Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2866 E. 2018/2393 K. 09.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2866 Esas
KARAR NO : 2018/2393 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2016/15 E., 2017/107 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasında takip borçluları …. A.Ş,…. Tic. A.Ş, … Tic. A.Ş ve … Tic. A.Ş hakkında, takip dışı …Finansal Kiralama Hizmetleri … Pazarlama .. A.Ş ve …Ticaret A.Ş’nin borçlarına kefil olduğu iddiasıyla ilamsız takip yapıldığını, ödeme emirlerinin borçluların Zeytinburnu/ İstanbul adreslerine tebliğ edildiğini, davalı alacaklı banka vekilinin, borçlulardan .. ..ve .. Petrol’ün yine takip dışı İstasyon yönetimi ve…. A.Ş ile akdettiğini belirttiği sözleşmelerle Esenyurt /İstanbul, Altındağ /Ankara ve Eskişehir adreslerindeki işletmelerin takip dışı… A.Ş tarafından devralındığını ve i… A.Ş’nin, … İstasyon İşetmeciliği A.Ş’nin ortak ve yetkililerinin aynı gerçek ve tüzel kişiler olduğunu belirterek bu şirketlerin Beşiktaş İstanbul adresinde haciz ve muhafaza yapılmasını talep ettiğini, bu talebin icra müdürlüğü tarafından kabul edildiğini belirterek dosya borçluları ile herhangi bir ilgisi bulunmayan müvekkili şirketlerin Beşiktaş İstanbul adresinde hacze gelindiğini ve bir kısım gayrimenkullerin haczedildiğini, bu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinden … A.Ş ile takip borçlusu olan kefiller arasında akdedilen sözleşmelerin TBK. 202. Maddede düzenlenen ticari işletme devri olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, işletmenin devri sözleşmesi başlığıyla imzalanan bu sözleşmelerin içeriği de dikkate alındığında ticari işletmenin devrinin değil, sadece belediye nezdinde ruhsat devrinin sağlanması niteliğinde bulunduğunu, nitekim ticari işletme devrine ilişkin sözleşme koşullarının oluşmadığını, bir an için bu sözleşmelerin işletme devri olarak kabul edilmesi halinde dahi müvekkili şirketlerin işletmelerin faaliyetleriyle hiçbir bağlantısı bulunmayan kefaletlerden kaynaklanan borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını zira takip borçlusu şirketlerin takip alacaklısı davalı banka ile akdettikleri kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmelerinin TBK. 583. Maddesindeki hiçbir koşulu taşımadığını, kefaletlerin geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde de, kefaletten doğan şahsi nitelikteki borcun işletmenin borcu olarak kabul edilemeyeceğini, olayda tüzel kişilik perdesinin aralanması şartlarının da mevcut olmadığını, şirketlerin aynı adreste faaliyet gösterip hakim ortaklarının aynı olmasının somut olay bakımından tüzel kişilik perdesinin aralanması için bir hukuki dayanak olamayacağını, müvekkili şirketlerin takip borçlusu olmadığı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına konu borçtan müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespitine ve alacağın %20’si oranındaki tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. E. Sayılı dosyasında davacı şirketlerin borçlu olarak yer almadığını, İİK. 72. Maddesi uyarınca takip borçlularının menfi tespit davası açabileceğini, banka ile kefalet ilişkisi bulunan …, .., … ve … Petrol Ltd. Şti. hakkında takip yapıldığını, işletme devri sözleşmeleri fiili ve organik bağın varlığı gerekçeleriyle davalının adresinde haciz tatbik edilerek bir kısım menkullerin haczedilmesi nedeniyle davacılar tarafından İstanbul 2. Hukuk Mahkemesinin 2015/1447 E. Sayılı dosyasında istihkak davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu, dolayısıyla icra dosyasında borçlu sıfatı bulunmayan davacıların istihkak davası da açtıkları gözetilerek menfi tespit niteliğinde bulunan huzurdaki bu davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını ayrıca aktif dava ehliyetlerinin de bulunmadığını, müvekkili banka ile … A.Ş, . … A.Ş ve …Akaryakıt … A.Ş ile akdedilen genel kredi sözleşmeleri ve bu genel kredisi sebebiyle alınan senetler sebebiyle bu şirketlerden alacaklı olduğunu, takip borçlusu olan …, .., … A.Ş ve … A.Ş’nin adı geçen şirketlerin borcuna müteselsil kefil olduklarını ve kefillere karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyasında takip yapıldığını ve takip borçlusu olan …Petrol A.Ş’nin Beşiktaş..Noterliğinin 20.02.2015 tarihli işletme devri sözleşmeleriyle bir kısım işletmeleri davacılardan … A.Ş’nin devraldığını, bu nedenle devralan şirketin adresinde bir kısım menkullerin haczedildiğini ve bu sebeple açılan derdest bir istihkak davasının da bulunduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ticari işletme devri sözleşmelerinin yasaya uygun şekilde yapıldığını belirterek haksız davanın hukuki yarar ve aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Menfi tespit davasına konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. E. Sayılı dosyası incelendiğinde; davalı bankanın dava dışı…. A.Ş , . … A.Ş , . … A.Ş ve . ….. A.Ş’ye karşı müteselsil kefalet ve temlik sözleşmesine dayalı olarak 304.140,00 TL alacağı tahsil amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin tebliğinden sonra takiplerin kesinleştiği, davalı banka vekilinin 06.11.2015 tarihinde icra dosyasına sunduğu talep dilekçesinde; ”dosya borçlularından ..A.Ş’nin Beşiktaş … Noterliğinde 20.02.2015 tarihli .. yevmiye nolu, .. A.Ş’nin Beşiktaş … Noterliğinde 20.02.2015 tarihli .. yevmiye nolu, borçlu … A.Ş’nin de aynı noterliğin aynı tarihli … yevmiye nolu işletme devri sözleşmeleri ile işletmelerini Akatlar Mah. … Beşiktaş İstanbul adresinde merkezi bulunan … Ürünleri A.Ş’ye devrettiklerinden ve dosya borçlusu olan şirketlerin… A.Ş’nin şubesi olarak sicile tescil edilmiş olması ve…l Ltd. Şti. …A.Ş’nin ve … A.Ş’nin yöneticileri, ortakları ve yetkililerinin aynı gerçek ve tüzel kişiler olması nedeniyle ilgili şirketler arasında fiili organik bağın olması nedeniyle alacağın tahsili amacıyla menkul ve gayrimenkul mallarının ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının borca yeterli miktardaki kısmının haczini istediği” bu talebin icra müdürlüğünce kabul edildiği ve talebe konu Beşiktaş’taki adreste bir kısım menkullerin haczedildiği anlaşılmaktadır.
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2017 tarihli 2016/15 Esas 2017/107 Karar sayılı kararıyla; ” davalı bankanın, davacılardan icra dosyasına konu edilen borcun ödenmesine ilişkin bir talebinin veya bu konuda davacılara gönderdiği bir ihtarının bulunmadığı, davacılara karşı yaptığı bir icra takibinin olmadığı, davacılara ait faaliyet adresinde menkul haczinin gerçekleştirildiği ve davacılar tarafından bu hacze itiraz edilerek menkullerin mülkiyetinin kendilerine ait olduğunun tespiti ve iadesi amacıyla İİK 96.ve devamı maddelerinde düzenlenen istihkak davası açıldığı, bu davanın derdest bulunduğu, açılan istihkak davasında menkullerin mülkiyetinin kime ait olduğunun saptanacağı ve verilen kararın da kesin hüküm niteliğinde bulunduğu icra hukuk mahkemesince verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmese de istihkak davasının bu kuralın istisnasını teşkil ettiği, davacıların açtığı bir istihkak davasının olduğu gözetildiğinde davanın açıldığı tarih itibarıyla davacıların borçsuzluğun tespitini istemekte hukuki ve güncel bir menfaatlerinin bulunmadığı, başka bir deyişle hukuki yarar şartının oluştuğunun kabul edilemeyeceği, hukuki yararın dava şartı olduğu dava şartlarının mahkemece resen gözetileceği, davada hukuki yarar şartı gerçekleşmediği” gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin süresinde istinaf dilekçesi ibraz ettiği, mahkeme gerekçesinin aksine menfi tespit davası açılabilmesi için bir kişi hakkında icra takibi başlatılmış olmasının dava şartı olmadığını, İİK 72.maddede borçlu olduğu/borçtan sorumlu olduğu iddia edilen kişinin icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceğinin düzenlendiğini, davalı … Bank vekilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına sunduğu, 06/11/2015 tarihli talebinde “borçlulardan …. ve… Petrol’ün takip dışı ..ti AŞ (… AŞ) ile akdettiğini belirttiği sözleşmelerle; “…. Esenyurt/İstanbul” “E../ Ankara” “…” adreslerindeki işletmelerin takip dışı İstasyon AŞ tarafından devralındığı ve takip dışı …İşletmeciliği Ltd. Şti’nin ortak ve yetkililerinin aynı gerçek ve tüzel kişiler olduğu söylenerek takip dışı bu şirketlerin “.. ..Beşiktaş İstanbul” adresinde haciz ve muhafaza yapılmasını talep ettiği ve müvekkillerinin takibe konu borçtan sorumlu olduğunu beyan ettiği, takip dosyasında müvekkili şirketlere yönelik bir alacak iddiasının varlığı karşısında müvekkilinin dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu, cevap dilekçesinde de işletmelerin devralındığı ve tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının gerçekleştiğinin iddia edildiğini, müvekkilinin davalı alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunduğunu,
-Dava dilekçesinin netice kısmındaki beyanları göz önüne alındığında talebin icra takip dosyasıyla sınırlandırılmadığının da açık olduğunu,
-Yargılama usulü konusu ve tarafları farklı olan istihkak davası bulunmasının bu davadaki hukuki yararı etkilemeyeceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak esas hakkında inceleme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
Dava davacı şirketlerin,davalı alacaklıya İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2015/27236 E. Sayılı dosyasına konu borçtan borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir.
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2017 tarihli 2016/15 Esas 2017/107 Karar sayılı kararıyla;” davacıların açtığı bir istihkak davasının olduğu gözetildiğinde davanın açıldığı tarih itibarıyla davacıların borçsuzluğun tespitini istemekte hukuki ve güncel bir menfaatlerinin bulunmadığı, hukuki yararın dava şartı olduğu dava şartlarının mahkemece resen gözetileceği, davada hukuki yarar şartı gerçekleşmediği” gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verdiği görülmüştür.
6100 Sayılı HMK 114/1-h maddesi gereğince “Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının” dava şartı olduğu ve mahkemece resen gözetileceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır.
6100 Sayılı HMK 106/2 maddesinde ” Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiği ” düzenlenmiştir.
İİK 72/1 maddesinde ” Borçlu , icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir” hükmü düzenlenmiştir.
İstinaf dilekçesi ekinde de bir örneği sunulan , İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasına alacaklı vekili tarafından ibraz edilen talep dilekçesi ile, dosya borçlularının işletme devir sözleşmeleri ile işletmelerini davacı şirketlere devrettiklerini , şirketlerin ortakları ve yetkililerinin aynı gerçek ve tüzel kişiler olduğunu, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu beyan ettiği ve davacı şirketlerin adreslerinde haciz yapılmasını talep ettiği, sunulan haciz tutanağından Beşiktaş’ta bulunan davacı adresinde haciz işlemi yapıldığı, istihkak davasının da bu haciz işleminden sonra açıldığı anlaşılmıştır.
Haczedilen menkul mallar yönünden açılan istihkak davasının konusu ile borçlu bulunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasının konusunun farklı olduğu, davacı şirketler açısından aynı neticeyi sağlamayacağı anlaşılmaktadır.
Davacıların dava açmakta güncel hukuki yararının bulunup bulunmadığının incelenmesi yönünden emsal olarak incelenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/01/2012 tarihli 2011/16-622 Esas- 2012/9 Karar sayılı kararında; “bir davanın korunmaya değer güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehdit ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksiniminin bulunmamasının gerektiği” belirtilmiştir.
Menfi tespit istenen icra dosyasında, davacıların , borçlu şirketlerden TBK 202. Madde de düzenlenen işletmeyi devralan sıfatlarının bulunduğu, borçlu şirketler ile aralarında organik bağ bulunduğunun iddia edilerek adresinde haciz işlemi yapıldığı gözönüne alındığında, yukarıdaki paragrafta yer verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilen korunma gereksiniminin ve güncel hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:
Davacılar vekilinin İSTİNAF İSTEMİNİN KABULÜNE,
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2017 tarih ve 2016/15 E., 2017/107 K.sayılı kararının kaldırılarak, dosyanın yargılama yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı …l A.Ş tarafından yatırılan 31,40 TL maktu istinaf harcının talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 43,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 128,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 09/11/2018