Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3326 E. 2019/2571 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3326 Esas
KARAR NO : 2019/2571
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2016
NUMARASI : 2015/1207 2016/1122
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 17.629,21 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; dosyaya ibraz ettikleri Karacabey Noterliği’nin fesihnamesinden de anlaşılacağı üzere bankadan çekilen tüm kredilerin … tarafından ödeneceğinin taraflar arasında kararlaştırıldığını, bu nedenle talebin adı geçen şahsa yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca bu kişinin davaya dahil edilmesi gerekirken müvekkiline dava açılmasının doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından 27/08/2015 tarihinde davalı ve dava dışı … aleyhine 16.860,18 TL asıl alacak olmak üzere toplam 17.764,06 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, … ve davalının takibe itiraz ettikleri ve takibin durduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı banka tarafından davalıya imzaladığı 02/12/2013 tarihli sözleşme ile taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davacı tarafından çekilen ihtarname ile kredi ilişkisinin kat edildiği, kat tarihi itibariyle davalının 16.775,39 TL borçlu olduğu, davalının borcun ilk dokut taksidini tamamen, onuncu taksidini ise kısmen ödemediğini, takip tarihi itibariyle davacının 16.860,18 TL asıl alacak olmak üzere toplam 17.629,21 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/10/2016 tarihli ek raporda ise; sunulan fesihnamenin takipte mer’i olan kredi sözleşmesinin şartlarını ve borçlu tarafın sıfatları ile sorumluluklarını ortadan kaldıramayacağı, davalının imzaladığı sözleşme ile asıl borçlu sıfatıyla sorumluluğunun takip öncesi ve sonrası devam ettiği, davalının borcu ödedikten sonra ancak fesihname belgesine istinaden … rücu edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dosyada bulunan Karacabey ….Noterliği’nde düzenlenen 13/05/2014 tarihli fesihnamede; tarafların davalı ile dava dışı … oldukları, aralarındaki 10/10/2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin karşılıklı olarak feshettikleri, bu ortaklık nedeniyle olan bilumum vergi borç ve cezaları ticari borçlar, işletmeye ait banka kredileri ve borçlarının … tarafından karşılanacağının hüküm altına alındığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacının davalıdan alacaklı olduğu ortaya çıkmıştır. Davalının istinafı kredi borcunun bulunmadığına ilişkin değildir. İstinaf sebebi davacının talebinin dava dışı … yöneltilmesi gerektiği yolundadır. Her ne kadar davalı tarafça davalı ile dava dışı … arasında düzenlenen 13/05/2014 tarihli fesihname sunulmuş ve bu fesihnamede davalı ile dava dışı …nin aralarındaki adi ortaklık ilişkisini karşılıklı olarak feshettikleri ve bu ortaklıktan kaynaklanan vergi, borç ve banka kredilerinin … tarafından karşılanacağı hükme bağlanmış ise de, bu düzenleme davalı ile dava dışı … arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir. Bir başka ifadeyle davacıyı bağlamaz. Zira alacağa dayanak oluşturan kredi sözleşmesi davacı ile davalı arasında düzenlenmiştir. Dolayısıyla davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.204,25 TL harçtan, peşin alınan 301,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 902,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2019