Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3292 E. 2019/2566 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3292 Esas
KARAR NO : 2019/2566
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2016
NUMARASI : 2014/1406 2016/1358
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, bayilik ilişkisinden kaynaklanan cari hesap borcunun ödenmediğini, bu konuda çekilen ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinde davalının borcun 1.338.547,34 TL’lik kısmını kabul ettiğini, bakiye 602.259,28 TL’lik kısmına itiraz ettiğini ve takibin bu kısım yönünden durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın önce Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığını, mahkemece verilen görevsizlik kararının kesinleştiğini, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi nedeniyle mahkemece HMK’nun 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verdiğini, itiraz tarihinin 06/02/2013 olup itirazın iptali davasının 25/09/2014 tarihinde açıldığını, davacının en geç 03/06/2013 tarihinde itirazdan haberdar olduğunun anlaşıldığı kabul edilse dahi bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığından davanın reddi gerektiğini, davalı …’in vesayet altına alınıp vesayetin müvekkillerinden oluşan aile meclisine verildiğini, davacının talebinin yerinde olmadığını, ödeme emri ile faize faiz yürütülerek mükerrer faiz talep edildiğini, ayrıca ana para olan 1.338.547,34 TL’nin üzerindeki kısmın faiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacının usulüne uygun ticari defterlerinde takip tarihi olan 18/01/2013 tarihi itibariyle davalıdan 1.960.846,72 TL alacaklı olduğu, davalının defterlerini ibraz etmediği, davacının bu alacağının asıl alacak olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının 602.259,28 TL asıl alacak ile itiraz edilmeyen 1.338.547,34 TL alacak ve itiraz konusu 602.259,28 TL alacakla birlikte toplam 1.940.806,62 TL asıl alacağa takipten itibaren %13,75 oranını aşmamak üzere ticari faiziyle iptaline ve davalının 602.259,28 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının itirazdan en geç 03/06/2013 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle davanın 26/09/2014 tarihinde açıldığı gözetildiğinde bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığını, ayrıca tahkikat aşaması tamamlanmadan sözlü yargılamaya geçildiğini, ek raporun duruşma gününden iki gün önce 28/11/2016’da tebliğ edildiğini, itiraz süresinin 12/12/2016 tarihinde sona ermesine rağmen 30/11/2016 tarihli duruşmaya mazeret gönderildiğini, mazeretin de kabul edildiğini, buna rağmen mahkemenin yokluklarında tahkikat aşamasını sona erdirerek sözlü yargılamaya geçtiğini, Yargıtay 19.HD’nin 2012/14862 Esas – 2013/12088 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama için duruşmaya davet hususu yerine getirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, esasa ilişkin olarak ise temel uyuşmazlığın dava konusu edilen 602.259,28 TL’nin asıl alacak mı, yoksa vade farkı alacağı olup olmadığı hususlarında toplandığını, davacının faiz faturalarını da mal faturası olarak yansıttığını ve asıl alacak olarak işleme koyduğunu, bilirkişinin yeterli inceleme yapmadığını, rapora karşı itiraz ettikleri halde bilirkişinin bunu dikkate almadığını, ayrıca ek rapor alınmasına dair ara kararın yerine getirilmediğini, ek raporun da müvekkilinin itirazlarını değerlendirmediği için eksik, hatalı ve yanlı olduğunu, bilirkişinin dava dosyasını okumadığını, 26/10/2016 tarihli celsede sundukları davacı uhdesinde bulunan ve takipten sonra davacı tarafça nakde çevrilerek tahsil edilen 100.000,00 TL bedelli teminat mektubuna konu tahsilatla ilgili ek raporda değerlendirme yapılmadığını, bilirkişinin davacı defterlerinde gerekli incelemeyi yapmadığını, ayrıca ek rapordaki tespitlere de vade farkı faturalarının birer sureti eklenmek suretiyle itiraz ettiklerini, ancak mahkemenin bunu da dikkate almadığını, ayrıca 25/11/2015 tarihli 4.celsede önce davacı defterlerinin incelenmesi, sonra davalı defterlerinin incelenmesi yönünde ara karar verildiğini, ancak bu eksikliğin giderilmeden usule aykırı olarak tahkikat aşamasının tamamlandığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 1.940.806,62 TL asıl alacak gösterilmek suretiyle 18/01/2013 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı, davalı … vesayet altında olup kendisine vasi olarak atananlar tarafından itiraz edildiği, itirazda asıl alacak olarak borçlarının 1.338.547,34 TL olduğu, 602.259,28 TL’lik kısmın ise faize ilişkin borç olduğu, kısaca 1.338.547,34 TL asıl alacak ve 602.259,28 TL takip öncesi faiz olarak borcu kabul ettiklerini, bu nedenle 602.259,28 TL’lik kısmın faiz olup asıl alacak talebin içine dahil edilerek faize faiz talep edildiğini, neticeten asıl alacak içinde gösterilen 602.259,28 TL’lik kısma takipten sonrası için faiz işletilmesine itiraz ettiklerini bildirdikleri görülmüştür. Davanın başlangıçta Gemlik 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, yargılama sonunda Bursa Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle 13/02/2014 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, ancak kararın temyiz edilmeden kesinleştiği ve süresi içerisinde gönderme talep edilmediği için 03/09/2014 tarihinde verilen ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.Davalının Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/645 Esas – 734 Karar sayılı ilamıyla vesayet altına alındığı ve vasi olarak eşi …, kızı … ve oğlu … oluşan aile meclisi üyelerinin atandığı, kararın 12/12/2011 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davacı ile davalı … arasında satış yeri çerçeve protokolü ve bayilik sözleşmelerinin imzalandığı görülmüştür. Takip dayanağının iki tane taşınmaz olduğu, buna göre 26/11/2008 tarihli ipotek resmi senedinin incelenmesinde; … protokol ve anlaşmadan ve ticari ilişkiden doğacak … hak ve alacakları, kar mahrumiyeti ve cezai şartın teminatı olmak üzere … lehine 2 milyon TL bedelle birinci derece ipotek tesis edildiği görülmüştür. Dairemiz huzuruna gelen icra dosyasının fotokopi olup diğer ipotek resmi senedinin sadece bir kısmının mevcut olduğu, buna göre … kendisinden olan akaryakıt satışı nedeniyle borçlarının teminat olmak üzere 1.890.000,00 TL bedelli birinci dereceden ipoteğin tesis edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan muhasebeci bilirkişi raporunda; davacı tarafın defterlerinin incelendiği, buna göre davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 1.960.846,72 TL alacak bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında aynı bilirkişiden alınan ek raporda; davacının takip tarihi itibariyle 1.960.846,72 TL alacaklı olduğu, icra takibinde asıl alacak 1.940.806,62 TL istenildiği, asıl alacağın 10/10/2012 temerrüt tarihi ile 18/01/2013 takip tarihi arasındaki işlemiş faiz tutarının ise 91.497,06 TL olduğu, davalı vekilinin rapora karşı beyan sunmadığının belirtildiği görülmüştür. Davalı vekilince 12/12/2016 tarihli dilekçeyle ek rapora itiraz edildiği, yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava,İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davaları,itiraz üzerine duran takibi canlandırmaya yönelik davalardır. Davaya dayanak yapılan icra dosyasının incelenmesinde davalılar vekilince verilen itiraz dilekçesinde “ödeme emrinde 1.940.806,62 TL alacak, asıl alacak gösterilmiştir. Asıl alacak borcumuz 1.338.547,34 TL’dir. 602.259,28 TL’lik kısım ise faize ilişkin borçtur…. kısaca 1.338.547,34 TL asıl alacak ve 602.259,28 TL takip öncesi işlemiş faiz olarak borcu kabul ediyoruz. Ancak 602.259,28 TL’lik faizin asıl alacak içerisinde yer almasını ve bu rakama takipten sonra faiz işletilmesini kabul etmiyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu, itiraz dilekçesinin sonuç ve talep kısmında ise 602.259,28 TL’lik kısım için faiz işletilmesinin durdurulmasının istendiği görülmüştür. Davacı taraf açtığı itirazın iptali davasında davalının 602.259,28 TL’lik kısmına itiraz ettiğini ileri sürerek bu kısım yönünden itirazın iptalini ve takibin devamını istemiştir. Az önce de itiraz dilekçesinden yapılan alıntı dikkate alındığında davalı borçluların 602.259,28 TL’lik kısımla ilgili miktara ilişkin bir itirazları bulunmamaktadır. İtiraz bu tutarın faiz alacağı olduğuna ilişkindir. Bu durumda mahkemece, takipte istenen bu tutarın faiz alacağı olup olmadığı hususunun incelenerek faiz alacağı ise faize faiz işletilemeyeceği kuralı gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, bu konularda hiç değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan itiraz edilmeyen kısımla ilgili olarak da takibin devamı şeklinde hüküm kurulması da kabul şekli itibariyle doğru değildir. Hal böyle olunca davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarih, 2014/1406 esas, 2016/1358 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalılara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2019