Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3311 Esas
KARAR NO : 2019/2558
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2015/1116 2017/243
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 31/03/2010 tarihinde … plakalı otomobili 195.500,00 TL bedelle satın aldığını, müvekkilinin bu aracı 14/06/2010 tarihine 185.000,00 TL bedelle dava dışı … sattığını, aracın bu şahıstayken İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2012/91651 hazırlık sayılı dosyasında kaçak olarak yurda sokulduğu gerekçesiyle el konularak İstanbul Gümrük Müdürlüğü’nün deposunda muhafaza altına alındığını, adı geçen tarafından müvekkili aleyhine Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, yapılan yargılama sonunda müvekkilinin 156.975,00 TL ödemesine karar verildiğini, kararın Yargıtay’dan geçerek kesinleştiğini, … söz konusu ilamı müvekkili aleyhine takibe koyduğunu ve müvekkilinin icra dosyasına 240.000,00 TL’lik teminat mektubu sunduğunu, ayrıca temyiz harcının 14.679,00 TL olup müvekkilince 13.786,25 TL nakit ödeme yapıldığını, dolayısıyla müvekkilinin 268.465,00 TL zarara uğradığını belirterek bu tutarın ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu, konuyla ilgili ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca satım bedelinin 195.000,00 TL olup bu tutardan fazlasının istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davanın zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açıldığı, genel zamanaşımı süresi dikkate alındığında, zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını, satılanın tamamen zaptı halinde satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereler düşürülmek suretiyle ödemiş olduğu senedin faiziyle birlikte iadesini isteyebileceği, satım bozulduğundan satım bedelinin sebepsiz kaldığı, alıcının satıcıdan menfi zararı isteyebileceği, satıcının sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, davacının Bakırköy İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına temyiz harcı dahil 268.465,00 TL yatırdığı, davacının araçtan elde ettiği faydanın ise 8.910,00 TL olduğu, bu miktarın düşümüyle davacının 259.555,00 TL talep edebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 259.555,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf sebebi olarak; İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/346 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, bu konudaki taleplerinin dikkate alınmadığını, Yargıtay 19.HD’nin benzer bir davada bu yönde karar verdiğini, ayrıca TBK’nun 231.maddesi uyarınca satılanın alıcıya devrinden itibaren iki yıl geçmekle talebin zamanaşımına uğradığını, malın zaptedilmesi halinde Yargıtay kararlarına göre bu sürenin iki yıllık el koyma tarihinde başlayacağı, Yargıtay 13.HD’nin 2014/47465 esas – 2016/3694 Karar sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, araca 10/12/2012 tarihinde el konulduğunu, zamanaşımını kesen herhangi bir durum bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin sırf menfi zarardan tutulması gerekirken diğer masraflardan da sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla 195.000,00 TL satış bedelinden 3 aylık kullanım sonucu elde edilen menfaatin tenzili gerektiğini, ayrıca müvekkilinin beraat etmesi durumunda haksız olarak fazla miktar ödemiş olacağını, yine idare mahkemesi kararlarına göre aracın yurda kaçak girmesinden dolayı el koyma işlemlerinde sorumluluğun idareye ait olduğunu, müvekkilinin 2010 yılında 195.000,00 TL’ye sattığı aracın 300.000,00 TL’ye yakın tazminat ödemekle karşı karşıya kaldığını, karar doğru kabul edilse bile aracın iadesine karar verilmediğini, kararın bu haliyle onanması durumunda davacının hem tazminat alacağını, hem de aracın mülkiyetine sahip olacağını bildirmiştir. Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … davacı aleyhine Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/73 esas sayılı ilamını infaza koyduğu, toplam 207.568,54 TL’nin tahsilinin istendiği, davacının yatırdığı teminat mektubunun icra müdürlüğünce 10/12/2015 tarihinde paraya çevrilmesinin ilgili bankadan istendiği ve 14/12/2015 tarihinde alacaklı vekiline reddiyat yapıldığı görülmüştür. Eldeki davanın 11/12/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/73 Esas – 2014/462 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının…. olduğu, asıl dava davalısının … Ltd. Şti, birleşen dava davalısının …Ltd. Şti olduğu, yargılama sonunda birleşen davanın husumet yokluğundan reddine, asıl davanın ise kısmen kabulüne, 156.975,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve ayrıca araç üzerindeki zaptın kalktığında müsadere edilmediği takdirde mülkiyetinin davalı … Ltd. Şti’ne iadesine karar verilmiş, Yargıtay 13.HD tarafından 16/11/2015 tarihli onama ilamı verildiği ve kararın 31/12/2015 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. İstanbul C.Başsavcılığı tarafından şüpheliler … hakkında 27/11/2013 tarihinde ağır ceza mahkemesinde kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet suçundan dava açıldığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 16/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin davalıdan satın aldığı aracı … sattığı döneme kadar olan sürede raporun hazırlandığı tarih itibariyle KDV dahil 15.250,00 TL, olayın geçtiği 2010 tarihi itibariyle ise 8.910,00 TL ekonomik fayda sağladığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dava konusu aracın 31/03/2010 tarihinde davalı tarafından davacıya 195.411,00 TL’ye satıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu aracın davacı tarafından dava dışı … 14/06/2010 tarihli araç satış sözleşmesiyle 185.000,00 TL bedelle satıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf, davalıdan satın aldığı aracı dava dışı … sattığını, İstanbul C. Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada kaçak olduğundan bahisle araca bu kişideyken el konulduğunu ve adı geçenin müvekkili aleyhine açtığı dava sonunda müvekkilinin zarara uğradığını iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Davalı, talebin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de, davacı ile davalı arasındaki ilişki satım ilişkisi olup 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan bu konudaki istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf, davalıdan aldığı bu araç nedeniyle aracın dava dışı şahıstayken el konulması nedeniyle dava dışı şahsa ödeme yapmak durumunda kalmış olup bu zararını isteyebilecektir. Dolayısıyla sadece satış bedelinden sorumlu tutulması gerektiği yolundaki istinaf sebepleri de yerinde değildir. Yine davalı tarafça sorumluluğun idareye ait olduğu bildirilmiş ise de, davacı taraf söz konusu aracı davalıdan satın aldığından davacının muhatabı davalı olduğundan bu konudaki istinaf talebi de yerinde değildir. Davalı taraf ayrıca davacının araçtan elde ettiği menfaatin tenzili gerektiğini ileri sürmüş ise de, mahkemece bu husus dikkate alınmış ve 8.910,00 TL’nin davacının ödediği tutardan indirilmek suretiyle hüküm kurulduğundan bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Davalının diğer bir istinaf sebebi de aracın iadesine karar verilmediğine ilişkindir. Dava dışı … tarafından davacı aleyhine Büyükçekmece 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/73 esas sayılı dosyasında açılan dava sonunda 2 nolu hüküm bendinde dava konusu … plakalı araç üzerindeki zapt kalktığında müsadere edilmediği takdirde mülkiyetinin … Tic. Ltd. Şti’ne iadesine verildiği görülmüş olup şayet bu karar doğrultusunda araç mülkiyetinin davacı … Tic. Ltd. Şti’ne geçmesi halinde davalı tarafça yapılacak ödeme karşılığında araç mülkiyetinin her zaman davacıdan iadesinin istenebileceği, dosya içeriğiyle zapt işleminin kaldırılıp aracın davacıya iade edildiğinin ve halen davacı elinde bulunduğunun iddia ve ispat edilmemiş olduğu gözetildiğinde, bu istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 17.730,20 TL harçtan, peşin alınan 4.432,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.297,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/11/2019