Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3027 E. 2019/2882 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3027 Esas
KARAR NO : 2019/2882
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2016
NUMARASI : 2013/261 2016/545
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin ticari ilişki gereğince dava dışı keşideci … ait 5 adet çeki teslim aldığını, dava konusu 31/07/2013 tarihli, 15.000,00 TL bedelli çekin muhatap bankasının … bankası olduğunu, dava konusu çekin de aralarında bulunduğu 250 adet çekin müvekkilinin arabısından çalındığını, çeklerin iptali için Bakırköy 4.ATM’de çek iptali davası açtıklarını, yapılan ilan akabinde tüm çekler yönünden ödemeden men kararı verildiğini, dava konusu çekte yer alan davalılar ile müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisinin ve ilgisinin bulunmadığını, ayrıca bu kişilerin müvekkilinin ve keşidecinin faaliyette bulundukları tekstil sektörü ile bir alakalarının olmadığını, davalı …’nin çek nedeniyle alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini belirterek çek bedelinin ödenmemesi yolunda tedbir kararı verilmesini, ayrıca çekin istirdadını, çek bedelinin tahsil durumunda ise bedelinin işlemiş ticari faiziyle istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin çeki lehtar sıfatıyla elinde bulunduran iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, çekin ciranta … ve … tarafından borçlarına karşılık cirolanmak suretiyle müvekkiline verildiğini, keşideci … bu çeki imzalayarak tacir çeki olarak hamiline düzenlediğini, çekin tarihinde tahrifat bulunmadığını, davacının çekte cirosunun bulunmadığını, bu nedenle davacının husumet ehliyetinin olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. Yargılama sırasında davacı vekilince davalılar …, … ve …’a karşı açtıkları davadan feragat ettiği görülmüştür. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının öncelikle çekte meşru hamil olduğunu ve davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiği, davacının çekte cirosunun bulunmadığı, dolayısıyla çekin meşru hamili olduğunu ispatlayamadığı gibi, davalının da çekin iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu da ispatlayamadığı, çekin görünüşteki ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı gerekçeleriyle davalı … ve … yönünden davanın reddine, davadan feragat nedeniyle de davalılar …, … ve … hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca dosya kapsamındaki delillere bakıldığında dava konusu çekin müvekkilinin kayıtlarında yer aldığı ve müvekkilinin yetkili hamil olduğunun anlaşıldığını, adli tıp kurumunun çekte tahrifat yapıldığına ilişkin raporunun mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında çekin keşide tarihinin 31/07/2013 olarak yer aldığını, oysa çekin davalı … tarafından tahrifatı sonucunda keşide tarihinin 31/04/2013 olarak geriye alındığını, böylelikle çekin savcılık tarafından verilen ve 17/06/2013 tarihinde tebliğ edilen el koyma kararından önce tahsil edilmek istediğini, bütün bu hususların davalıların kötüniyetli ve ağır kusurlu hareket ettiklerini gösterdiğini, çekte tahrifatın iyiniyet iddiasını ortadan kaldırdığını, çekin rıza dışı elden çıktığını, davalı …’nin dosyaya sunduğu araç sözleşmesine istinaden çeki aldığını iddia ettiğini, ancak 27/02/2013 tarihli sözleşmenin ödeme şartlarında iki gün evvle yaptıkları sözleşmede verilen 30.000,00 TL nakit yerine bir kısım çeklerin alındığının belirtildiğini ve çeklerin sözleşmenin farklı yerlerine yazıldığını, altına da araç satışı olmadığından çeklerin iade edildiğinin yazıldığını, ancak bu kısma tarafların paraf atmadıklarını, 25/02/2013 tarihli sözleşmede ödeme şartları kısmında “30.000,00 TL nakit verildi” denilmekte iken iki gün sonra düzenlendiği iddia olunan 27/02/2013 tarihli sözleşmede ise “25/02/2013 tarihli sözleşmeye istinaden verilne 30.000,00 TL nakde karşılık 15/04/2013 tarihinde 5.000,00 TL bedelli çek, 31/04/2013 tarihli 15.000,00 TL bedelli çek….” ifadelerine yer verildiğini, ilk sözleşmede nakit ödenen paraya karşılık ikinci sözleşmede çekler verildiğinin belirtildiğini, oysa nakit alınan bedelin iki gün sonra iade edilmesinin hayatın olağan akışına ve ticari mantığa aykırı olduğunu, tüm bu hususların çeklerin çalıntı olması da gözetildiğinde, davalıların kötüniyetli hareket ettiğini gösterdiğini, ancak mahkemenin bu hususları incelemediğini, gerekçesinde de belirtmediğini bildirmiştir. Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı …’nin, diğer davalılar ile dava dışı … aleyhine dava konusu çeke dayalı olarak toplam 17.194,83 TL’nin kambiyo senetlerine özgü yolla tahsili için 23/08/2013 tarihinde takip başlattığı, takip dayanağı çekin 31/04/2013 tairhli, 15.000,00 TL bedelli, keşidecisinin dava dışı … olup hamiline düzenlendiği, çek arkasındaki cirantaların ise sırasıyla davalılar …, …, …, …. ve … olduğu, çekin 30/04/2013 tarihinde ibraz edildiği, mahkemenin ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığının bildirildiği, dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı görülmüştür. Davalı … vekili tarafından 31/10/2014 tarihli dilekçede; müvekkilinin 25/02/2013 tarihli oto satış sözleşmesinde araç satışı …’e 30.000,00 TL nakit verdiğini, ancak araç üzerinde hacizler bulunması nedeniyle devrin gerçekleşmediğini, bu nedenle aracın 27/02/2013 tarihinde …’e edilerek 30.000,00 TL bedele karşılık çek verildiğini, keşidecinin …olduğunu, davacının çekte cirosu bulunmadığını bildirmiş, bu beyan dilekçesi ekinde sunduğu 25/02/2013 tarihli adi yazılı oto ön satış sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde; satıcının …, alıcının … olduğu, satış bedelinin 60.000,00 TL kararlaştırılıp 30.000,00 TL nakit verildiğini, kalan 30.000,00 TL’nin ise araç satışında ödeneceğinin bildirildiği, 27/02/2013 tarihli sözleşmede ise; 25/02/2013 tarihli sözleşmeye istinaden verilen 30.000,00 TL nakde karşılık 15/04/2013 tarihli 5.000,00 TL bedelli, 31/04/2013 tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 28/02/2013 tarihli 4.000,00 TL bedelli çeklerin alındığının, araç satışı olmadığından dolayı aracın iade edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacı şirket ile dava dışı şirket arasında 2012 yılından itibaren yoğun bir ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından dava dışı şirkete faturalar düzenlendiği ve davacıya bunun karşılığında çek, senet ve nakit ödemeler yapıldığı, dava konusu çekin davacının yasal ticari defterlerinde kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/04/2016 tarihli adli tıp raporunda; inceleme konusu çekin tanzim tarihinin ay hanesinin birler basamağında evvelce var olan ve ne olduğu mevcut bulgularla tespit edilemeyen rakamın fiziksel yöntemlerle silinerek yerine benzer fiziki evsafta kalem ile 4 rakamının yazıldığının bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilince 05/05/2015 tarihli celsede; … hakkındaki davayı atiye terkettikleri yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı vekilinin 01/10/2015 tarihli celsede; davalılar … ve … hakkındaki davayı atiye terkettikleri yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, çekin istirdadı, çek bedelinin tahsili halinde ise bedelinin işlemiş faiziyle tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu çekin de aralarında bulunduğu çeklerin çalındığını iddia etmiştir. Dava konusu çekin incelenmesinde; keşidecisinin dava dışı … olup hamiline düzenlendiği, çek arkasındaki cirantaların ise sırasıyla davalılar …, …, …, … ve … oldukları görülmüştür. Bir başka ifadeyle dava konusu çek üzerinde davacının herhangi bir cirosu ve sıfatı yoktur. Bu tür davalarda davacının öncelikle çekin meşru hamili olduğunu kanıtlaması, daha sonra ise davalı tarafın çeki iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerekir. Davacı tarafın ticari defterlerinde dava konusu çekin kaydına rastlanılmadığı gibi, dava konusu çekte tahrifat bulunmadığı da alınan raporlardan anlaşılmıştır. Somut olayda davacı taraf, dava konusu çekte meşru hamil olduğunu kanıtlayamamıştır. Mahkemece, açıklanan bu hususlar gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2019