Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2832 E. 2019/2412 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2832 Esas
KARAR NO : 2019/2412
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2016
NUMARASI : 2015/234 2016/909
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten 130.000,00 TL bedel karşılığı araç satın aldığını, araçta hiçbir kimyasal madde kullanılmadığı halde deri kaplamasının deforme olduğunu, durumun gizli ayıptan kaynaklandığının anlaşıldığını, aracın davalıya götürüldüğünü ancak sonuç alamadıklarını, konuyla ilgili İzmir 15.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yaptırılan delil tespitinde araçta kimyasal madde kullanılmadığı, deri kaplamanın orjinal dokusunu koruduğu, ancak yapıştırıcının hatalı olduğu, bu nedenle deforme olduğu, kullanıcının müdahale olmadığı yolunda görüş belirtildiğini, TBK’nun 227/2 maddesi uyarınca alıcının genel hükümlere göre tazminat hakkının saklı olduğu, söz konusu hatanın müvekkilince tamir ettirilecek ayıpların tamirat bedelinin karşılanması amacıyla işbu belirsiz alacak davasını açmak zorunda kaldıklarını belirterek dava değerinin tam kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu halde arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL’nin tespit tarihi olan 30/10/2014 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, satışın üzerinden 2 yılı aşkın süre geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, talebin kabul edilebilir olmadığını, tespit işleminin yokluklarında yapıldığını, bu işlemi ve bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, sorunun imalat hatasından kaynaklanmadığını, davacının onarım işlemini kabul etmediğini, iyiniyetli olmadığını, davacının derhal bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu araçtaki deri kaplamanın ayrıldığı, kaplama üzerinde herhangi bir kimyasal işlem izine rastlanmadığı, ayrıca araç ön konsolonun uzun süre kızgın güneş ışığına maruz kaldığına ilişkin emare de bulunmadığı, kötü kullanım sonucu oluşmadığı, 3 yaş üzeri bir araç için beklenmedik bir deformasyon olduğu, aracın bu haliyle gizli ayıplı olduğu, aracın ön konsolunun tamiri için 10.250,00 TL maliyet gerektiği, 1.000,00 TL amortisman ile 250,00 TL hurda maliyeti düşüldüğünde aracın 9.000,00 TL’ye tamirinin mümkün olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, 9.000,00 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; iddia edilen hususların gizli ayıp oluşturmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının gizli ayıp bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, TBK’nun 223.maddesine göre kısa bir sürede ihbar yapılması gerektiğini, aracın 2010 yılında satıldığını, davacının 2013 yılında şikayette bulunduğunu, dolayısıyla 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca zamanaşımının gerçekleşmediği kabul edilse bile davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dolayısıyla davacının aracı bu haliyle kabul etmiş sayılması gerektiğini, yine TTK’nun 18/3 maddesi uyarınca tacirler arasındaki ihbarnamenin noter, taahhütlü mektup, telgraf veya güvenlik elektronik imza ile yapılması gerektiğini, davacının bu yükümlülüğü yerine getirmediğini, Yargıtay kararlarında ayıp ihbarı hususunun istikrarlı bir şekilde ele alındığını, bilirkişi raporunda teknik ve bilimsel ayrıntıya yer verilmediğini, arızanın neden üretimden kaynaklandığına ilişkin teknik ve somut veriden bahsedilmediğini, herhangi bir insan gibi genel geçer ifadeler kullanıldığını, bilirkişilerin olguları ve kanıtları tartışma yetkisi bulunmadığını, raporun yetersiz olduğunu bildirmiştir. Dava dilekçesi ekinde sunulan araç satış sözleşmesinin incelenmesinde; davacının dava konusu aracı dava dışı ….. Ltd. Şti’nden 11/09/2012 tarihinde, 130.000,00 TL bedelle satın aldığı görülmüştür. Aracın ilk tescil tarihinin 17/05/2010 olduğu dava dilekçesine ekli motor tescil belgesinden anlaşılmıştır. İstanbul 15.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yaptırılan delil tespiti dosyasına sunulan 31/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu aracın gösterge paneli üst deri kaplamasının yapıştırma bölgelerinden ayrıldığı ve öne doğru kısaldığı, söz konusu ayrılma ve deformenin herhangi bir kimyasal madde kullanımından kaynaklanmadığı, bu durumun yapıştırma işlemindeki hatadan kaynaklandığı, sürücü ve kullanıcı hatasının bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği, tespit raporunun davalıya ve dava dışı satıya tebliğ edildiği, davalının ve dava dışı satıcının tespit raporuna itiraz ettikleri görülmüştür. Yargılama sırasında alınan iki kişilik 25/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; araçtaki deri kaplamadaki deformasyonun herhangi bir kimyasal, ısısal veya mekanik işlemden kaynaklanmadığı, yine ön konsolun uzun süre ve korumasız olarak kızgın güneşte kaldığına dair bir emarede de tespit edilemediği, ayrıca bu durumun kötü kullanma veya uygun olmayan muameleden kaynaklanmadığı, bu tür bozulmaların araçların ömrü boyunca meydana gelmesi beklenmeyen bozulmalar olduğu, garanti süresi dolmasının bu tür arızalar için geçerli kabul edilmeyeceği, esasen bu bozulmanın başlangıcının aracın ilk günlerine dayandığı dikkate alındığında bozulmanın imalata dayanan gizli bir ayıp niteliğinde olduğu, deri kaplı yeni bir ön konsolun maliyetinin işçilik ve KDV dahil 10.250,00 TL olacağı, mevcut konsolun bozulmadan önce 3 yıl süreyle kullanıldığı, bu nedenle 1.000,00 TL amortisman bedeli ile 250,00 TL hurda değeri düşülmesi gerektiği, ayrıca yapılan işlemler nedeniyle 2.000,00 TL’lik değer kaybı meydana geleceği, buna göre toplam zararın 11.000,00 TL olacağı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ederek yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını istediği görülmüştür.Davacı vekilinin 08/08/2016 tarihli dilekçesiyle tamirat bedeli olan 9.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istediği ve bu bedele ilişkin olarak harcı 12/08/2016 tarihinde yatırdığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, araçta bulunan ayıp nedeniyle alacak davasıdır. Davacı taraf satın aldığı araçtaki deri kaplamanın deforme olduğunu, bu durumun gizli ayıptan kaynaklandığını ileri sürmüş, davalı taraf ise talebin zamanaşımına uğradığını, davacının derhal bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; araçtaki deri kaplamadaki deformenin kullanım hatasından oluşmadığı, hatanın gizli imalat hatasından kaynaklanıp gizli ayıp niteliğinde bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Ayrıca davacı taraf dava öncesinde tespit yaptırmış, tespit bilirkişisi raporunda da deri kaplamanın yapıştırma işleminde kullanılan yapıştırıcının ve/veya yapıştırma işleminin hatalı olması nedeniyle bu durumun gerçekleştiği belirtilmiş olup sonradan ortaya çıkan bu durum neticesinde davacının talepte bulunabileceği kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Davalı tarafça davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu ileri sürülmüş ise de, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu tür bozulmaların araçların ömürleri boyunca meydana gelmesi beklenmeyen bozulmalar olduğu, bu bakımdan garanti süresi dolumunun bu tür arızalar için geçerli kabul edilemeyeceği, somut olaydaki deri kaplamanın normal ömrünün garanti süresinin çok üstünde olmasının beklendiği gözetildiğinde, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 614,79 TL harçtan, peşin alınan 154,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 460,79 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/11/2019