Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2829 E. 2019/2284 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2829 Esas
KARAR NO : 2019/2284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2017
NUMARASI : 2015/1215 2017/185
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin toplam 8 adet faturayla 30.742,90 TL tutarında ürünü davalıya satıp teslim ettiğini, davalının aldığı ürünleri iade etmediği gibi bedelini de ödemediğini, ancak herhangi bir tanıtım ve promosyon faaliyeti gerçekleştirmemesine rağmen ınsert ve promosyon bedeli adı altında 3 adet fatura düzenleyerek müvekkiline göndermiş ise de, müvekkilince bu faturalara karşılık iade faturaları kesilerek davalıya noter aracılığıyla gönderildiği, davalının ayrıca 2014 yılı için de 150.000,00 TL tutarında mal satın alacağına dair yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nun 112.maddesine uygun olarak müspet zararı tazmin amacıyla müvekkilinin sözleşmeleri feshettiğini ve ödenmeyen 30.742,90 TL’nin tahsilini istediğini, ancak davalının olumsuz cevap verdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu tutarın 13/03/2015’den itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının hiçbir zaman ürün satma taahhüdünde bulunmadığını, müvekkilince düzenlenen faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiğinin tarafların kabulünde olduğu, davacının düzenlediği faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının “promosyon bütçesi” ve “listeleme bedeli – WKZ” adı altında faturalar düzenlemiş ise de, bu konuda sözleşmede hüküm bulunmasının fatura düzenlemek için yeterli olmadığı, davalının fatura konusu hizmetleri yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiği, ancak bu konuda bir delil sunmadığı, davacı tarafça kabul edilmeyen ve içeriği anlaşılamayan e-posta yazışmalarının delil olarak kabul edilemeyeceği, davalı vekilince son celse CD’lerin incelenmediği ileri sürülmüş ise de, cevap dilekçesinde söz konusu CD’lerin davalının marketler bazında satış rakamlarını gösterir tablolara ilişkin olduğunun belirtildiği, dolayısıyla davanın esasına etkisinin bulunmadığı, kaldı ki davalının ticari defterlerine davacı borcu açıklama içermeyen 51.235,41 TL borç kaydının da kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının alacak talebinde haklı olduğu, ihtarnamenin davalıya 13/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, atifet süresinin eklenmesiyle davalının 21/03/2015 tarihinde temerrüde düştüğü gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; taraflar arasındaki ilişkinin satın alma anlaşması, ticari şartlar anlaşması ve eki olan satın alma şartları ile lojistik anlaşması çerçevesinde devam ettiğini, ilişki başlamadan önce taraflar arasında sözleşme şartları üzerinde anlaşmaya varıldığını ve sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin sadece mal satım ilişkisine dayalı olmadığını, davacının bunun bilincinde olduğunu, ticari şartlar anlaşmasının eki satın alma şartlarında “aksiyonel kondisyonlar” başlığı adı altında düzenlenen promosyon aktivite bütçesi 4 bin EURO, satıcı listeleri bedeli olarak olar da 8 bin EURO’nun belirlenerek imza altına alındığını, ancak davacının satışlar umduğu gibi gitmeyince bu şartları reddetmesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, yine ticari şartlar anlaşmasının 5.maddesinde “mutabık kalınan promosyon – aktivite bütçesi, sadece mevcut listeli artikeller için geçerli olacağı…. ” belirtilmiş olup söz konusu faturalar bu hükümler çerçevesinde kesildiğini, yine 6.madde uyarınca da listeleme bedelleriyle ilgili fatura düzenlendiğini, davacının basiretli davranması gerektiğini, müvekkili tarafından davacıya peryodik olarak basılan ruhsat broşüründe yer vereceğine dair taahhüt verilmediğini, bunun aksinin de davacı tarafından kanıtlanamadığını, söz konusu hizmetlerin yerine getirildiğine dair dosyaya sunulan ve müvekkili ile davacıya ait yazışmalar incelenmeden davacı şirketin bilgilendirildiği toplantı notları dikkate alınmadan kurulan yerel mahkeme hükmünün kaldırılması gerektiğini, davacı ürünlerinin müvekkiline ait mağazalarda satılmadığına dair iddiaların çürütülmesine yönelik olarak CD içerisine sunulan hususların mahkemece incelenmediğini, bu incelendiğinde davacının yaptırdığı delil tespitleri de dahil olmak üzere davacının ürünlerinin hangi mağazada kaç adet olarak satıldığı ve stok durumunun da tespit edileceğini ve delil tespitlerinin mesnetsiz olduğunun anlaşılacağını, böylece mahkemenin eksik inceleme yaptığını, satış miktarına ilişkin davacıya taahhütte bulunmadıklarını, delil tespitlerinin yargılamada delil olarak esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira bunların yokluklarında yapıldığını ve raporların tebliğ edilmediği için cevap verme haklarının sağlanmadığını, hipermarketlerin keşif günü yeterince araştırıldığının meçhul olduğunu, tespit yapılan hipermarketlerin binlerce m² alanlar olup sırf içecek reyonunun gözden geçirilmesi ilgili ürünlerin o anda markette satılmadığı sonucuna ulaşmak için yetersiz bir tetkik olduğunu, diğer yandan davacıya ürünlerin lüks ihtiyaç olarak tercih edilmesi zor ve alışılmadık ürünleri en az tüketecek müşteri grubuna hitap eden Kartal ve Bayrampaşa mağazalarında aranmasının davacının iyi niyete aykırı hareket ettiğini göstermekle birlikte CD içeriği incelenmiş olsaydı bu mahaller de dahil ürünlerin satışa sunulduğunun görüleceğini, ayrıca yüksek gelir grubuna hitap eden fulya veya konya mağazalarında tespit yapılsaydı tam tersi sonuçlar çıkacağının malum olduğunu, yine cevap dilekçesi ekinde sunmuş oldukları 2015 yılı Şubat ayı da dahil olmak üzere satış durumunu gösterir belgeler incelenmiş olsaydı bu durumun ortaya çıkacağını, mahkemenin esas aldığı raporun objektif olmayıp yanlı olduğunu, itirazlarına rağmen yeni bir rapor alınmadığını, müvekkilinin düzenlediği faturaların müvekkilinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin faturalarını sözleşmeye uygun olduğunu, davacının bu faturaları kayıtlarına işlememesinin haklı bir dayanağı olmadığını bildirmiştir.
Taraflar arasında 01/01/2014 tarihli satın alma anlaşmasının düzenlendiği, ayrıca 01/01/2014 tarihli ticari şartlar anlaşmasının da düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafça İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi ile 17.Sulh Hukuk Mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarının sunulduğu, söz konusu tespit raporlarında tespite konu davalı mağazalarında davacıya ait ürünlerin satışına rastlanılmadığının belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin delil özelliğinin bulunduğu, davacının 8 adet fatura ile davacıya 30.742,90 TL tutarında mal verdiği ancak hiçbir ödeme almadığı, bu tutarın davalı borcu olarak kaydedildiği, davalı defterlerinin ise delil vasfının bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen 8 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davalı tarafın davacı borcuna hiçbir açıklama olmadan ve faturaları ibraz etmeden 51.235,41 TL borç kaydettiğinin görüldüğü, davalının 3 adet promosyon bütçesi adı altında toplam 42.187,27 TL’lik fatura düzenlediği, faturaların 31/03/2014, 30/06/2014 ve 30/11/2014 tarihli oldukları, davacının bu faturaları kabul etmeyerek noter ihtarı ile iade ettiği, davacının davalıdan 8 adet fatura nedeniyle 30.742,90 TL alacaklı olduğu, davalının 51.235,41 TL davacı aleyhine alacak kaydı yapmasının haklı olarak yapıldığını ispat edemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davalı vekili bilirkişi raporunun yanlı olduğunu, faturaların açıklama olmadan düzenlendiğinin yorumlanmış olduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari şartlar anlaşması ve ekinde yer alan kondisyonlara ilişkin olarak düzenlediğini, davacının bu faturaları kaydetmemesinin hukuki ve fiili dayanağının bulunmadığını, dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdiini istemiştir. Cevap dilekçesinin eki 2 kısmında CD içerisinde marketler bazında satış rakamlarını gösterir tablolar bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf, davalıya mal satıp teslim ettiğini, bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise müvekkilince sözleşmeye uygun olarak fatura düzenlendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Somut olayda davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, uyuşmazlığın davalı tarafından düzenlenen faturalar nedeniyle davalının, davacıdan karşı alacağı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla ispat külfeti davalı taraftadır. Davalının, düzenlediği faturalara konu hizmetlerin verildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. İlk derece mahkemesi kararında da isabetle belirtildiği üzere davalı taraf düzenlemiş olduğu faturalar nedeniyle davacıdan alacaklı olduğu hususunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Öte yandan davalı tarafça delil olarak dayanılan CD’nin marketler bazında satış rakamlarını gösterir tablolar içerdiği, davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla söz konusu CD içeriğinin dava konusu uyuşmazlıkla doğrudan bağlantısı olmadığı davalının da kabulündedir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.100,04 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.068,64 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/10/2019