Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2932 E. 2018/2603 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2932 Esas
KARAR NO : 2018/2603
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2017
NUMARASI : 2016/16 E. – 2017/48 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkilinin, 60 yıllık aile mesleği olan pastanecilik işi ile uğraştığını, 1999 yılında abisiyle birlikte açtıkları, “…r” pastanesini 2012 yılına kadar işlettiklerini, 2012 yılından bu yasa ile …Pastanesi adıyla Bayrampaşa merkez ve şubede kendi adına çalıştığını, müvekkilinin ismini aynı zamanda işletme adı/ünvan olarak kullandığını, pastanenin son yıllarda bu marka ile trileçe tatlısı da üretip sattığını, davlı şirket ortakları …ve ….’nın müvekkilinin ürettiği trileçe tatlılarını alıp sattıklarını, 2014 yılında ise trileçe tatlısını imal, satış ve pazarlama için … ve Tic.Ltd şirketini birlikte kurduklarını, müvekkilinin bu şirketin müdür ve ortağı iken, yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle 3-4 ay sonra şirketten ayrıldığını, davalı şirket ortaklarının müvekkilinden habersiz olarak …R markasını tescil ettirdiğinden, davalının müvekkili hakkında yaptığı savcılık şikayeti üzerine haberdar olduklarını, davalıların müvekkiline ait işletmeyi, … adıyla tanıdığını ve müvekkilinin işletme adının / ünvanının … olduğunu gayet iyi bildiklerini, davacının kullandığı ve tescilli olan … markası varken, … markasını tescil ettirmesinin, kötüniyetli ve müvekkilini taciz etme amacına yönelik olduğunu, müvekkiline ait … Pastanesi ile davalıya ait … ünvanlı pastane arasında 200m mesafe bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesinde yazılı bu durumun nispi red ve hükümsüzlük nedeni olduğunu, davalı kullanımının, müvekkilinin, ticari ad ve ünvanına tecavüz oluşturduğunu, iddia ile davalı adına tescilli 2015/07695 no’lu … ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini istemiş, 11.04.2016 tarihli ıslah dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “müvekkilinin … markasını 21.10.2015’te tescil ettirdiğini ve davacıya ihtarname göndererek markanın kullanımı nedeniyle yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ayrıca iddia edildiği gibi savcılığa şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, davanın haksız olduğunu” savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, davacı tanıklarını dinleyip, davalı şirket yetkililerini de isticvap ettikten ve bilirkişi raporu aldıktan sonra 01.03.2017 tarihinde, “davacının daha önce uzunca bir süre tatlıcılık piyasasında yer aldığı ve eskiye dayalı kullanımı bulunduğu, bu tescilin kullanım ile ayırd edicilik sağladığı, ayrıca davalı tescilinin kötüniyetli olduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … no’lu … markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinafında, “HMK’nın 141/1.maddesi gereğince, tarafların cevaba cevap ve 2.cevap dilekçeleri ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletebileceğini, dava konusuna yeni bir talebin eklenmesinin de genişletme mahiyetinde olduğunun, davalının kötüniyetli tescili ve sonrasında tecavüz ve haksız rekabet oluşturulan kullanımı nedeniyle ve ayrıca müvekkiline karşı başlattığı soruşturma nedeniyle duçar olduğu elem ve ızdıraptan dolayı manevi tazminat istediklerini, manevi tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu” iddia ile manevi tazminat talebinin reddi kararının kaldırılmasını 5.000.00 TL manevi tazminata hükmolunmasını, vekalet ücretlerinin de buna göre hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap ve istinaf dilekçesinde, “hükümsüzlük kararının bozulması, manevi tazminatın reddi kararının onanması gerektiğini, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, … Gıda şirketi kurulurken davacının herhangi bir sermaye katkısı yapmadığını, tüm masrafların şirket ortağı …tarafından karşılandığını, tüm masrafların şirket ortağı… tarafından karşılandığını, şirket kuruluşundan 3 ay sonra davacının ortaklıktan ayrılmak istediğini, artık trileçe işinde olmayacağını, … Pastanesinin adının da … Gıda tarafından tescil ettirilebileceğini, pastaneyi kapatacağını, belirttiğini ve müvekkilinin de bu teklife sıcak baktığını, buna karşılık 3 ay süresinde yapılan trileçe tatlılarının maliyetinin davacıdan talep edilmesinden vazgeçildiğini ve müvekkilinin ayrıca dosyaya da ibraz edilen 10’ar bin TL’lik 6 adet senedi ödemeyi kabul ettiğini, tescil başvurusu sırasında davacının başvuruya itiraz etmediğini ancak davacının sözünde durmayıp,… ismini kullanmaya devam etmesi nedeniyle 6 çek’ten kalan 2’sini ödemediğini, davacının icra takibi yapması nedeniyle bu çekleri de ödemek zorunda kaldığını, davacı ortaklıktan ayrılırken hak etmiş olduğu bedelin 60.000 TL olduğuna dair davacı iddiasının kabul edilemeyeceğini, zira şirketin kuruluş sermayesinin 45.000 TL olduğunu, davacının sözünde durmadığını, hem müvekkilinden para alıp, hem de müvekkilinin … ismini kullanmasına engel olduğunu, müvekkilinin tescil ettirdiği markayı kullanmakta haklı olduğunu, kötüniyetin söz konusu olmadığını” iddia ile kararın hükümsüzlük kısmının bozulmasını, manevi tazminat red kısmının ise onanmasını istemiştir.
15.12.2016 ibraz tarihli bilirkişi raporunda, “taraflar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/2 maddesi anlamında bir ilişkinin varlığı nedeniyle davacının hükümsüzlük davacı açma hakkı bulunduğu, davalı tescilinin iyiniyetli olarak görülemeyeceği” görüşü açıklandığı görülmektedir.
Her ne kadar mahkemece, davalının manevi tazminat talebi gerekçesiz olarak reddedilmiş ise de, taraflar arasındaki geçmişteki ortaklık ilişkisi ve işyerlerinin birbirlerine 200 metre mesafede oluşu karşısında davalı şirketin … markasını tescil ettirmesinin kötüniyetli olduğu, kötüniyetli tescile dayalı olarak davalının davacı aleyhinde haksız şikayette bulunması nedeniyle davacının bundan dolayı üzüntü duymasının doğal olduğu ve bu nedenle de davacının manevi tazminat isteminin kabulü gerektiği gözetilerek, talep edilen manevi tazminat miktarı da tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları karşısında makul ve ılımlı olduğundan, manevi tazminat isteminin gerekçesiz olarak reddi doğru olmamış, bu nedenle kararın manevi tazminat talebinin reddine dair kararın kaldırılarak, takdiren 5.000 TL manevi tazminata hükmolunması gerekmiştir.
Her ne kadar davalı vekili yukarıda yazılı nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacının … markasını pastanecilik mamullerinde eskiye dayalı kullanımına dair sunulan resmi kayıt örnekleri ile kullanım delilleri karşısında, pastanecilikle ilgili mamuller ve 30.sınıftaki emtiası ve yiyecek içecek hizmetleri bakımından gerçek hak sahipliğinin davacıya ait olduğu, dolayısıyla bu mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğünün gerektiği, öte yandan davacıya 200 metre mesafede ticari faaliyet gösteren davalı şirketin, üstelik kurucu ortağı olan davacının …. markasını, davacıdan habersiz tescil ettirmekle kötüniyetli hareket ettiği, kötüniyetli tescil durumlarında kötüniyetin bölünemeyeceği ve tescil belgesindeki tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararında bu açıdan herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının istinafının kabulüne, davalının istinafının ise reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 2.FSHHM’nin 01.03.2017 tarih ve 2016/16 E., 2017/48 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2015/07695 no’lu … ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve TPE sicilinden TERKİNİNE,
4-Manevi tazminat talebinin kabulü ile takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 114,60 TL harçtan mahsubu, artan bakiye 78,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Kendini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine AAÜT gereğince, (hükümsüzlük ve sicilden terkin için) 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Yine davacı taraf lehine AAÜT gereğince, (manevi tazminat) 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 353,00 TL posta gideri,177,30 TL harç (peşin+başvuru+vekalet ücreti) olmak üzere toplam 2.030,30 TL’nin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
10-Davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmediğinden, harçlar tarifesi uyarınca, alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davalı taraftan alınarak hazineye irat kaydına,
11-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehir-icra karar harcı, 39,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 176,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
13-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 04/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.