Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2849 E. 2019/2360 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2849 Esas
KARAR NO : 2019/2360 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2015/275 E., 2016/876 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili; müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında ‘…’ adlı satış noktasında, müvekkilinin satış ve dağıtımını yaptığı içecek ürünlerinin satış ve pazarlanmasına ilişkin olarak 10/06/2010 başlangıç tarihli ‘Gazlı ve Gazsız Ürün-Miktar Direkt Satış Noktası Sözleşmesi’ akdedildiğini, müvekkilinin sözleşmenin imzalanmasını müteakip sözleşmenin özel hükümleri bölümündeki hükmü uyarınca pazarlama faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla davalı … Ltd. Şti.’ye 18/06/2010 tarihinde 10.000,00 TL ödeme yaptığını,taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken davalı şirketin satış noktasını davalı … Ltd. Şti.’ye devrettiğini, bunun üzerine devreden ve devralan şirketlerle müvekkili arasında 20/10/2011 tarihli bir protokol akdedildiğini, bu protokolle davalı … Ltd. Şti.’nin 10/06/2010 tarihli sözleşmeye aynen uyacağını kabul ve taahhüt ettiğini, devreden şirketin ise devralanın sözleşmeye uymamasından müteselsilen sorumlu olmayı kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme sona ermediği halde davalıların taahhütlerine aykırı davranarak satış noktasında başka firmalarca sağlanan gazsız ürünleri bulundurduğunun ve satışa sunduğunun İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/257 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin 24/10/2014 tarihli ihtarname ile feshedildiğini ve davalı taraftan sözleşmeden kaynaklanan borçların ödenmesinin talep edildiğini, ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığını, davalılar … ve …’nın da müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları sözleşmeler uyarınca 10.000,00 TL kefalet limiti ile sınırlı olarak borçtan sorumlu olduklarını, katkı amacıyla ödenen 10.000,00 TL’nin kıstalyevm hesabı uyarınca 8.642,00 TL’sinin ve sözleşmenin 9.maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılıktan doğan 10.000,00 TL cezai şart alacağının 2.000,00 TL’sinin temerrüt tarihi olan 03/11/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalılar … Ltd. Şti. ile … vekili, müvekkili şirketin sözleşmeyi devri ile kefil olan müvekkili …’nın sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkili …’nın devir protokolünde imzasının bulunmadığını, bu nedenle müvekkili …’ya husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirket yönünden ise protokolün 1.maddesi ile taraflar arasında akdedilen sözleşmenin uygulanamaz hale geldiğinin kararlaştırıldığını, ayrıca sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, müvekkilinin yokluğunda yapılan tespit sonucu düzenlenen raporu kabul etmediklerini, sözleşme ile kararlaştırılan satış miktarının gerçekleştirilememesinin nedeninin davacının sözleşmeyi haksız feshi olduğunu, sözleşmedeki cezai şartın sözleşmenin feshi ile talep edilemez hale geldiğini savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı … yasal sürede davaya cevap vermediği, duruşma sırasında alınan beyanında davanın reddini istediği görülmüştür. Davalı …. Ltd. Şti. davaya cevap vermediği görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; ” toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen Direkt Satış Noktası Sözleşmesi’nin Özel Hükümler Bölümü’nün 1.Paragrafı uyarınca davacının davalı şirkete ürünlerin etkin bir şekilde satışının sağlanması amacıyla 10.000,00 TL ödeme yapacağı, ancak sözleşmenin süresinden önce sona ermesi halinde bu meblağın kıstalyevm usulü hesaplanacak kısmının davacıya iade edileceği, buna göre davacının 10.000,00 TL ödeme yaptığı, yine sözleşmenin Genel Hükümler kısmının 4.maddesi uyarınca davalının 2500 adet ürün satmayı planladığı, sözleşmenin 1.maddesi uyarınca ise davalının davacıdan aldığı gazsız ürünlerle rekabet halindeki ve başka firma tarafından sağlanan ürünleri satış gayesiyle bulundurmamayı ve satmamayı taahhüt ettiği, ancak İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/257 D.İş. Sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu taahhüdüne aykırı davrandığının tespit edildiği, yine sözleşmenin 9.maddesi uyarınca davalının sözleşmeye aykırı davranması halinde 10.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul ettiği, davalılar … ve …’ın da bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attıkları, daha sonra davacının davalı şirketlerle imzaladığı protokol uyarınca davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeye konu satış noktasını devraldığı, protokolün 2. ve 4.maddesi uyarınca devralan şirketin devreden ve davacı arasındaki sözleşmeyi aynı şartlara kabul ettiği, 2.maddesi uyarınca ise devredenin sözleşmede yer alan yükümlülüklerin devralan tarafından yerine getirilmesini sağlamayı kabul ettiği, dolayısıyla direkt satış noktası sözleşmesine aykırı davranılmış olmasının sonuçlarından her iki davalı şirketin de sorumlu oldukları, davalılar … Ltd. Şti. ve … vekili protokolün 1.maddesi uyarınca sözleşmenin uygulanamaz hale geldiğini ileri sürmekte ise de protokolün diğer maddeleri karşısında bu yöndeki savunmaya itibar edilemeyeceği, bunun yanında davalılar … ve …’nın protokolde imzalarının olmadığı, dolayısıyla direkt satış noktası sözleşmesinin tarafında değişikliği kabul yönünde irade beyanlarının olmadığı, sözleşmeye davalı … Ltd. Şti.’nin taraf olduğunu düşünerek kefil oldukları, rızaları olmaksızın sorumluluklarının ağırlaştırılamayacağı, dolayısıyla davacı alacağından sorumlu olmadıkları, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranmış olması nedeniyle sözleşmenin feshinin haklı olduğu, davacı tarafından ürünlerin etkin olarak satılmasını sağlamak amacıyla ödenen 10.000,00 TL katkı bedelinin sözleşmenin 4.maddesi uyarınca davalı tarafça yapılması planlanan ancak yapılamayan satış tutarı dikkate alındığında davacıya iadesi gereken kısmının 8.640,00 TL olduğunun tespit edildiği, davalıların bu yönden rapora itiraz etmedikleri, ayrıca davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle davacının sözleşmenin 9.maddesi uyarınca 10.000,00 TL cezai şart talep edebileceği, sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle cezai şartın talep edilemez hale geldiği yönündeki davalı savunmasına itibar edilemeyeceği, ancak taleple bağlı kalınması gerektiği, ayrıca davalı … Ltd. Şti.’nin 03/11/2014 tarihinde temerrüde düşürüldüğü, buna göre takip tarihine kadar 51,38 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği, davalı … Ltd. Şti. de protokolün 2.maddesi uyarınca devralan şirketin yükümlülüklerini yerine getirmesini garanti ettiğinden işlemiş faiz tutarından da sorumlu olacağı ve davalılar … ve …’ın dava konusu borçtan sorumlu olmadıkları” gerekçesiyle davalılar … ve … aleyhine açılan davaların reddine, davalılar … Tic. Ltd. Şti. ile ….Ticaret Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, davalıların İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptaline, takibin 10.640,00 TL asıl alacak ve 51,38 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, 10.640,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren TCMB’nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı %11,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 10.691,38 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılar … Tic. Ltd. Şti. ile …Ticaret Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı, davalı …’ya yönelik icra takibi başlatmakta haksız olmakla birlikte kötüniyetli olduğu olduğu ispat edilemediğinden, davalı …’nın kötüniyet tazminatı talebinin reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle; bilirkişiler tarafından da kefil gerçek kişi davalıların sorumluluğu belirlenmiş olmasına rağmen mahkemenin aksi yönde hüküm kurduğunu devir protokolünde sözleşmeden doğan yükümlülüklerin aynen devam edeceğinin kararlaştırıldığını kaldı ki devir protokolünü imzalayan …’nın şirket yetkilisi olduğunu bu nedenle kararın kaldırılarak tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava akdi aykırılık nedeni ile cezai şartın tahsili amaçlı olarak başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında sözleşme imzalanarak akdi ilişki başlamıştır. Buna göre akdedilen Direkt Satış Noktası Sözleşmesi’nin Özel Hükümler Bölümü’nün 1.Paragrafı uyarınca davacının davalı şirkete ürünlerin etkin bir şekilde satışının sağlanması amacıyla 10.000,00 TL ödeme yapacağı, ancak sözleşmenin süresinden önce sona ermesi halinde bu meblağın kıstalyevm usulü hesaplanacak kısmının davacıya iade edileceği, buna göre davacının 10.000,00 TL ödeme yaptığı, yine sözleşmenin Genel Hükümler kısmının 4.maddesi uyarınca davalının 2500 adet ürün satmayı planladığı, sözleşmenin 1.maddesi uyarınca ise davalının davacıdan aldığı gazsız ürünlerle rekabet halindeki ve başka firma tarafından sağlanan ürünleri satış gayesiyle bulundurmamayı ve satmamayı taahhüt ettiği, ancak İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/257 D.İş. Sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu taahhüdüne aykırı davrandığının tespit edildiği, yine sözleşmenin 9.maddesi uyarınca davalının sözleşmeye aykırı davranması halinde 10.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul ettiği, davalılar … ve …’ın da bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attıkları, daha sonra davacının davalı şirketlerle imzaladığı protokol uyarınca davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeye konu satış noktasını devraldığı, protokolün 2. ve 4.maddesi uyarınca devralan şirketin devreden ve davacı arasındaki sözleşmeyi aynı şartlara kabul ettiği, 2.maddesi uyarınca ise devredenin sözleşmede yer alan yükümlülüklerin devralan tarafından yerine getirilmesini sağlamayı kabul ettiği görülmektedir.İlk derece mahkemesince akde bağlı davranması gereken kişiler belirlenirken işletmeyi devralan ve devreden şirket esas alınmış ve kefillerinin devir protokolünde yer almadığı için sözleşmedeki ceza hükümlerinin devralan şirket açısından bağlayıcı olsa da kefillerin imzası bulunmadığı için durumlarının başkalarınca ağırlaştırılmayacağı nedenle kefil gerçek kişiler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Kefalet sözleşmesi kefilin sorumluluğunun sınırlarının tam olarak çizilmesi gereken sözleşmelerdendir. Müstakilen düzenlenen bir kefalet sözleşmesinde lehine kefil olunan kişinin belli bir miktara kadar olan her türlü borcun kefil olunması için “ana sözleşmenin ” kefil tarafından biliniyor olması gerekir. Gerek bayilik sözleşmesinde gerekse devir protokolünde yer alan ve tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen sözleşme maddelerinin kefil için uygulanabilmesi için ilgili sözleşmelerin hükümlerinin kefil tarafından bilinmesi esastır.Ayrıca TBK 583. maddeye göre Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.Kefaletnameler incelendiğinde hangi tarihte imzalandığı yazılı olmayıp hangi tarihe kadar geçerli olacağı yazılıdır. Bir diğer anlatımla kefaletin hangi tarihte başladığı yazılı değildir. Kefaletle ilgili olarak yükümlülük altına girdiği hususlar, müşterek ve müteselsil kefil olduğuna ilişkin beyan ve rakam kendi el yazıları ile de yazılmamıştır. Bu durumda kefalet geçerli bir kefalet değildir. Mahkemece istinafa konu edilen kefiller açısından verilen hüküm doğru olmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- İstinaf peşin harcı olarak yatırılan 31,40 TL harçtan alınması gereken 44,40 TL harç hesaplanmakla bakiye 13,00 TL peşin harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına 3-Davacı yanca yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/ 1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2019