Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2967 E. 2019/2319 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2967 Esas
KARAR NO : 2019/2319
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2016
NUMARASI : 2014/869 E. – 2016/890 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bilet satış işi yaptığını, davalının çalışanlarına müvekkilinden açık hesap ilişkisi içinde bilet aldığını, ancak satın alınan biletlerin bir kısmının parasının ödenmediğini,bunun üzerine davalı hakkında K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının bu icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında uçak bileti sağlama konusunda bir anlaşma bulunduğunun doğru olduğunu, müvekkilinin davacıdan aldığı bilet bedellerini aralarındaki şifahi anlaşma ve iyiniyet kuralları gereğince 120 gün vadeli olarak ödediğini, 2014 yılında davacının anlaşmanın dışında yüksek bedelli faturalar kestiğinin tespit edildiğini, davacının bu durumu izah edemediğini, davacının kestiği vade farkı faturalarının iade edildiğini, fazla bedelli kestiği faturaların da hesap edilerek kendisine iade faturası kesildiğini, hesap mutabakatı taleplerinin kabul edilmediğini, 10 yıllık süre için hesapların kontrol edilmesi gerektiğini, ancak davacının bu isteklerini kabul etmeyerek icra takibi yaptığını, buna rağmen müvekkilinin bir kısım ödemeler yaptığını, davacının iyiniyetli yaklaşımlarına olumlu karşılık vermediğini savunarak davanın reddini ve haksız icra tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporunda davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve haklılığı da isat edilemeyen 1.204,30 TL miktarlı ve 6.021,27 TL miktarlı faturaların davacı alacağından düşülmesi yerinde ise de yine davacı defterlerinde kayıtlı olan, ancak davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve davacının davalıya kesip gönderdiği, ancak davalının kabul etmeyip noter aracılığı ile iade ettiği 6.870,00 TL bedelli hizmet bedeli fiyat farkı açıklamalı faturanın kesilmesini haklılığını gösterecek delil sunulmadığından ve davalı tarafından kabul edilmeyen bu faturanın da davacı alacağı olarak kabul edilmesi yerinde görülmemiş, bu husus dışında bilirkişi raporu kabule şayan bulunmuş olup, davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın dava konusu 82.000,00 TL asıl alacağın 33.393,12 TL’si yönünden iptaline, fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine, 33.393,12 TL asıl alacak yönünden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; gecikme faizi faturalarına ilişkin taleplerinin kabul edilmemesi, 06.08.2014 tarih ve … nolu hizmet bedeli fiyat farkı faturasının davalı tarafça tanzim edilmiş olmasına rağmen müvekkilinin alacağından mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, takipten sonraki ödemeler yönünden ödeme tarihine kadar icra takip giderlerleri ve faizden sorumlu olmasına rağmen bu hususta karar verilmemiş olması ve raporlardaki hesaplamaların hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davlının istinaf isteminin reddini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının keyfi olarak fiyat farkı faturası kestiğini, anlaşma ve komisyon oranlarına aykırı hareket ettiğini, hizmet bedeli fiyat farkı faturasının neye istinaden kesildiği belli olup haklı nedene dayanmakta iken ispat edilemediğinin kabulünün hatalı olduğunu, komisyon ortalamasının 15,72’den 21,81’e çıkarıldığını, ancak bu hususta bir anlaşma olmadığını, bilirkişinin yerinde inceleme yapmadığını, faturaların müvekkiline tebliğ edilmemiş olduğunu, ek rapor taleplerinin değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, kendi kestikleri faturanın da alacağa eklendiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, reddedilen kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinde oranlama yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Tarafların ticari defter incelemelerine ilişkin raporlara göre; tarafların ticari defterler arasındaki çelişki 4 husustan kaynaklanmakta olup bunlar; 2 adet gecikme faizi faturası, 1 adet 2013 yılı devir bakiyesinden kalan 1119,42TL’lik alacak, 1 adet 6870TL’lik faturadır ve buna göre toplam fark; 15.214,99TL olarak kabul edilmiştir.Öncelikle davacı tarafın 2 adet gecikme faizi %5 açıklamalı faturaya ilişkin talebi yönünden Dairemizce yapılan değerlendirmede; taraflar arasında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğu ihtilafsız olduğu, borcun hangi vadelerde ödeneceğine ilişkin yazılı bir sözleşme ya da delil sunulmadığı, 27.06.2003 gün ve 2001/1 E 2003/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; fatura, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu, faturadaki, gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesinin, taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir hususa ilişkin bu kaydın kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, somut olayda; tarafların kabulündeki sözleşme hükümlerinde davacı tarafından davalıdan zamanında ödenmeyen faturalar için vade farkı talebinde bulunulabileceğine dair bir düzenleme olmadığı gibi, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide defter kayıtlarına göre böyle bir uygulama ile teamülün oluştuğu da davacı tarafından kanıtlanamamış olduğu, faturada salt ödeme tarihinin yer aldığı dikkate alındığında davacı vekilinin gecikme faizi talebine ilişkin 22.05.2014 Tarih ve … seri nolu 1.204,30Tl bedelli fatura ile 14.08.2014 Tarihli, 6021,27 Tl bedelli fatura yönünden talebin reddine ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin hesaplamada BK 100.maddesinin dikkate alınmadığı hususunda istinaf istemi mevcuttur.İtirazın iptali davası takip ile sıkı sıkıya bağlı olduğundan icra takip tarihi itibariyle belirlenen asıl alacak ve temerrüt faizi ile ferîleri, borçlunun takip tarihindeki sorumlu olduğu miktarı gösterir. Borçlunun takibe itirazından sonra yasal süresi içinde itirazın iptali davası açılması ve bu dava açılana kadar borçlu tarafından icra dosyasına ihtirazi kayıt konulmadan yapılan ödemeler veya haricen yapılan ödemelerin bulunması durumunda ise ödeme rızaen yapılmış olduğundan borçlunun bu ödemeler yönünden itirazından vazgeçtiğinin kabulü gerekmektedir.Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarı bulunmalıdır. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorundadır.Bu şekilde yapılan hesaplamaya göre son ödemeden sonra dava tarihine kadar hesaplanacak temerrüt faizi ve ferîleri ile birlikte alacaklının dava tarihindeki alacağı tespit edilmelidir. Tüm bu tespitlerden sonra mahkemece itirazın iptali davasında, itiraz üzerine icra takibi durduğundan takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkân sağlayacak şekilde hüküm kurmak ve icra inkâr tazminatının da bu miktar gözetilerek değerlendirilmesi gereklidir. (Y.HGK 2017/19-822 Esas, 2018/1754 karar sayılı, 22.11.2018 tarihli ilamı) İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi heyetinin raporu incelendiğinde; takip tarihi itibarı ile ve 2014 dönem sonu itibarı ile hesaplama yapıldığı görülmektedir. Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup takipten/davadan sonra yapılan ödemelerin doğrudan mahsubu sureti ile 2014 yılı dönem sonuna göre yapılan hesaplamanın yer aldığı raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.Davalının takipten sonra; haricen 29.08.2014’te 20.165,00TL, 04.09.2014’te 20.656,00TL, 09/09/2014’te yaptığı 10.850TL’lik 3 adet ödemenin yukarıda izah edildiği üzere; her ödeme tarihine kadar faiz ve icra masrafları hesap edilerek mahsubu ile dava tarihinde borçlu olunan miktarın hesaplanması, ayrıca dava tarihinden sonra 04.11.2014’teki 7.692,00TL’lik ödemenin ise miktar ve tarihi belirtilerek icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına hükmolunması gerekli olup bilirkişi heyetinin raporundaki hatalı hesaplamaya göre hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Keza, davacı vekili de dava dilekçesinde bu yönde talepte bulunmuş olup mahkemece davacı vekilinin bu husustaki iddiası incelenmemiş olmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi yerindedir.İstinafa konu edilen 6870TL’lik faturanın ise davalı tarafça “hizmet bedeli fark faturası olarak” tanzim edildiği ve davacı tarafın bu faturayı iade ettiği dikkate alındığında; raporda bu miktarın davacı alacağından mahsubu ise; hatalı olup davacı vekilinin bu husustaki rapora itirazı ve istinaf istemi yerindedir. Davalı vekili, kendileri tarafından tanzim edilen bedelin asıl alacağa dahil edildiğini savunmuş ise de; fatura tarih ve bedelini açıklamamış olup rapor ve eki ile dosyadaki deliller incelendiğinde; davalı tarafça düzenlenen faturanın 6870TL’lik yukarıda değinilen fatura olduğu anlaşılmakla bu husutaki davalı faturasının dayanağı olmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekir.Davalı vekili, afaki komisyon oranları düzenlendiğini savunmuş ise de; taraflar arasında süregelen ticari ilişki de faturalara itirazda bulunmamış olup, kendi defterlerinde kayıtlı faturalar dikkate alınarak bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Kabul edilen istinaf sebebi dikkate alınarak davalı vekilinin sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen reddine, Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile,2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2016 gün ve 2014/869 Esas, 2016/890 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde aidiyetine göre taraflara idesine,4-İstinaf aşamasındaki yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde bakiye gider avansının aidiyetine göre taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 01/11/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.