Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3061 E. 2019/2404 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3061 Esas
KARAR NO : 2019/2404
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2016
NUMARASI : 2016/398 2016/1449
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 13/10/2015 tarihinde 388 adet çelik burunlu ayakkabıyı 8.799,88 TL bedel karşılığı satın aldığını, ayakkabıların kullanıldıkça burun kısmından açılmalar olduğunu, durumun gizli ayıptan kaynaklandığını, ayakkabıların tüketicilere satıldığını, ancak satılanların tamamının iade edildiğini, durumun davalıya ihbar edildiğini, ancak davalının fatura bedelini ödemediği gibi ayakkabıları iade de almadığını belirterek müvekkilince ödenen 8.799,84 TL’nin davalıdan ticari faiziyle alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu malları imalatçıdan temin ederek davacıya satıp teslim ettiğini, davacının mallara yapmış olduğu inceleme neticesinde herhangi bir ihtirazi kayıt sunmadan malları teslim aldığını ve bedelini ödediğini, alışverişin üzerinden yaklaşık 5 ay geçtikten sonra ayıp hususunun ileri sürüldüğünü, davacı tarafından çekilen ihtarnameye cevap verdiklerini, uyuşmazlığın ticari satımdan kaynaklandığı, davacının 6102 Sayılı TTK’nun 23/c ve TBK’nun 223.maddesindeki ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ayrıca iade edilen ürünler ile ilgili iade faturası da sunmadığını, davacıya iade olup olmadığının defterlerinin incelenmesi sonucu ortaya çıkacağını, herhangi bir iade var ise ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığının anlaşılacağını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu ayakkabıların 2007 ve 2008 yıllarında imal edildiği, ayakkabılarda taban açılmalarının yanı sıra çelik bombe ve bel bölümünde vardola açılmaları olduğu, iş ayakkabılarının en fazla 5 yıl süreyle depolanabileceği, ayıpların imalat hatasından kaynaklandığı, ayakkabıların raf ömrünün de uygun olmadığı, söz konusu ayıpların gözle muayene ile anlaşılmayacağı, ürünlerin büyük kısmının gizli ayıplı olduğu, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğu bulunduğu, davacının davadan önce gönderdiği ihtarnamede malları iadeye hazır olduğunu bildirmekle bu konuya ayrıca temas edilmesine gerek olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar etmiş, kabul anlamına gelmemekle birlikte mallarda gizli ayıp bulunduğunun varsayılması halinde dahi satıştan yaklaşık 5 ay sonra ayıp çıktığının belirtilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüketicilerin davacıya iade yapması halinde durumun derhal müvekkiline ihbarı gerektiğini, mahkemenin bu ürünlerin ne zaman tüketicilere satıldığını araştırmadan hüküm tesis ettiğini, davacının bu ürünleri hangi tarihte iade aldığı konusunda iade faturası sunmadığını, eğer iade olmuş ise bu iade tarihi itibariyle davacının kanunda öngörülen ihbarların süresi içinde yapılıp yapılmadığının anlaşılacağını, fakat mahkemenin iddaları dikkate almadığını, somut olayda TTK’nun uygulanması gerektiğini, TTK’nun 23/c ve TBK’nun 223.maddeleri dikkate alındığında müvekkile süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılmadığını, replik dilekçesinde firmalarının yazar kasa fişi perakende satış yaptıklarını, bu nedenle fatura iadesi yapılmadığının ileri sürüldüğünü, davacının davasının teknik olarak maddi tazminat davası olup uğradığı zararı ispatlaması gerektiğini, mahkemenin savunmalarını karşılamadığını, yine ürünlerin iadesine hükmedilmediğini, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri satarak gelir elde ettiğini, ayrıca bu ürünlerin bedelini de müvekkilinden alarak sebepsiz zenginleştiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacıya düzenlenen 13/10/2015 tarihli faturanın 8.799,84 TL bedelli olup içeriğinde 388 çift çelik burunlu ayakkabı olduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya çekilen 09/03/2016 tarihli ihtarnamede; davalıdan alınan malların ayıplı çıktığı, fatura bedelinin iade edilmesinin, ayrıca malların geri alınmasının istendiği, ihtarnamenin 13/03/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 16/03/2016 tarihli ihtarnamede; malların ihtirazi kayıtsız teslim alındığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; dava konusu iş ayakkabılarının davacı işyerinde 388 çift olarak mevcut olduğu, bunların 2007 ve 2008 yıllarında imal edildiği, iş ayakkabılarında taban açılmalarıyla birlikte çelik bombe ve bel bölümünde vardola açılmaları hatalarının mevcut olduğu, ayakkabılardaki ayıbın imalat hatasından kaynaklandığı, imalat tarihi dikkate alındığında raf ömrünün uygun olmadığının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf davalıdan aldığı ayakkabıların ayıplı çıktığını iddia ederek bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı taraf ise davacının ödemeyi yaptığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunmuştur. Yapılan bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağı üzere dava konusu ayakkabılarda taban açılmalarıyla birlikte çelik bombe ve bel bölümünde vardola açılmaları hatalarının mevcut olduğu, bu durumun imalat hatasından kaynaklandığı, iş ayakkabılarının uygun koşullarda en fazla 5 yıl depolanabileceği ve dava konusu ayakkabıların imal tarihi de dikkate alındığında raf ömrünün uygun olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dava konusu satışla ilgili olarak davalı tarafından düzenlenen faturanın 13/10/2015 tarihli olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafın bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 2007 ve 2008 yılında imal edilen ayakkabıların raf ömrü geçtiği halde 2015 yılında davacıya sattığı, bu itibarla 6098 Sayılı TBK’nun 225.maddesi uyarınca ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak yapılan keşifte satıma konu 388 çift ayakkabının davacı işyerinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece de bedel iadesine hükmedildiğinden ayakkabıların davalıya iadesine hükmedilmemesi isabetsiz olup bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf talebinin yerindedir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2016 gün, 2016/398 Esas, 2016/1449 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; 8.799,84 TL’nin dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birlikte ifa kuralı gereğince davacı işyerinde bulunduğu belirtilen davaya konu 388 çift ayakkabının davacıdan alınarak davalıya iadesine, işleyecek faiz talebinin reddine, 4-Alınması gereken 601,28 TL harçtan, peşin yatırılan 150,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 451,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 5-Davacı tarafça yapılan ve peşin harç dahil edilerek hesaplanan 983,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 8- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 21,20 TL posta masrafı olmak üzere toplam 106,90 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/11/2019