Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3127 E. 2018/2261 K. 26.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3127 Esas
KARAR NO : 2018/2261
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2017
NUMARASI : 2016/659 2017/363
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin davalıdan makine sipariş ettiğini ve bir kısmı nakit ve havale ile bir kısmı çekler verilmek suretiyle 71.500,00 TL toplam ödeme yaptığını ancak makinenin teslim edilmediğini, davalının davaya konu çeklerden 30/04/2016 tarihli olanı işleme koyduğunu, diğer çekleri ise iade etmediğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada, asıl davadaki iddialarını tekrar etmiş, davalıya ödenen 44.000,00 TL’nin sözleşmenin feshi nedeniyle davalıdan tahsili için takip başlattıklarını, ancak davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davada; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin ikametgahı Adana mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili birleşen davada; Adana mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın menfi tespit davası ile birleştirilmesi gerektiğini bildirerek reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın konusunun taraflar arasındaki mal alım satımına yönelik verilen çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti isteminden kaynaklandığı, davalının yerleşim yerinin Adana olduğu, dosyada bulunan sözleşme sipariş formunda nakliye ve konaklamanın alıcıya ait olduğunun düzenlendiği, buna göre sözleşmenin ifa yerinin makinenin bulunduğu yer olan davalının yerleşim yeri bulunduğu, bu itibarla Adana mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; makinenin alım ve sözleşme yerinin Bursa olduğunu bildirmiştir.
Dava konusu çeklerin keşide yerinin Bursa olduğu görülmüştür.
Dosyaya sunulan sipariş formu başlıklı ve taraflarca imzalanan 21/11/2015 tarihli belgede nakliye ve konaklamanın alıcıya ait olduğu belirtilmiştir.
Davalının ikametgahının Yüreğir/Adana olduğu görülmüştür.
Birleşen davaya konu icra takibinin ise Bursa’da yapıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, sözleşme nedeniyle verilen çeklerden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu çeklerde keşide yeri Bursa olduğundan Bursa mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/03/2017 tarih, 2016/659 esas, 2017/363 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 29,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.26/10/2018