Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3259 E. 2019/1719 K. 13.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3259 Esas
KARAR NO : 2019/1719
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2016
NUMARASI : 2014/1534 E. – 2016/937 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/09/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 19/01/2011 tarihinde sözleşme yapıldığını, bu sözleşmeyle davalı şirketin sözleşmede belirtilen özelliklerde ve miktarda tekstil ürünlerini 30/03/2011, 15/04/2011, 30/04/2011, 15/05/2011ve 30/05/2011 tarihlerinde teslim etmeyi taahhüt ettiğini bunun karşılığında sözleşmenin 9. Maddesinde de yazılı olduğu üzere müvekkili tarafından davalıya 80.000,00 USD’lik kısmı peşin ödendiğini, buna rağmen davalı tarafından sözleşmeye konu ürünlerin teslim edilmediğini ve davalı ile yapılan görüşmeler neticesinde davalının ürünlerin teslimi için tamamen sözleşmeye aykırı şekilde 10.500,00 USD’lik daha ödeme istemesi üzerine müvekkilinin ürünleri teslim alabilmek adına davaya konu edilen 28/07/2011 tanzim, 30/09/2011 vade tarihli 10.500,00 USD’lik bonoyu keşide etmek zorunda kaldığını, davacının sözleşmeden doğan tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen davalının söz konusu ürünleri ne sözleşmede yazılı periyotlarda ne de hali hazırda teslim etmediğini, davalının bonoyu 26.09.2014 tarihinde takibe koyduğunu, ticari hayatın olağan akışı içerisinde gerçekten bono alacaklısı bir şirketin icra takibi başlatmak için vade tarihinden itibaren 3 yıl beklemeyeceğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibin haksız surette başlatıldığını beyanla, davacının 28/07/2011 tanzim 30/09/2011 vade tarihli 10.555,00 USD tutarlı bonodan ve bu bonoya istinaden başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine, bononun ve takibin iptaline, kötü niyetli davalının yüzde yirmiden az olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; bononun, kayıtsız ve şartsız belli bir ödeme vaadini temsil eden emre yazılı bir kambiyo senedi olduğunu, kayıtsız ve şartsız olma sebebiyle bir ticari ilişkinin yerine getirilmemesinin bonoyu geçersiz kılmayacağını, kaldı ki ne dava konusu bono üzerinde ne de davacının delil olarak sunduğu sözleşmede bononun bir ticari ilişkiye bağlandığına ilişkin bir kayıt düşülmediğini, sadece bunun bile iş bu bononun sözleşmeden bağımsız olduğunu, o sözleşmeye ilişkin düzenlenmediğini kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı tarafın bononun bu sözleşmeye ilişkin düzenlendiğini yazılı belgelerle ispatlamak zorunda olduğunu, davacı tarafın sunduğu delillerle bononun herhangi bir ticari ilişkiye binaen verildiği ispat edilemediğinden, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.12.2016 tarihli 2014/1534 E. – 2016/937 K.sayılı kararıyla; Davaya konu bononun taraflar arasındaki 19/01/2011 tarihli sözleşme gereğince davacı tarafça davalıya avans ödemesi mahiyetinde verildiği davalı tarafça da anılan sözleşme ilişkisinin inkar edilmediği, davalı tarafça sözleşme konusu malların teslimi ile ilgili de hiçbir beyanda bulunulmadığı, ihtaratlı süreye rağmen davalı tarafça ticari defterlerin de bilirkişi incelemesine ibraz edilmediği, ibrazdan kaçınıldığı, kaldı ki dava konusu bonoda malen ve nakden alındığına ilişkin bir ibarenin de bulunmadığı saptanmış olmakla davanın kabulüne, davacının, 28/07/2011 tanzim, 30/09/2011 vade tarihli, 10.500 USD tutarlı bonodan dolayı ve bu bonoya istinaden başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve anılan bononun iptaline, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin kararında tarafların nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin ticaret sicil kaydında “tekstil ve yan sanayi ürünleri” faaliyet alanı, davacının da ticaret sicil kaydında, “toptan ve dış ticaret” olup kumaş sağlayıcısı olduğunu, mahkemenin itirazlarını dikkate almadığını, sözleşme ve bonoda davaya konu bononun sözleşmeye binaen verildiğine dair bir kayıt ibare mevcut olmadığını, mahkeme kararında yasaya aykırı olarak senedin hangi hukuki ilişkiye ilişkin olduğunu açıklamadıklarını, ticari defterlerini ibraz etmelerinin ikrar kapsamında kabul etmiş ise de; hukukun genel kurallarına göre, “Kanunda açıkça düzenleme bulunmadığı takdirde susmanın inkâr kapsamında” değerlendirileceğini, davacınında defterlerini ibrazdan kaçındığını, davacı defterlerinin yasal sürede sunulmamasına rağmen incelendiğini, raporda davacıya ait ticari defterlerde de kaydın ve cari ilişkinin bulunmadığının tespit edildiğini, raporda çelişkili ifadelerin yer aldığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş, sözleşmenin 9.maddesinde de yazılı olduğu üzere müvekkilinin davalıya 80.000,00 USD’lik kısmını peşin ödendiğini, ürünlerin teslim edilmediğini, davalı sözleşmeye aykırı olarak 10.500,00 USD ödeme istemesi üzerine dava konusu bononun keşide edildiğini, davalı aksini iddia ediyorsa da, sözleşmeden doğan ticari ilişkiye dayanmıyorsa neye istinaden düzenlendiğini açıklayamadığını, bilgi belge sunmadığını, defter ibrazından kaçındığını, kararın hukuka uygun olduğunu beyanla, istinaf talebinin reddini istemiştir.İlk derece mahkemesi tarafından alınan 07.10.2016 tarihli raporda; davalının defter ibraz etmediği, davacı defterlerinde davalıya ait herhangi bir kaydın bulunmadığı, cari hesap ilişkisinin de tespit edilemediği, taraflar arasında sözleşme ile ticari ilişki kurulduğu ve davacının davalıya avans ödemesinde bulunduğu, davacının 10.500,00 USD bedelli bonoyu sözleşme mucibi davalıya avans mahiyetinde verdiği, sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirilmemesi sebebiyle yersiz kalan bononun iade edilmesi gerektiği beyan edilmiştir.İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı kambiyo senetlerine dayanan icra takibine konu bono örneğinden; borçlusu davalı …, alacaklısı davacı şirket olan 28.07.2011 keşide, 30.09.2011 ödeme tarihli 10.500,00 TL bedelli bonoda, bedel kaydının boş bırakıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki 19.01.2011 tarihli sözleşmede bono verileceğine dair düzenleme bulunmadığı görülmüştür.
G E R E K Ç E :Menfi tespit davasına konu olan ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası dayanağı, 10.500 USD bedelli bononun, davacı borçlu tarafından davalı alacaklı şirkete düzenlendiği, bononun ihdas kaydının boş bırakıldığı, bedelin avans verildiğine dair kayıt bulunmadığı, uygulamada ihdas kaydının boş bırakılması halinde karşılığının nakden alındığına karine teşkil ettiği, sözleşmede dava konusu bono hakkında açıklama bulunmadığı, davacı borçlu davalının sözleşme gereğince malları göndermediğini, göndermek için tekrar para istemesi üzerine bono verdiğini, malların yine gönderilmediğini ileri sürdüğü, davalı alacaklının bononun veriliş nedenine ilişkin suskun kaldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinde; davacı defterlerinin incelendiği, taraflar arasında var olduğu iddia edilen ticari ilişkinin yada cari hesap ilişkisinin ve davaya konu bononun kayıtlı olmadığı, bononun sebepten mücerret olduğu, bonoya bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan işlemlerin HMK 200. Madde gereğince yazılı delille ispatı gerektiği, ispat yükü kendisinde olan davacının bononun avans olarak verildiğini ve borçlu olmadığını, usulüne uygun ve kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, davalının suskun kalması ve defterlerini ibrazdan kaçınmasının aleyhine değerlendirilerek ikrar kabul edilemeyeceği kanaatiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, davacıya iddialarını kesin delillerle ispat hakkı tanındıktan, dayandığı tüm deliller toplandıktan sonra karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.12.2016 tarihli 2014/1534 E. – 2016/937 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/09/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.