Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3232 E. 2019/2541 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3232 Esas
KARAR NO : 2019/2541
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2017
NUMARASI : 2015/114 E. – 2017/107 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZEİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıya ürünler satıldığını, 11/12/2014 tarihli cari hesap ekstresi uyarınca davacının davalıdan 6.112,99 TL alacağının bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalının itirazı ile takibin durduğunu, davalı tarafından takibe itiraz edildikten sonra müvekkili şirkete Sarıyer …. Noterliği’nin 19/01/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek müvekkili firmadan alınan ürünlere ilişkin iade faturası düzenlendiğini, iade faturasına konu edilen ürünlerin iade alınmasının ihtar edildiğini, davalının ihtarnamesine karşı Bakırköy …. Noterliği’nin 27/01/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek davalının ihtarnamesinde keşide edilen hususları kabul etmediklerini belirterek iade faturalarını ihtarname ekinde davalıya iade ettiklerini, davalı tarafından takibe herhangi bir borcu olmadığı yönünde itiraz edildiğini, ancak davalının takipten sonra iade faturaları düzenleyerek ürünlerin teslim alınması yönündeki ihtarı göz önüne alındığında müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiyi ve müvekkili şirketten ürün aldığını yani müvekkili şirkete borçlu olduğunu tevilli olarak ikrar ettiğini, ayrıca davalının ihtarında belirttiği gibi ürünlerin iade edilmesine yönelik bir neden de bulunmadığını, takibe itirazın haksız olduğunu, bu nedenle davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı ile 2011 Mart ayında ticarete başladıklarını, istemediği halde davacının zorla mallarını mağazasında teşhir ve satma eylemine giriştiğini, tüm itirazlarına rağmen …’nın mallarını sattırmak istediklerinde bu malları müşterileri tanımadığı için reklam yaptığında satabileceğini söylemesi üzerine reklam masraflarının yarısını verebileceklerini kabul etmelerine rağmen bu ahitlerinden vaz geçtiklerinde, olaylar olmadan çok önceleri satılamayan malların iadesini yaptığı gibi bu malları iade faturası keşide ederek yolladığında, ” artık … ile anlaşmamız sona erdi ” diyerek reddettiklerini, bu hareketin hakkaniyete aykırı olduğunu, elinde kalan malları almadıkları gibi bu malların iki misli alacak talep ettiklerini, bu sebeplerle davacıya hiçbir borcu olmadığını, tam tersi zorla sattırmaya çalıştıkları ve satılmayan mallardan dolayı zarara uğradığını beyan ederek borçlu olmadığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının İstanbul …. İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yönelttiği itirazının 6.112,04 TL asıl alacağa ilişkin olarak iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren TC merkez bankasınca kısa vadeli avanslar için uyguladığı takip tarihindeki %10,50 ve değişen oranlardaki avans faizi talep edebileceğinin tespitine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesine özetle; davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davanın reddedilen kısmından fazla olduğunu belirterek kararın bu yönü ile kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf isteminde özetle; bilirkişi raporunda “Davacı şirketin ticari defterlerinde, davalının dosyaya sunduğu ve davacı adına düzenlenmiş “… Dergisi 1. ve 3. sayı reklam bedeli” açıklamalı 18.06.2013 tarihli 1.652 TL tutarındaki …, “İlan Bedeli” açıklamalı 26.05.2013 tarihli … no.lu 708 TL ve “İlan Bedeli” açıklamalı 05.06.2013 tarihli …. no.lu 708 TL tutarındaki … – … faturalarına rastlanılmadığını, dolayısıyla söz konusu fatura tutarlarının davalı şirketin cari hesap borcundan düşülmediğini, davalının söz konusu reklam faturalarını … Kargo ile 03.07.2013 tarihinde gönderdiğini iddia ettiğini, davalı … A.Ş. – Boğaziçi Şb.’nin kargoyu alırken düzenlediği İrsaliyeli Faturaları ibraz etmişse de, kargo firmasının davalı tarafa gönderiyi teslim ettiğine ilişkin teslimat belgesini ibraz etmediği gerekçesi ile reklam faturalarının kabul edilemeyeceği belirtilmişse de, müvekkili tarafından Kargo şirketinden imza ve kaşeli olarak teslim edildiğine dair evrak dosyasına sunulmuş olduğunu, Müvekkili tarafından kargo ile gönderilen faturaların cari hesaplarında yer aldığına dair mali müşavir onaylı evrakları dosyasına sunulduğunu ve davacı yan çalışanı olan … tarafından 03/07/2013 tarihinde teslim alınan bu evrakların karara esas alınmamasının yerinde olmadığını, Hükümde iade faturaların müvekkiline iade edildiğinden bahsedilmekte ise de; ilk iade faturasının davacı yanın e-posta ile bildirdiği rakamlar ve ürünler üzerinden 31 Temmuz 2013’te kesildiğini, davacı yanca uzunca bir süre sürüncemede bırakıldığını, mutabakat yapıldığında faturanın işlenmemiş olduğu görüldükten sonra, yine davacı yanın isteği ile iptal edildiğini, e-posta yazışmalarında bu hususun mevcut olduğunu, icra takibinden sonra kesilen ve davacı yanca iade edilen ve esasa konu iade faturasının ilk düzenleme tarihinin 31 Temmuz 2013 olduğunu, taraflar arasındaki işbu e-posta yazışmasından da anlaşılacağı gibi, davacı yanca reklam fatura bedeli olan 1.000-TL’nin bakiyeden iade olarak düşüleceği ve nihai bedelin müvekkiline bildirileceği, davacı yanın sürekli olarak aralarında yazılı sözleşme olmadığı ve reklam bedellerini kabul etmediğini belirtilse de kendi çalışanı olan bir kişinin reklam bedelini kabul ettiğine dair e-postası ortada olduğunu, Dava konusu faturalara konu malların (… ürünleri) sadece davacı tarafından Türkiye’de satışı yapılır iken, iki firma arasındaki uyuşmazlık nedeni ile bu iki firma ticari ilişkilerini sonlandırdığını ve bu nedenle davacı yanın dava konusu faturalara esas teşkil eden … ürünlerinin Türkiye temsilciliğini bıraktığını, müvekkilinin elinde yer alan mevcut malların teslim alınmak istenmemesi, o güne kadar satışı olmayan malları düzenli olarak geri alan davacının müvekkilin kestiği iade faturalarını geri göndermesi, elde bulunan malların geri alınmaması ve verilmiş olan reklamların artık işe yaramayacağını düşündüğünden müvekkilin fauralarının sürüncemede bırakması ve sonrasında iade edilmesinin de bu nedenle olduğu müvekkilce sonradan öğrenildiğini, malların davacı tarafından iade alınmaması nedeni ile müvekkilinin kazanç kaybı yaşadığını, mahkemenin raporu hatalı değerlendirdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında ticari alım satım ilişkisi olduğu sabit ise de; yazılı bir sözleşme mevcut değilidir. Davalı tarafın iade faturasının davacı tarafça kabul edilmediği ve davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, salt fatura tebliğinin iadenin alacaktan mahsubunu gerektirmediği, aşamalarda iade hususunda uygulama oluşmuş ise de; faturaya konu malların fiilen davacıya iade edilmediği gibi tevdi mahaline teslim edilmediği, iade koşullarının ihtilafsız olmadığı dikkate alındığında davalı vekilinin 05.12.2014 Tarih ve 3060,92 Tl bedelli faturanın asıl alacağa dahil edilemeyeceğine ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.Keza; davalı, davacı ile aralarındaki sözlü anlaşmaya göre reklam ve ilan bedellerinin davacı tarafça ödenmesi hususunda anlaşıldığını savunmuş ise de; davacı taraf bu hususu kabul etmemiş olup reklam ve ilan bedellerine ilişkin faturalar davacının ticari defterlerinde de kayıtlı değildir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaması dikkate alındığında davalının bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Davacı vekili, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek karara karşı istinafa başvurmuştur. Harçlandırılan dava değeri; 6.112,99TL olup mahkemece 6.112,04 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmakla AAÜT 13/son. maddesi gereğince davalı lehine hükmolunacak vekalet ücreti reddedilen miktardan (0,95TL’den) fazla olamayacağından ilk derece mahkemesince maktu vekalet ücretine hükmolunması hatalı bulunmuş olup davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ İLE,-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2017 gün ve 2015/114 Esas, 2017/107 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasına itirazının 6.112,04 TL asıl alacağa ilişkin olarak iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, -Asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren TC merkez bankasınca kısa vadeli avanslar için uyguladığı takip tarihindeki %10,50 ve değişen oranlardaki avans faizi işletilmesine,-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Harçlar Kanununca alınması gerekli 417,51 TL ilam harcından peşin yatırılan 73,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 343,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,-Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihindeki A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden reddolunan kısım yönünden A.A.Ü.T 13/son maddesi gereğince hesaplanan 0,95 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,-Davacı tarafından yatırılan 73,90 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 75,00 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden davanın kabulü oranında 74,98 TL’sının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iade edilmesine,4- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harç yönünden;-Alınması gereken 417,51 TL hartan, peşin alınan 104,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 313,26 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 39,00 TL (posta-teb-müz) masrafı ki toplam 124,70’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde bakiye gider avansının aidiyetine göre taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 15/11/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.