Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3336 E. 2019/2716 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3336 Esas
KARAR NO : 2019/2716 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2014/172 E. – 2017/80 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekilinin dava dilekçesinde ; davalı tarafçamüvekkilinin tanınmış markasına kötüniyetli olarak benzerlik yaratıldığı iddiasıyla, ticaret ünvanı ve markaları aleyhine yaratılan marka tecavüzü ile haksız rekabet durumunun tespitine, tespit edilen marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun önlenmesine, tecavüz teşkil eden tüm kullanımların engellenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına.Davalı şirketin ticaret unvanının terkinine,www…..com alan adının iptaline, bu taleplerinin reddi halinde ilgili alan adı üzerinde faal olan web-sitesine erişimin kalıcı olarak engellenmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davanın reddi gerektiğini, her iki şirketin faaliyet alanlarının hiçbir ortak noktası bulunmadığını, kumaş çeşidi olan kord ile bîr metal olan kurşunun birbirlerinin ikamesi olmadığı, birbirlerinin yerine kullanılamayacağını, birbirlerinin pazar payları yada cirolarında herhangi bir değişikliğe neden olmayacağını ve nihayetinde haksız rekabete yol açma imkânının bulunmadığını, davacı markasının tanınmış olmadığını, davalı markasının davalı …’nun ismi ile, şirket ibaresi olan SA ibaresinden meydana getirildiğini, bir tarafta iplik üreticisi bir şirket, diğer tarafta kurşun pazarlayan müvekkili bulunduğunu, davanın esastan reddi gerektiğini beyan etmişlerdir. İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 21/03/2017 tarihli 2014/172 Esas- 2017/80 Karar sayılı kararıyla;”denetim ve hüküm kurmaya tanınmışlığı tespit eden elverişli bilirkişi raporu, tanınmışlık ile ilgili WİPO kriterleri de dikkate alındığında davacı markasının tanınmış marka olduğu, tescilde öncelik ilkesi, gerçek hak sahipliği ilkesi, davacı markasının tescil tarihi, davacının ticaret unvanının tescil tarihi, ,TPE belgeleri, alan adı kaydı, ticaret sicil kayıtları, web sayfası görselleri dikkate alındığında; davalının www…..com şeklindeki kullanımının markasal kullanım olduğu” gerekçesiyle; davalının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, davalının ticaret ünvanından … ibaresinin iltibas oluşturması nedeniyle terkinine, davalının www…..com ibareli alan adını kullanımının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine, terkine kadar ticaret unvanının kullanımı, ticari hayatta ki güven ilkesi gereği ticari ilişkilerde dava dışı 3. kişiler yönünden de ticari hayatın güven içinde tesisi açısından önemli olduğundan, unvan koruması ise terkin ile kalkacağından önceki kullanıma ait 3.kişilerle yapılmış ticari ilişki kapsamındaki kullanımlar hariç olmak üzere hüküm tarihinden itibaren ilan,reklam, basılı evrak, broşür, tanıtım malzemeleri, kartvizitler gibi tanıtım amaçlı ve markasal kullanıma yönelik tüm ürünlerin karar kesinleştiğinde imhasına, karar kesinleştiğinden hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak tirajı yüksek günlük bir gazetede bir kez ilanına karar verilmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin tanınmış marka kriterlerine sahip olmamasına rağmen, kendi içerisinde dahi çelişen bilirkişi raporu esas alınarak, davacıya ait markanın tanınmış marka olduğunu, kabul ettiğini, bilirkişi heyetinin ifadelerinden açıkça görüldüğü üzere … markasının tanınmış marka olmanın gerektirdiği hiçbir kritere uymadığını, bilirkişi raporunda dahi tanınmış marka ibaresinin son kullanıcıya ilişkin bir ibare olduğu, fakat davacı … Global’in son kullanıcıya yönelik bir hedefi olmadığının açıkça vurgulandığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve 11.Hukuk Dairesinin içtihatlarından yola çıkarak davacı şirketin markasının tanınmış marka olmaktan çok uzak olduğunu, sadece bir firmanın kendi sektöründe tanınıyor olmasının yada şirket ortakları arasında tanınan bir holdingin olmasının tanınmış marka olabilmesi için yeterli olacağı yönünde hiçbir karar, doktrin, içtihat yada yorum bulunmadığını, tanınmış markanın itibarına zarar verip vermediği, haksız yarar sağlayıp sağlamadığı gibi tescile engel oluşturan diğer koşulların değerlendirilmeksizin sadece davacı markanın tanınmış olduklarından dolayı, davalının farklı hizmet sınıflarındaki marka tescil başvurusunun reddi gerekeceği gerekçesiyle, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulünün doğru görülmediğini, bekletici mesele yapılması gereken ve yargılamanın esasına etki edecek Ankara 3.FSHHM’nin 2016/276 E.sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmadan karar verilmiş olunması nedeniyle kararın bozularak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; davalı şirketin davadan kısa bir süre önce fakat kendilerine 25.06.2014 tarihinde mütecaviz kullanımlarına son verme amacıyla gönderilen ihtarnameden sonra tamamen kötüniyetli bir şekilde 04.07.2014 tarihinde … markası için … sayılı marka başvurusu yaptığını, TPE YİDK tarafından başvurunun tümden reddedildiğini, Ankara 3.FSHHM nezdinde 2016/276 E.sayılı karar ile iptal davası ikame edilmişse de; son duruşmaya katılmadıklarını, davanın kendilerince de takip edilmediğini, bilirkişi raporunun davanın haklılığını teyit ettiğini,
-müvekkili …’nın İTO’ya 27.11.1973 tarihinde kaydedildiğini, bu tarihten beri … ibaresini ticaret ünvanı olarak kullandığını, www…..com.tr internet sitesini 1997 yılından beri tescil ettirdiğini, TPE nezdinde 10.08.1990 tarihinden bu yana 119200 sayılı ve 31.10.1995 tarihinden bu yana 89387 sayı ile tescilli … markalarının bulunduğunu, dünya çapında tanınmış ve korunan marka olduğunu, ABD, Meksika, Azerbaycan, Belarus, Brezilya, Kanada, Endonezya, Ermenistan, G.Afrika, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Kolombiya, Etiopya, Özbekistan, Rusya, Tayland, Ukrayna, Japonya, Hindistan, Sırbistan, Tayvan ve G.Kore’de hatta topluluk markalar olarak da AB ülkesi tüm üye ülkelerin marka ofislerinde tescilli olduğunu, -davalının ayırd edilemeyecek derecede benzer … ibaresini, izinsiz olarak ticaret ünvanında kullandığını, ürün ve hizmetlerinin tanıtım ve pazarlamasını www…com alan adlı internet sitesinde yaptığını, davacı markasının başta Lastik takviye ve mekanik kavuçuk pazarlama olmak üzere birçok sektöre hitap ettiğini, davalıların metal ve bağlantılı sanayilerde hizmet vermekte olması karşısında faaliyet sahalarının çok yakından bağlantılı olduğunu, -davalı şirket ünvanı ve alan adı tescilinin markaya iltibas ve tecavüz ile haksız rekabet yarattığını, -davacı logosunun son hecesinde yer alan “…” ibaresinin müvekkili şirketin %91 oranında hissedarı bulunan … şirketleri ile özdeşleştiğini, davalı markasının kullanımının müvekkili markalarına benzerlik yaratılarak, tanınmışlığından yararlanmaya çalışıldığını, -davacı markasının tanınmış olduğundan şüphe bulunmadığını, -bekletici mesele talebine ilişkin, istinaf dilekçesinin kötüniyetin bir başka ifadesi olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 04.03.2015 tarihli heyet raporunda; tanınmışlık değerlendirmesi yapılarak “son kullanıcı olan tüketicilere doğrudan seslenmeyen markaların kitle iletişim araçlarında sıklıkla gözükmediğini, reklam vermediğini, tanıtım yapmadığı için “tanınmış marka” değildir denemeyeceğini, … markasının kurulduğu 1973 yılından bu güne kadar ürettiği ürünlerin, kurduğu üretim tesislerinin, alanıyla ilgili yaptığı araştırma geliştirme faaliyetleriyle kendi sektöründe gayet iyi tanınan, bilinen bir marka olduğunu, ayrıca markanın ülkemizde çok iyi tanınan … Holding bünyesinde yer almasının da sektör açısından yardımcı bir faktör olarak değerlendirilebileceğini, sonuç olarak davacı markasının tanınmış marka olarak değerlendirilmesi gerektiğini” beyan ettikleri görülmüştür.Bilirkişi heyet raporunda tarafların marka kapsamındaki değerlendirmesinde; davacı … markasının 17 ve 22. Sınıflarda tescilli olduğunu, davalının şekil+…. markasının 04/07/2014 tarihinde 06/35 ve 37. Sınıflarda tescil başvurusunda bulunulduğunu, tescil sınıflarının farklı olduğunu beyan etmişlerdir.Bilirkişi heyet raporunda tarafların ticari faaliyet alanlarıyla ilgili değerlendirmesinde; dosya kapsamında bulunan davalı şirketin 14 Kasım 2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesindeki faaliyet alanlarından “Her türlü sentetik ürün ve yan ürüleri imalat,ithalat ve ihracatını yapmak; sentetik hammaddesi gibi hammaddeler, plastik ve benzeri ara ürünler, ip, halat, çuval, kort bezi benzeri bitmiş sentetik ürünlerin imalat, ithalat ve ihracını yapmak, sentetik ürün üretmeye dönük makine imalat, ithalat ve ihracatını yapmak…Her türlü inşaat malzemesi ve yan ürünleri imalat, ithalat ve ihracatını yapmak; her türlü inşaat ve müteahhitlik işlerini yapmak” faaliyet alanının tescilli olduğunu, son yıllarda sentetik elyaftan (çeşitli polyester, naylon ipliklerden ) üretilen ürünlerin, inşaat sektörünün farklı alanlarında kullanıldığı, tarafların benzer faaliyet alanlarının bulunduğu beyan edilmiştir.Davacının alan adı olan www……com.tr’nin ODTÜ alan adların yönetiminden celp edilen kayıttan 24 Haziran 1997 tarihinde tescil edildiği, davalının ticaret odasına kayıt tarihinin ise 08.11.2013 tarihi olduğu görülmüştür. TPMK’dan celp edilen kayıtlardan; davacı adına 17 ve 22.sınıflarda 09.06.1995 başvuru tarihli …başvuru numaralı … markasının ve 17 ve 22.sınıflarda 04.04.1990 başvuru tarihli … markasının tescil edildiği, daha sonra bu markanın yenilenmeyerek müddet olduğu görülmüştür. TPMK’dan cep edilen kayıttan; davalı adına 06, 35, 37.sınıflarda 04.09.2015 başvuru tarihli … markasının tescil başvurusunun yapıldığı, davacının itirazı üzerine YIDK tarafından başvurunun reddine karar verildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı markasının tanınmış marka olduğunu, davalı tarafça kötüniyetli olarak benzerlik yaratıldığını beyanla, marka tecavüzü ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, davalı şirketin ticaret unvanından … ibaresinin terkini,www….com alan adınına erişimin kalıcı olarak engellenmesine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafın TPMK nezdinde 06/35/37’inci sınıflarda … numaralı … ibareli marka başvurusunun bulunduğu, davalı vekilinin başvurunun bekletici mesele yapılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince yazılan müzekkereye verilen 18.5.2016 tarihli TPMK cevabi yazısı ekinde gönderilen, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 02/05/2016 tarihli YİDK kararıyla; davacı tarafın itirazı üzerine “itiraza gerekçe olarak gösterilen 89387 sayılı … ibareli markanın ayniyete varan ölçüde benzer olduğunun ortada olduğunun, …/… ibaresinin herhangi bir dilde karşılığı bulunmayan anlamsız yaratılmış ve özgün bir ifade olduğunu ve dolayısıyla ayırd edici niteliğinin yüksek olduğunun düşünüldüğünü…markanın yöneldiği faaliyet alanlarının birbiriyle ilişkili olduğu, bu alanların ortak tüketicileri bulunan faaliyet alanları olduğunun tespit edildiği ve itiraz gerekçesi markanın 1973 yılından bu yana aralıksız ve yoğun bir şekilde kullanılıyor ve 1985 yılından itibaren ve koruma altında olmasından kaynaklanan bilinirlik düzeyi dikkate alındığında sektörün ortalama bilgi ve dikkat düzeyine sahip tüketicileri nezdinde başvurunun tüm mal hizmetler bakımından markalar arasında ilişkilendirme ve/veya karıştırma ihtimali bulunduğu kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davalının başvurusunun nihai olarak tüm mal ve hizmetler yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.TPE kararı’nın iptali için davalı tarafından davacı sıfatıyla Ankara 3.FSHHM’nin 2016/276 esas sayılı dosyası ile dava açılmış ve bu davanın sonucunun beklenmesi talep edilmiş ise de; UYAP üzerinden Dairemizce yapılan incelemede; mahkemenin 14/09/2017 tarihli 2017/406 Karar sayılı kararıyla, “davanın açılmamış sayılmasına” karar verildiği, kararın istinaf edilmeksizin 24/11/2017 tarihinde kesinleştiği görülmekle, bekletme talebinin sonuca etkisi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Davalı vekilinin davacı markasının tanınmış olmadığını, sadece firmanın kendi sektöründe tanınmasının yada şirket ortakları arasında tanınan holding olmasının tanınmışlık kriterleri yönünden yeterli olmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır.Dosya kapsamında alınan 04/03/2015 tarihli bilirkişi heyet raporu, dosyaya celp edilen Ticaret Sicil kayıtları, marka tescil kayıtları ve davacı tarafça sunulan belgelerden; davacı şirketin 1973 yılında tescil edildiği, şirket ünvanının çekirdek unsuru … ibaresinin ilk olarak 17 ve 22. Sınıflarda 04/04/1990 başvuru tarihinde tescil edildiği, aynı sınıfta 09/06/1995 başvuru numaralı … başvuru numaralı … markasının bulunduğu görülmüştür.556 sayılı KHK 9/1-c maddesinde; “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırd edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının” marka tescilinden kaynaklanan haklara tecavüz teşkil ettiğinin düzenlendiği, düzenlemenin 2008/95 sayılı marka direktifi 4/3, 4/4-a ve 5/2.maddeleri doğrultusunda olduğu bilinmektedir. Davalı markasının tanınmış marka sicilinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Uygulamada Yargıtay 11.HD’nin kararlarında, tanınmışlığın tespiti konusunda WIPO tarafından kabul edilen 1999 tarihli ortak tavsiye kararındaki kriterler dikkate alınarak, araştırma yapılmasının istendiği, buna göre; tanınmışlık kriterlerinin Uğur Çolak-Türk Marka Hukuku isimli eserin 4.baskı sayfa 354 de; “toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi, markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve kullanımın derecesi, marka promosyonlarının kapsadığı coğrafi alan, promosyonların süresi ve derecesi, markanın tanınmışlığını, yada kullanım derecesini yansıtacak derecedeki tescillerin yada tescil başvuruların kapsadığı coğrafi alan, markanın yetkili makamlar tarafından tanınmış marka olarak kabulüne dair başarılı uygulama örnekleri, marka değerinin” kriter olarak dikkate alındığı, yazarın kitabında tanınmışlığın tespitinde kullanılabilecek somut olayın özelliğine göre başka kriterlerinde bulunduğunu, beyanla; “markanın ihdas ve tescil tarihi ile kullanımının eskiliği, lisans veya franchise yoluyla açılan mağaza sayısı, şube sayısı, web sitesinin internette günlük ortalama ziyaretçi sayısı, arama motorlarında aranma sıklığı ve sayısı ve pazar payının” dikkate alınabileceğini, beyan edilmiştir. Dosyaya, davacı tarafça tanınmışlığın ispatı yönünden basında çıkan gazete haberlerinin sunulduğu, haberlerin Şubat , Mart, Nisan, Mayıs, Haziran 2014 tarihli olduğu, 2013 yılı Lastik Teknolojileri Fuarına katılıma ilişkin fotoğraflar, 2013 yılı Global Tıre Raport Dergisi, 2013 yılı faaliyet raporu, internette çıkan haberler, 2013 yılı pazarlama ve iletişim faaliyetleri raporu, üretim yapılan yurtdışı şirketler ile yurtdışında bağlı ortaklıklara ait raporlar, Yurtdışı Marka Tescil Listesi sunulduğu, 2013 yılı faaliyet raporundan davacı şirketin Kuzey Amerika, Güney Amerika, Brezilya, Avrupa, Asya, Orta Doğu ülkeleri ve Çin ile ticari ilişkisinin ve bu ülkelerde şubelerinin bulunduğu, ürünlerin …RDSA markası altında satışının yapıldığı, gazete haberleri, fuar katılım görsellerinden … markasının tanıtımlarda kullanıldığı, görülmüştür. Davalı şirketin Ticaret Odasına kayıt tarihinin 08/11/2013 tarihli olduğu, 04/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda da incelenen Ticaret Sicil kaydından davalı şirketin bir kısım faaliyet alanının davacı ile benzer faaliyet alanı olduğu, davalı şirketin tescil tarihi itibarıyla davacı şirketin … markasının Türkiye’de ve Dünya’da uzun yıllardır kullanıldığı, davacı şirketin yurt dışı bağlı ortaklıklar aracılığıyla yurt dışında da üretim ve satış faaliyetlerinin bulunduğu, 2013 yılı faaliyet raporundan işlem hacminin büyüklüğünün görüldüğü, TPMK YİDK’nın 02/05/2016 tarihli kararında da davacı markasının sektörde bilinir marka olduğunun açıklandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararlarında markanın tanınmışlığı için herkesçe bilinir olmasının değil, ilgili sektörde tanınmış olmasının yeterli kabul edildiği, yukarıda aktarılan WIPO kriterleri ve bunun dışındaki kriterlere göre davacı markasının 2013 yılında sektörel tanınmışlığını kabul etmek gerektiği, TPMK YİDK kararında da açıklandığı üzere, …/… ibarelerinin herhangi bir dilde karşılığı bulunmayan anlamsız yaratılmış ve özgün bir ifade olduğu ve dolayısıyla ayırd edici niteliğinin yüksek olduğu, davalı vekilinin müvekkilinin ismi ile şirket anlamına gelen … ibaresinden türetildiğine yönelik beyanın gerçeği yansıtmadığı, davalı şirketin davacı şirketin ticaret ünvanı ve markasının tanınmışlığından faydalanmak amacıyla ticaret ünvanında davacı ünvanının çekirdek unsurunda bir harfi değiştirerek … ibaresine yer vermesinin, … ibaresini markasal kullanması, davacının markaları, ticaret ünvanı ve alan adı ile iltibasa yol açacak şekilde www……com alan adını tescil ettirmesi, ihtarname keşidesi üzerine şekil+… ibareli marka başvurusunda bulunmasının kötüniyetli olduğu ve 556 Sayılı KHK 9/1-c maddesi gereğince davacı markasının tanınmışlığından faydalanmaya yönelik dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayan kötüniyetli fiiller olduğu kanaatiyle , sonuç itibarıyla davanın kabulü kararı yerinde olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ancak hükmün gerekçesi Dairemizce düzeltilmekle, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilerek, tarafların usuli kazanılmış hakları da korunarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 21/03/2017 tarihli 2014/172 Esas- 2017/80 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2-DAVANIN KABULÜNE,-Davalının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine,-Davalının ticaret ünvanından … ibaresinin iltibas oluşturması nedeniyle terkinine, – Davalının www…..com ibareli alan adını kullanımının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine,Terkine kadar ticaret unvanının kullanımı, ticari hayataki güven ilkesi gereği ticari ilişkilerde dava dışı 3. kişiler yönünden de ticari hayatın güven içinde tesisi açısından önemli olduğundan, unvan koruması ise terkin ile kalkacağından önceki kullanıma ait 3.kişilerle yapılmış ticari ilişki kapsamındaki kullanımlar hariç olmak üzere hüküm tarihinden itibaren ilan,reklam, basılı evrak, broşür, tanıtım malzemeleri, kartvizitler gibi tanıtım amaçlı ve markasal kullanıma yönelik tüm ürünlerin karar kesinleştiğinde İMHASINA, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak tirajı yüksek günlük bir gazetede bir kez ilanına, 3- İlk derece yargılaması yönünden;- Markaya tecavüz yönünden 44,40 TL, haksız rekabet yönünden 44,40 TL, ünvan terkini yönünden 44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 108,00 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazine’ye irat kaydına-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 25,20 TL başvuru harcı 25,20 peşin harç 507 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.057 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde iadesine,
4 – İstinaf yargılaması yönünden;- Markaya tecavüz yönünden 44,40 TL, haksız rekabet yönünden 44,40 TL, ünvan terkini yönünden 44,40 TL ilam harçlarının, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 101,80 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazine’ye irat kaydına-İstinaf yargılama gideri olarak; 73,00 TL tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-Artan gider avanslarının karar kesinletiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.