Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3218 E. 2019/2507 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3218 Esas
KARAR NO : 2019/2507 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2017
NUMARASI : 2014/969 E., 2017/106 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müteahhitlik firması olarak faaliyet gösterdiğini, yaptığı binalarda satacağı dairelerde kullanmak üzere davalı … ve diğer davalı tarafından üretilmiş, … marka 59 adet çelik kapı satın aldığını, söz konusu 59 adet çelik kapı ile birlikte 60 adet de yangın çıkış kapısı aldığını ve davalı … ile kapıların montaj ve her türlü işçiliği dahil 83.000,00.-TL bedelle anlaştıklarını, bu bedelin 59.000,00.-TL’sini alınan 59 adet çelik kapı ve montajı için ödendiğini, müvekkili daireleri satmaya başladıktan sonra daire sakinlerinden bazıları davacıyı arayarak kapıları kaplamalarının söküldüğünü, kulplarının yerinden çıktığı yönünde şikayetlerde bulunulduğunu, davacı tarafça dairelerdekic kapıları kontrole gittiğini ilk etapta yaklaşık 5 adet kapının kaplamalarının söküldüğünü ve başka bir takım gizli ayıplar oluştuğunu,bu durumu davalı … bildirdiğini, davalı … yetkilileri sorunun üretici firmadan kaynaklandığını, en kısa zamanda kapıları yenileriyle değiştirileceğini söylediklerini, ayrıca üretici firma olan …. Ltd.Şti ile de görüşüldüğünü ve her iki davalı da zararını gidermediklerini, bunun üzerine 20/04/2016 tarihinde ihtar göndererek arızalı olan kapıların yenileri ile değiştirilmesini aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını ihtar edidiğini, ihtar sonrasında davalı … davacıya birkaç kaplama malzemesi gönderildiğini, ancak gönderilen kaplama malzemelerinin ayıpları gidermesi mümkün olmadığını, malzeme göndermesinde müvekkilinin zararının karşılanmadığını belirterek ayıplı olan tüm kapıların tespit edilerek ayıplara ilişkin zararlarının bilirkişi incelemesi marifetiyle hesaplatılmasını, söz konusu ayıplardan ötürü doğmuş olan zarara ilişkin tüm dava talep haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00.-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı … -… vekili sunmuş cevap dilekçesinde 59 adet çelik kapı 60 adet yangın çıkış kapısı ve kapıların montaj işlerini kapsadığını iddia etmiş ise de, taraflar arasında montaj işlemlerinin müvekkili tarafından gerçekleştirileceği konusunda anlaşma bulunmadığını, davacı şirket ile fatura karşılığında almış olduğu kapıların montaj işlemlerini, müteahhit firma olmaları ve yeterli ekipmanları olduğu gerekçesiyle bizzat kendileri tarafından yapılacağı üzerine anlaştıklarını, irsaliye fatura tarihinde anlaşılacağı üzere 08/04/2013 tarihinde teslim alınmış olan kapılardaki ayıpların Nisan 2014 tarihinde ortaya çıktığı iddiası, kapıların bir müddet bekletildiğini gösterdiğini, kapıların uygun olmayan koşullarda nemli ve rutubetli bir depo, saklamaya elverişli olmayan koşullarda 8 ay kadar bir süre bekletilmiş olması, imalatta ya da satış esnasında var olmayan ancak davacının kendi kusuru ile meydana gelmiş olan bozulmalar olduğu bilirkişi incelemesi yapıldığında anlaşılacağını, müvekkilinin davacıya kaplama malzemesi gönderildiğini, montaj nedeniyle ya da montaj öncesi kapıların bir süre depoda bekletilmiş olması nedeniyle meydana gelmesi muhtemel bozulmalar göz önüne alınarak davacının mağduriyetini gidermeye yönelik olduğunu, müvekkili firma davada bayii konumunda olduğunu, üretici firma olmadığını, müvekkilinin montaj işlemlerini üstlenmediğini, ayıplı olduğu iddia edilen kapılarda dolayı müvekkilinin sorumluluğuna başvurulamayacağını, davaya konu mallar ayıplı olmayıp davacının ihmali sonucunda kapılarda bozulmalar meydana geldiğini belirterek davacının iddia ettiği zararın montaj ve saklamadan kaynaklı bozulmalar olması nedeniyle açılan davanını reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. Tic. Ltd.Şti’nin dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “yargılama konusu uyuşmazlık davacının davalılardan satın almış olduğu kapılarda oluşan ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı ile davalı … Ltd. Şirketi arasında alım satıma yönelik bir ticari ilişki olmadığı, diğer davalı … vekilinin beyanları ile (14/12/2016 tarihli beyan dilekçesi) her iki davalı arasında bir bayilik sözleşmesi, dolayısı ile davalı şirketin garantör üretici olma sıfatı bulunmadığı, davacının da bu kapsamda davalı … Ltd. Şirketinden garantili ürün satın alan taraf olmadığı, davaya konu kapılar yönünden davacının muhatabı ticari alım satımın tarafı olan … olduğu, bu nedenle davalı … Ltd’nin davada taraf sıfatı yani pasif husumet ehliyeti bulunmadığıdan bu davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının … yönündeki isteminde ise; TTK’nın 23/1-c maddesi düzenlemesi gereğince; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda Türk Borçlar Kanununun 223. Maddesinin ikinci fıkrası uygulandığı, TBK’nın 223. Maddesi düzenlemesine göre ise, alıcının devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bidirmek zorunda olduğu, alıcının gözden geçirmeyi, bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılmayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hükmün uygulanmayaağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul etmiş sayılacağı hükümleri ışığında, davacının satım konusu mallardaki ayıbı öğrendiği, hatta bu yönde … Ltd’ye ihtar gönderdiğinin açık olduğu, yine davacı vekili .. de ayıbı bildirdiğini belirtmiş ise de dava dilekçesi ekindeki ihbarnamenin davalıya tebliğine ilişkin bir kaydı dosyaya sunamadığı, bu yönde davacı vekilinin duruşmada beyanı alındığı, davacı vekili ihtarın tebliğine ilişkin bir kayda ulaşamadıklarını belirttiği, davacının kapılardaki ayıplara ilişkin olarak davalı … bir bildirimi olmadığını kabul ettiği, TTK’nın 18/3. Maddesi düzenlemesine göre tacirler arasındaki diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla,telgrafla veya güvenli elektronik imza kulnılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı, davacının … karşı yaptığı bir ayıp ihbarının olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, davacının davaya konu kapılardaki ayıplar gizli ayıp olduğundan durumu hemen yani öğrendiğinde makul kabul edilebilecek bir sürede satıcı olan davalı … ayıbı bildirmekle yükümlü olduğu, davacının yükümünü yerine getirmeyerek satılanı BK 223/son cümle gereğince bu ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağı, yani davacının öğrendiği ayıbı yasa gereğince davacı satıcıya bildirme yükümünü yerine getirmediği” gerekçesiyle davacının davalı … San. Tic. Ltd.Şti aleyhine açtığı davanın 6100Sayılı HMK’nın 114/1-d, 115. maddesi gereğince bu davalının davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığından husumet dava şartı yokluğundan usulden reddine, davacının davalı …-… aleyhine açtığı davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve istinaf dilekçesinde ; açılan davanın pasif husumet yokluğu gerekçesi ile reddedilen … Şirketi yönünden , ilgili şirketin üretici olduğunun davalı yanca da kabul edildiğini, iki davalı arasındaki sözleşmeyi davacının sunma olanağı olmadığını, cevap dilekçelerinde açıkça bayilik ilişkisinden söz edildiğini mahkemenin buna göre üreticinin sorumluluğunu değerlendirmediğini , diğer davalı açısından da ayıbı öğrenir öğrenmez telefonla ayıp ihbarının yapıldığını, hatta davalı firmanın kendilerine kaplama malzemesi gönderildiğini, ayıp ihbarı gönderilmediği yönünde davalının hiçbir savunması olmadığını , buna rağmen mahkemenin aksi yönde karar verdiğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava satılandaki ayıp iddiasına dayalı alacak isteminden ibarettir.İlk derece mahkemesince ayıp ihbarının TTK daki şekilde yapılmadığı nedenle davanın reddine karar verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/ 19-861 Esas ve 2016/632 Karar sayılı kararında “……..6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye dair ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır. …” denilmektedir.Bu durumda geçerli bir ayıp ihbarının sadece bu üç şekilde yapılması gerektiğinden söz edilemeyecektir. Maddedeki şekiller geçerlilik değil ispat şartlarıdır.Davalı …vekili 20.04.2015 tarihli delil ve beyanlarımız başlıklı dilekçesinde davacı yanca kendilerine ihtarname gönderildiğini beyan ve ikrar etmiştir.Mahkemece ihtarnamelerin tebliğ akıbetinin Noter’den ve barkod üzerinden PTT den teyit edilme imkanı bulunmaktadır. Mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştırAyıbın daire sakinlerinin kullanıma başlamasından sonra ortaya çıktığı ve davacının bu şekilde gizli ayıbı öğrendiği yönünde iddiası bulunmaktadır.Mahkemece öncelikle davacının dava dışı kullanıcılar tarafından ayıbı öğrendiği tarihle ilgili tanık dahil delilleri toplanmalı, akabinde ihtarnamelerin tebliğ belgeleri araştırılmalı ve buna göre TTK daki süreler değerlendirilip bir sonuca varılması gerekmekte iken sadece tebliğ belgesinin ibraz edilememesine dayalı olarak sonuca varılması incelemenin eksik yapıldığını göstermektedir.Açıklanan bu nedenle davacı yanın diğer istinaf gerekçeleri incelenmemiş ve taraf delillerinin ayıbın öğrenildiği tarih ve ihbar tarihi açısından toplanıp yeniden değerlendirme yapılması için kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı vekilinin istinaf başvurusun KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a -6 madde gereğince KALDIRILMASINA ; dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanın peşin harcının talebi halinde iade edilmesine 3- İsitinaf yargılama giderleri olan 2 tebligat gideri 22,00 TL başvuru harcı gideri 85,70 TL, posta gideri 18,00 TL ki toplam 125,70 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacı yana verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 madde gereğince KESİ N olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2019