Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3265 Esas
KARAR NO : 2019/2564
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2016
NUMARASI : 2015/317 2016/1232
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının faturalar ile müvekkilinden akaryakıt aldığını, ancak bedelini ödemediğini, cari hesap ekstresinde yer alan alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, davacının dilekçesinde belirttiği kepçe ile … plakalı araçların müvekkiline ait olmadığını, borcu kabul etmediklerini, müvekkili tarafından alınmamakla birlikte dava dilekçesinde belirtilen fatura ve veresiye senetlerindeki fiyat ve motorin miktarlarında tutarsızlık olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının düzenlediği faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla içeriği ürünlerin teslim edildiğinin kabulü gerektiği, davalının fatura bedellerinden sorumlu olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf sebebi olarak; cevap dilekçesini tekrar etmiş, ayrıca davacının ödeme emrinde 29/01/2015 cari hesap bakiyesi açıklaması yer aldığını, dava konusu uyuşmazlığın cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın bulunup bulunmadığına ilişkin olduğunu, gerekçeli kararda ise fatura alacağından bahsedildiğini, davacının iddialarını senetle ispat etmesi gerektiğini, dosyaya sunulan raporlarda da belirtildiği üzere taraflar arasında süre gelen ticari ilişki bulunduğunu, ancak davacının bir alacağı bulunmadığını, dosyaya sunulan faturaların toplamının 17.145,68 TL olduğunu, ancak 8.143,69 TL talep edildiğini, müvekkilinin talep edilen ve fatura miktarı kadar borcu bulunmadığını, 22/02/2016 tarihli rapordaki aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte davacı defterlerinde de davacının iddialarını kanıtlar bir delil bulunamadığını, bilirkişi tarafından ifade edilen iş ve işlemlerin ticari örf ve adete göre yapıldığı ifadesini kabul etmediklerini, davacının iddialarını yazılı delille ispatlayamadığını, müvekkili tarafından toplamda 120.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının defterlerinin açık ve net olmadığını, mahkemenin bu hususları gözardı ettiğini, 16/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda davacının alacağının kalmadığının belirtildiğini, 22/02/2016 tarihli raporda alacağın ispatlanamadığının belirtildiğini belirtmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 30/01/2015 tarihinde 8.143,69 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, dayanak olarak 29/01/2015 cari hesap ekstresi gösterildiği, davalının borcun bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından dava dilekçesine ekli olarak sunulan cari hesap ekstresinde 31/12/2013 itibariyle 8.141,35 TL alacak bakiyesi gösterildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava ve takip konusu yapılan faturalar nedeniyle alacak talep edildiği, davalı defterlerinde 31/12/2013 tarihine kadar incelendiği, buna göre dava konusu borcun oluştuğuna dair bir tespit yapılamadığı, davalı defterleri kayıtlarının usulüne uygun yapılmadığı, ancak davalının defterlerinde akaryakıt alımına istinaden düzenlenen faturaların işlendiği, 30/11/2013 tarihli 48.349,45 TL ve 31/12/2013 tarihli 5.316,98 TL bedelli faturaların ticari defterlere kaydedildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 22/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takibe konu edilen faturaların davacıda kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinde ise kayıtlı olduklarının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 13/07/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; taraf vekillerinin karşılaştırmaya elverişli olmadığı, kök raporda değişikliği gerektirecek ilave belgenin dosyaya sunulmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Tanık …; davalı şirketin şantiyesinde 4 ay kadar çalıştığını, davacının şantiyeye akaryakıt getirdiğini, istasyona gitmediklerini, bedelinin ödendiğini belirtmiştir. Tanık … ise; kendisine ait araçları davalıya kiralık olarak verdiklerini davacının şantiyeye akaryakıt getirdiğini ve araçlara doldurduğunu söylemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraf, davalıya satılan akaryakıt bedellerinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacıya borçlarının bulunmadığını savunmuştur. Davaya konu icra takibinde dayanak olarak “29/01/2015 cari hesap bakiyesi” gösterilmiştir. Dava dilekçesinde ise iki adet faturadan bahsedilmiş, mahkeme de bu iki faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğundan bahisle davayı kabul etmiştir. Dosya içeriğinden taraflar arasındaki ticari ilişkinin sadece bu iki faturadan ibaret olmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da davacı defterlerinin usulüne uygun bir şekilde tutulmadığı belirtilmiştir. Davalı defterleri de usulüne uygun değil ise de, davalı defterlerinin incelendiği 16/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı defterlerinde toplam tutarı 120.000,00 TL olan çeklerin davacıya ödeme olarak kaydedildiği belirtilmiştir. Bu çeklerin tarihinin de dava dilekçesinde belirtilen faturaların tarihinden sonraki tarihlere ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davaları, duran takibi canlandırmaya yönelik davalardır. Dolayısıyla bu davalar takiple sıkı sıkıya bağlı davalardır. Yukarıda da belirtildiği üzere takibin dayanağı cari hesap bakiyesi olup mahkemece tüm cari hesap ilişkisinin incelenmesi gerekirken, sadece dava dilekçesinde belirtilen iki adet fatura yönünden değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin irdelenerek ve gerektiğinde davalı tarafından ödemeye ilişkin olarak verildiği belirtilen çeklerin de araştırılarak tüm deliller birlikte değerledirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2016 tarih, 2015/317 esas, 2016/1232 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/11/2019