Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2818 E. 2019/2349 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2818 Esas
KARAR NO : 2019/2349
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2017
NUMARASI : 2015/1493 2017/124
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine senede dayalı takip başlattığını, senedin teminat senedi olduğunu, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun olmadığını belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve kötüniyetli olduğunu, alacağın kambiyo senedine dayalı olup davacının senedin varlığını inkar etmediğini, iddialarını ispat konusunda somut bilgi ve belge sunamadığını, taraflar arasında 05/03/2014 tarihli domates üretim sözleşmesi imzalandığını, davacının % kar dikim alanında 500.000 kğ domates üretip müvekkiline satacak olduğunu, sözleşme gereğince müvekkilince üreticilere ayni ve nakdi yardımlar yapıldığını, müvekkilinin davalıya 8.000,00 TL avans bedeli adı altında nakdi yardımda bulunduğunu, davacının taahhüt ettiği domatesi müvekkiline teslim etmediğini, bu durumun müvekkilinin zarara uğramasına yol açtığını, sözleşmenin 7.1 maddesi uyarınca davacının cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu, buna göre cezai şart tutarının 205.594,20 TL olduğunu, ayrıca 8.000,00 TL nakdi yardım bedeli de eklendiğinde davacının toplam 213.594,20 TL borcu bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının sözleşmenin 7.1 maddesi uyarınca cezai şart ve ödediği avans bedelini talep ettiği, söz konusu sözleşmenin davalı tarafça hazırlanıp davalı lehine hükümler içeren standart bir sözleşme olduğu, bu haliyle sözleşmenin TBK’nun 20/1 maddesinde düzenlenen sözleşmelerden olduğu, TBK’nun 21.maddesine göre 7.1 maddesindeki cezai şartın yazılmamış sayılması gerektiği, ancak davalının yardım amaçlı verdiği 8.000,00 TL’yi isteyebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının takip konusu senetten 205.594,20 TL’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; dava konusu sözleşmenin genel işlem koşulları çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, bu düzenlemelerin amacının tüketici sözleşmelerinde uygulaması olduğunu, tacirler arası sözleşmelerde ticaret hukukunun ilkelerinin dikkate alınması gerektiğini, tacirlerin basiretli davranması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte genel işlem koşullarının tacirler için de geçerli olacağının kabul edilmesi halinde koşulların oluşması gerektiğini, oysa bu unsurların hiçbirinin gerçekleşmediğini, sözleşmenin tek başına müvekkili tarafından hazırlanmadığını, müvekkilinin sözleşme konusu işte tekel konumunda olmadığını, davacının müvekkiliyle iş yapmak zorunluluğunun bulunmadığını, yörede birçok salça üreticisi bulunduğunu, ayrıca sözleşmenin 3.1 maddesinde prim uygulamasının yer aldığını, bu durumun da davacı lehine olduğunu, sözleşmedeki taraf menfaatleri dikkate alındığında bu şekildeki bir hükmün zaruri ve hakkaniyete uygun olduğunu, zira ürün teslim edilmemesi halinde müvekkilinin zarara uğrayacağını ve itibar kaybı yaşayacağını, ayrıca cezai şart hükmünün şaşırtıcı şart niteliğinin de bulunmadığını, davacının iddiasını teminat senedi iddiasına dayandırdığını, ancak mahkemenin talebi genişleterek genel işlem koşullarına göre karar verdiğini, davaya konu senedin teminat senedi olmadığını, müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunun gerek senetten , gerekse sözleşme içeriğinden belli olduğunu, davacının müvekkilinin ayni ve nakdi yardımlarıyla ürettiği domatesleri piyasadaki başka alıcılara daha yüksek fiyatla satıp haksız kazanç sağladığını, kararın vicdanı rahatlatan ve hakkaniyet sağlayan bir karar olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında senede dayalı olarak toplam 214.785,06 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı görülmüştür. Takip konusu senedin 05/03/2014 tanzim, 30/09/2014 vade, 213.594,20 TL bedelli, “malen + nakden” kaydıyla düzenlendiği, keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı olduğu görülmüştür.Taraflar arasındaki domates yetiştirme sözleşmesinin 05/03/2014 tarihinde imzalandığı, davacının 100 dekar alanda 500.000 kğ ürün elde etmeyi planladığı, üçüncü maddede davacının ürettiği ve taahhüt ettiği domatesin tamamını 0.360 TL’den satmayı taahhüt ettiği, sözleşmenin 7.1 maddesinde üreticinin sözleşme şartlarına uymaması halinde kendisine ödenen ayni ve nakdi avansların bedelini verildiği tarihten itibaren reeskont faiziyle, taahhüt ettiği domates miktarından eksik teslim ettiği miktarın bedelinin iki katı tutarında cezai şart bedelini alıcıya nakit olarak ödeyeceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Davalı tarafından davacıya 25/06/2014 tarihinde 8.000,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; sözleşmenin 6098 Sayılı BK’ya aykırı olduğu iddialarının değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, sözleşmede davacının kaşe ve imzasının bulunduğu, aynı kaşenin takip konusu senet üzerinde de bulunduğu, senedin teminat senedi olduğuna dair iddiaların takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalının cezai şarta hak kazandığı kabul edilirse bu miktarın 210.000,00 TL olduğu, ancak davalının 205.594,20 TL talep ettiği, ayrıca davalının davacıya yaptığı 8.000,00 TL ödeme nedeniyle davacıdan alacaklı gözüktüğü, mahkemenin cezai şartın geçerli olduğuna karar vermesi halinde cezai şart bedelinin 205.599,20 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan iki kişilik bilirkişi raporunda ise; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça önceden hazırlanan davalı lehine hükümler içeren standart bir sözleşme olup genel işlem koşulları içeriği 7.1 maddesindeki cezai şart düzenlemesinin TBK 21 hükmü gereğince yazılmamış sayılması gerektiği, davalının 8.000,00 TL’yi isteyebileceği, bu bedele ilave bir bedel istemesi durumunda bu zararını ispat etmesi gerektiği, mahkemenin sözleşmenin 7.1 maddesini genel işlem koşulları kapsamında değerlendirmemesi halinde ise TBK’nun 181/son gereğince cezai şartın değerlendirilmesi gerektiği, ancak buna ilişkin olarak dosyada veri bulunmadığı, mahkemenin genel işlem koşullarının mevcut olmadığı ve cezai şarttan tenkis yapılmaması yolunda bir görüş olursa davacının cezai şart miktarı 205.594,20 TL ile davalıdan aldığı 8.000,00 TL olmak üzere toplam 213.594,20 TL’yi ödemekle yükümlü tutulması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının teslim etmediği ürünlerden dolayı cezai şart alacağı doğduğunu, ayrıca davacıya verilen nakdi yardımın da ödenmediğini ileri sürerek bu tutarlar kadar alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Her ne kadar davalı vekilince dava konusu senedin teminat senedi olmadığı ileri sürülmüş ise de, gerek cevap dilekçesi içeriğinden, gerekse senet bedelinin sözleşme nedeniyle ödenmediği ileri sürülen cezai şart ve nakdi yardım bedeli tutarı kadar yazılmış olması nedeniyle dava konusu senedin teminat senedi olduğunun kabulü gerekir. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Taraflar arasında imzalanan 05/03/2014 tarihli domates yetiştirme sözleşmesi gereğince davacının davalıya 100 dekar alanda üretim yapacağı domateslerden 500 bin kğ satmayı taahhüt ettiği, şayet davacının davalıya mahsul teslim etmemesi veya eksik teslim etmesi halinde sözleşmenin 7/1 maddesi gereğince teslim etmeyi taahhüt ettiği domates ürün miktarından eksik teslim ettiği miktarın bedelinin iki katı tutarında cezai şart ile evvelce ödenen ayni ve nakdi avansların nakit olarak davalıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince bahse konu sözleşme TBK’nun 20 vd. maddeleri uyarınca genel işlem koşulları kapsamında değerlendirilerek sözleşmenin 7/1 maddesinin hiç yazılmamış sayılması gerektiği sonucuna varılmış ise de, bu kanaat yerinde değildir. Sözleşmenin önceden standart olarak hazırlanması bir sözleşmenin başlı başına genel işlem koşullarına tabi olması için yeterli değildir. Davalı taraf tacir olup davacıdan teslim almayı planladığı domateslerle ileriye dönük olarak üretim planları yapmaktadır. Bu çerçevede davacının taahhüt ettiği ürün miktarı da 500 bin kğ olup bu miktar ürünün hiç teslim edilmemesi halinde davalının üretim planlarında aksamalar olabileceği ve piyasadan bu ürünleri daha zor şartlar altında temin etmesinin muhtemel olduğu gözetildiğinde, sözleşmeye cezai şart hükmü konulması sözleşmenin genel işlem koşullarına tabi olmasını gerektirmez. Dolayısıyla mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesi isabetsizdir. Öte yandan davacının domates üreticisi olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı tarafça sözleşmenin ifa edilmemesi veya eksik ifası nedeniyle cezai şart istenebilir ise de, 6098 Sayılı TBK’nun 182/3 maddesi uyarınca hakim cezai şartı kendiliğinden indirir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sözleşmenin 7.maddesi hükmünün geçerli olduğu kabul edilerek davalının cezai şart isteyebileceği, ancak hükmedilecek cezai şartın davacının ekonomik yönden mahvına sebep olup almayacağı, tarafların ekonomik durumu, davacının ödeme kabiliyeti, borcunu yerine getirmemiş olması sebebiyle sağladığı menfaat, yine borcunu yerine getirmemesindeki kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı hususları dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak cezai şarttan indirim gerekip gerekmediği hususları üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2017 tarih, 2015/1493 esas, 2017/124 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıdaki gerekçede belirtildiği üzere inceleme ve araştırma yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/11/2019