Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2933 E. 2019/2351 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2933 Esas
KARAR NO : 2019/2351 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2016
NUMARASI : 2015/999 E., 2016/796 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı-borçlunun İstanbul …. İcra Müdüriüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takip çıkışı 12.231,57-TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği ve takibin durduğu, davalının imzaladığı sözleşme kapsamında müvekkil şirketçe kredi verildiği, kredi ilişkisinden kaynaklanan borcun sözleşmede öngörülen çerçevede müvekkil şirkete geıi ödenmediği, borcun ödenmemesi üzerine, borçlu aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile alacağın tahsili amacıyla icra takibine başlandığı, anılan dosya ile rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı, dosyadan yapılan tahsilat ile borç bitmediğinden anılan dosyadan rehin açığı belgesi alındığı ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası İle rehin açığı belgesine dayanarak icra takibi yapıldığı, söz konusu takibe yapılan itiraz nedeniyle takip durduğundan, dava açma zorunluluğu doğduğu, davalının İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisine itiraz ettiği, müvekkil bankanın genel merkezinin İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetki kapsamında olduğu ve davalının yetki itirazının isabetsiz olduğu belirtilerek, davalının haksız ve dayanaksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, kötüniyetli davalının alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı alacaklının İst. …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 12.231,57-TL tutarında ilamsız icra takibi başlattığı, müvekkilin de süresi içinde itiraz ederek takibin durduğu, davacının 14*7/2015 tarihinde müvekkil aleyhine yapmış olduğu icra takibini İstanbul Adliyesinde açtığı, İstanbul Adliyelerinin yetkisiz olduğu, müvekkilin yerleşim yerinin İstanbul Anadolu yakası olduğu ve Hmk’nun ilgili hükümlerine göre davalının yerleşim yerinin yetkili olduğu, davacının davayı asliye ticaret mahkemesinde açmış olmasına görev yönünden de itiraz edildiği, müvekkilin tacir olmadığı, sadece alacaklının tacir olmasının davanın ticari bir dava olduğunu göstermediği ve davanın ticaret mahkemesi yerine tüketici mahkemesinde açılması gerektiği, davacının başlatmış olduğu icra takibinde ödeme emrinde borcun dayanağı olarak 25/05/2015 tarihli ‘rehin açığı’ belgesinin belirtildiği, Rehin açığı belgesinde borçlunun … olduğunu belirttiği, … yapılması gereken icra takibinin müvekkile karşı yapılması ve rehin açığı belgesinin dayanak olarak gösterilmesinin kanuna aykırı olduğu, müvekkilin icra takibi ile davanın tarafı ve borçlusu olmadığı belirtilerek, davacının rehin açığı belgesine dayanılarak yapılan icra takibinin iptaline, davacının davasının tüm talepleri ile birlikte reddine, takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen Bankacı- Operasyon yöneticisi Hesap bilirkişisinin 16.05.2016 tarihli raporu neticesinde; davacı bankanın ilgili icra müdürlüğü dosyası kapsamında düzenlenen 25.05.2015 tarihli rehin açığı belgesi ile asıl borçlu … 11.350,00TL asıl alacaklı olduğu, davalı … müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile işbu tutar ve ferilerinden sorumlu bulunduğu, dava ve takip konusu uyuşmazlığın Banka Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı ve ticari nitelikte olduğunun tespit edildiği; 25.05.2015 rehin açığı belgesi düzenlenme tarihi itibari ile davacı banka alacağının 11.350,00TL, 14.07.2015 takip tarihi itibariyle; 839,59TL faiz, 41,89TL vergi olmak üzere toplam 12.231,57TL banka alacağı olduğunun saptandığı, davacı Banka’nın 14,07.2015 Takip Tarihi İtibariyle; Toplam 12.231,57-TL alacağı olduğu, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, bu miktar üzerinden davalının borca ve eklentilerine itirazının iptaline karar verilebileceği, takip tarihinden itibaren asıl alacak 11.350,00-TL’ya yıllık %54 oranında temerrüt faizi işletilebileceği, icra inkar ödencesi istemi konusunda takdirin mahkemeye ait olduğunun belirtildiği” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının, istanbul …. icra müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile; icra takibine asıl alacak miktarı olan 11.350,00tl ve takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi üzerinden devam olunmasına, asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davalı yan istinaf etmiş görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, ayrıca İstanbul Adliyesi’nin yetkili mahkeme olmadığını , rehin açığı miktarından davalı yanın sorumlu tutulamayacağını beyanla kararın kaldırılarak daanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava gelen kredi sözleşmesi kapsamında kefile yönelik icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da mahkemede itirazın iptali davası açması halinde, mahkeme icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümlemektedir. Mahkemenin de yetki itirazını incelemeye yetkili olduğunun kabulü gerekir. Esasen merciden daha geniş yetkili bir mahkemenin yetki itirazını inceleyememesi için bir neden de bulunmamaktadır. Mahkemenin önce kendi yetkisine yönelik itirazı inceleyip karara bağlayacağı kabul edilirse, mahkeme yetkisizlik kararı verecek, yetkili mahkeme bu kez icra dairesinin yetkisiz olduğu, geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptali davasını reddedecektir. Bu durum ise Anayasa’nın 141 /son maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisine de aykırı düşecektir. Borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi halinde, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için, yetkili icra dairesinde mevcut bir takip bulunmalıdır. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olmakla takip durmuş ve bu itiraz konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmakla yetki itirazı askıda beklemektedir. Dolayısıyla, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tesbit etmesi halinde, itirazın iptali davasının da salt bu nedenle reddine karar vermesi gerekmektedir. Artık bu durumda, mahkemenin kendi yetkisine yapılan itirazı incelemesine gerek kalmamaktadır. İcra dairesinin yetkili olduğunun anlaşılması halinde, bundan sonra mahkemenin yetkisine yönelik itirazı incelemesi, sonucuna göre gerekli kararı vermesi gerekmektedir. Ön inceleme duruşmasında bu yönde hiçbir ara karar kurulmadığı, itirazın bulunmadığı yönünde hatalı tespit ile esasa girildiği görülmektedir.Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklanan olasılıklara göre değerlendirme yapılıp, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın önce incelenmesi, icra müdürlüğü yetkili ise bu itiraz hakkında karar verilip eğer duruşmada hazır değil ise davalı yanan ara karar tebliğ edildikten sonra esasa girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu dava şartının bulunup bulunmadığını incelemeden esasa girmesi hatalıdır.Ancak HMK 353/b-2 maddeye göre dosya incelendiğinde bu usuli eksiklik haricinde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta ve sonucu değiştirmemektedir.Şöyle ki; sözleşmede yetki şartı bulunmadığından İİK 50. maddeye göre alacağın ya genel yetki kuralına göre davalının ikametinde ya da Borçlar Kanunu 89. maddeye göre alacaklının ikametinde talep edilmesi gerekemektedir. Davacının da seçimlik yetkisini kullanarak kendi ikametinde takip yapması ve dava açması yolunu tercih ettiği görülmekle davalı yanın gerek icra müdürlüğünün gerekse mahkemenin yetkisine olan itirazı reddedilmelidir.Mahkemenin bu usuli eksikliği Dairemiz’ce giderildikten sonra esasa ilişkin incelemede; davacının asıl borçludan olan rehin açığı belgesi ile sözleşmenin diğer kefil ve müşterek borçlularına rehin açığı kadar takip yapmasında bir usuli hata bulunmadığı, alınan bilirkişi raporuna göre de alacağın doğru hesaplandığı görülmekle gerekçede düzeltme yapılarak ve usul eksikliği giderilerek esasa ilişkin istinaf başvrusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 775,32 karar ve ilam harcından peşin alının kısmın mahsubu ile bakiye 581,49 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve tekdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a madde gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2019