Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2877 E. 2019/2331 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2877 Esas
KARAR NO : 2019/2331 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2017
NUMARASI : 2014/229 E., 2017/31 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADAA-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı … AŞ ile müvekkili arasında 27.10.2004 tarihinde … Su Bayiilik Sözleşmesi imzalandığını, 23 maddede … AŞ nin 10.000 EURO tutarında tek taraflı olarak müvekkili aleyhine cezai şart belirlediğini, müvekkili bayiinin cezai şart tutarı kadar dava konusu senedi şirkete teslim ettiğini, bu senedin şirket tarafından sözleşme ihlali durumunda icraya konulacağını kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkilinden keşide ve ödeme tarihi kısmı boş olan bir senet alındığını, bu senedin 23. madde gereğince teminat senedi olduğunu, müvekkilinin öncelikle sözleşmeyi ihlal etmeyip tek taraflı feshetmediğini, yani sözleşmedeki şartın gerçekleşmediğini, davalı şirketin müvekkilinin su sevkiyatını yapmayı kötüniyetli bir davranışla bıraktığını, bu durumun müvekkilini ciddi anlamda ekonomik zarar ve mağduriyete uğrattığını, senedin o dönemde şirkette çalışan müdür yardımcısı olan davalı …’e cirolatılarak verildiğini, davalının alacaklı sıfatıyla haksız ve kötüniyetli olarak takip başlattığını, adı geçen davalının ticari ilişkiyi bilen kişi olduğunu, iyiniyetli 3. kişi olduğundan bahsedilemeyeceğini iddia ederek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının % 20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında 27.10.2004 tarihli sözleşme ile bayiilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 23. Maddesi gereğince 10.000 EURO tutarlı bononun teminat olarak alındığını, yine sözleşmeye göre sözleşmenin ihlali durumda anılan senedin işleme konulacağının ifade edildiğini, davacının sözleşmeyi ihlal ettiğini , şirketlerine bir bildirimde bulunmadan başka firmalarla çalışarak sözleşmenin feshi yoluna gittiğini, tek taraflı fesih ile şirketin büyük zarara uğradığını, 21. Madde uyarınca bitim tarihinden itibaren üç ay önce yenilemeyeceğini bildirmesi gerektiğini, davacının anılan şarta uymadan sözleşmeyi feshettiğini, TBK 179. Madde uyarınca cezanın ifasını isteyebileceğini, emsal Yargıtay ilamını sunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli 3. Kişi olduğunu, senedin neye ilişkin verildiğinin müvekkili tarafından bilinmesinin imkansız olduğunu savunarak davanın reddi ile % 20 icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “taraflar arasında 27.10.2004 tarihli bayi sözleşmesinin imzalandığı, 23. Maddesinde bayinin sözleşmeyi ihlali nedeniyle sözleşmesinin feshi halinde 10.000 EURO tutarındaki cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu senedin bu madde gereğince davalı şirkete verildiği, davacı yanın 2011-2014 tarihleri arasında davalı ..Su dışında Doğal Kaynak Su adlı firmadan da su aldığı, davacı tarafın son 4 yıl içerisinde davalıdan aldığı su miktarının azaldığı diğer davalı …’ün .. Su adlı şirketin önceki yönetim kurulu üyesi olduğu, şirketin işleyişini bilebilecek konumda olduğu, cezai şartın teminatı olarak verilen senedin sözleşmenin davacı tarafça haksız veya davalı tarafça haklı olarak feshedilmesi halinde teminat vasfını devam ettireceği, davacı tarafın başka firmalara ait malları satmayacağı sözleşmenin 7. Maddesinde düzenlendiği davacı yanın yaklaşık 4 yıl boyunca sözleşmenin bu maddesini ihlal ettiği açık olmakla birlikte davalı yanın bu süre zarfında bu maddeye dayalı olarak sözleşmeyi feshetmediği bu durumu kabullendiği, davacı yana haklı fesih nedenini ileri sürerek davacı yana uygun gördüğü bir mehil süresi de vermek suretiyle akdi feshedeceği ve teminat senedini nakde çevireceğini ihtar etmeksizin bu süreçte az da olsa mal vermeye devam ettiği, daha açık bir ifade ile sözleşme ilişkisi devam ederken teminat senedinin ciro edilerek icraya konulduğu, senedin eski şirket yöneticisine, bayilerden teminat senedi alındığını bilebilecek durumda olan …’e ciro edilmesi suretiyle icraya konulduğu, davalı …’ün bayiye ait senedin teminat senedi olduğunu bilmediği veya iyiniyetli olduğu savunmasının bu nedenle dinlenilemeyeceği ve davalının kötüniyetli olduğunun kabulü gerekeceği” gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün .. E. Sayılı icra takip dosyasının dayanağı olan 01/01/2013 tanzim 27/10/2013 vade tarihli, 10.000 EURO meblağlı borçlusu … alacaklısı … Gıda San Tic A.Ş. veya emruhavalesine olan bono nedeniyle davalı …’ e borçlu olmadıklarının tespitine, davalı …’ den alacak miktarının %20 si oranında kötü niyet tazminatnın alınarak davacıya verilmesine karar verdiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … vekili istinaf dilekçesinde ; müvekkilinin iyiniyetli hamil konumunda olmasına rağmen mahkemenin bunu nazara almadığını, bilirişi raporunun gerçeğe uygun olmadığını , cezai şart hakkı doğan davalı şirketin senedi işleme koymakta haklı olduğunu , sunulan ve benzer içtihatların mahkemece dikkate alınmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı … Tic. A.Ş. vekili de kararı istinaf etmiş, kendilerinin davacının defterlerini inceleme yetkisi olmadığını , benzer bir dosyada Yargıtay’ın müvekkili lehine karar verdiğini verilen kararın hatalı olduğunu ve bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava teminat senedinin teminat vasfını yitirmiş olması nedeni ile takibe ve tedavüle konu edilemeyeceğinden bahisle açılmış bir menfi tespit davasıdır.Taraflar arasında, davacı ile davalı şirketin 27.10.2004 tarihinde “… Su Bayiilik Sözleşmesi” imzaladıkları, davacı bayinin sözleşmenin 23. Maddesi uyarınca 10.000 EURO tutarlı cezai şarta ilişkin olarak davalı şirket adına 10.000 EURO bedelli bono düzenlediği,. Bononun davalı şirket tarafından diğer davalıya cirolandığı ve davalı …’ün 20.05.2014 tarihinde davalı borçlu aleyhine bonoya ilişkin takip başlattığı görülmektedir.Taraf kayıtları incelendiğinde davacının sözleşmeye aykırı olarak 2011 yılından itibaren başka bayilerden de su alımı yaptığı anlaşılmaktadır.Davalı yan elbette ki davacının ticari defterlerini inceleme yetkisi olmasa da ; mal teslimi esnasında veya kontrol ederek ilgili bayinin akde aykırı davranıp davranmadığını, işyerinde başka marka su satışı olup olmadığını denetleyebilecek durumdadır.Denetim için mutlaka ticari kayıtların görülmesi gerekmez. Alınan su adedinin azalışı vb. durumlar da bu husususun ipuçları olup, Bayilik sözleşmesinin 19. maddesinde davalı şirkete denetim yetkisi verilmiştir. Davalı yan buna rağmen akdi ilişkiyi sürdürmüş olup senedin ciro edildiği anda sözleşme ayaktadır.Ceza şart incelendiğinde 23. maddedeki cezai şartın ifaye ekli cezai şart olmadığı , DÖNME CEZASI niteliğinde bulunduğu da madde metninden anlaşılmaktadır.23. maddede aynen ” bayinin sözleşmeyi ihlali nedeniyle sözleşmeyi feshettiğinde bayi şirketin uğradığı zarar ziyan mahrum kaldığı kar ve ayrıca 10.00 Euro cezai şartı şirkete ödeyecektir.Görüldüğü gibi bu dönme cezası olup ciro anında sözleşme feshedilmediğinden bu cezanın talebi mümkün değildir.Bu durumda senedin teminat fonksiyonunun var olduğundan yani akdin feshi sonucu cezai şartın istenebilir durumda olduğunda bahsedilemeyeceği için sözleşme ilişkisi devam ederken ciro yoluyla da tahsili mümkün değildir.Davalı … davalı şirketin kurucu ortağı olup, 2005 ylında şirketi B grubu imza yetkilisi olduğu, 2007 de sermaye artırımına pay sahibi olarak iştirak ettiği , 2012 yılına kadar şirket ortağı ve yönetim kurulunda yer aldığı,12.11.2012 tarihli genel kurula kadar bu durumun devam ettiği görülmekle davalı …’ün davalı şirket açısından iş ilişkilerine yabancı, üçüncü kişi konumunda olduğundan söz edilemeyecektir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı tümüyle doğru olmakla her iki davalının tüm istinaf gerekçelerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalıların istinaf taleplerinin HMK 353/B-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 2.053,32 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 512,33 TL ve 480,92 TL olmak üzere toplam 1.060,07 TL nisbi karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına
4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2019