Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3240 E. 2019/2621 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3240 Esas
KARAR NO : 2019/2621 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2017
NUMARASI : 2015/113 E. – 2017/90 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına … sayı ile tescilli “… şekil” markasının 19 ve 37. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen müvekkiline ait… numaralı marka sicilde “… SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. + ŞEKİL” ile tescilli marka olduğunu, davacının benzer ve öncelik hakkı olduğunu iddia ettiği markanın ise sicilde … numara ile kayıtlı “…” markası olduğunu, hükümsüzlüğü istenen davalı markası incelendiğinde davacıya ait marka ile aynı veya benzer olmadığının anlaşıldığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı vekilinin, davacı şirket adına TPE nezdinde tescil edilen marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğu iddiasının, açılan dava ile bir ilgisi bulunmadığını, Davacı bakımından “…” işareti üzerinde elde edildiği iddia olunan hakkın “….” veya “… SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. + ŞEKİL” ibaresine şamil edilemeyeceğinin çok açık olduğunu, davacının sunduğu delillerde öne çıkan markaların “…” ve “…” markaları olduğunu, “…” ibaresine dayalı olan davacının tanınmışlık iddiaları karşısında TPMK‘da yeşil ile başlayan 1000’in üzerinde kayıt olduğunu, davacının taleplerinin reddi gerektiğini bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalı vekili ayrıca taraflar arasında farklı bir marka yönünden görülen Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/302E. Sayılı dosyası ile YİDK’nın 2014-M-6929 sayılı kararının iptalinin dava edildiği dosyada davacının açtığı davanın red edilerek Yargıtay 11.HD’nin 2015/12522 esas- 2017/1036 karar ve 22.2.2017 tarihli ilamı ile onama kararı verildiğini beyan etmiştir.İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/03/2017 tarihli 2015/113 Esas- 2017/90 Karar sayılı kararıyla; ” davacının markasının dava tarihinde, davalının tescil için başvuru yaptığı tarihte ve sonrasında tanınmış marka kriterlerini sağlamadığı, davacı tarafından sunulan tanınmış markaya ilişkin belgenin “…” ibareli markaya ait olduğu (2003/14164), dava ile ilgisi olmayıp kundura sektörü yönünden tanınmış olduğu, davacının inşaat projeleri ile ilgili sunduğu delillerde ise yeşil markasının değil “…” ve “…” ibarelerinin ön planda olduğu, davacının inşaat alınında da tanınmış olduğuna dair yeterli kanıt sunulmadığı, davalının markasının bütün halinde incelendiğinde … ibaresini içerdiği, sunulu delillere göre de davalı markası tescilli olduğu şekilde kullanıldığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi karıştırma ve 8/4 maddesi tanınmış marka kriterleri yönünden incelendiğinde; markanın ayırt edici ve baskın unsurları da dikkate alınarak markaların bütünü ile bıraktığı intibanın dikkate alınması gerektiği, bu bağlamda; davalının “me yeşildağ şekil , markasıyla davacının … markası arasında kullanış biçimi, sözcüklerin diziliş şekli itibariyle keza görsel ve en önemlisi anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı,davalının hükümsüzlüğü istenilen markasının tescil tarihinin 07.09.2015 tarihli olduğu, davanın 01.06.2015’de süresinde açıldığı, hak düşürücü sürenin gerçekleşmediği, davalının “me yeşildağ +şekil” markasıyla davacının … markası arasında kullanış biçimi, sözcüklerin diziliş şekli itibariyle, görsel ve en önemlisi anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, tescilli marka belgesinin renkli görseli incelendiğinde logoda öne çıkan “…. işleniş itibariyle bir dağ silüeti şeklinde bir görüntü ile oluşturulduğu,logonun alt bölümünde ise davalının ticaret ünvanının yer aldığı , markalar arasında görsel ve kavramsal anlamda bir benzerlik olmadığı,davalı şirketin ticaret unvanını 29.8.2001 tarihinde tescil ettirdiği, davacı markasının yani … markasının tescil tarihinin ise 03.01.2003 olduğu, davalının ticaret unvanını ayrıca marka olarak tescil ettirdiği, tescil ettirdiği markayı da davalının ticari hayattaki dürüstülük ilkelerine göre ve tescilli olduğu şekli ile kullandığı, davacının ticaret unvanının daha eski bir tarihte tescil edilmiş olmasının sonuca etkisi olmadığı, gerekçesiyle hükümsüzlük davasının reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkil şirketin, inşaat sektörünün önemli kuruluşlarından biri olduğunu, ayakkabıcılık sektöründen meşhur ve maruf hale getirdiğini, tanınmış markalar siciline tescil ettirdiği … markasını 2000’li yılların başından itibaren inşaat sektöründeki gelişmeleri de takip ederek geliştirdiğini, müvekkilinin, bugün her biri 4.000 ila 6.000 adet konut içeren innovia 1, innovia 2, innovia 3 ve innovia 4 projelerinin sahibi, yeşil markası altında bu güne kadar yaklaşık 15.000 konut inşa ve teslim etmiş köklü bir kuruluş olduğunu,- müvekkilinin “…” adı altında ticaret unvanını tescil ettirdiği 1992 yılından beri inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini ancak marka üçüncü bir kişi adına tescilli olduğundan adına tescil ettiremediğini, daha sonra 37. Sınıfta markanın müvekkiline devrinin sağlandığını, – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi Kütüphanesi’nden aslı gibidir örnekleri alınan reklamların dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin markayı davalı markasının tescil başvurusunun yapıldığı 25/08/2009 tarihinden çok önce kullandığını gösterdiğini,- davalının markasını tescil edildiği şekilde değil “…” ibaresi üzerinden yürüttüğünü, davacının E-5 üzerinde Kağıthane’de gözüken tabelasında dikkat çekici ibarenin “…” ibaresi olduğunu, davacı ME ibaresinin yeşildağ ibaresinin iki katı büyüklüğünde yazıldığını beyan etmişse de ME ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, – Ankara 4. FSHHM’nin 2014/302 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda markanın ayırt edici unsur ve kök sözcüğünün … olduğunun açıklandığını, – müvekkilinin ticaret ünvanının 06/08/1992 tarihinde tescil edildiğini, önceye dayalı hak sahibi olduğunu,-gerçek hak sahibinin haklarına tecavüz eden bir tescil başvurusunun, KHK kapsamında hükümsüz kılınmasının mümkün olduğunun kabul edildiğini, davacının … Tic. Ltd. Şti. Ticaret ünvanını 30 Temmuz 2009 tarihinde değiştirdiğini, mahkemenin davalının ticaret ünvanının 29/08/2001 tarihinde tescil ettirildiğine dair tespitinin yerinde olmadığını, -mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırmamışsa da , incelemenin özel ve teknik bilgi gerektirdiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen müvekkiline ait 2009/45269 numaralı markanın sicilde “… SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ. + ŞEKİL” şeklinde tescilli olduğunu, Davacının benzer ve öncelik hakkı olduğunu iddia ettiği markanın ise sicilde … numara ile kayıtlı “…” markası olarak kayıtlı olduğunu, davalı tarafından ise an itibariyle şekil+ yeşilGYO şekliyle kullanıldığını,ortalama tüketicinin, pahalı eşya sınıfında bulunan ve yatırım olarak veya uzun yıllar ikamet etmek maksadıyla taşınmaz alırken daha dikkatli davranacağı ve birbirinden farklı olan dava konusu markaları karıştırmayacağını,davacı yanın sonradan tescil ettirdiği markalarına dayanarak bir iddiada bulunmasının müvekkilin kazanılmış hakkı karşısında korunamayacağını, davacı vekilinin müvekkiline ait … sicil numarası ile tescilli ” … + ŞEKİL” markasının tesciline yapılan itirazı kabul etmeyen kurul kararının iptali için ikame ettiği Ankara 4. FSHHM’nin 2014/302 esas sayılı dosyasından alınan raporu emsal gösterdiğini ancak bahse konu davanın da müvekkil lehine sonuçlandığını ve Yargıtay tarafından onandığını, davacı yanın tanınmış marka olduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin genel itibariyle ayakkabı üreticisi olarak tanındığını,davacının müvekkil markası karşısında uzun süre sessiz kaldığı ve sessiz kalma yoluyla hak kaybının meydana geldiğini beyanla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.TPMK’dan celp edilen tescil kayıtlarından; davalı adına tescilli ve hükümsüzlüğü istenen markanın 19 ve 37. Sınıflarda tescilli, 25/08/2009 başvuru tarihli … başvuru numaralı olduğu, 07.09.2010 tarihinde tescil edildiği, markanın yeşil ve sarı renkle kombinlenmiş … logosu altında … ibareli olduğu görülmüştür. Davacının markasının 35/36 ve 37’inci sınıflarda tescilli, 03/01/2003 başvuru tarihli, … başvuru numaralı olduğu, 11/08/2006 tarihinde tescil edildiği, markanın … ibaresinden oluşan bir sözcük markası olduğu görülmüştür.Davacı şirketin 18/02/2008 tarihli başvurusu üzerine, … başvuru numaralı … , 117171 başvuru numaralı …SANAYİ A.Ş. Ve … başvuru numaralı … markalarının tanınmış marka olduğunun tespit edildiği, özel/01674 tescil numarasıyla tanınmış marka siciline tescil edildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı adına 19 ve 37’inci sınıfta tescilli … başvuru numaralı markanın, davacının tanınmış markası ile karıştırma ihtimali olduğunu ve önceye dayalı hak sahibi olduğunu ileri sürerek, hükümsüzlüğünü talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davacı vekilinin müvekkilinin …. markasının tanınmış marka olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmışsa da; ayakkabıcılık sektöründe … markasının tanınmış marka olduğunun tespit edildiği, özel/01674 tescil numarasıyla tanınmış marka siciline tescil edildiği, 37. Sınıfta tescilli … başvuru numaralı …markasının tanınmışlığına ve önceye dayalı hak sahipliğine ilişkin dosya kapsamında sunulan gazete nüshalarında “…” ve “…” ibarelerinin markasal kullanıldığı, 31 Ocak 2009 tarihli Posta Gazetesi ve 30 Temmuz 2007 tarihli ….Gazetesi’ndeki haberde davacı şirketten “… İnşaat” şeklinde bahsedildiği ancak gazete içeriklerinden davalının inşaat sektöründe Yeşil İnşaat ibaresini markasal kullandığının ve markanın tanınmış marka haline geldiği sonucuna varılamayacağı, davacı şirketin ticaret ünvanının … Ticaret A,Ş. Şeklinde olduğu, 19/07/2000 tarihinde iştigal konusunu ve ticaret ünvanını değiştirdiği, davalı şirketin …San. ve Ticaret Ltd.Şti. Ünvanını 27/07/2009 tarihinde aldığı sicil kayıtlarından anlaşılıyorsa da, ticaret ünvan tescilinin markasal kullanım yönünden önceye dayalı hak bahşetmeyeceği, davacının 35/36/37’inci Sınıfta tescilli … ibareli markası ile davalının şekil+ … ibareli markasının görsel işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı, davacının … tanınmış markasının da ayakkabıcılık sektöründe tanınmış olduğu, markaların benzer olmadıkları gibi davalının davacı markasının tanınmışlığından faydalanma amacı taşıdığının anlaşılmadığı kanaatiyle ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük koşulları bulunmadığından davanın reddi kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.