Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3207 E. 2019/2503 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3207 Esas
KARAR NO : 2019/2503 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2016
NUMARASI : 2013/135 E., 2016/774 K.
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı banka vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın Mecidiyeköy Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalının bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen ödeme yapılmadığından borçlular hakkında yasal takibe geçildiğini, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takbii durdurduğunu belirterek itirazının iğptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.Dava başlangıçta alacaklı … Bankası AŞ tarafından açılmış ise de, yargılama aşamasında … AŞ’ne temlik edildiği ve temlik alan şirket tarafından yargılamaya devam olunduğu anlaşılmış olup adı geçen şirket tarafından da … AŞ’ne temlik edilmiş ve temlik sözleşmelerinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı asıl borçlu şirketin müvekkili ve diğer ortak … tarafından kurulduğunu, 09.03.2006 ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, 19.12.2006 tarihinde asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında bağıtlanan kredi sözleşmesinin müvekkili ve diğer ortak tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, müvekkilinin 31.01.2007 tarihinde şirketteki hissesini dava dışı … devrederek ortaklıktan ayrıldığını, davacı bankanın gönderdiği kat ihtarnamelerinde 15.06.2007, 10.10.2007 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 24.07.2007 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı olarak 4 aydır kredi hesabının kat edildiğinin bildirdiğini, ihtara konu edilen ve kat edilen kredi hesaplarının dayanağı olan kredi sözleşmelerinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, bu nedenle borçtan sorumlu tutulamayacağını, yaklaşık 2 yıl sonra 14.12.2011 tarihinde müvekkiline 4 ayrı ihtarname keşide edilerek 19.12.2006 tarihli kredi sözleşmesine dayalı ödeme talebinde bulunulduğunu ve takibe geçildiğini, bankanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, takip talebinde ve ödeme emrinde hesabın katı ile ilgili müvekkiline gönderilmiş bir ihtarname bulunmadığını, 14.12.2011 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, temerrüdünde buna göre başlatılması gerektiğini belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davacı bankanın Selamiçeşme Şubesi ile dava dışı asıl borçlu …Tic. Ltd. Şti arasında bağıtlanan 19.12.2006 tarihli 50.000,00 -TL limitli ve bila tarihli 150.000,00 -TL ile bila tarihli 120.000,00 -USD lik genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerinin davalı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı, bu nedenle borçtan sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, 24.07.2006 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesinde ise davalının kefalet imzası bulunmadığı, BK’nun 490, 493 ve 494 maddeleri çerçevesinde, imzalanan sözleşmelerin çerçeve sözleşme niteliğinde olup, herhangi bir süre ile sınırlandırılmamış olması, belli bir krediye hasredilmediği, bu nedenle davalının şirket ortaklığından ayrılmış olması ile kefaletinin sona ermeyeceği kabul edilmiş ve buna ilişkin davalı itirazlarının yerinde görülmediği, davacı banka tarafından asıl borçlu şirkete 4 ayrı çeşit kredi kullandırıldığı belirtilerek yasal takibe geçildiği, bu kredilerden dolayı keşide edilen 14.12.2011 tarihli ihtarnamelerin davalıya tebliğ edilemediği tespit edildiği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi aşamasında bankanın kullandırdığı 4 ayrı kredinin hesap kat tarihi itibariyle belirtilen tutarlarına ilişkin ekstreler istenilmesine rağmen ibraz edilemediği, davacı bankanın Mecidiyeköy Şubesinde de bu belgeler bulunamadığı ve alacağın temelini oluşturan hesap ekstreleri sunulamadığından bankanın takip tarihi itibariyle kredi alacağının varlığı ve yürütülmesi gereken temerrüt faiz oranı tespit edilemediği, davacı alacaklının ileri sürülen kredi hesapları için şüpheye yer bırakmayacak şekilde net bakiyelerin göründüğü ekstreler mevcut olmadığından gerçek anlamda geçerli olabilecek bir bilirkişi hesaplaması yapılamadığı, bakiyeli olmayan ekstreler ibraz edildiğinden kesin sonuçları içermeyen hesaplama yapılabildiği, davacı bankanın takip konusu alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı, kat tarihi itibariyle alacağın miktarı ve davalının sorumluluğu belirlenemediğinden davanın kanıtlanamadığı ve davacının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı yan istinaf dilekçesinde ; taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ile ihtarname ve diğer yan delillerle alacaklarının kanıtlandığı halde mahkemenin yanlış değerlendirmesi ve eksik inceleme yapması neticesi davanın reddine karar verdiğini, ihtarname ile temerrüde düştüklerinin yerleşik Yargıtay kararları ile de kabul edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı yan katılma yoluyla istinaf dilekçesinde;davacının istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, ancak davacı bankanın alacağı bulunmadığı halde takip yapmasının açık bir kötüniyet olduğunu, mahkemenin kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu tazminata da hükmedilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için girişilen takibe itirazın iptali isteminden ibarettir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada ; davacı yanın ilgili kredi sözleşmesi ve eki niteliğindeki sözleşmeler kapsamında kredi kullandırılıp bir alacağın bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığından dolayı açılan davanın reddine karar vermiş bulunmaktadır.Davacı yan istinaf dilekçesinde ; kredi sözleşmesini sunduklarını, ayrıca ihtarnamelerin de sunulduğunu, buna rağmen davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu iddia ve istinaf etmektedir.Davacı yanın sunduğu belgeler; kredi sözleşmeleri ve ihtarnamelerdir.Kredi sözleşmesi tarafların akdi ilişkisinin varlığını kanıtlar ki bu husus zaten davanın taraflarının kabulündedir. Oysa eldeki davada kanıtlanması gereken bu kredi sözleşmeleri kapsamında kredi kullandırıldığı, ödenmediği ve takip tarihi itibari ile talep edilen alacağın varlık ve miktarı hususlarıdır.Bilirkişinin ön raporunda davacı yandan bunu kanıtlamaya yönelik olarak sundukları delil bulunmadığından resen 4 ayrı kredinin ekstre bilgileri istenilmiştir. Zira ekstre bilgilerinden yola çıkılarak kredinin nasıl kullandırıldığı ( nakit ödeme, hesaba yatırılma, virman, havale yolu ile başka hesaba aktarma vb) bu kredinin geri ödeme bilgileri ( geri ödeme olup olmadığı, kredi kullandırım şartına aykırı ve temerrüdlü durumun oluşup oluşmadığı, hesap kat şartlarının denetlenmesi ) kat tarihindeki bankanın asıl alacağının ne olduğu hususları belirlenecektir.Bilirkişi tarafından uyuşmazlık aralığında bu talep edilen belgeler üç ayrı bilgi ön raporu ile talep edilmiş sadece business kredi kartının hesap ekstresi sunulmuş, diğer kredilerle ilgili olarak da faiz genelgeleri sunulmuş ve alacak da davacı temlik alan varlık yönetim şirketine bu aşamada devredilmiştir.Bilirkişi raporu kök rapor ( bizzat davacı banka ilgili şubesi kayıtları yerinde incelenerek) iki ayrı ek rapor olarak düzenlenmiş ve mahiyetinde ; banka şubesi nezdinde talep edilen alacağın varlık ve miktarını kanıtlayan hiçbir dökümanın hazır bulundurulmadığı , hesap ekstrelerinin sunulmadığı ,hangi tarihte ne kadar bir borç/alacak olduğunun belirlenemediği akreditif kredisi ile ilgili olarak da ayrıca tazmin bilgilerinin bulunmadığı, tüm kredi türleri için davacının aynı şekilde alacak miktarını kanıtlayamadığı görülmektedir.
Davacı yanın sadece ihtarname keşide ederek alacağı kanıtlaması mümkün görünmemektedir.Bu nedenle davacı yan istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Davanın haksız olduğunun anlaşılması kötüniyet tazminatı açısından yeterli olmayıp, takibin kötüniyetli yapılması ve davanın da kötüniyetle açılması gerekir. Davacı yan kendi kayıtlarına ve elindeki belgelere göre alacak iddiasında bulunduğu ve davasının kanıtlayamadığı nedenele reddedilmiş olması karşısında , takibin kötüniyetli olduğunun kabul edilmesi de mevcut duruma uygun düşmediğinden davalı yanın istinaf başvurusunun da reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı ve davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 ve 355. maddelerine nazaran AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE 2 Davacı yan harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına 3-Davalı yanca eksik yatırılan 13,00 TL karar harcının kendilerinden tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 4-Tarafların istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına 5-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2019