Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3297 E. 2019/2572 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3297 Esas
KARAR NO : 2019/2572
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2017
NUMARASI : 2014/1079 2017/190
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin faturalarda yazılı tıbbi malzemeyi davalıya teslim ettiğini, ancak davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı olmadığını, 24/04/2012 tarihli taahhütnamenin 4.maddesi gereğince davacının müvekkiline kullandırdığı tıbbi malzemelerin SUT hükümlerine uygun olduğunu, bu malzemelerden kaynaklanan her türlü kesintiyi örnekleme tutarınca müvekkili hastaneye tek seferde ve nakden ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilinin takip konusu faturalardaki tıbbi malzemeleri davacıdan satın alarak SGK sigortalısı hatlara kullandığını ve bedelini dava dışı kuruma faturalandırdığını, ancak sigortalı … isimli kişiye kullanmak üzere 04/05/2012 tarihli fatura ile … isimli kişiye kullanmak üzere 16/06/2012 tarihli fatura ile davacıdan satın alınan kıkırdağın yeniden yapılandırma timi isimli malzemeyle ilgili olarak SUT’ta aranın kriterlere uygun olmadığı gerekçesiyle SGK tarafından örnekleme neticesinde müvekkilinin hak edişlerinden toplam 67.727,88 TL kesinti yapıldığını, dolayısıyla müvekkilinin bahse konu bu faturalar nedeniyle davacıya borcu olmadığı gibi, bu iki fatura nedeniyle müvekkilinin hak edişlerinden yapılan kesintiler nedeniyle davacıdan 67.727,88 TL alacaklı olduğunu, kaldı ki dava konusu faturalardan 03/07/2012, 18/07/2012, 21/07/2012 ve 31/07/2012 tarihli faturaların SGK’ya fatura edilmemesinin bu faturalar nedeniyle hak ve alacağı olmadığını, iade faturası kesilmesinin talep ve beyan ettiğini, buna rağmen bu faturaların takibe konu edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu faturalardaki malzemelerin davalıya teslim edildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ancak söz konusu malzemelerin davalı tarafından hastalara kullanılarak SGK’ya fatura edildiği, SGK’nın ise … için düzenlenen faturalardaki malzemelerin SUT’a uygun olmadığı gerekçesiyle davalının hak edişlerinden kesinti yaptığını, davalının da bu kesinti nedeniyle davacıya eksik ödeme yaptığı, davacının eksik ödemeler nedeniyle davalı hakkında icra takibi başlattığı, davacının kendi imzasıyla taahhüt ettiği 24/02/2012 tarihli taahhütnamenin 2 ve 4.maddesine göre SGK’nın ödemediği SUT’ta karşılığı bulunmayan malzemeler nedeniyle SGK tarafından yapılacak her türlü kesintiyi ve cezayı ödemeyi kabul ettiği, dolayısıyla bunların bedelini davalıdan isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalı tarafın cevap dilekçesinde davanın haksız olduğu ileri sürülmekle birlikte faturaların SUT mevzuatına aykırı olduğunu, davalının SGK tarafından yapılan kesintiler nedeniyle maddi ve manevi zararlarının olduğu iddia edilerek takas mahsup talebinde bulunduğunu, kendilerinin de replik dilekçesinde takas mahsubun mümkün olmadığını ileri sürdüğünü, davalının düplik dilekçesinde davacının taahhütnameyi ihlal ettiğinin ileri sürüldüğünü, yargılama sırasında davalının SGK’ya karşı açtığı Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/697 esas ve 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/11 esas sayılı davalarının bekletici mesele yapıldığını, 16/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda SGK İl Müdürlüğü’nden yapılan kesintinin nedeninin ve miktarının sorulması, davalının iddiasını ispatlaması, ayıplı ürünün neden davacıya bildirilmediği, iade faturasındaki ürünlerin kim tarafından teslim alındığı ve 13 ay beklendikten sonra neden iade edildiği hususlarının davalı tarafça açıklanmasının istendiği, davalının vermiş olduğu beyan dilekçesinde bu hususlarla ilgili anlamlı bir gerekçe sunamadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu SUT tebliğinin 1.7 maddesinde provizyon işlemlerinin medula denilen sistem aracılığıyla yapıldığının belirtildiğini, dolayısıyla sorumluluğun hastaneye ait olduğunu, ayrıca taahhütnamenin 2.maddesiyle ilgili yorum hatası yapıldığını, söz konusu madde uyarınca müvekkilinin SGK’dan yazılı onay almayı taahhüt etmediğini, dava konusu ödenmeyen faturalardaki malzemelerin SUT’a uygun olduğu gibi SUT kodunun dahi bulunduğunu, bu itibarla bu malzemenin ortalama fiyatı nazara alınarak davalıya ödenmemesinin mümkün olmadığını, bu hususların dikkate alınarak rapor düzenlenmesi gerektiğini, 23/11/2015 tarihli raporda ise malzemelerin davalı tarafından alındığında bir ihtilaf olmadığı, davalı tarafından SGK’ya açılan davaların bekletici mesele yapılması gerektiğinin rapor edildiğini, bu rapora ek olarak düzenlenen raporda ise önceki raporda değişiklik yapılmaksızın mahkemeye kanaat sunulduğunu, Ankara Ticaret Mahkemesi aracılığıyla alınan 09/11/2016 tarihli raporda ise kesinti yapılmasının mevzuata ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunun, davalının aldığı malzeme bedellerinden davacıya karşı sorumlu olduğu, ayrıca davalı tarafından SGK’ya açılan davaların bekletici mesele yapılması gerektiği yolunda görüş bildirildiğini, malzemelerin davalı tarafından alındığını, buna rağmen davanın reddinin doğru olmadığını, her ne kadar 09/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda SUT 3.1.3 maddesi gereğince malzemelerin SUT tebliğinden karşılığının bulunmadığının tespit edildiğini, ancak SUT 3.2.1.B(2) maddesi gereğince ortalama bir fiyattan ödeme yapılması gerektiği ve kesintinin doğru olmadığı yolunda görüş bildirildiğini, kaldı ki bu faturalardaki malzemelerin SUT kodunun dahi bulunduğunu, buna göre malzemelerin ortalama fiyatı dikkate alınarak ödenmesi gerektiğini, 09/11/2016 tarihli raporun kendilerini haklı çıkardığını, bu rapora göre davanın kabulü gerektiğini, mahkemenin dosyadaki bilirkişi raporlarını gözardı ederek salt davalının beyanlarını hükme esas almasının doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Bursa ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 03/04/2013 tarihinde 24.728,37 TL asıl alacak olmak üzere toplam 27.139,22 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak olarak 16 adet faturanın cari hesap borç tutarının gösterildiği, davalının süresinde borcun esasına ve fer’ilerine itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafından 12/12/2012 tarihli yazıyla davalı adına düzenlenen 03/07/2012, 18/07/2012 ,21/07/2012(iki adet) ve 31/07/2012 tarihli faturaların SGK’ya fatura edilmemesinin ve bu faturaların iade faturası kesilerek gönderilmesinin istendiği görülmüştür. Dosyada bulunan ve davacı tarafından verilen 24/04/2012 tarihli “konsinye özellikli malzeme kullandırılmasıyla ilgili taahhütname” başlıklı belgede; davacının hangi şartlarda malzeme vermeyi kabul ve taahhüt ettiğinin yazılı olduğu, 2.maddede SGK’nın ödemediği veya muadil malzeme ile kıyaslayarak eksik ödeme yaptığı malzemenin hastaya kullandırılmasının gerekli olduğu durumlarda hastane yetkililerinden malzemeyi kullandırmadan önce yazılı onay alacağının ve hastane yetkililerinin onay vermesi halinde konsinye malzemeleri kullandıracağının kabul edildiği, yazılı onay alınmadan kullandırılan malzemelerin hiçbir surette hastaneye fatura edilmeyeceğinin belirtildiği, 4.maddesinde ise SGK ve diğer resmi kurumlarca yapılacak denetleme ve evrak inceleme esnasında hastaneye kullandırılan malzemelerle ilgili malzemelerden kaynaklanan her türlü kesintiyi örnekleme tutarınca hastaneden kesilen kısım kadar ve diğer resmi kurumlardan kullandırmış olduğu tıbbi malzemeden kaynaklanan her türlü cezayı kabul ettiğini ve hastaneye tek seferde ve nakden ödeyeceğinin kabul ve beyan edildiği görülmüştür. SGK Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen 12/02/2014 tarihli yazıda; … isimli hastalar için davalıdan kesintiler yapıldığı, yapılan bu kesintilerin örnekleme yoluyla … için 38.186,872 TL, … için ise 29.541,06 TL’ye tekabül ettiğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda; SGK Bursa İl Müdürlüğü’nden yapılan kesintinin nedeni ve miktarının sorulması, davalının iddiasını ispatlaması, ayıplı ürünün neden davacıya bildirilmediğinin iade faturasındaki ürünleri kimin teslim aldığı ve neden 13 ay beklendikten sonra iade edildiğinin davalı tarafından açıklanması gerektiği kanaatinin belirtildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 23/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; dava konusu malzemelerin davacı tarafından davalıya verildiği, Borçlar Kanunu gereğince dava konusu 24.728,57 TL fatura bedellerinin davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, davalı tarafından sunulan yazıdaki imzanın davacı tarafından kabul edilmesi halinde 5 adet fatura bedelinin (13.147,92 TL) düşülmesi, kalan 11.585,65 TL’nin ödenmesi gerektiği, SGK kesintisi 67.727,88 TL’nin davalı tarafından davacıdan talep edilmesinin ayrı bir dava konusu olduğu, ancak davalının bu konuda mahsup talebi bulunduğunu, mahkemenin bu talebi kabul etmesi halinde davalının 42.999,31 TL alacaklı olacağı, SGK kesintilerinin haklı olup olmadığının anlaşılabilmesi için davalı tarafından açılan asliye hukuk mahkemesindeki davaların beklenmesinin uygun olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 06/06/2016 tarihli ek raporda; kök raporda benzer şekilde görüş belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/11/2016 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda ise; dava dışı SGK tarafından alım tarihinden geriye doğru 1 yıl içindeki en düşük 5 fiyatın ortalaması alınarak dava konusu tıbbi malzemelerin fiyatlarının belirlenerek ödenmesi gerekirken hakkaniyet ilkeleri ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak kesinti yapılmasının mevzuat hükümlerine aykırı olduğu, davalının davacıdan teslim ve satın aldığı malzemelerin bedelinden davacıya karşı sorumlu olduğundan asliye hukuk mahkemelerinde davalı tarafından SGK aleyhine açılan davaların sonucunun beklenmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya tıbbi malzeme sattığını, ancak bedelini alamadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacı tarafından satılan malzemelerden sigortalı … ve … isimli şahıslara kullanılan malzemeler için SGK tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkilinin hak edişlerinden toplam 67.727,88 TL kesinti yapıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Gerçekten de dosya içerisinde bulunan SGK’nın cevabi yazısından; davalının hak edişlerinden … için 38.186,87 TL, … için ise 29.541,06 TL kesinti yapıldığının bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafından verilen “konsinye özellikli malzeme kullandırılmasıyla ilgili taahhütname”nin ikinci maddesi uyarınca SGK’nın ödemediği malzemeler yönünden davacının hastane yetkililerinden onay alması gerektiği, onay alınmadan kullandırılan malzemelerin davalıya fatura edilemeyeceği, 4.maddede ise SGK ve diğer resmi kurumlarca yapılacak inceleme sonucu hastaneye kullandırılan malzemelerden kaynaklanan her türlü kesintinin örnekleme tutarınca hastaneden kesilen kısım kadar ve diğer resmi kurumlardan kullandırılan tıbbi malzemeden kaynaklanan her türlü cezanın ödeneceğinin davacı tarafından kabul ve beyan edildiği görülmüştür. Dava dışı SGK tarafından kesinti yapıldığı da dosya içeriğiyle sabittir. Dolayısıyla davacı vekilinin taahhütnamenin yorumuna ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan konuyla ilgili Yargıtay 19.HD’nin 2015/13986 Esas, 2016/4079 Karar sayılı ilamının incelenmesinde de; SGK tarafından kesinti yapılması nedeniyle davalıya yapılan eksik ödemenin davacı tarafından talep edilemeyeceği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin bu konuya ilişkin değerlendirme ve vardığı sonuç yerinde olmakla birlikte dosya içeriğinden davalı tarafın yapılan bu kesintiler nedeniyle Bursa 5.ve 6.Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde dava dışı SGK aleyhine davalar açtığı ve bu davaların sonuçlanmadığı görülmüş olup söz konusu davaların davayı açan … Tic. ve San. A.Ş lehine sonuçlanması durumunda davalının sebepsiz zenginleşmesi söz konusu olacağından bu davaların sonucunun beklenmesi gerekir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek eksik yargılama yapılmıştır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerindedir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2017 tarih, 2014/1079 esas, 2017/190 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/697 Esas ve Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/11 Esas sayılı dava dosyalarının sonuçlarının beklenip tüm deliller tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 22,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 107,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2019