Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3165 E. 2019/2577 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3165 Esas
KARAR NO : 2019/2577 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2017
NUMARASI : 2014/281 E. – 2017/52 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin eski güreşçi ve Dünya olimpiyat şampiyonu …’nin oğlu ve mirasçısı olduğunu, muris …’nin şehirlerarası otobüs işletmeciliği maksadıyla 1984 yılında şirket kurduğunu ve 1995 yılına kadar “…” markasını kullandığını, bu dönemde otobüslerini sattığını, ancak İstanbul Harem Otogarındaki ofislerini üzerinde “…” markası yazılı halde başka otobüs firmalarına kiraya verdiğini, 2008 yılında vefat etmesi üzerine davacı oğlunun 2012 sonuna kadar aynı şekilde ticari faaliyeti devam ettirdiğini, davalı şirketin ise “…” markasını 2011/34219 numarası ile adına tescil ettirerek İstanbul Harem Otogarında otobüs yazıhanesi açarak kullanmaya başladığını, dava konusu markayı yaratan ve tanınmış hale getirenin … ve devamında müvekkili … olduğunu, ayrıca markanın …’nin adını ve fotoğrafını içerdiğini belirterek, davalı adına tescilli … numaralı markanın 556 sayılı KHK’nın 8/3/a ve 8/5 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının yolcu taşımacılığı alanında 20 yıldır faaliyet göstermediğini, dolayısıyla davanın zamanaşımına uğradığını, davacının sessiz kalma yoluyla markanın kullanılmasına rıza gösterdiğini, 556 sayılı KHK uyarınca tescil edilmiş markalarda bile 5 yıllık aktif kullanım koşulu arandığını, ancak davacının 20 yıldan bu yana otobüs işletmeciliği yapmadığına ilişkin beyanı karşısında markanın kullanım koşulunu yerine getirmemiş olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/03/2017 tarihli 2014/281 Esas-2017/52 Karar sayılı kararıyla; ” her ne kadar davacı, dava konusu markada öncelikli kullanım hakkı bulunduğu iddiasıyla 556 sayılı KHK’nin 8/3/a maddesi uyarınca hükümsüzlük talep etmişse de, dava konusu markayı daha önce tescilsiz olarak Tasfiye Halinde … Ticaret Limited Şirketi’nin kullandığı, davacının marka kullanımının olmadığı, bu nedenle marka üzerinde gerçek hak sahibi olmadığı, ancak davacının, murisin ad-soyad ve resmini korumada TMK’nın 26. maddesi gereğince mutlak hak sahibi olduğu, davacının 556 sayılı KHK’nın 43. maddesi kapsamında “zarar gören kişi” sıfatını haiz olduğu, murisine ait adın ve fotoğrafın marka olarak kullanılması ve davalının kötü niyetli tescili nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep edebileceği, hükümsüzlük koşullarının oluştuğu” gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2011/34219 numaralı “…+şekil” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/5 ve 42/1-b maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 3.kişi olan diğer mirasçının davaya muvafakatinin hukuka uygun olmadığını, Kadıköy ….Noterliği’nin 23 Mayıs 2008 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnamesiyle mirasçı …’nin muvafakat verdiğini ancak vekalet tarihinde 65 yaşın üzerinde olduğunu, vekalet ekinde rapor bulunmadığını, davada davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, kararda gerçek hak sahibinin davacı olduğunun belirtildiğini,-bilirkişi raporunun usulen hatalı olduğunu, hukukçu bilirkişi tarafından düzenlendiğini,-davacının müvekkilinin otogardaki kullanımına yıllarca sessiz kaldığını,–uzun süre kullanılmayan markanın hükümsüzlüğü nedeniyle de davanın reddi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mirasçı …’nin kendisinin imzaladığı hemde avukatının imzaladığı dilekçeyi dosyaya sunduklarını,-müvekkilinin 556 Sayılı KHK 43. Madde kapsamında zarar gören kişi sıfatıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu,-hukukçu bilirkişinin teknik bilirkişilerden ayrı rapor düzenlemesinin mümkün bulunduğunu,-davanın 556 Sayılı KHK 8/5 maddesine dayanarak kabul edildiğini, ölünün hatırası olarak kabul edilen şahsi haklara yönelik tecavüz ve saldırıya karşı koyacak kişilerin öncelikle mirasçıları olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, her bir mirasçının dava hakkının olduğunu,-KHK 8/3 maddesine dayalı itirazlar davanın kabul sebebine göre incelenemeyecekse de, marka davacının ortağı ve yöneticisi olduğu şirket adına tescilli olmadığı için .. mirasçılarının hak sahibi olduğunu,-davalının müvekkilinin murisinin adını kullanarak marka tescil ettirmesinin 11/10/2012 tarihi olduğunu, Harem Otogarında otobüs yazıhanesi açarak markayı kullanmasının ise daha sonraki bir tarih olduğunu, marka kullanımına sessiz kalma ve dava açma hakkının zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını,-davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu ve kötüniyetin hukuken korunamayacağını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dosyaya getirtilen TPMK kayıtlarının incelenmesinde; 2011/34219 numaralı “…+Şekil” ibareli markanın 39.sınıfta yer alan “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri…” sınıfında 11.10.2012 tarihinde davalı adına TPE nezdinde tescil edildiği, davacının Dünya Olimpiyat şampiyonu olan babası …’nin adıyla birlikte fotoğrafının da markada yer aldığı tespit edilmiştir. Davacının babası …’ye ait Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/676 Esas ve 2008/591 Karar sayılı veraset ilamının onaylı örneği dosyaya sunulmuş, incelendiğinde …’nin 20/04/2008 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak oğlu … ve eşi …’nin kaldığı mahkemenin diğer mirasçı …’nin davaya muvafakatini sağladığı görülmüştür.İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 29/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu markada yer alan isim ve fotoğrafın davacının murisine ait olduğu, dava konusu markanın 2008 yılına kadar kullanıldığı, bu tarihten sonra da tasfiye halinde olan şirket tarafından bir süre kullanımının devam ettiği, hükümsüzlük davası açılması için hak düşürücü sürenin 5 yıldan az olmaması gerektiği, kötü niyetli tescil halinde süreye bağlı olmaksızın her zaman hükümsüzlük davasının açılabileceği, davalının dava konusu markayı “o şekilde kullanmasının bir zorunluluk olmadığı”, Dünya güreş şampiyonu olan …’nin adını ve fotoğrafını bilmeden marka olarak tescil ettirdiğini kabul etmenin mümkün olmayacağı, bu nedenle davalının kötü niyetli olduğu, davacının murisinin bir dönem yüksek düzeyde tanınmışlığa sahip olduğu, ticari faaliyetlerde adını ve fotoğrafını kullanarak kendi tanınmışlığından faydalandığı, davacının murisine ait adın ve fotoğrafın marka olarak kullanılması nedeniyle 556 sayılı KHK’nin 8/5. maddesi uyarınca hükümsüzlük davası açıp açamayacağı konusunu mahkemenin değerlendirmesi gerektiğine dair görüş bildirilmiştir.İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan 17/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; “…” ibaresi ve resmin gerçek hak sahibinin uyuşmazlık sırasında tasfiye halinde olan tüzel kişilik olduğunu, davalının tescilinin kötü niyetli olduğu ve bu durumun hükümsüzlüğünü gerektiren bir hal olduğunu, varis davacının, murisin ad-soyad ve resmini korumada TMK’nın 26. maddesi gereğince mutlak hak sahibi olduğunu, davalının sessiz kalma suretiyle hak kaybı iddiasının kötü niyeti sebebiyle dinlenemeyeceğini, bu sebeplerle davalı adına tescilli “…” ibaresinin sicilden terkin edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı adına tescilli … tescil numaralı “…+Şekil” markası üzerinde davacının daha eski kullanımı bulunduğu iddiasıyla 556 sayılı KHK’nın 8/3-a maddesi uyarınca ve markanın davacının ölen babasına ait ismi ve fotoğrafı içermesi nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca açılan hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ettiği, ilk derece mahkemesince 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.556 Sayılı KHK 8/5 maddesinde ; “Tescil için başvurusu yapılmış markanın başkasına ait kişi ismi, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir ” hükmü düzenlenmiştir. 556 Sayılı KHK 42/1-b maddesinde, KHK’nın 8.maddesinde sayılan hallerin bulunması halinde markanın hükümsüzlüğünün mahkemeden istenebileceğinin ve KHK 43. madde de markanın hükümsüzlüğünü “ilgili kişilerin” isteyebileceğini düzenlediği, davalının hükümsüzlüğü istenen 25/04/2011 başvuru tarihli 2011/34219 başvuru tarihli markasının, davacının murisi babası …’nin resmini ve ismini taşıdığı, davacının babasının Dünya Güreş şampiyonu bir sporcu olup tanınan bir kişi olduğu, otobüs taşımacılığı sektöründe sağlığında faaliyet gösterdiğinin dosyaya sunulan ve itiraza uğramayan belgelerden anlaşıldığı, davalının davacının murisinin ismini ve fotoğrafını taşıyan markayı 38. Sınıfta tescil ettirmesinin murisin sporcu başarısından ve isminin tanınmışlığından yararlanma amacı güttüğü, kötüniyetli olduğu, mirasçısı davacının markanın hükümsüzlüğünü istemekte hukuki yararının bulunduğu, davanın markanın tescil tarihi olan 11/10/2012 tarihinden itibaren beş yıllık dava açma süresinde açıldığı, kaldı ki kötüniyetli tescilin hükümsüzlüğü davasının süreye tabi olmadığı, mahkemenin davayı KHK 8/5 maddesi kapsamında kabul ettiği gözönüne alınarak, davalı vekilinin KHK 8/3 maddesi kapsamında ileri sürdüğü dava dışı şirketin hak sahipliğine yönelik itirazların da incelenmesine gerek olmadığı, mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 37,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 22/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.