Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3074 E. 2019/2419 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3074 Esas
KARAR NO : 2019/2419 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2017
NUMARASI : 2016/164 E. – 2017/43 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı taraf dava dilekçesinde; müvekkilinin yaratanı ve gerçek hak sahibi olduğu aynı zamanda ticaret unvanı da olan tescilli ” … ” markası , tanınmış marka olduğunu, davalının müvekkilinin tescilli markası ve aynı zamanda ticaret unvanı olan “… ” ibaresini haksız kullanımının müvekkilinin itibarından ve tanınmışlığından yararlanması demek olduğunu, müvekkilinin bu durumda hak kaybına uğradığının çok açık olduğunu, davalı şirketin ticaret unvanından … kelimesinin terkin edilmesine, www…..com. İnternet alan adı ile …@….com e posta adresinin silinmesine ve terkinine, … ifadesinin yer aldığı ürünlerin, tanıtım ve iş evraklarının toplatılmasına ve imha edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde ; müvekkilinin … ibaresini uzun zamandan beri kullandığını ve ticaret unvanı olarak kullanmakta bayraklar üzerinde herhangi bir marka kullanımının söz konusu olmadığını, müvekkilinin kullanımının ticaret unvanı ve bu unvana dayalı internet üzerinde kullanımının söz konusu olduğunu, kendi yaptığı faaliyet alanıyla ilgili olduğunu, davacı tarafın tescilli marka kapsamında bayrak imalatı konusunda bir faaliyeti olmadığını, … ibaresinin tüm sınıflarda kullanımı olmayan hususlarda da kötü niyetli tescil edilmişti olduğunu, müvekkilinin kullanımının yasal hakkına dayalı yerinde olmayan davanın reddini, talep etmiştir. Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/02/2017 tarihli 2016/164 Esas-2017/43 Karar sayılı kararıyla; “davalı tarafa ait ticaret unvanının tescilinden itibaren 8 yıl aşkın bir süre geçtiği, TMK 2. maddesine göre herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uygun hareket etmek zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı, davalıya ait Ticaret unvanının tescilinden itibaren aradan geçen süre dikkate alındığında sessiz kalma nedeniyle hak kaybı söz konusu olduğu, uzun süre geçtikten sonra terkinin talep edilmesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, davacıya ait tescilli marka tescil tarihi dikkate alındığında marka başvurusunun 23.07.2011 tarihinde yapılmış 2015 yılında tescil edildiği, davalı tarafın ticaret unvanı ve ürünler üzerinde kullanımının davacının marka tescil tarihinden daha önce olduğu, 2009 yılından bu yana kullanıma sessiz kalınması dikkate alındığında; ticaret unvanının tescilli şekli ile kullanımı engellenemeyeceğinden internet alan adı olarak ticaret unvanının kullanılması yasal bir hak olduğundan markaya yönelik tecavüz ve internet alan adı terkini yönünden davacı taraf taleplerinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin sessiz kaldığına dair tespitin yerinde olmadığını, davalı şirketin unvanını farkettiği anda ihtar çektiğini, iyi niyetli olmama tespitinin de hatalı yapıldığını, müvekkilinin ticaret ünvanının 1990 yılından beri tescilli olduğunu, dava konusu 2012/65672 sayılı marka dışında müvekkilinin 1997,1998 ve 2012 yıllarında tescil ettirdiği … asıl unsurlu markalarının dikkate alınmadığını, davalı ile müvekkilinin faaliyet alanları arasındaki çakışma ve karıştırma ihtimalinin dikkate alınmadığını, davalının kullanımlarının müvekkilinin markasına mütecaviz olmasına ve davalının eskiye dayalı kullanımı olmamasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davacı tarafa ait marka tescil kaydından; …. sayılı … markasının 04, 11, 19, 23, 24, 25, 36, 37, 39. sınıflarda 23.07.2012 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile tescil edildiği ,sahibi adına geçerliliğini koruduğu celp edilen kayıttan anlaşılmıştır. Taraflara ait ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, davalı tarafa ait … San. Tic. Ltd. Şirketinin 12.08.2009 tarihinde tescil edildiği, davacıya ait …’ nin 06.12.1990 tarihinde ticaret sicil kayıtlarının tescilli olduğu gelen kayıttan anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; ticaret ünvanı ve tanınmış olduğunu beyan ettiği … başvuru numaralı markasından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalının ticaret ünvanının terkinini , markaya tecavüzün tespiti, meni ve refini, internet sitesi alan adının ve e-mail adresinin silinmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince ticaret ünvanı yönünden açılan davanın sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirildiği, davalı tarafın ticaret unvanı ve ürünler üzerinde kullanımının davacının marka tescil tarihinden daha önce olduğu, internet alan adı olarak ticaret unvanının kullanılmasının yasal bir hak olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalı ticaret ünvanının farkına varır varmaz dava açtıklarını, sessiz kalma yönündeki mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını beyan etmişse de davalı şirketin 12/08/2009 yılında ticaret siciline tescil edildiği, sicilin aleni olduğu, davacının tacir olup basiretli davranmakla yükümlü olduğu, aradan geçen zaman içerisinde dava açmayıp 06/09/2016 tarihinde dava açmasının TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu, ticaret unvanının terkini davası yönünden sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirildiğine ilişkin, mahkeme karar ve gerekçesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin 2012/65672 başvuru numaralı markasından önceki tarihli başka markalarının da bulunduğunu ileri sürdüğü anlaşılmışsa da, HMK 357/1 maddesi gereğince dava dilekçesinde ve yargılama sırasında dayanmadığı markalarına istinaf aşamasında dayanamayacağı ve iddiasını genişletemeyeceği kanaatiyle diğer marka tescil kayıtları incelenmemiştir.Davacı tarafın … başvuru numaralı markasının 24. Sınıfta “bayraklar ve flamalar” emtia grubunda tescilli olduğu anlaşılmışsa da, davacının markasının başvuru tarihinden önce davalı tarafça sunulan 31/05/2006 ve 30/12/2008 tarihli faturalarda davalı şirket yetkililerince “…. ” ibaresi ve logosuyla markasal kullanıldığı, davalının internet sitesinin alan adının….com olduğu, ticaret ünvanının çekirdek unsurunun alan adı olarak kullanılmasına yasal engel bulunmadığı, internet sitesinin davacının faaliyet gösterdiğini beyan ettiği dava dilekçesindeki faaliyet alanları dışında “bayrak ve flama” üretim, satış tanıtım faaliyetlerinde kullanılması nedeniyle karışıklığa neden olmayacağı, kullanımın dürüstlük kuralı çerçevesinde yerine getirildiği kanaatiyle yerinde görülmeyen davacı istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.