Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3237 E. 2019/2513 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3237 Esas
KARAR NO : 2019/2513 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2015/96 E., 2017/244 K.
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı-k.davalı vekili; taraflar arasında 1993 yılından bu yana çeşitli tarihlerde birden fazla bayiilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkiline ait bir taşınmaz üzerinde 22/07/1993 tarihinde 25 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, taraflar arasında en son 17/02/2003 tarihinde bayiilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin teminatı olarak ise taşınmaz üzerinde 12/03/2003 tarihinde 300.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, Rekabet Kurumu’nun 12/09/2009 tarihli kararı ile 18/09/2005 tarihinden önce imzalanan ve süresi beş yılı geçen anlaşmaların 18/09/2010 tarihinden sonra geçersiz olacağına ve grup muafiyetinden faydalanamayacağına karar verildiğini, taraflar arasında yeniden anlaşma sağlanamaması üzerine davalı-k.davacının taşınmaz üzerine kurulan ipotek ve intifa hakkını kullanarak müvekkiline baskı yaptığını, gönderdiği 12/02/2010 tarihli ihtarname ile 18/09/2010 tarihinden sonra sözleşmenin geçersiz hale geleceğini belirterek 9.606,01 TL yatırım bedeli ile ariyeten müvekkilinin elinde bulunan tüm malzemelerin ve teçhizatın iadesini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin 14/09/2010 tarihli ihtarname ile taşınmaz üzerindeki intifa hakkının 18/09/2010 tarihine kadar terkin edilmesini, akaryakıt ve LPG malzeme ve ekipmanlarının sökülerek iade alınmasını istediğini, malzeme ve teçhizatın davalı adına tedarikçi firmalarca sökülerek teslim alındığını, ancak davalı-k.davacının intifa hakkını terkin etmesine rağmen ipoteği fek etmemekte ısrar ettiğini, müvekkiline olan cari hesap borcunu da ödemediğini ileri sürerek müvekkiline ait taşınmaz üzerinde davalı-k.davacı lehine tesis edilen 12/03/2003 tarihli 300.000,00 TL bedelli ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı-k.davacı vekili; müvekkilinin, lehine tesis edilmiş 2018 yılına kadar süreli intifa hakkının verdiği güvenle davacı-k.davalının faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonuna sabit yatırımlar yaptığını, bu yatırımların taşınmazla bütünleşen veya bulundukları yerden ayrıştırılması halinde ekonomik değer ifade etmeyecek türden olduğunu, ancak Rekabet Kurulu’nun duyuruları çerçevesinde intifa hakkının 2010 yılında terkin edildiğini, bu suretle taşınmaz üzerine yapılan sabit yatırımların 8 yıllık süresinin temelsiz kaldığını, dolayısıyla müvekkilinin 2004 ve 2006 yıllarında yaptığı envanter giriş değeri toplamı 59.017,68 TL olan sabit yatırım bedelinin intifa terkin tarihinden sonraya isabet eden kullanılamayan kısmının müvekkiline iadesinin gerektiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile HMK 107.maddesi uyarınca alacağın değeri tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin davacı-k.davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Buna karşılık davacı-k.davalı vekili; davalı-k.davacının müvekkilinden alacaklı olmasının söz konusu olmadığını, müvekkili tarafından 13/09/2014 tarihinde başlatılan icra takibinde davalı-k.davacının alacağa kısmen itiraz ederek 10.982,99 TL ödeme yaptığını, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, ayrıca davalı-k.davacının alacağına dayanak olarak fatura dahi sunmadığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “taraflar arasında uzun yıllardır devam eden ve en son 17/02/2003 tarihli sözleşme ile yenilenen bayiilik ilişkisinin Rekabet Kurulunun 2009 yılındaki duyurusu nedeniyle 2010 yılında sona erdiği, buna bağlı olarak 25 yıl süreli olarak davacı-k.davalı taşınmazı üzerine tesis edilen intifa hakkının da davalı-k.davacı tarafça terkin edildiği, ancak aynı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkedilmediği, davalı-k.davacı tarafın taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonu için 2004 ve 2006 yıllarında envanter giriş değeri toplamı 59.017,68 TL olan sabit yatırım ödemesi yapıldığını, bunun intifa terkin tarihinden sonraya isabet eden kullanılamayan kısmı kadar davacı-k.davalının borçlu olduğunu, bu nedenle ipoteğin fekkedilmediğini ileri sürmekte ise de kendi ticari defterlerinde herhangi bir alacak kaydının bulunmadığı, bu ödemelere ilişkin herhangi bir fatura veya benzeri bir belge sunulmadığı, zira uygulamada bayiilere bu şekilde ödeme yapılması halinde bayiilerin bu tutarı faturalandırdıkları, ayrıca davalı-k.davacı tarafın bu yatırım kalemlerinin neler olduğuna ilişkin de beyanda bulunmadığı, dava öncesinde gönderdiği 12/02/2010 tarihli ihtarnamesinde ise 9.606,01 TL yatırım bedelinden söz ederek beyanları arasında çelişki yarattığı, kaldı ki davalı-k.davacının hakkında açılan itirazın iptali davasında(cari hesaba dayalı takibe itiraz nedeniyle) bu alacağından söz etmediği ve 10.982,99 TL cari hesap borcunu kabul ederek ödeme yaptığı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin konuya ilişkin kararlarında dağıtıcı şirket tarafından talep edilen sabit yatırım kalemlerine ilişkin keşif yapılarak söz konusu sabit yatırımların halen kullanılıp kullanılmadığının, bayiinin ticari faaliyetine katkısının olup olmadığının tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği belirtilmekte ise de, söz konusu kararların iş bu davada somut olaya uygun düşmediği, zira yukarıda açıklandığı üzere davalı-k.davacı tarafın sabit yatırım ödemesi yaptığını ispat edemediği, bu nedenle keşif ve yeni bilirkişi incelemesi taleplerinin uygun görülmediği, davalı-k.davacı tarafın yemin deliline dayandığı görülmekle 02/02/2017 tarihli duruşmada yemin teklif haklarını kullanıp kullanmayacaklarına ilişkin beyanda bulunmaları için ihtaratlı kesin süre verildiği, ancak davalı-k.davacı tarafın yemin teklif aşamasına gelinmediğini ileri sürdüğü, dolayısıyla bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, bu durumda davacı-k.davalı tarafın herhangi bir borcunun olmadığının ve ipoteğin fekki koşullarının oluştuğunun kabulünün gerektiği, karşı davanın ise sübuta ermediği” gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı/ karşı davacı vekili istinaf etmiş ve istinaf dilekçesinde müvekkilinin yaptığı sabit yatırımlara ilişkin envanter kaydını cevap ve karşı dava dilekçesi ekine sunduklarını , bu belgenin bilirkişilerce hiç değerlendirilmediğini ve istasyonda keşif yapılarak denetlenmediğini, davacı yanın bu yatırımları halen de kullanıyor olması karşısında kendilerine yarar sağlayan bu yatırımların sözleşmenin uygulanamaz hale geldiği dönem için oranlama yolu ile iadesinin talep edildiğini, bu taleple ilgili delilleri keşif de yapılarak denetlenmeden asıl davanın kabulünün ve karşı davanın reddinin hatalı iki karar olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak bu yöndeki delillerinin toplanmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava sonlandırılan bayilik ilişkisi nedeniyle teminat vasfını yitiren ipoteğin fekki ile karşı dava açısından sabit yatırım bedeli alacağından ibarettir.Somut olayda asıl davanın sonucu karşı davadaki alacağın varlığına bağlı olarak biçimlenecek olmakla; öncelikle karşı dava açısından inceleme yapılması zorunlu görülmüştür.Davalı/karşı davacı yanın cevap ve karşı dava dilekçesi ekindeki envantör dökümü incelendiğinde sabit yatırım olarak ileri sürdükleri dekorasyon malzemelerinin market dekorasyonuna ilişkin olduğu , sadece 1 adet yeraltı tankı olarak 8.794,16 TL lik madeni yağ varili şeklinde tanktan bahsedildiği görülmektedir.Diğer tüm dökümanlar market dekorasyonu olarak yer almaktadır.Davalı yan akaryakıt işletmesi için yaptığı yatırımları talep ederek talebini somutlaştırmış olup; market yatırımı veya işletmeciliği dava konusu edilmemiştir.Davacı /karşı davalı yanın PEtrol Ofisi’nin 30.11.2010 tarihili ihtarname ile talep ettiği demirbaşları … Ltd Şti ye 4.10.2010 tarihinde ve … A.Ş. ye 10.10.2010 ve 11.10.2010 tarihinde söküp teslim ettiğini teslim tesellüm tutanaklarının düzenlendiğini ve bu iki firmanın daha önce davalı yan adına montaj yapan firmalar olduğunun belirtildiği görülmekte, davalı/karşı davacı yan ise bu ihtarnameye cevap vermemiş ve ihtarnamenin aksini de dava dilekçesinde iddia etmemiş bulunmaktadır.Bu nedenle mahallinde keşif yapılarak market dekorasyonu incelenmesi eldeki karşı dava açısından sonucu etkili olmayacağı için ilk derece mahkemesi kararı hatalı değildir.Bu kabula göre de gerek incelenen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi7nin 2014/1385 Esas sayılı dosyasına, gerekse tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki muhasebesel duruma göre , tarafların arasında alacak/ borç sıfırlanmış olmakla artık ipoteğin devamında davalı yanın korunabilir bir menfaati kalmadığı, aksine davacı karşı davalı açısından mamelekinde olmaması gereken bir riski barındırdığı nedenle asıl davadaki fek kararı da doğrudur.Bu nedenle davalı/ karşı davacı yanın tüm istinaf taleplerinin HMK 353-355. maddelerine nazaran reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı/ karşı davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 ve 355. maddelerine nazaran ESASTAN REDDİNE 2- Asıl dava ve karşı dava açısından alınması gereken 20.537,00 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 5.123,25 TL nin mahsubu ile bakiye 15.414,15 TL nin davalı/karşı davacı …Ş. ‘den alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı/karşı davacı üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2019