Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2972 E. 2019/2344 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2972 Esas
KARAR NO : 2019/2344 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2017
NUMARASI : 2014/775 E., 2017/146 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davalı …. A.Ş. ile … Tic. Ltd. Şti. arasında medikal ürün satışı yapıldığını ve bu ürün satışlarından doğan faturaların İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında eklendiğini, Borçlunun 27/01/2014 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazda davalı borçlu borç doğuran ilişki olan alım-satım sözleşmesine, bu ilişkilerde doğan borca ve faturalara karşı herhangi bir itirazının söz konusu olmadığını, bu nedenle müvekkilinin para alacağı için İcra ve İflas Kanunu’nun 257. Maddesi gereği, ihtiyati haciz istenilebilmesinin şartlarının oluştuğunu. TTK m. 94 ve m.97 hükümleri gereği taraflar arasında bir hesap mutabakatının var olduğunu 6102 sayılı TTK düzenlenen “cari hesap sözleşmesine ilişkin hükümler olduğunu, cari hesap sözleşmelerinin TTK m. 89’da düzenlendiğini, ilgili maddede; “ İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veye ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz” dendiğini,” Taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi hiç kurulmadığını, taraflar arasında birden fazla satış ilişkisinin aynı ve farklı dönemlerde gerçekleşmesinin tek başına cari hesap sözleşmesinin kurulduğu anlamına gelmediğini, 6098 sayılı TBK m.90’da düzenlendiği üzere “İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur” ilkesi gereği davalı yana müvekkili tarafından faturalar kesildiği anda satım konusu medikal ürünlerin satış bedeli muaccel hale geldiğini, bu faturaların birikmesi ve müvekkili şirkete uzun bir süre ödeme yapılmaması üzerine de cebri icra yoluna başvurulduğunu, icra takibi kapsamında İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosya içerisinde de borcun sebebini gösterir faturaların ek olarak sunulduğunu, bu nedenlerle teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin kabulü ile borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına , %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde taraflar arasındaki alım satım sözleşmesi olduğu iddia edildiğini, müvekkili tarafından sözleşmeye itiraz edilmediği iddia edildiği ancak taraflar arasında her hangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafça varlığı iddia edilen sözleşmenin dosyaya ibraz edilmesi gerektiğini, Yargıtay 11. ve 15. Hukuk Dairelerinin müstakar içtihatları uyarınca; yazılı bir sözleşmeye dayanmayan faturalarda, faturanın muhataba ulaştırılması, hatta ticari defterlerine işlenmesi dahi faturanın kesinleştiği sonucunu doğurmayıp, bu faturalara konu hizmetin yerine getirildiğinin yahut malın teslim edildiğinin iddia edence ispatı gerektiğini, Türk Ticaret Kanununun 21 maddesi uyarınca sekiz gün içerisinde faturaya itiraz edilmemesi dahi bu neticeyi değiştirmediğini ilgili fatura yönünden sadece şekli bir kesinleşme sonucu doğurduğunu, ancak bunun aksinin ispatının her zaman mümkün olduğu Yargıtay içtihatları ile de benimsenmiş bulunduğunu, bu nedenle, faturaya konu hizmet ya da malın müvekkilim şirkete sunulduğunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, alacak iddiasında bulunan davacı tarafın öncelikle, yazılı bir sözleşme ibraz etmek suretiyle akdi ilişkinin varlığını, faturaların müvekkili şirkete tebliğ edildiğinin ve en önemlisi faturaya konu mal yada hizmetin müvekkili şirkete sunulduğunun ispatı gerektiğini, tarafların tacir olmaları da dikkate alınarak somut olaya Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde bakıldığında; TTK Madde 94 uyarınca; mukavele veya ticari teamül ile muayyen hesap devreleri sonunda, cari hesabın kapatılması ve zimmet ile matlup kalemleri arasında ki farkın tespit edilmesi lazım geldiğini, takip alacaklısı firma tarafından bu güne kadar 94. ve 97. maddelerinin emredici düzenlemelerine riayet edilmek suretiyle, hesap mutabakatı sağlanması noktasında takip öncesinde cari hesabın kesilmesine ve kat’ına ilişkin olarak herhangi bir yazılı talep ve bildirimde bulunulmadığını, davacının tarafların alacaklı ve borçlu sayılmaları mümkün olamayan bir dönemde takibe geçmiş olduğundan en ufak bir tereddüt bulunmadığından yapılan itirazın ayrıca hukuka aykırı olduğundan bahsedilebilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca sadece fatura tanzim edilerek ilgilisine gönderilmesi hatta ve hatta bu faturanın ticari defterlerde kayıtlı olması dahi şirketleri borçlu durumuna sokmak için yeterli olmadığını, borç/alacak durumunun tespitinin yargılamayı elzem kıldığı işbu davada icra inkar talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, belirtilen sebepler nedeniyle, haksız ve yersiz davanın reddi ile mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı taraflı tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davacı-alacaklı …AŞ. arasında medikal malzemeleri alım- satımından kaynaklanan ticari ilişkinin bulunduğu, davacı-alacaklı ….LTD.ŞTİ.’nin 2012-2013 yılı ticari defter ve kayıtları incelenmiş, yapılan inceleme sonucunda Davalı-borçlu … AŞ.’ne 41 adet fatura karşılığı toplam 54.698,76-TL borç kaydı buna karşılık 13.041,68-TL alacak kaydı yapıldığı, bakiye olarak 41.657,08-TL alacaklı görüldüğü, davacı tarafından düzenlenen fatura ve irsaliyeleri davalı-borçluya teslim ettiğine dair üzerinde tarih, isim ve imzalarının olduğu “fatura teslim evrakları kontrol formlarının fotokopi olarak bulunduğu, bu formlarda imzası bulunan davalının çalışanları olduğu SGK kayıtlarından anlaşıldığı, davalı … AŞ.’nin 2012-2013 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda defter kayıtlarında davacı …LTD.ŞTİ adına 35.557,92-TL alacak kaydı yapılarak fatura karşılığı medikal malzeme ve hizmet aldığı, bununla beraber alınan faturalara karşılık 15.317,24-TL borç kaydı yapıldığı ve bakiye olarak davacı-alacaklı ya 20.240,68-TL borçlu görüldüğünün anlaşıldığı, her ne kadar davacı defterlerinde 41.657,08 Tl alacaklı görünmekte isede, davalıya teslim ettiği belirlenen ve davalı şirket çalışanı gözüken kişilerin aldığı faturaların değerlendirilmesinde davacının davalıdan 20.240,68-TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 20.240,68-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine, %20 icra inkar tazminatı tutarı 4.048,13-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve bilirkişi raporunda tarafların ticari kayıtları arasındaki farkı gösteren faturaların teslim imzası ve adı bulunanların SGK bilgileri de toplandığı halde bu faturalar kabul edilmeden eksik alacağa hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.Tarafların ticari ilişkileri ihtilaflı olmamakla birlikte takibe konu edilen faturalar, bu faturalara konu malların teslimi ve bedellerinin ödenip ödenmediği başlıca ihtilaf konularıdır.Mahkemece hükme esas alınan raporda ;davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve belgelerine göre davalıdan 41.657,08 TL alacaklı göründüğü, davalının da usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlarında davacıya 20.240,68 TL borçlu göründüğü, taraf defterleri arasındaki toplam 19.140,84 TL fark bulunduğu ve bu farkın 11 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı görülmektedir.İhtilaflı 11 adet faturanın 10 adedinin irsaliyesinde teslim alan adı ve imzası bulunmakta olup, teslim alan kişilerin dosyaya rapordan sonra celbedilen SGK kayıtlarında davalı yanın çalışanları olduğu görülmektedir. Sadece 1 adet faturanın teslim imzası bulunmamaktadır.Bu duruda davalı yanın SGK kayıtları ve bilirkişinin buna ilişkin hesaplamalarına ve defterlerdeki tespitlerine göre ihtilaflı faturalardan 10 adedini daha teslim ettiği hususu kanıtlanmış olduğu halde, getirilen belgeler incelenmeden ve değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının teslim imzaları ile kanıtladığı toplam alacak miktarı 40.673,20 TL olduğu halde sadece davalı kayıtlarına göre kurulan hüküm doğru bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulünü yönünde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK 353/ B-2 maddesi hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA a-)Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı yanın İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE ; takibin 40.673,20 TL üzerinden aynı zamanda ana alacak olan bu miktara takip tarihinden itibaren borç tamamen tahsil edilene kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına b-Alacak likit bulunmakla haksız itiraz nedeni ile %20 nispetinde hesaplanan 8.134,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine c-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE d-)Davacı yanca yatırılan toplam 740,40 TL başvuru harcı ve peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine e-) Alınması gereken 2.778,39 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alının 711,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.066,99 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına
f-) Davacı yanca yapılan yargılama giderleri olan sekiz tebligat gideri 72,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 500,00 TL , posta gideri 21,00 TL ki toplam 593,00 TL yargılama giderinin haklılık oranı nazara alınarak 575,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına g-)Davacı yan kendini vekille temsil ettirdiğinden tarifeye göre hesaplanan 4.824,05 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine h) Davalı yan da kendini vekille temsil ettirmiş olmakla tarifenin 13/2 maddesine göre hesaplanan 983,88 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine İSTİNAF YARGILAMASINDA 2- Davacının peşin harcının davacı yana iadesine 3-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan başvuru harcı 85,70 TL, iti tebligat gideri 22,00 TL, posta gideri 27,10 TL ki toplam 134,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2019