Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/3010 E. 2019/2362 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/3010 Esas
KARAR NO : 2019/2362 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2016
NUMARASI : 2015/649 E., 2016/808 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili… kardeşi diğer müvekkillerinin müşterek çocuğu olan … 04/07/2013 tarihinde davalı sürücü …’in kullandığı, davalı …’in maliki bulunduğu diğer davalı … şirketinin sigortacısı bulunduğu .. plaka sayılı araçta seyahat ederken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, konuyla alakalı Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/87 esas sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığından bahisle müvekkilleri … ve …’ın her biri için 1.000,00’er TL maddi tazminat, müvekkili … ve … için 120.000,00’er TL, küçük … için de 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta maddi tazminat istemlerini ıslah ederek müddeabihi toplam 66.078,50 TL.’ye arttırmıştır.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti, kusur ve zarar miktarıyla sınırlı olduğunu, olayın araç sürücüsünün taşımasının üzerinde yolcu olması nedeniyle geldiğinden sigortalıya rücu hakkını saklı tuttuklarını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; olayda davacılar dahil yolcuların şoför müvekkile hızlı gitmesi yönünde terkinde bulunmaları, eve geç kaldık diyerek dikkati dağıtmaları, adli tıp raporunda da ifade edildiği üzere sürücünün hatır taşıması yapması karşısında müterafik kusurun bulunduğunu, müvekkillerinin davacıların her türlü maddi ve manevi desteğini sağlamak istediklerini, olay yerinde keşif icra edilerek ortak kusur ve hatır taşıması hususlarının da dikkate alınıp rapor alınması gerektiğini, fiil destek olgusunun gerçekleşmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “olay günü davalı-sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı …’in maliki ve diğer davalı … şirketinin sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracıyla araç içerisinde … olduğu halde Silivri’den Büyükçekmece istikametinde seyir halindeyken … Mevkii, … AVM karşısına geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek gidişine göre yolun solundaki su kanalına girip orta bariyerlere ve aydınlatma direğine çarpması sonucunda davacıların kardeşi ve müşterek çocuğu … ölümüne, başkalarının da yaralanmasına neden olduğu, olayda tüm kusurun davalı sürücüde olduğu, olay nedeniyle SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalı … şirketi tarafından 18.771,88 TL ödeme yapıldığı, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sıcağı sıcağına alınan ifadelere değer verilmek suretiyle sürücünün yolcuları … denize götürmek suretiyle hatır taşıması niteliğinde bulunduğu, araç sürücüsü …’ın alkol aldığını bilmelerine rağmen alkollü sürücünün aracına binmek suretiyle kusura ortak oldukları, alınan aktüerya bilirkişi raporuna göre güncellenmiş haliyle sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme de mahsup edilmek suretiyle davacı … talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 27.388,29 TL, davacı anne …’ın ise 38.690,20 TL olduğu, yukarıda belirtildiği surette taşımanın hatır taşıması olması nedeniyle TBK nun 51.maddesi uyarınca takdiren 1/6 keza sürücünün alkol aldığının bilinmesine rağmen seyahat edilmesi karşısında TBK.nun 52. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında orta kusurlar nedeniyle indirim yapılması uygun görülerek sonuç itibariyle aşağıdaki miktarlarda adı geçenler lehine maddi tazminatlara karar verilmiş, olayın niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, aranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları, manevi tazminatın tarafların zenginleşmesine veya yoksulluğa düşmesine sebebiyet veremeyeceği” gerekçesiyle davacıların maddi tazminat istemlerinin ıslah edilmiş haliyle kısmen kabulüne ve TBK.’nun 51. maddesi uyarınca takdiren 1/6 keza TBK.’nun 52. maddesi uyarınca da 1/6 oranında indirimler yaptırılmak suretiyle davacı … için sonuç itibariyle takdiren 18.258,86 TL, davacı … için aynı surette indirimler yaptırılmak suretiyle takdiren 25.793,46 TL.’nin davalı … şirketi için dava tarihinden (poliçede yazılı limitle sınırlı olmak kaydıyla) diğer her iki davalı için ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile takdiren davacılar … ve … için 15.000,00’er TL., davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve mütesesilen tahsili ile adı geçenlere verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … A.Ş. vekili istinafında ; dava açılmadan önce ödeme yaptıklarını ve davanın bu ibranamenin iptali mahiyetinde olduğunu ancak dava devam ederken yeniden sulh olduklarını ve sulh neticesine göre karar verilmesi gerektiği halde mahkemenin sulh belgesini tartışmadan ıslah dilekçesine göre birtakım indirimler yaparak hatalı hüküm kurduğunu, sulh ile birlikte artık davacıların davalı … şirketinden bir talepte bulunamayacaklarını , kararın kaldırılarak davanın müvekkili sigorta şirketi açısından reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Diğer davalılar vekili istinaflarında ; kusur durumunun hatalı tespit edildiğini, müterafik kusurun fazla olması nedeni ile indirimlerin eksik yapıldığını , takdir olunan manevi tazminatın zenginleşmeye neden olacak düzeyde olduğunu, araç maliki davalının olayda kusurunun bulunmadığı hususunun gözetilmediğini, kararın kaldırılması gerektiğini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava davalı … şirketi açısından dava öncesi ödemenin yetersizliği nedeni ile ibranamenin iptali niteliğinde bir destekten yoksun kalma tazminatı , diğer davalılar açısından da sürücünün ve araç malikinin sorumluluğuna dayalı bir destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davasıdır.Davalı… tarafından dava açılmazdan önce ibraname karşılığında davacı … 17.295,43 TL ve davacı …’e 21.682,29 TL olmak üzere toplam 38.977,72 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Yasa’nın Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar başlıklı 111.maddebsinde “… Bu Kanunla öngörülen hukukî sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir….” düzenlemesi mevcuttur.Davacı yanın davalılardan sigorta şirketi açısından açtığı dava bu mahiyettedir. Ancak dava devam ederken sigortalı davalı ile sigortacı davacı arasında 2. kez sulh anlaşması yapıldığı görülmektedir.Buna göre davacı yan ile davalı yan yeniden sulh olmuş ve davacı vekili Av. … davalı yandan 17.920 TL maddi tazminat alarak davadan feragat etmeyi taahhüt etmiştir.Bu ikinci sulh HMK 313 ve devamı maddelerince değerlendirilmelidir. Zira 2918 Sayılı Yasanın 111. maddesinden çok farklı bir hukuki müesseseddir. Davacı 2918 111. e göre zaten dava açmış, buna rağmen tekrar sulh olmuş yine aynı maddeye dayanarak tekrar ibranamenin iptalini istemektedir. Davalı … şirketi 315. maddeye göre sulh anlaşmasının tasdikini talep etmiştir. Mahkemece bu konuda bir işlem yapılmadığı da görülmektedir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Aşırı yararlanma veya irade bozukluğu gibi hallerde sulhün iptali talep edilebilir. Davacı yanın davaya devam edeceğini bildirmesi üzerine MAHKEME SULHÜN İPTALİNE İLİŞKİN DAVA AÇMAK ÜZERE süre vermesi gerekecektir ( Bknz. HMK 315 .madde hükümet gerekçesi )Davacının böyle bir iptal kararı getirmediği, mahkemenin de sulh anlaşmasını yok kabul ederek karar verdiği görülmektedir. Bu nedenle diğer davalıların istinaf başvurularının bu aşamada incelenmesi gerekmediğinden davalı … şirketinin istinaf başvurusu kabul edilerek sunulan beyanların gereğinin yapılması yasal zorunluluk olmakla bu zorunluluklar tamamlanmadan verilen karar eksik inceleme ve araştırma ile verilmiş bir karar olmakla kaldırılmasına ve gereğinin yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE ; HMK 353/1-a-6 madde uyarınca ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,dosyanın belirtilen hususlarda yargılama yapmak üzere İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE 2- Gönderme gerekçesine nazaran şu aşamada diğer davalı yanın istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına 3- Her iki davalı yanın da istinaf peşin harçlarının kendilerine iade edilmesine 4- Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 85,70 TL, tebligat gideri 11,00 TL , posta gideri 27,40 TL ki toplam 124,10 TL istinaf yargılama giderinin davacı yandan alınıp davalı… A.Ş. ye verilmesine 5-Davalılar … ve …’in istinaf talepleri incelenmemiş olmakla birlikte dava değeri itibariyle sonuçtan olumlu etkilenecek olmalarına nazaran bu davalılarca yapılan başvuru harcı gideri 85,70 TL ve tebligat gideri 11,00 TL olmak üzere toplam 96,70 TL yargılama giderinin davacı yandan alınıp bu davalılara verilmesine 6-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 madde gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi.01/11/2019