Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3383 E. 2019/2713 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3383 Esas
KARAR NO : 2019/2713 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2016
NUMARASI : 2015/142 E. – 2016/170 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 14/03/1979 tarihinden bu yana … markasının sahibi olduğunu, aynı isimle “…Sanayi ve Tic. Ltd. Şti,” şirketinin de ortağı ve mesul müdürü olduğunu, söz konusu markanın 25. sınıfta tescilli olduğunu ve kadın giyim tekstil ürünleri imalatı ve satışı yapıldığını, müvekkilinin aynı zamanda, … tescil no.lu “…”, … tescil no.lu “…+Şekil” ve… tescil no.lu “… ” markalarının da sahibi olduğunu, müvekkiline ait markanın tanınırlığa ulaşmış bir marka olduğunu, davalı tarafın, hukuka aykırı olarak tescil ettirdiği … tescil no.lu “…” markasının, müvekkilinin müşterilerini yanılttığını, davalı tarafın, müvekkilinin iki dükkan yanında “…” markası tabelası asarak satış yaptığını, mağazanın uzak bir yerde olma ihtimalinde dahi, ortalama düzeydeki tüketicilerin yanılma ihtimalinin olduğunu, uzun süredir müvekkili tarafından kullanılan “….” markasının sadece bir harf değişikliği yapılarak kullanılmasının ve müvekkilinin üretim fabrikası ve mağazasına çok yakın bir yerde faaliyet gösterilmesinin, davalı tarafın iyiniyetli olmadığının ve müvekkilinin markasının tanınırlığından faydalanmaya çalıştığını gösterdiğini iddia ederek, davalı tarafça TPE nezdinde tescil ettirilmiş …. tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne ve kullanımının engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin uzun yıllardır tekstil sektöründe faaliyet gösteren ve tanınmışlığı yüksek olan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını 08/07/2013 tarihinde 2…. no.su ile TPE nezdinde tescil ettirdiğini ve yaklaşık iki yıldır markanın fiilen ve aktif olarak kullanıldığını, davacı tarafın bilgisi dahiline olan marka kullanımı ile ilgili, tescil tarihinden uzun zaman sonra dava açılmasının kötü niyeti gösterdiğini, müvekkili şirketin ve davacı tarafın hitap ettiği sektörlerin farklı olduğunu, davacı taraf dış piyasaya yani yurtdışına dönük çalışırken, müvekkili şirketin tüm müşterilerinin Türk olduğunu, müvekkili şirketin “…” markası ile davacı tarafın markaları arasında karıştırılmaya sebep olacak bir benzerlik bulunmadığını, ayrıca anlamlarının da tamamen farklı olduğunu, “…” ibaresinin sözlük anlamı ‘bir şeye kendini vererek bakmak, seyre dalmak’ iken, “…” ibaresinin sözlük anlamının ‘düz yakalı önü ilikli bir ceket’ olduğunu, her iki kelime de harflerin yan yana dizilmesi şeklinde oluşturulmayıp, sözlük anlamı olan kelimeler olduğundan karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.İstanbul 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 11.10.2016 tarihli, 2015/142 E. – 2016/170 K.sayılı kararıyla; “davacı tarafa ait … ve … markaları ile davalı adına …. numarası ile tescilli … markalarının 25 ve 35. sınıfta tescilli olmaları nedeniyle ve ayırt edilmeyecek derecede benzer olmaları sebebiyle aralarında iltibas oluştuğu bu nedenle davacı tarafın hükümsüzlük talebinin yerinde olduğu” gerekçesiyle; Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile, davalının TPE nezdinde tescilli … tescil nolu … ibareli markasının 25 ve 35.sınıflarda kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın 2 sene sonra açılmasının kötüniyetli olduğunu, tarafların sektörlerinin farklı olduğunu, davacının dış piyasaya, müvekkilinin iç piyasaya yönelik çalıştığını, -markaların sözlük anlamlarının farklı olduğunu, … ibaresinin bir şeye kendini vererek bakmak, seyre dalmak şeklinde tanımlandığını, … ibaresinin ise; düz yakalı önü ilikli bir ceket şeklinde tanımlandığını, her iki markanın da sözlükte tanımı yapılmış kelimeler olduğunu, … kelimesinin davacının oluşturduğu bir marka olmadığını, -bilirkişi ayrık raporunda; markaların karıştırma durumunun söz konusu olmadığının belirtildiğini, -davacının kendisine ait 4 markadan bahsetmişse de; davacının tek başına tescil ettirilmeyen … markasının karşılaştırıldığını, ayrıca … markasının da müvekkilinden sonra tescil ettirildiğini, yine davacının … + şekil markasınında, müvekkilinin markasından sonra tescil ettirildiğini, davacının önce tescili yapılan tek markasının … markası olduğunu, bütüncül izlenimde benzer olmadıklarını, tüketicilerin karıştırma ihtimali bulunmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; davalının … markasını tescil ettirdikten sonra aktif olarak kullanmadığını, davadan birkaç ay önce davacı şirketin o dönemdeki şirket merkezine birkaç yüz metre uzağa ve o dönemdeki mağazalarından birinin iki dükkan yanına … markası tabelası açarak müvekkilinin marka bilinirliğinden faydalanmaya çalışarak haksız rekabet yarattığını, -müvekkilinin … markasının tescil tarihinin 14.03.1979 olduğunu, -kelimelerin günlük yaşamda sıklıkla kullanılan ve görüldüğü anda anlam farklılığı anlaşılabilen kelimeler olmadığını, -müvekkilinin iç pazarda da ciddi bir alıcı kitlesi olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir. TPE den gelen marka tescil belgeleri incelendiğinde davacının … ve … ibareli markaları 25. sınıfta ve 35. sınıfta yer alan bazı hizmetlerde, davalı tarafın … markasını ise 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan bazı hizmetlerde tescil ettirildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince alınan 02.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tekstil mühendisi bilirkişi ile marka vekili bilirkişinin, davacı tarafa ait … ve … markaları ile davalının … sayılı … markalarının 25 ve 35.sınıfta tescilli olmaları ve benzer olmaları nedeniyle iltibas oluştuğunu beyan ettikleri, hukukçu bilirkişinin 01.09.2016 tarihli ayrık raporunda; taraf markalarının yazılış itibariyle sadece bir harfinin farklı olduğunu, anlam ve sözleyiş itibariyle iki farklı kelime olduğunu, salt yazılış itibariyle benzerliğin iltibas için yeterli olmadığını, taraf markaları benzer olsa da anlam itibariyle iki farklı kelime olmaları nedeniyle tüketicilerin iki markayı karıştırmasına neden olmayacağını beyan ettiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davalı adına 18/25/35’inci sınıflarda tescilli … başvuru numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü talebiyle dava açıldığı, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne , markanın 25 ve 35. Sınıflarda hükümsüzlüğü ve terkinine karar verdiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davalı vekilinin istinaf başvurusunda; davanın kötüniyetle açıldığını, markanın 08/07/2013 tarihinde tescil edildiğini, 2 yıl sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmışsa da, iki yıllık sessiz kalma süresinin TMK 2. Madde gereğince dava açma hakkının yitirilmesi ve davacının dava açmakta kötüniyetli sayılması için yeterli olmadığı, kaldı ki davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalının müvekkili ile aynı cadde üzerinde … markası ile dükkan açması üzerine dava açtıklarını beyan ettiği davalı tarafça da cevap dilekçesinde bu hususun kabul edildiği, asıl davacı tarafın basiretsiz davrandığının ileri sürüldüğü anlaşılmakla, kötüniyet iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Davalı vekilinin davacı markaları ile, davalı markasının sözlük anlamlarının farklı olduğunu, benzerlik bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmışsa da; davalı markası “…” ibaresinin tek başına anlamının bulunmadığı, seyir fiilinden ek getirilerek türetilen isim olduğu, “dalmak, çıkmak” fiilleriyle birlikte kullanıldığı, davacının … unsurlu markalarından bir kelime ile farklı olduğu, davacının 14/03/1989 başvuru tarihli 109300 sayılı …+şekil markasının 25. Sınıfta, 12/05/2011 başvuru tarihli … ibareli markasının 25. Ve 35. Sınıfta davalı markasından önce tescil edildiği, markaların tescil edildikleri 25 ve 35. Sınıfta mal ve hizmetlerin aynı olduğu, sınıfsal aynılık ve markaların görsel ve işitsel benzerliği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kısmen hükümsüzlük kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı avansından kullanılan 11,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.