Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2848 E. 2019/2380 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2848 Esas
KARAR NO : 2019/2380
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2014/147 E. – 2017/144 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile asıl borçlu … San.Tic.Ltd Şti arasında kredi sözleşmesi imzalandığını ,iş bu sözleşmede Bilal Mahmut Ünalmış’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, imzalanan işbu sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, borçlunun borcunu ödememesi nedeniyle asıl borçlu ve kefiline hitaben Beyoğlu ….Noterliğinden 26.11.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiğini, sözleşmenin feshedilerek kredinin ödenmesinin istendiğini, bu ihtarnameye rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, davalının Mersin ….Noterliğinden keşide ettiği 05.12.2013 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarname ile itiraz ettiğini, alacağın tahsilini teminen İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından haciz yolu ile icra takibi yapılmış olduğunu, davalının icra takibine ve temerrüt faizine itiraz ettiğinden dolayı takibin durduğunu belirterek davalının yaptığı itirazın iptaline ve %20 dan aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın dilekçesinde usulen yazılması zorunlu olan hukuki nedenlerin dayanağını teşkil eden kanunun maddeleriyle birlikte yazılması gerekmesine rağmen davacı tarafın bu usule uymadığını, icra takip dosyasında vaki itirazın dayanaktan yoksun olmayıp mesmu bir itiraz olduğunu, zira takip dayanağı olan 2009 yılına ait kredi sözleşmesinin, araç alımına ilişkin şirket için çekilmiş bir kredi olup, araç kredisine ilişkin borcun ödendiğini, icra takibi başladığında kolay ulaşılabilir ve bulunabilir birisi olduğundan, 2009 yılında kullandırılan araç kredisi için imzaladığı kredi sözleşmesi kullanılarak 2012 yılında çekilen krediye ilişkin sorumluluk yüklenilmeye çalışıldığını, her ne kadar dava dilekçesinde söz konusu kredi sözleşmesinde imzasının olduğu belirtilmiş olsa bile, çekilen bu kredi şahsi hiçbir harcamasına kullanılmadığını, ayrıca söz konusu ticari kredi sözleşmesinin 2012 yılında akdedilmiş olup, ticari krediyi kullanmış olan şirketteki hissesini 30.12.2011 tarihinde mali ve hukuki yükümlülükleriyle birlikte … devrettiğini, davaya konu edilen ticari kredi sözleşmesinden ötürü kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca müşterek borçlu sıfatının yahut müteselsil kefil sıfatının oluşması için Borçlar Kanunu’nun 583/1 madde fıkrasına göre kendi el yazısıyla yazılmış olması lazım iken, bu sıfatların kendi el yazısı ile yazılmadığını, bu nedenle öncelikle asıl borçluyu takip etmesi gereken davacının doğrudan davayı kendisine yönelttiğini, bu işlemin usul yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece borçlu olduğu kanaatine varılsa bile, hisse değeri olan 5.000,00 TL’den fazla borca hükmedilmesi limited şirketin özelliği olan malvarlığı ile sınırlı sorumluluk prensibine aykırı olacağını, yine borcu kabul etmemekle birlikte yapılan icra takibinde ve dava dilekçesinde, faiz oranının yıllık %30,24 olarak belirtildiğini ve talep edildiğini, bu faiz oranının çok yüksek olup, iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını, ayrıca ticari faizin oranına ilişkin bir müzakere yapılmadığından ve faiz oranı davacı tarafından tek taraflı olarak belirlendiğinden, bu husus borçlar hukuku prensipleri gereğince haksız şart teşkil ettiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 3.804.54 TL asıl alacak ( kredi kartı ) 9.591.26 TL asıl alacak ( kredili mevduat hesabı )410.29 TL temerrüt faizi 262.63 TL temerrüt faizi 33.66 TL BSMV olmak üzere toplam 14.102.36 TL üzerinden asıl alacağın 9.591.26 TL’lik kısmına % 31.80, 3.804.54 TL’lik kısmına % 30.24 işlemiş faiz ve faizin % 5’i gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına,2.090 TL’lik iki adet çek yaprağına ilişkin taahhüt tutarının davacı bankadan faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, aşan istemin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf isteminde özetle; müvekkilinin imzası olmayan, tarafı olmadığı sözleşmeye dayalı olarak bankanın talepte bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin sadece araç rehni için düzenlenen sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalandığını, müvekkilinin imzası bulunan sayfada imzanın hangi tarihte atıldığı, hangi sözleşmeye ilişkin olarak verildiği yazılı değildir. Bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, hiçbir sayfada müvekkilinin 50000TL bedelle kefil olduğuna ilişkin imza ve beyan bulunmadığını, sözleşmede asıl borçlunun dahi imzasının bulunmadığını, üye işyeri başvuru formu, çek taahhütnamesi, kredi kartı başvuru formu, kredi kartı üyelik sözleşmesinde de müvekkilinin imzasının bulunmadığını, sözleşmenin 28,30 ve 34 sayfalarının eksik olduğunu, bankanın başka bir sözleşme için aldığı imzayı dilediği sözleşmenin son sayfası olarak kullanarak hak elde etmeye çalıştığını, hangi bedel ve hangi faiz oranın hangi sözleşmeye ilişkin olduğunun belli olmadığını, kredi kartı borcundan da müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, 7 örnek ödeme emrinde “çek taahhüdünden kaynaklanan banka alacaklarından sadece asıl kredi borçlusu …Ltd Şti sorumludur” şeklinde koyu olarak yazılmış olmasına rağmen müvekkilinden talepte bulunmasının hatalı olduğunu, bu hususta müvekkilinden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, iddia olunan kredi ödemesi 2013 yılında tespit edilmiş olmakla kefalet var ise TBK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin 2013 yılında şirket hissedarı olmadığını, temerrüte düşmediğini, işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını, raporlar arasında çelişki olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP:Davacı vekili dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının kredi sözleşmesi gereğince sorumlu olduğunu, genel kredi sözleşmesinin usul ve yasaya uygun olarak hazırlandığını, asıl borçlu şirketteki hisselerini devretmesi halinde dahi kefalet sorumluluğunun devam edeceğini, istinaf talebinin reddi gerektiğini belirtmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, davalının kefil olduğu iddia edilen sözleşmeye konu borç kalemlerinin ödenmediği iddiası ile başlatılan ilamsız takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; davacı alacaklı sıfatıyla 14.205,03 TL nakit toplamı, 2.000,00 TL gayrinakit toplamı olmak üzere toplam 16.205,03 TL’nin tahsili isteminde bulunmuştur. Takip talebinde; “çek taahhüdünden kaynaklanan banka alacaklarından sadece asıl kredi borçlusu …Ltd Şti sorumludur” şeklinde açıklama yer almaktadır. İtiraz üzerine açılan iş bu davada harca esas değer olarak asıl alacak miktarı (14.205,03TL) gösterilmiş bu miktar üzerinden peşin harç yatırılmıştır. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı olup Mahkeme, taleple bağlıdır. Açıklanan nedenle işbu davada davalı yönünden dava konusu edilmemiş olan gayrinakdi alacak talebi yönünden davanın kabulü ile depo kararı verilmesi yerinde değildir. Kabule göre de; davalı aşamalarda takip konusu kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığını iddia etmiş olup dosyada mevcut sözleşme fotokopileri Dairemizce incelenmiştir. Davacı tarafça sunulan kredi sözleşmesi fotokopisinde; davalıya atfen isim ve imzanın ayrı bir sayfada bulunduğu görülmektedir. Bu durumda; mahkemece bankadan tüm sözleşme asıllarının celp edilerek kefaletin sözleşme ile bir bütün olup olmadığının değerlendirilmesi, keza davalı sadece 2009 yılında araç alımı için kullanılan krediye ilişkin bir kredi çekildiğini ve borcun ödendiğini iddia ettiğinden bu savunmanın yerinde olup olmadığının araştırılarak delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekliyken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile,2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2017 gün ve 2014/147 Esas, 2017/144 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İstinaf aşamasında davacı avansından kullanıldığı anlaşılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/11/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.