Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3320 E. 2019/2557 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3320 Esas
KARAR NO : 2019/2557
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2017
NUMARASI : 2016/316 2017/385
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında geçmişe dayalı ticari ilişki bulunudğunu, bu ilişkiden kalan bakiye alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili cari hesaplarında davacının davalıya 3.251,09 TL borçlu gözüktüğünü, müvekkili defterleri incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı defterlerinde davalıdan 124.758,47 TL alacaklı gözüktüğü, davalı defterlerinde ise davalının davacıya 3.251,09 TL borcu bulunduğu, taraf defterlerindeki farkın toplam 121.507,38 TL olduğu, bu farkın 654,00 TL’lik devir farkı ile davalı defterlerinde yer alan 27/03/2015 tarihli 105.000,00 TL bedelli ödemenin davacı defterlerinde yer almamasından ve de davalının kestiği faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, davalının 105.000,00 TL’lik ödemesinin taraflar arasındaki ticari ilişkiye mahsuben yapılmış bir ödeme olmadığı, davacı faturalarının defterlerine kaydeden davalının itirazlarının da yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 124.104,47 TL üzerinden yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacı tarafça gönderilen faturaya ilişkin olarak faturalardaki hataların davacıya 17/12/2015 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, mahkemenin bu ihtarname ve fiyat farklarını dikkate almadığını, ayrıca mahkemenin 105.000,00 TL’lik ödemeyle ilgili değerlendirmesinin de yerinde olmadığını, müvekkili şirketin ortağı … ‘a gönderilen 105.000,00 TL’nin aynen davacıya gönderildiğini gösteren 27/03/2015 tarihli … Bankası dekontlarının mahkemeye sunulduğunu, bilirkişinin davanın tarafıymış gibi bu ödemenin taraflar arasındaki ticari ilişkiye ilişkin olmadığı yolunda görüş bildirdiğini, dekont üzerinde “… ipotek karşılığı” ibaresi bulunduğunu, davacının kötüniyetli beyanlar ileri sürdüğünü, … tarafından …’den… plakalı aracın 06/04/2015 tarihli noter satış sözleşmesiyle alındığını, aracın değerinin 167.000,00 TL olduğunu, … adına vekaleten İsmail …’in aldığını, sonradan … aracı iade ettiğini, iade için de … vekalet verdiğini, aracın … tarafından satıldığını, davacının 105.000,00 TL’lik ödeme dekontu üzerindeki “ipotek karşlığı” ifadesindeki ipoteğin hangi ipotek olduğunu açıkça ortaya koyamadığını, 105.000,00 TL’lik ödemenin ticari ilişkiye istinaden doğrudan davacı şirket hesabına gönderildiğinin gün gibi ortada olduğunu, ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından 05/01/2016 tarihinde davalı aleyhine cari hesap bakiye alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 124.758,00 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının herhangi bir borçlarının bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 24/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin incelendiği, buna göre davacının 2014 yılından 2015 yılına 143.519,92 TL alacağının devrettiği, 2015 yılında ise davalıya 184 adet satış faturası düzenlediği ve 2015 yılı sonu itibariyle davacının, davalıdan 2.605.425,74 TL alacağı oluştuğu, bu alacağa karşılık davalıdan 2.480.667,27 TL tahsil ettiği, buna göre davacının bakiye 124.758,47 TL alacağının oluştuğu, davalı defterlerinin incelenmesinde ise; davalının 2015 yılı itibariyle davacıya 3.251,09 TL borcunun bulunduğu, buna göre taraf defterleri arasında 121.507,38 TL’lik fark bulunduğu, davacının kestiği tüm faturaların davalı defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, taraf defterlerindeki bu borcun 654,00 TL’lik kısmının 2014 yılından 2015 yılına devir sırasındaki farktan olduğu, yine davalı defterlerinde gözüken 27/03/2015 tarihli, 105.000,00 TL tutarlı ödemenin davacı defterlerinde kaydının bulunmadığı, ancak davacının bu ödemeyle ilgili belge sunamadığı, dolayısıyla bu ödemenin kabul edilemeyeceği, ayrıca davalının kestiği 6 adetten toplam 15.157,33 TL’lik faturaların ise davacı defterlerinde yer almadığı, davalının bu fatura ve içeriklerini davacıya teslim ettiğini kanıtlaması gerektiği, davacının davalıdan bakiye 124.104,47 TL alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu iki adet dekont örneğinin bulunduğu, bunlardan gelen EFT başlıklı belgede gönderenin davalı, alanın … olduğu ve 27/03/2015 tarihli olduğu görülmüştür. Diğer hesaptan EFT başlıklı dekontta ise gönderenin … , alanın davacı olduğu, açıklama kısmında … ipotek karşılığı ibaresinin olduğu görülmüştür. Davalı vekili, 14/02/2017 tarihli beyan dilekçesinde; müvekkilinin ortağı … tarafından …’den … plakalı aracın 06/04/2015 tarihinde satın alındığını, aracın bedelinin 167.000,00 TL olduğunu, aracı … vekalet verdiği … … aldığını, … aracı satın almaktan vazgeçip iade ettiğini, bunun için de …’e vekalet verdiğini, aracın … tarafından satıldığını, müvekkilinin davacı ile olan iş ilişkisini sonlandırdıktan sonra davacının araçla ilgili bu durumu kötüniyetli olarak müvekkiline karşı kullanmak istediğini, … davalı firmadan 105.000,00 TL’yi kendi hesabına virman yaptırdığını ve bu parayı da davacıya gönderdiğini, bu paranın araç satışı ile bir ilgisinin bulunmadığını, araç satış sözleşmesinde aracın değerinin zaten 167.000,00 TL olarak belirtildiğini, 105.000,00 TL’nin davacıya gönderildiği, üstelik aracın 2 ay sonra iade edildiğini, … tarafından 27/03/2015 tarihinde davacı tarafa yapılmış olan EFT’nin dosya içeriğinde bulunduğunu, banka dekontlarının bir ödeme aracı olup borcun ödendiğini gösterdiğini ifade etmiştir. Bu dilekçe ekinde sunulan 01/04/2015 tarihli vekaletnamede … … bir kısım hususlarda (araç alım satımı) vekil tayin ettiği görülmüştür. 06/04/2015 tarihli noter satış sözleşmesinde; … plakalı aracın …. tarafından … 167.000,00 TL bedelle satıldığı, alıcı … adına …. noterde işlem yaptığı görülmüştür. Aynı belge ekindeki 17/08/2015 tarihli vekaletnamenin …. tarafından … plakalı aracın satışı konusunda vekil tayin edildiği görülmüştür. Davacı vekilince sunulan 27/01/2017 tarihli dilekçede; davalı tarafın 105.000,00 TL’lik ödemesinin gerçeği yansıtmadığını, dekontun açıklama kısmında “… ipotek karşılığı” ibaresi yer aldığını, dolayısıyla ödemenin davacı ile davalı arasındaki borca karşılık değil, … ipotek karşılığı ibaresi ile başka bir konuya karşılık yapıldığının belirtildiğini, … isimli davalı ortağının davacı şirket müdürü …’in kardeşi …’den … tır satın aldığını, bu aracın rehin ve diğer borçlarına karşılık 105.000,00 TL ödeme gönderildiğini ve aracın … satıldığını beyan ettiği, yazı ekinde 06/04/2015 tarihli, … plakalı … hususi otomobilin … tarafından …’a 167.000,00 TL bedelle satıldığına dair araç satış sözleşmesi fotokopisini sunduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 20/02/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; ödeme dekontu üzerinde “… ipotek karşılığı” ifadesinin yazılı olduğu, halbuki yanlar arasındaki ilişkinin ticari bir ilişkiye dayandığını, 105.000,00 TL’lik ödemenin bu ticari ilişki veya ticari ilişkiye mahsuben yapılmış bir ödeme olmadığı hususunun kabulü gerektiği, davalı itirazlarının yerinde olmadığı, bu ödemenin davacı kayıtlarında yer almadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekili tarihsiz dilekçesiyle ek rapora itiraz etmiş, özellikle dekontta gönderilen paranın alacaklısının davacı şirket olduğunu, burada müvekkili tarafından davacı şirket ortağı … 105.000,00 TL gönderildiğini, aynı gün içerisinde bu paranın … tarafından davacı şirkete gönderildiğini, dolayısıyla bu ödemenin şirket borcu için yapıldığını bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan kalan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasına yöneliktir. Davacı taraf, cari hesap alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davacının müvekkiline borcu bulunduğunu savunmuştur. Yargılama sırasında taraf defterleri incelenmiş, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak taraf defterlerinde 121.507,38 TL’lik fark bulunduğu, bu farkın 654,00 TL’lik kısmının 2014 yılından 2015 yılına alacağın devri sırasındaki farktan oluştuğu, 105.000,00 TL’sinin ise davalı tarafından ödeme olarak belirtilen kaydın davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından, 15.157,33 TL’lik kısmın ise davalının düzenlediği faturaların davacı defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı rapor içeriğinden anlaşılmıştır. Uyuşmazlık ağırlıklı olarak davalı tarafından yapıldığı belirtilen 105.000,00 TL’lik ödemeye ilişkindir. Dosyaya sunulan dekontların incelenmesinde; önce 27/03/2015 tarihinde davalı şirket tarafından yetkilisi olduğu belirtilen … hesabına 105.000,00 TL havale edildiği, daha sonra ise … tarafından davacı şirketin hesabına aynı gün saat 15:23’de 105.000,00 TL’nin havale edildiği, açıklama kısmında ise “… ipotek karşılığı” ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Ödeme dekontundaki bu açıklama dikkate alındığında, söz konusu bu ödemenin davalı şirketin borcuna mahsuben yapıldığı hususunun kanıtlanamadığı kanaatine varılmış olup davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davalı tarafından düzenlenen ve taraf defterleri arasında 15.157,33 TL’lik farka yol açan faturaların ise davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu faturaların içeriğinin davacıya tesliminin usulüne uygun kanıtlanamadığı anlaşılmıştır. Açıklanan bu nedenlerle davalı tarafın istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 8.477,60 TL harçtan, peşin alınan 2.120,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.357,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2019