Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3125 E. 2019/2542 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3125 Esas
KARAR NO : 2019/2542
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2016
NUMARASI : 2013/330 E. – 2016/871 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın davalının sahibi olduğu … Tic. ve San Ltd. Şti. nin sigortalı çalışanı olduğunu, davacı ile davalı arasında 2 yıl 6 aydır süren iş kanununda tarif edilen şekilde bir hizmet ilişkisi olduğunu, lastik sektörü müdürü iken habersiz işten çıkartıldığını, daha sonra da oğluna firmadan mal alıp, sattığında ödemek üzere hazırlanan senede kefil olmak üzere imzaladığı senedi aleyhine kullandıkları ve haksız şekilde borçlandırıldıklarını, müvekkiline sözleşme imzalatılmak istendiğini ancak müvekkilinin imzalamadığını bu nedenle müvekkilinin haberiz olarak işten çıkartıldığını, haksız fesih nedeniyle hizmet alacağını talep ettiğinde davacıya oğluna kefil olmak için teminat senedine attığı imzasını gösterilerek icraya koymakla tehdit ettiklerini, davacıların davalı ile hiçbir şahsi borç ilişkisi bulunmadığını, senedin vade, ödeme tarih ve muhatabı gösteren kısımlarını boş olduğunu, sonradan doldurulduğunu, davanın kabulü ile davacıların davalı alacaklıya takibe dayanak senetten kaynaklanan borcun bulunmadığının tespitine, takibin şimdilik geçici olarak, dava sonunda kesin olarak durdurulmasını, sonuç olarak iptalini, haksız ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını, teminat senedini kendi lehine doldurarak menfaat tesis etmeye çalışan kötüniyetli davalı aleyhine takip borcunun %40 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini taleple dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını dosyanın gayrimenkul satışı için İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası olarak devam edildiği, takip çıkışının 108.926,85 TL olduğunu huzurdaki menfi tespit davasının 10.000 TL üzerinden kısmi olarak açıldığını ancak hukuk mahkemeleri kanun gereği davanın kısmi olarak açılması mümkün olmadığını, davacılarının davaya konu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu senedin müvekkilinden alınan paraya, borç karşılığında verildiğini, davacının bir takım kurgular ile borçtan kurtulmaya çalıştığını, davacının senedin sonradan doldurulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığı, senet icra takibine konu edilen şekliyle müvekkiline verildiğini, yasa ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince senedin sonradan rızası hilafına doldurulduğunu iddia eden davacı borçlu tarafından yazılı delil ispat etmesi gerektiğini, açılan davanın yasaya aykırı şekilde kısmi dava şeklinde açılmış olması ve davacı yan davasının haksız olması nedenleriyle reddine haksız ve kötüniyetli dava nedeniyle müvekkil lehine % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı vekili tarafından görevsizlik itirazında bulunulmuş ise de davacı … ile davalı arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı tam tersine davacının iddiasına göre ticari ilişkisi olduğu, bu ilişkinin teminatı olarak dava konusu senedin verildiği ve bu davacının babası diğer davacının da senedi kefil olarak imzaladığı, senedi davacı …’nın iş sözleşmesi ile alakalı olmadığı belirtilerek davacı vekilinin görevsizlik itirazının reddine karar verilmiş, dava dilekçesinde haksız takip nedeniyle uğranılan zarar yönünden değer belirtilmediği sonrasında da değer belirtilip harç yatırılmadığı gerekçesiyle bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacının istirdat davasına dönüşen talebi yönünden ise senedin nakden kaydına taşıdığı, teminat amacıyla verildiğine ilişkin iddiasın davacı tarafça yazılı delille ispatının gerekli olduğu, davacının yemin deliline başvurduğu, davalının duruşmadaki beyanında senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını kabul etmediği gerekçesiyle ispatlanamayan istirdat davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin somut olayların kronolojisini doğru olarak izah etmemiş olduğunu, …’nın da davalı yanında 6 ay süreyle çalıştığını, bu çalışmanın sigortaya bildirilmediğinin çok sonradan anlaşıldığının mahkemenin tespitinin aksine teminat senedini ilk olarak davalının sahibi olduğu şirkete verenin … değil, … olduğu, …’nın …. Ltd. Şti.’nin sigortalı çalışanı olduğunu, otomotiv sektöründe teamülen iş sözleşmesinin imzalanması aşamasında ön şart olarak senet istendiğini, senedin veriliş sebebinin de bu olduğunu, davalının …’dan almış olduğu şirket kasasında mevcut senedi sonradan … bilgileri ve imzasını eklediğini, …’nın adının başına da kefil ifadesini eklediğini, …’nın senedi ilk veren asli borçlu sıfatıyla imzalamış iken senede sonradan bu suretle ekleme yapıldığını, şirketin tüm çalışanlarına bu şekilde uygulama yapmakta olduğunu, İstanbul CBS’nin 2013/118573 Soruşturma sayılı dosya takipsizlik kararıyla sonuçlanmış ise de, tanık … ait ifadenin iddiayı destekler mahiyette olduğunu, senedin işe girişte güvence senedi olarak alınıp alınmadığına yönelik mahali uygulamanın tespiti için karşı tarafın muvafakati aranmaksızın tanık dinlenmesinin gerekli olduğu, senedin verildiği tarihte … davalıya ait şirket ile arasında hiç bir ticari ilişkinin olmadığını hatta … Şirketinin o tarihte henüz mevcut olmadığını, iş mahkemelerinin görevli olduğunu, Esas yönünden ise; davalının şahsi borç verdiğini beyan etmesine rağmen mahkemenin senedin dayanağı olan hukuki ilişkinin ticari iş olarak kabul etmesinin hatalı olduğunu, senet ticari borca dayanıyorsa hangi mal karşılığı verildiğinin ticari defterlerde araştırılmadığı, her iki tarafında senedin sebebinin ticari ilişki olmadığını beyan ettiklerini, davalının 04/11/2014 tarihli celse gereği borç paranın banka aracılığıyla ödendiğine ilişkin dekont sunamadığını, mahkemenin senedin sonradan doldurulduğuna ilişkin iddiaları yönünden yazı örnekleriyle bilirkişi incelemesi yapmamış olmasının hatalı olduğunu, mahkemeye yemin metni sunulduğunu ancak mahkemenin yemin metnini kabul etmeyip başka bir yemin metniyle yemin teklif ettiğini bu yüzden usule ilişkin itirazlarının olduğunu, davacı …’in hiç bir zaman daha sonra oğluna firmadan mal alıp sattığında ödemek üzere hazırlanan senede kefil olmak üzere imzaladığı senedin aleyhinde kullanıldığını iddia etmediğini, senedin vade, ödeme tarihi ve muhatap kısımlarının boş olup sonradan doldurulduğunu bu yöndeki delillerin toplanmadığını, mahkemenin aşırı yararlanmanın varlığı konusunda hiç bir inceleme yapmadan hüküm tesis etmesinin hatalı olduğunu, somut olayda irade bozukluğu ve aşırı yararlanmanın olduğunu, HMK’nın 203.maddesi gereğince tanık dinlenilmesi gerektiğini belirterek kararın usul ve esas yönünden hatalı olduğu iddiasıyla kaldırılmasını talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE:Davacı vekili, dava dilekçesinde dava değerini 10.000,00 TL olarak göstermiş olup, mahkemece menfi tespit talebi yönünden 100.000,00 TL üzerinden harcın tamamlanması için süre verilmiş bu miktar yönünden harç tamamlanmıştır.İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında alacaklı …, borçluları …, … oldukları, takibin kambiyo senedine dayalı olarak başlatıldığı, dayanak bono incelendiğinde ise; keşideci olarak … ve kefil olarak … olduğu, senette nakden kaydı olduğu 180.000,00 TL bedelli senedin lehtarının … olduğu, ödeme tarihinin 19/12/2012, tanzim tarihinin 04/07/2012 olduğu anlaşılmaktadır.İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/794 Esas sayılı dosya fotokopisinde mevcut ve işbu dosyada da davacılar tarafından senedin sonradan tanzim iddiasına dayalı olarak sunulan bono örneği incelendiğinde ise; keşideci olarak … ve kefil olarak …’nın yer aldığı, senette nakden kaydı olduğu 180.000,00 TL bedelli senedin lehtar kısmının ve ödeme ve tanzim tarihine ilişkin kısımların boş olduğu anlaşılmaktadır.Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine yönelik olarak açılmış olup, takip borcunun yargılama sırasında ödendiği mahkemece kabul edilerek istirdat davasına dönüşmüştür. İlk derece mahkemesince, istirdat davasının reddine, haksız takip nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zarar kalem yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde teminat senedini ilk olarak tanzim edenin; … değil, … olduğunu, … ile davalının sahibi olduğu şirket arasında iş akdi olduğunu ve senedin iş akdinin kurulması aşamasında teminat olarak verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının görevsiz mahkemece verilmiş olması nedeniyle kaldırılmasını talep etmiştir.Ancak davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyan dilekçesinde (02.12.2014 tarihli dilekçe ile 09.12.2014 tarihli yemine ilişkin süre verilen ara karardan sonra sunulduğu anlaşılan bila tarih dilekçeye değin); davacılardan … ile davalıya ait … Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkisinin başında teminaten 180.000,00 TL bedelli senedi imzalayarak verdiğini, davacı …’nın da oğluna kefil olmak için iş bu senedi imzaladığını açıkça belirttiği, davacı …’nın iş akdinin fesh edilmesinden sonra işçilik alacakları yönünden baskı amacı ile senedin takibe konulmak istendiğinin iddia edildiği görülmektedir. Davalı, davacıların aşamalardaki iddialarını kabul etmemiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde senedin öncelikle davacı … tarafından iş akdine dayalı olarak teminaten verildiği doğrultusunda bir iddiada bulunmamıştır. Davalı vekili, 02/04/2015 havale tarihli dilekçesinde; davacı tarafın iddiasının genişletilmesinin muvafakati olmadığını açıkça beyan etmiştir. HMK’nın 141.maddesi gereğince ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatine ilişkin hükümler saklıdır. Somut olayda davacı iddiasıyla bağlı olup, davasını ıslah etmemiştir. Keza, davalı tarafta iddianın değiştirilmesine muvafakat etmemiştir. Davacı …’nın savcılık dosyasındaki şikayet dilekçesinde de senedin ticari ilişkiye dayalı olarak teminat amacı ile tanzim edildiği açıkça belirtilmiştir. Açıklanan nedenle mahkemenin görev itirazının reddine dair kararı yerinde olup bu husustaki istinaf istemi kabul edilmemiştir. Davacılar tarafından sunulan vade, ödeme tarihi ve lehtarı bulunmayan bono fotokopisinde de, takibe konu bono fotokopisinde de nakden kaydı bulunmaktadır. Dava konusu senetlerin öncelikle davacı … ile davalının sahibi olduğu … Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiye istinaden teminat olarak verildiğinin ispat yükü davacı taraftadır ve bu hususta kesin delil ibrazı gereklidir. Borç, kambiyo senedine dayalı olup imzası inkar olunmayan senet yönünden davalının şahsen borç verdiğini ise ispat yükü bulunmamaktadır.Mahkemenin anılan gerekçeyle tanık dinletme talebini kabul etmemesi yerindedir. Keza, dava dilekçesi itibariyle senedin davacı … tarafından ticari ilişkiye istinaden verildiği iddia edilmiş olmakla iş akdi yönünden teminat senedi alınmasına ilişkin teamül olup olmadığı hususu iddianın değiştirilmesi mahiyetinde olduğundan bu hususta da tanık dinletilemeyecektir. Davacı vekili, dava dilekçesinde senedin hizmet ilişkisinin başında işverenin zoruyla alındığını ve irade bozukluğu, aşırı yararlanma olduğunu, iddia etmemiş olup iddiasının genişletilmesi mahiyetindeki iş bu istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.Davacı taraf, yemin deliline başvurmuş olup buna ilişkin 1 sayfadan ibaret yemin metni sunmuştur. Davacı vekili yemin metninin tamamen uygulanmadığını belirterek bu hususu istinaf sebebi olarak göstermiş ise de; somut olayda ispatı gereken husus, senedin teminat amacıyla verilip verilmediğine ilişkin olmakla mahkemece yerinde olarak yemin metnindeki diğer hususlar yönünden yemin eda ettirilmemiştir. Her ne kadar senedin açık senet olarak düzenlenmediği hususunda yeminli beyan alınamayacak ise de; bu husus sonuca etkili olmadığından davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olup davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353 1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;
a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacılar tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 15/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.