Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3059 E. 2019/2411 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3059 Esas
KARAR NO : 2019/2411
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2017
NUMARASI : 2015/1864 2017/203
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin faturalardan kaynaklanan bakiye alacağının tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, vekaletnamesini sunmakla birlikte davaya ilişkin beyanda bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağı için icra takibi başlattığı, davalının davaya cevap vermediği, davacı tarafça faturalara konu hizmetlerin davalıya verildiğinin ispat edilmesi gerektiği, davacı defterlerinde her ne kadar davalıdan alacaklı olduğu gözükmekte ise de, 2014 ve 2015 yılı faturaları incelendiğinde faturaların alt kısımlarında davacı kaşe ve imzasının bulunduğu, yani faturaların kapalı olduğu, kapalı faturanın borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, davacının alacağını yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, ancak ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin bilirkişi raporundaki tespitleri bir kenara ittiğini, oysa bilirkişi incelemesinden geçen ticari defter ve kayıtların kesin delil niteliğinde olduğunun gözden kaçırıldığını, konuyla ilgili Yargıtay 15 HD’nin 2016/4087 Esas – 2017/261 Karar sayılı ilamı gözetildiğinde, davalının defter ibraz etmemesi de dikkate alınarak davalarını ispatlamış olduklarını, öte yandan açık faturaların mahkemece sehven kapalı fatura olarak değerlendirildiğini, oysa mahkemeye sunulan faturalar fotokopi olup bilirkişi incelemesi sırasında bilirkişinin talebi üzerine faturaların sahte olup olmadığının anlaşılması için aslı gibidir anlamına gelecek şekilde bizzat davacı vekili olarak kendisi tarafından şirket kaşesi basıldığını ve imzalandığını, oysa faturaların açık olduğunu, bu nedenle faturaların aslını istinaf dilekçesi ekinde sunduklarını, kaldı ki faturaların ödendiğine dair bir savunmada yapılmadığını bildirmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde 12 adet 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait faturaların sunulduğu, söz konusu faturaların açık fatura olduğu, yine istinaf dilekçesi ekinde 2015 yılına ait 3 adet, 2014 yılına ait 3 adet olmak üzere 6 adet faturanın daha sunulduğu, söz konusu faturaların açık fatura olarak düzenlendiği görülmüştür. Dava dosyası içinde bulunan 2014 yılına ait 3 adet fatura ile 2015 yılına ait 3 adet fatura fotokopisi ve sağ orta kısımlarında davacı şirket kaşesinin basıldığı ve bu kaşe üzerinde ıslak imza bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 05/08/2015 tarihinde 12.815,51 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borçlarının bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın defter ibraz etmediği, davacının 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarına ait defter ibraz ettiği, davacı muavin kayıtlarında davacının 2013 yılında ve 12/06/2013 tarihinde 1.301,07 TL alacaklı olduğu, 2014 yılında ise 8.328,44 TL alacaklı olduğu, bu alacağın 2015 yılına devrettiği ve 2015 yılında ise davacının 11.514,44 TL alacaklı bulunduğunun görüldüğü, davacının alacağına dayanak oluşturduğu faturaların 2014 ve 2015 tarihli toplam 19.408,44 TL’lik faturalar olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.514,44 TL alacağı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Takibe konu fatura içeriklerinin kalibrasyon hizmet bedeline ilişkin olduğu görülmüş olup söz konusu bu hizmetin verildiğinin ispat külfeti davacıdadır. Dava dosyası içeriğinde sunulan delillerin değerlendirmesinde, davacının söz konusu hizmeti verdiğini kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça davalının defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle davacı defterlerinde gösterilen alacak kaydına itibar edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, ticari defterler tek taraflı tutulduğundan, içindeki kayıtların doğruluğunun başka delillerle kanıtlanması gerekir. Somut olayda davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmemiş ise de, münhasıran davalı defterlerine dayanılmadığından ve de davacının fatura içeriğindeki hizmetleri verdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekili ayrıca takip dayanağı faturaların kapalı fatura olmadığını, bu konudaki mahkeme gerekçesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf dilekçesi ekinde 2014 ve 2015 yıllarına ait fatura asıllarını sunmuştur. Dava sırasında mahkeme dosyasına sunulan faturaların fotokopi olup sağ orta kısmına kaşe ve ıslak imza atıldığı görülmüştür. Gerçekten de istinaf dilekçesi ekindeki 23/03/2015 tarihli 354,00 TL bedelli, 13/02/2015 tarihli 236,00 TL bedelli, 06/01/2015 tarihli 10.490,20 TL bedelli, 07/04/2014 tarihli 354,00 TL bedelli, 23/01/2014 tarihli 7.089,44 TL bedelli, 08/01/2014 tarihli 885,00 TL bedelli faturaların asıllarının sunulduğu, bu faturaların açık fatura olarak düzenlendiği, ortasında veya alt kısmında davacı kaşe ve imzasının bulunmadığı görülmüş olup mahkemenin bu faturaların kapalı fatura olup ödendiğine ilişkin karinenin aksinin ispatlanamadığı şeklindeki gerekçesi yerinde değildir. Her ne kadar bu gerekçe yerinde değil ise de, gerek ilk derece mahkemesinin yukarıda özetlenen gerekçesi ile dairemizin kararının gerekçe bölümündeki kısımlar dikkate alındığında, davacı tarafça takibe konu edilen cari hesabı oluşturan faturaların içeriğindeki hizmetlerin verildiği usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığından, sonucu itibariyle doğru olan karara yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/11/2019