve diğer yandan üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde birlikte yorumlanır. KHK 83/5-6 madde de; patent başvurusu veya patentten doğan koruma kapsamının belirlenmesinde, tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte istem veya istemlerde belirtilmiş unsurlara eş değer nitelikte olan unsurlarda dikkate alınır. (Eşdeğerlik Prensibi)Tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte, eşdeğer unsur esas itibariyle aynı işlevi görüyorsa ve bunu aynı şekilde gerçekleştiriyorsa ve istem veya istemlerde talep edilen unsur ile aynı sonucu ortaya çıkarıyorsa genel olarak istem veya istemlerde talep edilen unsurun eşdeğeri olarak kabul edilir.KHK 83/7 maddesinde de; istem veya istemlerin kapsamını belirlemek için patentin verilmesi ile ilgili işlemler sırasında veya patentin geçerliliği süresince koruma kapsamının belirlenmesinde, patent başvurusu veya patent sahibinin beyanları dikkate alınır. ” hükümleri düzenlenmiştir. 551 sayılı KHK 136/2 maddesinde; patent, bir ürünün yapılışına ait bir usul için alınmışsa aynı nitelikleri taşıyan her ürün patente alınmış usule göre yapılmış sayılır. Usule tecavüz edilmeksizin ürünü ürettiğini iddia eden davalı bunu ispat etmekle yükümlüdür. Hükmü düzenlenmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde ; davalı tarafın Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda davalıya ait “…. 50 mg IV İnfüzyon İçin Liyofilize Toz İçeren Flakon” ürünleri için kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunmasının davalının ilacının, davacı adına tescilli TR 2013 13011 ve TR 2013 06107 sayılı patentlerine tecavüz ettiği yönünde fiili karine teşkil ettiğini, ayrıca TR 2013 13011 sayılı patentin usul istemleri içerdiğinden 551 Sayılı KHK 84 ve 136 hükümleri uyarınca davalı ürününün müvekkilinin patenti ile korunan formülasyon ile aynı olduğunun kabulü gerektiği yönünde kanuni karine teşkil ettiğini beyanla davalı ürününün müvekkilinin tescilli patent belgelerine tecavüz ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin TR 2013 13011 sayılı patent yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Patente tecavüz, patentle korunan istemlerde yer alan unsurların tümünün birebir kullanılması suretiyle “aynen tecavüz” şeklinde veya patentle korunan istemlerde korunan unsurların tümü veya bir kısmı yerine bunlara eşdeğer unsurların kullanılması suretiyle “eşdeğer yoluyla tecavüz” şeklinde gerçekleşebilir. Tecavüz incelemesinde öncelikle istemlerdeki unsurların birebir kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmeli, bu şekilde bir kullanım yok ise istemlerdeki unsurların eşdeğeri sayılabilecek unsurların varlığı araştırılmalıdır.İlk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; davalının kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunmasının ve ruhsat başvurusuna konu olan bir etkin maddenin diğer tarafa ait patentin istemlerinde yer almasının söz konusu patente mutlak surette tecavüzün varlığını göstermeyeceği, 551 Sayılı KHK 83. md uyarınca istemlerin koruma kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, davalının ürünleri ile TR 2013 13011 sayılı patentin ana isteminin karşılaştırılmasında; davalıya ait ürünün formülasyonun özelliklerinin, davalının TR 2013 13011 T4 sayılı patentinin 1 nolu isteminin (a), (c) bentlerinde tanımlanan özelliklerin ve pH aralığının kapsamına girdiğini, ancak davalıya ait ürünün, davacının patentinin isteminin (b) bendinde tanımlanan karbonhidratlar arasından seçilen bir karbonhidratı içermediğini, davalının ürününün, istemde tanımlanan karbonhidratlardan farklı olarak “maltoz” içerdiğini, bu nedenle davalının ürününün, davacının TR 2013 13011 T4 sayılı patentinin 1 nolu isteminin kapsamına girmediği ve birebir bir tecavüzün de söz konusu olmadığının belirtildiği görülmüştür.Davacı vekilinin davalı üründe kullanılan maltoz karbonhidratının, davacı patenti 1 numaralı bağımsız istemindeki “laktoz,manoz,sukroz ve glukoz” karbonhidratlarının eşdeğeri olduğu ve eşdeğerlik yoluyla davacı patentine tecavüz ettiğinin savunulduğu, Avrupa Patent başvurusunun ilk halinde “uygun karbonhidratlar” olarak açıklandığını ancak EPO uzmanı tarafından “uygun bir karbonhidrat” ifadesinin açık olmadığı ve “dayanağı bulunmadığı” yönünde itirazlar sürülmesi ve istemlerin sınırlandırılmasını ve tarifnamenin de istemlere uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmesi talebi üzerine, bir grup karbonhidrat arasında “laktoz, mannoz, sükroz ve glukoz”a yer verildiğini, ancak bunların örnek olarak verildiğini, laktoz ve sükroz’un disakkaritler olduğunu, bu bakımdan bir disakkaritinde buluşun amacı doğrultusunda kullanılabileceğinin teknikte uzman kişi tarafından aşikar hale geldiğini, patent sahibinin patent metninde yer verilen örnekler dışında yer alan karbonhidratlardan vazgeçtiği iddiasının yanlış olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır.İstinaf başvurusuna konu uyuşmazlıkta ihtilafın özünü, davacı buluş sahibi tarafından EP 1 858 488 B1 nolu Avrupa Patenti’nin başvuru sürecinde davacı patentinde sayılan; “laktoz, mannoz, sükroz ve glukoz” karbonhidratlarının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı, davalı ürününde bulunan maltoz karbonhidratı eşdeğer unsur olarak kullanılarak davacı patentine eşdeğerlik yöntemiyle tecavüz edip etmediği oluşturmaktadır.Bilirkişi heyetinin 08/11/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda: ” kök raporda, maltoz bileşeninin liyofilizasyon stabilite ajanı işlevi bulunmadığının kastedilmediğini, maltozun da patentte sınırlandırılan 4 karbonhidrata benzer şekilde, ürünün daha stabil olması işlevinde kullanıldığını, ancak dava konusu patentin istemde patent alabilmek için bilerek sınırlandırılan 4 karbonhidrat dışındaki bileşikleri eşdeğer olarak kapsamayacağını ve maltozun patentin kapsamına dahil edilemeyeceğini ” beyan ettikleri görülmüştür. Patentin koruma kapsamının belirlenmesinde; dava tarihinde yürürlükte olan ,551 sayılı KHK’nin 83. Maddesi hükümlerinin uygulanacağı, KHK 83/5. fıkrasında “patent başvurusu veya patentten doğan koruma kapsamının belirlenmesinde tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte, istem veya istemlerde belirtilmiş unsurlara eşdeğer nitelikte olan unsurların da dikkate alınacağını” hükme bağladığı, maltoz karbonhidratının davacı patentinde sayılan 4 karbonhidrata eşdeğer olduğuna dair bilirkişi tespitinden sonra, davacı patentinin koruma kapsamının belirlenmesinde, buluş sahibinin patentindeki karbonhidratları sınırlandırıp sınırlandırmadığının tespiti gerektiği, KHK 83/2 madde hükmüne göre; istemlerin yorumlanırken “bir yandan patent başvurusu veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak, ve diğer yandan üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde birlikte yorumlanması”, KHK 83/7 maddesinde ” istem veya istemlerin kapsamını belirlemek için patentin verilmesi ile ilgili işlemler sırasında veya patentin geçerliliği süresince koruma kapsamının belirlenmesinde, patent başvurusu veya patent sahibinin beyanlarının dikkate alınacağının ” düzenlendiği, uygulamada bu ilkenin “kısıtlayıcı beyanlar doktrini” olarak adlandırıldığı, buluş sahibinin patent başvurusunda ilk başta “uygun karbonhidratlar” yazdığı, EPO uzmanı tarafından “uygun bir karbonhidrat” ifadesinin açık olmadığı ve “dayanağı bulunmadığı” yönünde itirazlar sürülmesi ve istemlerin sınırlandırılmasını ve tarifnamenin de istemlere uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmesi talebi üzerine, epimer oluşumunun azaltılması için kullanılacak karbonhidratların “laktoz,manoz,sukroz ve glukoz” olduğunun istem 1’de yazıldığı, buluş sahibinin patent başvurusu sırasında istem 1’in unsurlarını sınırlandırdığına, bu nedenle eşdeğerlik yoluyla tecavüz iddiasının ileri sürülemeyeceğine yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.