Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3233 E. 2019/2526 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3233 Esas
KARAR NO : 2019/2526 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2016
NUMARASI : 2016/526 E., 2016/1128 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; davalı borçlu aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile yapılan icra takibinde davalı borçlunun 11/02/2016 tarihinde icra müdürlüğüne vermiş olduğu itiraz dilekçesinde takip konusu alacak miktarının ödeme emrini tebliğ almadan önce ödemiş olduklarından icra takibine konu borçlarının bulunmadığından bahisle itiraz ettiklerini, davalı şirketin takip konusu asıl alacak miktarını icra takibi açıldıktan sonra sadece asıl alacak miktarı yönünden ödediğini, bakiye icra takip giderlerini ise ödemediğini, davalı borçlu tarafça icra takibine konu asıl borç ödeme emrinin tebliğinden önce ödenmiş ise de; borçlu icra takibinin başlatılmasına sebebiyet verdiğinden icra giderlerinden de sorumlu bulunduğunu, davalı borçlu icra takibinin haksız yere durmasına sebep olduğundan haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket arasında borcun alacak kısmının icra takip tarihinden sonra ancak ödeme emrinin müvekkili şirkete tebliğ olunduğu 09/02/2016 tarihinden önce ödemekle, 09/02/2016 tarihinde tebliğ olunan ödeme emrini müvekkili şirket tarafından haklı nedenlerle itiraz edildiğini, müvekkili şirketin icra takibine karşı borçlu bulunmadığından itiraz ettiğini, ödeme emrinin ancak tebliğ ile hüküm ve sonuçlarını doğuracağından müvekkili şirketin davacı alacaklı tarafa icra takibine konu asıl borcunu ödeme emrinin tebliğinden önce ödeyerek borç tamamen son bulunacağından bu borça isabet eden icra inkar tazminatı ve takibe ilişkin diğer fer’ilerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, doktrin ve Yagrıtay uygulamalarının da bu yönde olduğunu beyanla davanın reddine davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde cari hesap ekstresi gereği davacı alacaklı şirket tarafından davalı borçlu aleyhine 1.987,11-TL asıl alacak üzerinden 28/01/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmış ise de takip konusu asıl borcun davalı borçlu şirket tarafından icra takibi açıldıktan 1 gün sonra 29/01/2016 tarihinde asıl borcun ödendiğini, asıl borç ödeme emrinin tebliğ edildiği 09/02/2016 tarihinden önce ödenmekle asıl borç ile birlikte bu borca isabet eden icra inkar tazminatından davalı borçlu tarafından sorumlu tutulamayacağı, 492 Sayılı Harçlar Kanununa ekli 1. Sayılı tarifenin B/1-3 fıkrasında belirtilen ve takip safhalarına göre alınan tahsil harcının doğabilmesi için takibin o safhasının yerine getirilmesi gerektiği, ödeme veya icra emrinin tebliği haciz işleminin yapılması veya satış işleminin kesinleşmesi gibi ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkartılması fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve icra takibinde vazgeçme halinde tahsil harcının alınmasının mümkün bulunmadığının anlaşıldığı, yapılan ödemeden tahsili harcı da alınamayacağının doktrin ve uygulama örnekleri ile anlaşıldığı, davalı yanın asıl icra dosyası borcunu ödeme emrinin tebliğinden önce tamamen ifa etmekle davacı alacaklı vekilinin her ne kadar vekalet ücreti yönünden talepte bulunduğu görülmüş ise de buradaki talebin icra takibinin başlayıp ödeme emrinin tebliği ile hak kazanılacak vekalet ücreti olabileceği ödeme emrinin tebliğinden önceki dönemde tahsil harcı alınamayacağı gibi vekalet ücretinin de talep edilemeyeceği, davacı vekalet ücretinin vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkide değerlendirilmesi gerekeceği” gerekçesiyle itiraz haklı ve dava yerinde görülmediğinden davanın reddine ancak yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin ise reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. icra takibinin açılmış olduğu tarih itibariyle vekalet ücreti alacağı doğmuş bulunmakta olup yerel mahkemenin ödeme emri tebliğ edilmeden önce borcun ödenmesi durumunda vekalet ücretine hükmedilmeyeceğine yönelik kararı yerinde bir karar değildir. İcra takibinin başlatılmasıyla birlikte borçlu icra takip masraflarından olan vekalet ücreti yönünden müvekkil lehine vekalet ücreti alacağı doğmuş olup Yargıtay’ın pekçok kararında da bu husus üzerine durulmuş ve icra takibinin başlatılmasıyla birlikte vekalet ücretine hak kazanılacağı belirtilmiştir….” denilerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ticari satıma dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.Ödeme emrinin tebliğinden önce ancak takipten sonra ödeme olması nedeni ile itirazın iptali davası açılıp açılmayacağı hususunda ihtilaf toplanmıştır.YARGITAY 19. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2016/20126 KARAR NO: 2018/1165 sayılı kararında da bir başka benzer uyuşmazlık hakkında bahsedildiği gibi “…… davalı … Bankası’nın söz konusu ödemeleri ödeme emri tebliğ edilmeden yaptığının sabit olduğu gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlu tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş ise de itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, icra giderleri, vekalet ücreti ve faiz vs. yönünden duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar vardır. Ne var ki, bu feri taleplere ilişkin hesaplamalar kararın infazı aşamasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabıyla yerine getirilir. Bu durumda mahkemece davaya konu borç fer’ileri ile ilgili rakam ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemlerinden bahisle itirazın iptali ve takibin devamına karar vermekle iktifa edilmesi gerekirken, bilirkişiye hesap yaptırılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir…” denilmiştir.Keza yine aynı dairenin ESAS NO : 2016/15516 KARAR NO: 2018/565 Borçlu tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş ise de itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, icra giderleri, vekalet ücreti ve faiz vs. yönünden duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar vardır. Ne var ki, bu feri taleplere ilişkin hesaplamalar kararın infazı aşamasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabıyla yerine getirilir. Bu durumda mahkemece davaya konu borç fer’ileri ile ilgili rakam ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemlerinden bahisle itirazın iptali ve takibin devamına karar vermekle iktifa edilmesi gerekirken, bilirkişiye kapak hesabı yaptırılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir….” denilmektedir.Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararında hata yapılmış ise de ; karar tarihi itibari ile HMK 341. madde uyarınca istinaf edilebilirlik sınırı 3.310 TL olup, davadaki harca esas değer 268,44 TL olup, kesin kararlardan olmakla istinaf talebinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – HMK 341. madde dikkate alınarak dava miktarına göre istinaf yolu açık bir karar olmadığından istinaf başvurusunun bu nedenle REDDİNE 2-İstinaf peşin harcının istinaf eden yana iade edilmesine 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden yan üzerinde bırakılmasına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi.15/11/2019