Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3330 E. 2019/2580 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3330 Esas
KARAR NO : 2019/2580 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2016
NUMARASI : 2015/140 E. – 2016/182 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı taraf dava dilekçesinde; davalının sahibi olduğu www……com alan adlı internet sitesinde; Türkiye’de dağıtım hakkı münhasıran davacı şirkete ait olan … markalı ürünlerin marka işaretleri ve ürün fotoğraflarının yayınlandığını ve iskontolu olarak satışının yapıldığının tespit edildiğini , davalının bu eyleminin , Marka ve Patent Hukuku yönünden hukuka aykırı unsurlar taşıdığı gibi, Rekabet Hukuku açısından da “haksız rekabet” özelliği taşımakta ve davacının zararına yol açtığını ,davalı şirketin mezkur fiil ve davranışının , müvekkil şirket aleyhine “Haksız Rekabet” niteliği de taşıdığından, bu nedenle de sonlandırılması gerektiğini, davacı şirket ürünlerinin markalı ve satımı özel uzmanlık ve eğitim gerektiren ürünler olması nedeniyle müvekkil ile müşterileri arasında “Seçici Dağıtım Sistemi” kurulduğunu, davacının kurduğu seçici dağıtım sisteminin dışındaki bir teşebbüs olan davalı şirketin, seçici dağıtım sistemi içerisindeki bir dağıtıcıdan ürün temin etmesi durumunda; bu tedarik söz konusu dağıtıcının yasal veya meşru bir hakkına dayanmamakta olduğunu böylece sözleşmesel veya yasal bir hakka dayanmaksızın davalı şirkete … ürün temin eden tedarikçi şirketle birlikte davalı şirketin internet yoluyla satış yapmasının müvekkil aleyhine “haksız rekabet” olup, sonlandırılması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davalı şirketin müvekkile ait markaya tecavüzünün tespitine, davalının müvekkilin marka hakkına tecavüzünün önlenmesine ve menine, müvekkili şirketin hak sahibi olduğu markanın kullanıldığı her türlü reklam vasıtası ile basılı evrak ve ürünlerin internet ortamındaki amblem ve ürünlerin kaldırılmasına, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazetelerden biri ile ilanına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde ; müvekkil şirketin 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun uyarınca yer sağlayıcı olduğunu, bir an için yer sağlayıcı müvekkilinin şirkete sorumluluk yüklenebileceği kabul edilse bile, dava konusu ürünlerin satışının hukuka uygun olduğunu, 556 sayılı KHK. veya sair mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 13 maddesi uyarınca davacının dava konusu satışların konusunu teşkil eden ürünlere ilişkin marka hakkının tükendiğini, davalının yer sağlayıcı olması nedeniyle husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı tarafın kendi dağıtıcıları ile yaptığı anlaşmanın 3. kişileri bağlamayacağını, söz konusu ürünlerin sahte olduğu yönünde bir iddia olmadığını, bu nedenle satışa sunulmasına bir engel olmadığını, davacının kendi izni ile piyasaya sürülmüş ürünler olup KHK’nın 13 maddesi ve KHK’nın 12 maddelerinin dikkate alınması gerektiğini bu nedenle yerinde olmayan davanın reddini, talep ve beyan etmiştir. Bakırköy 1.FSHHM’nin 27.10.2016 tarihli 2015/140 E. – 2016/182 K.sayılı kararıyla; “davalının gittigidiyor.com’un yer sağlayıcı olarak internet üzerinde satışa sunulan …. markalı ürünlerin kaldırılması yönünde kendisine usulüne uygun ihtar yapıldığı bu ihtara rağmen içerikleri kaldırılmadığı, yer sağlayıcının hukuki olarak maddi tazminattan sorumlu olmasa bile içerikler ile ilgili markaya tecavüzün tespiti men’i yönünden sorumluluğu olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatlarında yer sağlayıcının markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve durdurulması talepleri ile dava açılabileceğini içtihat ettiği, davalı taraftan herhangi bir tazminat talebi olmadığından içeriklerin kaldırılması yönündeki talebin kusurlu olma şartına bağlı olmaksızın davalı tarafın sorumluluğunda olduğu, davalı tarafın ürünlerin sahte olmadığı ve paralel ithalat ve marka tükenme hususları yönündeki savunmasında, söz konusu ürünlerin bu yönleri ile inceleme yapılması ve değerlendirilmesine ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği, söz konusu ürünlerin internet sitelerinde pazarlanması ve satışı aksi bir anlaşma ve sözleşme ve lisansa dayalı bir izin olmadığı sürece marka sahibinin hakları kapsamında olduğu, davacı tarafın lisans sahibi olduğu … marka içeriklerin davalı yer sağlayıcı internet sitesi üzerinde izinsiz olarak kullanımının birebir aynı şekilde gerçekleştiği ” gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, davacı tarafın lisans sahibi olduğu … markalı ürünlerin gitti gidiyor com. İnternet sitesinde satışının yapılmasının marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti ve men’i’ne, … adlı ürünlerin gittigidiyor.com adlı sitede izinsiz satış ve tanıtımının yapılmasının engellenmesine, markaya ilişkin görsellerin erişiminin engellenmesine, hükmün kesinleştikten sonra 5 büyük gazeteden birinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin, Türkiye’ye hak sahibinin rızasıyla giren ürünler için marka hakkının tükendiği, dolayısıyla bir kez rıza dahilinde dolaşıma sokulan ürünlerin satışının hak sahibinin üçüncü kişilerle yapacağı sözleşmelerle sınırlanamayacağı, hatta ve hatta aynı ürünün paralel ithalat yoluyla da ülkeye sokulabilmesinde marka hakkının korunması açısından hiçbir yasal sınırlama olmadığı, bu doğrultuda hukuka uygun bir şekilde ürünlerin satıldığı ve dürüst kullanım prensibi kapsamında hukuka aykırı değerlendirilemeyeceği, marka hakkının ilgili ürünün davacı tarafından piyasaya sunulmakla tükendiği yönündeki iddialarının değerlendirilmediğini, -müvekkilinin yer sağlayıcı sıfatı bulunduğunu, marka hakkının tüketildiğini, malın marka sahibi tarafından yada onun izniyle Türkiye’de piyasaya sürmüş olması, malın orjinal olması, malın üçüncü kişilerce değiştirilerek veya kötüleştirilerek, ticari amaçla kullanılmıyor olması halinde marka hakkı sahibinin bu fiilleri engelleyemeyeceği, -davacı tarafından … markalı ürünlerin 10.01.2008 tarihli lisans sözleşmesi uyarınca piyasaya sürdüğünü, taklit ürün iddiasının bulunmadığını gözardı ettiğini, temelsiz bir şekilde marka hakkının tükenmediği kanaatine vardığını, -davacı tarafça seçici dağıtım sistemi kurulmuş olmasının müvekkili şirketi ve üçüncü kişiyi bağlamayacağını, -davacı tarafın iddia ettiği, tecavüze dayandırdığı tek olgunun ürünlerin Türkiye’de dağıtımında münhasır yetkiye sahip olması olduğunu, bu olgunun ise marka hakkının tükenmesi ilkesi ile bağlantılı olmadığı ve yalnızca münhasırlık ilişkisinin taraflarını bağlayacağını,-malın iskontolu satılmasının kötüleştirilerek veya değiştirilerek satılma şeklinde yorumlanamayacağını, -dava konusu ürünlerin kozmetik ürünü olmasının haksız rekabete bir etkisinin bulunmadığını beyanla hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; 556 sayılı KHK 13.maddesi gereğince; tescilli markayı taşıyan ürünlerin bir kez piyasaya çıktıktan sonra “markanın tükenmesi” ilkesinin gerçekleşeceğinin kabul edilmesi gerekse de, dosya içeriğine bakıldığında dava konusu ürününün özel önem arz eden, tanıtım ve satışı özel koşullara bağlanmış ürün olması ve sonradan satışı yapılan ürününün orjinal olup olmadığının denetiminin tam olarak yapılamadığından, davalının ürünler ve satışı firmalar konusunda sorumluluk kabul etmemesi nedeniyle hakkın tüketilmesi ilkesinin mevcut olayda gerçekleşmediğinin bilirkişi raporunda beyan edildiğini, -ürünün niteliği gereği Kozmetik Kanunu uyarınca müvekkilinin yükümlülüklerinin bulunduğunu, davalının da internet sitesinde ürün yada satıcı firmalar bakımından sorumluluk kabul etmediğini,-tükenmenin, yalnızca marka hakkı sahibi tarafından satışa sunulan mallar bakımından söz konusu olabileceğini, ürünün marka sahibi yada onun izniyle Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra piyasaya sunulmuş olan somut malların ikinci veya üçüncü alım satımlarına, marka sahibi veya münhasır lisans sahibinin müdahale edemeyeceğini, o parti mal için mal hakkı tükenirken, markanın henüz piyasaya sürülmemiş olan diğer partileri üzerindeki hakkının devam ettiğini, Yargıtay’ın paralel ithalat’a izin vermek suretiyle konsey yönergesi ve markKHK’sına aykırı olan içtihadından dönmesi gerektiğini, birçok yazar tarafından dile getirildiğini, tükenme ilkesinin markanın kendisi için mi yoksa markayı taşıyan mallar için mi olduğu konusunda KHK 13/2’de; markayı taşıyan malların piyasaya sunulmasından sonra bozulması veya değişmesi halinde marka hakkının tükenmeyeceğinin hükme bağlandığını, dolayısıyla markayı taşıyan somut mallar için söz konusu olacağına delalet ettiğini, -KHK 13.maddesinde, ülkesel tükenme ilkesi benimsendiğinden, marka sahibinin izinsiz olarak yapılan paralel ithalatı KHK 9/2 ve 62 maddeler gereğince; önleme yetkisi bulunduğunu, -davalının yer sağlayıcılığı aşan nitelikteki eylemleri nedeniyle hukuki olarak sorumlu olduğunu, -davalının dürüstlük kuralını ihlal edecek eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 08.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu gittigidiyor.com sitesinde 587 adet …markalı ürünün 34 adet satıcı kullanıcı tarafından satılmakta olduğu davalının söz konusu sitede satılan bioderma markalı ürünlerin sahte ya da taklit olduğuna dair bir beyan olmadığından bunların hakiki markalı ürünler olduğu varsayıldığında kanun hükmünde kararnamenin 13/2 maddesinde bir kötüleşme yapılmadığı, 12.madde uyarınca dürüstçe ticari bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği, ticari hayatın bir gereği olarak piyasaya sunulan ürünlerin indirim ve kampanya uygulamalarının normal kabul edildiği, ancak bu durumun rakipler ve tedarikçiler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama ise, haksız rekabet teşkil edebileceğinin açıklandığı görülmüştür.İlk derece mahkemesince alınan 09.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının marka hakkının tükenmediği söz konusu ilkenin uygulanamayacağı yer sağlayıcı olması gerekçesi ile davalının sorumlu olmadığına hükmedilemeyeceği, davalının site üzerinde yapılan satışlarda belli oranlarda kazanç elde etmesinin ve satıcı değerlendirmeleri yaparak sıralama ve benzeri bir şekilde müdahale etmesinin yer sağlayıcılığı sınırlarını aşan eylemler olduğu davalının eylemlerinin haksız rekabet yaratacağı beyan edilmiştir.Davacı tarafça, davalıya Bakırköy …. noterliğinin 14.04.2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafa ürünlerin tanıtımının ve satışının kaldırılması yönünde ihtarname gönderildiği ve ihtarnamenin 29 Nisan 2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.556 Sayılı KHK 13. Maddesinde ” Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır.Marka sahibinin, birinci fıkra hükmüne girmesine rağmen, malın piyasaya sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmalarını önleme yetkisi vardır” hükmü düzenlenmiştir.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin, müvekkilinin münhasır lisans sahibi olduğu … markalı ürünlerin davalıya ait gittigidiyor.com alan adlı internet sitesinde izinsiz ve iskontolu satışının yapılmasının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini beyanla, marka hakkına tecavüzün tespiti ve men’i ile ref’ini, hükmün ilanını talep ettiği, davalı vekilinin müvekkilinin yer sağlayıcı sıfatıyla husumet ehliyetinin bulunmadığını ve ürünlerin orjinal olduğunu, marka hakkının tükendiğini, ticari dürüstlük kuralına uygun satış yapıldığını ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; husumet itirazında bulunduğu anlaşılmışsa da; davalının yer sağlayıcı olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, 5651 sayılı yasanın 5.maddesine göre “yer sağlayıcının, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı, ancak haberdar edilmesi halinde ve teknik imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı yayını kaldırmakla yükümlü olduğunun” düzenlendiği, web sitesi aracılığıyla gerçekleşen ihlale son verilmesi amacıyla web sitesinin işleticisi ve yer sağlayıcı durumundaki davalı aleyhine önceden ihtar gönderilmeksizin marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi talepli davanın açılmasının mümkün olduğu, kaldı ki davacı tarafça davalının Bakırköy ….Noterliğinin 14.04.2015 tarihli …. yev.nolu ihtarnamesi ile ürün tanıtım ve satışının kaldırılmasının istendiği, ihtarnamenin davadan önce 29.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının husumet ehliyetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’ine karar verilmişse de; davacı vekilinin dilekçesinin içeriğinde davalı fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğini beyan ettiği ancak dava dilekçesinin konu ve netice-i talep kısmında haksız rekabete yönelik talebinin bulunmadığı, talep aşımı ile haksız rekabetin tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davacının marka hakkının tükendiğini ve markanın dürüst kullanıldığını ileri sürdüğü, davacı tarafça , davalı internet sitesinde satış ve tanıtımı yapılan ürünlerin orjinal olmadığının ileri sürülmediği, 34 kullanıcı tarafından 587 adet ürünün siteye eklendiği, internet sitesi içeriğinden sitede markaya yer veriliş şeklinin 556 sayılı KHK 12.maddesinde düzenlenen dürüst kullanım kapsamında bulunduğu kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından kararın gerekçesinde;” davalının marka hakkının tükenmesi ve paralel ithalat savunması yaptığı, ancak bu hususta delil sunulmadığı, ürünlerin internet sitelerinde pazarlanması ve satışının aksi bir anlaşma sözleşme ve lisansa dayalı bir izin olmadığı sürece marka sahibinin hakları kapsamında olduğu, internet sitesinde izinsiz olarak kullanımın birebir aynı şekilde gerçekleştiğinden markaya yönelik tecavüzün tespiti ve men’ine karar verildiği” açıklanmışsa da; davalının paralel ithalat savunmasının bulunmadığı, marka sahibi tarafından veya onun izniyle piyasaya sürülen malların yeniden satımı suretiyle marka hakkının tüketildiğinin savunulduğu, ürünlerin taklit olduğunun, değiştirildiği veya kötüleştirildiğinin ve de Türkiye de daha önce piyasaya sunulan mallar olmadığının davacı tarafça ileri sürülmediği, davacının münhasır lisans sahibi olması sebebiyle, Türkiye’de tekel hakkına sahip olduğunun ve ürünlerin üçüncü kişilerce satışının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ileri sürüldüğü, ancak sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği davacıya tekel hakkı tanımanın dava dışı marka sahibi Fransız şirketine ait olduğu, münhasır lisans hakkının, ürünün marka sahibinin rızası ile piyasaya çıkarıldıktan sonra üçüncü kişilere karşı, ikinci ve üçüncü satışını engelleyemeyeceği, ilk derece mahkemesince marka hakkının tükendiği ve dürüst kullanım çerçevesinde markaya yer verildiği gözetilmeksizin markaya tecavüzün tespiti, meni ve ref’i ile talep aşımı ile haksız rekabetin tespiti ve men’ine karar verilmesi inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin esastan KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Bakırköy 1.FSHHM’nin 27.10.2016 tarihli 2015/140 E. – 2016/182 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-DAVANIN REDDİNE,3-İlk derece yargılaması yönünden;-44,40 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,70 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,-Davacı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,-Davalı tarafça yapılan 1.115,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 3.931,00 TL maktu vekalet ücreti taktiri ile davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,-Kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,5-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 51,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 136,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.