Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3286 E. 2019/2569 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3286 Esas
KARAR NO : 2019/2569
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2017
NUMARASI : 2015/379 2017/251
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin cari hesaba konu faturalarda belirtilen malları davalıya satıp teslim ettiğini, ancak bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının imal ederek gönderdiği kalıpların pek çoğunda hata ve noksanlar bulunduğunu, müvekkilinin ford otasanın tedarikçisi olup parça ürettiğini, dolayısıyla işlerin zamanında yetişmesinin önemli olduğunu, davacının hatalı üretimleri söz konusu olduğunda durumun elektronik posta ile bildirilip düzeltme talep edildiğini, ancak davacının bu taleplerini karşılamaması üzerine müvekkilinin kalıp iyileştirmelerini bizzat yapmak ve yaptırmak zorunda kaldığını, özellikle 6 grup kalıpta büyük hatalar tespit edildiğini ve bunlar için 13/10/2014 tarihli faturada belirtildiği üzere toplam KDV dahil 46.798,80 TL iyileştirme bedeli ödediklerini, bu faturanın noter marifetiyle davacıya gönderilmiş ise de, bedelinin ödenmediğini, davacının cari hesap ilişkisinde 24.106,60 TL alacağı karşılığında müvekkilinin karşı 46.798,80 TL alacağı bulunduğunu, buna göre müvekkilinin sonuçta 22. 692,20 TL alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise müvekkilinin 22.692, 20 TL alacağının tahsilini istemiştir. Davacı vekili karşı davayı kabul etmedikleri yolunda beyanda bulunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 24.106,60 TL alacağı bulunduğunu, davacının imal edip davalıya teslim ettiği kalıpların açık ayıplı olup süresinde ayıp ihbarı yapılmasından dolayı ayıpların giderilmesi için yapılan 46.798,80 TL masrafın davacı karşı davalıdan tahsili gerektiği, ancak davalı karşı davacının takas mahsup yaparak 22.692,20 TL talep ettiği, asıl davanın türü ile karşı davanın türünün farklı olduğu ve karşı dava var iken takas yapılamayacağı gerekçeleriyle asıl davanın ve karşı davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davacı-karşı davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf sebebi olarak; karşı dava yönünden istinaf talebinde bulunduklarını, davalının icra takibi açıldıktan sonra işin ayıplı olduğu iddiasıyla 13/10/2014 tarihli ihtarnameyi tanzim ettirerek gönderdiğini, dolayısıyla alacağı bertaraf etmek amacıyla yapılan bu ihtarnameyi ve faturayı kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkilinin gönderdiği ürünlerin tamamının ayıpsız ürünler olduğunu, davalının hiçbir ihtirazi kayıt koymadan ödemelerde bulunduğunu, davalının kalıpları teslim aldığında ve kullandığında herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, TTK’nun 23/c maddesi uyarınca 2 ve 8 günlük ayıp ihbar sürelerinin bulunduğunu, müvekkilinin taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede 24.106,24 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalının kötüniyetli itirazlarına dayanak oluşturabilmek amacıyla 13/11/2014 tarihli faturayı düzenlediğini, usulüne uygun ve yasal bir ayıp ihbarı bulunmadığını, dosyaya sunulan maillerin delil niteliğinin olmadığını ve taraflarınca da muvafakat edilmediğini, müvekkili şirketi veya yetkililerini muhatap olan, müvekkilince cevap verilen bir yazışma dahi yapılmadığını, bütün bunlara rağmen davalı yanca 31/12/2013 tarihinde… Bankası’ndan havale ile 60.000,00 TL ödeme yapıldığını, bilirkişilerin yetki aşımı yaparak değerlendirmede bulunduklarını, yazışmaların şirket yetkilileriyle yapılmadığının açık olduğunu, bilirkişilerin tüm mailleri raporda tekrarlamaları ve bazı yazıları koyulaştırmalarının yanlı olduklarını gösterdiğini, bilirkişinin davalı şirkete incelemeye gittiğinde tüm kalıpların ve makinaların çalıştığını raporladığını, ayıpların geçmişte var olup olmadığına, varsa bu ayıpların kim tarafından giderildiğine ilişkin nasıl kanaat getirildiğinin anlaşılamadığını, tarafsızlıklarını yitirdiklerini, yeni bir rapor alınması taleplerinin de reddedildiğini, karşı davanın eksik inceleme ile hükme bağlandığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasında 24/09/2014 tarihinde 24.106,60 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının kalıpların ayıplı olduğundan bahisle borca itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Karşı davanın 13/04/2015 tarihinde harcı yatırılmak suretiyle açıldığı, asıl dava dilekçesinin davalıya 30/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde elektronik postaların sunulduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 3 kişilik bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin incelendiği, davacının defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 24.106,60 TL alacaklı bulunduğu, davalının ticari defterlerinde de takip tarihi itibariyle davacının bakiye 24.106,60 TL alacaklı bulunduğu, ancak davalının 46.798,80 TL’lik faturasını takipten 20 gün sonra 13/10/2014 tarihinde kestiği, bu fatura ve taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde; davalı karşı davacının davacıya imal ettirdiği kalıpların preslerde deneme çalışmasında hatalar olduğu ve bu kalıplar ile basılan parçaların onay alamadığı, mutlaka bu kalıpların revizyonunun yapılması gerektiğinin anlaşıldığı, kalıplara uygulanan işçilikleri ve bedellerini gösterir tabloların incelenmesi sonucu ise bunların uygun olduğu, KDV dahil revizyon işçilik bedelinin 46.798,80 TL olduğu, asıl davada davacının, davalıdan bakiye 24.106,60 TL alacağı bulunduğu, bu tutara takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği, karşı davanın ise bir tazminat davası niteliğinde olup ayıplı imalat nedeniyle davalının uğradığı 46.798,80 TL zararı bulunduğu, davalının bu zararın davacı alacağından takas edilmesini istediği, davalının belirttiği ayıpların açık ayıp olup süresi içerisinde davacıya ayıp ihbarında bulunduğu, ayıpların giderilmemesi nedeniyle kendisinin bu ayıpları gidermek durumunda kaldığı, 46.798,80 TL masraf yapıldığı, dolayısıyla bu tutarı davacıdan istemeye hak kazandığı, tarafların alacaklarının karşılıklı takas edilmesi halinde davalı karşı davacının 22.692,20 TL alacağı kaldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl dava İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Karşı dava ise alacak davasıdır. Asıl davada davacı taraf, davalıya kalıp üretip teslim ettiğini, bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davacının imal edip gönderdiği kalıpların pek çoğunda hata ve noksanlar bulunduğunu, müvekkilinin kalıp iyileştirmelerini yapmak ve yaptırmak zorunda kaldığını bildirerek davanın reddini savunmuş, karşı davada ise bu iş için ödedikleri iyileştirme bedelinden davacının alacağı düşüldüğünde, kalan 22.692,20 TL’nin tahsilini istemiştir. Asıl davadaki uyuşmazlık asıl davanın davacısı tarafından imal edilen kalıpların ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriğinden ve alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından üretilen kalıplarda ayıplar bulunduğu, kalıplardaki bu ayıpların açık ayıp niteliğinde olduğu ve davalı tarafından gönderilen elektronik postalarla süresinde ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmıştır. Asıl davanın davacısı tarafından düzenlenen faturalar davalı karşı davacının defterlerinde kayıtlıdır. Ancak davalı tarafın talepleri üzerine davacı tarafın ayıpları gidermemesi nedeniyle davalı tarafça dava konusu kalıplar üzerindeki iyileştirme ve revizyon işlemleri nedeniyle yapılan işçilik bedeli ve KDV’nin 46.798,80 TL olduğu, bu bedelin doğru olduğu anlaşılmıştır. Davacı karşı davalının yaptığı imalatın ayıplı olması ve davalı karşı davacının süresinde ayıp ihbarı ve talebine rağmen bu ayıpları gidermemesi nedeniyle davalı karşı davacı, karşı davasında haklıdır. Mahkemece asıl dava ile karşı davanın türü farklı olduğu ve karşı dava varken takas yapılamayacağı gerekçesiyle davalı-karşı davacının takas talebinin yerinde olmadığı değerlendirilmiş, bu değerlendirmeye karşı davalı-karşı davacı yanca herhangi bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Açıklanan bu durum karşısında davacı-karşı davalının yaptığı imalatların ayıplı olması ve davalı karşı davacı tarafından da süresinde ayıp ihbarında bulunulması ve bu ayıpların giderilmesi için yapılan işlemler nedeniyle davalı-karşı davacının savunmasının yerinde olduğu, davacı-karşı davalının istinaf taleplerinin ise yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı-karşı davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.550,10 TL harçtan, peşin alınan 400,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.150,10 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2019