Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3153 E. 2019/2550 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3153 Esas
KARAR NO : 2019/2550
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2017
NUMARASI : 2014/403 E. – 2017/56 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında davalıların sahibi oldukları arsa üzerine akaryakıt istasyonu inşası ve davalı …’na bayilik verilmesine ilişkin 14/06/2006 tarihinde protokol imzalandığını, inşaat bittikten sonra ise 04/10/2007 tarihinde … ile akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalılar … ile …’nun da 400.000,00-TL bedelli ipotek vererek …’nun borç ve taahhütleri ile olası cezai şartlarının 400.000,00-TL’sini müşterek ve müteselsil kefil olarak üstlendiklerini, davalının ödemesi gereken 47.211,58-TL cari hesap borcunu muhtelif ihtarlara rağmen ödemediğini, borcuna karşılık çek verdiğini fakat çekin karşılıksız çıktığını, icra takibine rağmen borcun ödenmediğini, temerrüte düşen davalının sözleşmesinin feshedildiğini, sözleşmenin 12.maddesi çerçevesinde davalılardan alınan 15 yıllık intifa karşılığında davacı şirket tarafından istasyon yapılan yatırımların toplam bedelinin 143.993,00-TL olduğunu, yine davalılarla 16/06/2006 tarihli bir intifa tesis sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin ikinci maddesine göre “Tarafların iradesi dışında herhangi bir resmi makamın emir, karar ve müdahalesi veya kamulaştırma gibi nedenlerle istasyonda akaryakıt satışlı imkansız hale gelir…Delta, (intifayı) terkin hakkını kullanması halinde kendisine ait malzeme ve teçhizatı söküp alacak, anlaşma halinde sabit yatırımları o günün rayiç bedelinin peşin ödenmesi koşuluyla bayiye terk edecektir…” ibaresinin yer aldığını fakat bayi ile anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle sabit yatırımların tutarlarının ödenmediğini, davalılar hakkında açılan davanın süre yönünden reddedildiğini, yatırımın rayiç değerinin 118.379,00-TL olduğunu, ayrıca sözleşmeye göre 5 yıl süreyle her yıl 1000 m3 olmak üzere toplam 5000 m3 akaryakıt satacağını, aksi halde metreküp başına 30,00-USD cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bayiliğin devam ettiği 3 yıl boyunca 2776 m3 altında satış yapıldığını, bunun karşılığı olarak 83.280,00-USD cezai şart ödenmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin haklardan feragat edilerek 15.000,00-USD, ayrıca borçların süresinde ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshine neden olunması nedeniyle bayilik sözleşmesinin 25.maddesi gereğince fazladan feragat ederek 25.000,00-USD olmak üzere toplam 40.000,00-USD’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında devam eden sözleşme bağlamında müvekkilinin borçlarının karşılığında 47.211,58-TL bedelli çek verdiğini, bu çeke ilişkin olarak İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından icra takibi başlatıldığını, başlatılan bu takip haricinde bir borcun bulunmadığını, sözleşme kapsamındaki alım satım nedeniyle ortaya çıkan borçlar ile icra takibine konu edilen borçların aynı olduğunu, mükerrerliğin söz konusu olduğunu, sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğini, bu nedenle davacının ancak menfi zararını talep edebileceğini, müspet zarar kapsamında cezai şartın talep edilemeyeceğini, sözleşmedeki cezai şarta ilişkin hükümlerin, müvekkilinin ekonomik hürriyetini sınırlayacak nitelikte olduğunu, davanın süresinde açılmadığını ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 66.maddesi gereğince davanın reddinin gerektiğini, tapu kayıtlarına göre istasyonunu kurulduğu yerdeki intifa hakkının davacıya ait olmadığını, intifa hakkı bulunan dava dışı şirkete 150,00-TL ödendiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; bayilik iptaline itiraz ettiğini, davacının rekabet ortamına uymayarak davalı …’nunu zarar etmesine neden olduğunu, bayiliğin iptalinin hukuksuz olduğunu, 14/05/2011 tarihinde yeni yasadan dolayı anlaşmaların Devlet tarafından iptal edildiğini, uzun süreli anlaşmaların 5 yıla indirildiğini, bu kapsamda sözleşmenini kanunen bitmesi gerektiğini, arsa sahiplerine ise bayiliğin iptali konusunda hiç bir ihtar gelmediğini, intifa hakkının davacıda olması nedeniyle, davacının 14/05/2011 tarihine kadar arsayı kiraya verebileceğini ya da kendisinin çalıştırabileceğini, davacının bayiler arasında farklı fiyat politikaları uyguladığını, bazı müşterilerine ucuz ve vadeli akaryakıt sağladığını, bu uygulamalar nedeniyle davalı …’nun büyük zararlar ettiğini, böylece borçlu duruma düştüğünü belirterek davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının rekabet kurallarına uymadığını, kasten intifa hakkını kullanmadığını, davalı …’nu bilerek zarara uğrattığını, intifa sürelerinin Devlet tarafından 5 yıla indirildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talepetmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile; 47.211,58 TL cari hesap alacağının 21/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine, 40.000 USD cezai şart 3095 sayılı yasa 4/a maddesi uyarınca davalı … …. alınarak davacıya verilmesine, davalılar … ve … yönünden cari hesap ve cezai şart isteminin ve tüm davalılar yönünden davacının sair taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekil istinaf isteminde özetle; davanın iki sözleşmeye dayandığını, öncelikle davalılar …, … ve …’nun taşınmaz maliki olarak intifa tesis sözleşmesini imzaladıklarını, 15 yıllık intifa hakkının Rekabet Kurulu’nun kararı gereği 5 yıl sonra kaldırıldığını, sözleşme gereği intifa süreden önce sona ererse sabit yatırımların rayiç değerinin peşin olarak Delta’ya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, “anlaşma olmadığı takdirde bedel ödenmez” şeklindeki yorumun olaya uygun olmadığını, ikinci sözleşmenin ise bayilik sözleşmesi olduğunu ve davalılar …, …’nun bu sözleşme nedeni ile oluşabilecek tüm borçlar yönünden bayi ile birlikte müşterek müteselsil kefil olmayı ipotek sözleşmesi ile kabul ettiklerini, mahkemenin kararının gerekçesiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; cari hesap alacağı bakımından başlatılmış olan bir takip olmakla bu alacak talebi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, sözleşmeyi davacının fesh ettiğini ve müspet zarar kapsamındaki cezai şartın talep edilemeyeceğini, cezai şartın ekonomik hürriyetini sınırlayıcı ve ekonomik mahvına neden olabilecek nitelikte olduğunu, ayrıca EBK’nın 20.maddesi gereğince genel işlem şartları mahiyetinde olduğunu, sözleşmenin feshine davacının sebep olduğunu, bayiyi korumadığını, cezai şart isteminin TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, sabit yatırımlara ilişkin talebin reddinin ise yerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedenine dayalı olarak cezai şart, sabit yatırım bedeli ile cari hesap borcunun tahsili talebi ile açılan alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalılardan … vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı şirket ile davalı … arasında 04.10.2007 Tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeye istinaden davalılara ait taşınmaz üzerinde 15 yıl süre ile 22.06.2006’da intifa hakkı tesis edildiği, keza davacı ile davalılar arasında akdedilen 22.06.2016 tarihli ipotek sözleşmesi ile (400.0000TL bedelle) davalılara ait taşınmazda ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporu itibarı ile cari hesaptan kaynaklanan 47.211,58TL’lik borcun ödenmediği sabittir. Davalı vekili, cari hesap borcu yönünden talebin hukuki yarar yokluğu yönünden reddini talep etmiş ise de; davacı taraf tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla alacak talebinde bulunmuş olmakla davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davalı genel işlem koşullarına aykırılığı ileri sürerek, sözleşmenin haksız nedenle fesh edildiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia etmiş ise de; sözleşmenin davacı tarafça fesih tarihine kadar davalı, sözleşme ilişkisini sona erdirmemiş, ihtarda bulunmamış olup ticari işte sözleşme ile bağlılık esas olmakla bu aşamadaki iddiası yerinde görülmemiştir.Davalı bayinin temerrüdü nedeni ile sözleşmenin 24 ve 25. maddeleri gereğince davacı, fesihte haklı olup cezai şart talebi yerindedir. Cezai şart aynen ifa ile birlikte değil feshe bağlı olarak kararlaştırılmış olmakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazı yerinde değildir.Sözleşmede belirlenen (her yıl 1000m3 akaryakıt ürünü) alım taaahüdü yerine getirilmemiş olup satıcı önceki dönemlerde talep etmemiş olsa da; fesihten önceki bir yıla ilişkin cezai şartı isteyebileceği gibi davacı tarafça bu hususta bayiye ihtar gönderilmiş olmakla davacı tarafın bu yöndeki cezai şart alacağından kısmen feragat ettiği de dikkate alındığında; neticeten son bir yıla ilişkin talebi miktar itibarı ile yerinde olup davalı cezai şarttan sorumludur ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Davalı istinaf dilekçesinde cezai şartın ekonomik mahvına neden olabilecek nitelikte olduğunu belirtmiş ise de; dosyada mevcut birinci bilirkişi heyeti raporunda cezai şartın ekonomik mahva neden olmayacağı açıkça belirtilmiş olmakla bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Davacının sabit yatırım gideri talebi yönünden; davacı yanca iddia edilen kalıcı yatırımların taşınmaz üzerinde yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise akdin feshinden sonra da davalı yanın aynı yatırımları kullanarak ticaretine devam edip etmediği, bir başka deyişle anılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı tespit edilerek, şayet bu yatırımların taşınmaza değer kattığının tespit edilmesi halinde bunun davacı yanca talep edilebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gereklidir. Sözleşmede sabit yatırım bedeli olarak herhangi bir tutar belirlenmemiş olup taşınmazdaki intifa hakkının Dairemiz inceleme günü itibarı ile halen tapuda devam ettiği, davacı vekilinin sunduğu intifanın terkinine ilişkin vekaletnamenin intifanın “bedelsiz” terkini talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda; Mahkemece talimat mahkemesi aracılığıyla mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporuna göre; davalıya ait taşınmaz üzerinde kalıcı yatırımların yapılmış olduğu, davalının 01.09.2011 tarihinden sonra yapıları kullanarak ticari faaliyetinde devam etmediği, bir kısım malzemelerin davacı tarafça sökülüp götürüldüğünü, yatırımlardan -yer betonu haricindekilerin- yıpranmış haliyle taşınmaza herhangi bir değer katmadığı tespit edilmiş, keza yer betonunun sözleşmenin 12.maddesine göre işletmenin kendi kurumsal standartlarının sağlanması amacıyla yapılmış olduğu dikkate alındığında sabit yatırım bedeli talebinin reddine ilişkin karar yerinde bulunmuş ve davacı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Davalı … ve … borçtan şahsen sorumlu olmayıp Davalı … ile davacı şirket arasında akdi ilişki bulunduğundan davalı … aleyhine alacak davası açılabilirse de, ipotek borçlusu olan diğer davalılar aleyhine doğrudan doğruya alacak talebinde bulunulmasının hukuki dayanağı yoktur. Keza, davacı vekili intifa hakkının terkin edilmesi nedenine de dayanıldığını belirterek mahkemenin kararının hatalı olduğunu iddia etmiş ise de; intifa hakkının tapuda terkin edilmediği dikkate alındığında bu davalılar yönünden neticeten davanın reddi kararı yerinde olup taraf vekillerinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Alınması gereken 8.161,37 TL harçtan, peşin alınan 2.040,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.121,03 TL eksik harcın davalı …’ndan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak tarafça yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 21/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.