Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2802 E. 2019/2283 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2802 Esas
KARAR NO : 2019/2283
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2017
NUMARASI : 2015/117 2017/82
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açılmadığını, dosyaya 22/10/2013 tarihinde itiraz ettiklerini, ancak davanın 22/10/2014 tarihinde açıldığını, davacının başlangıçta 2.750,00 TL alacak için müvekkili aleyhine takip başlattığını, takibe itiraz edilmesi üzerine davacının huzurdaki davaya konu takibi başlattığını, davacının bahsettiği faturaların kapalı fatura olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından davalı adına 49 adet irsaliyeli fatura düzenlendiği, davacının bu faturalardan bakiye 35.766,41 TL alacaklarının bulunduğunu iddia ettiği, davacının düzenlediği faturaların davacı defterlerine açık fatura olarak kaydedildiği, davalı defterlerine göre 31/03/2009 tarihi itibariyle davacıya 10.089,83 TL borcu olduğunun tespit edildiği, bu miktar için davalının ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği, bakiye kısım için davacı tarafından yemin deliline dayanıldığı, 20/12/2016 tarihli duruşmada davalının satın almış olduğu su bedellerini davacıya ödediğini, faturaların kapalı olarak düzenlendiğini yeminli olarak beyan ettiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının 10.089,83 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına ve davalının %20 oranında inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının düzenlediği faturaların kapalı fatura olduğunun bilirkişi raporuyla da belirlendiğini, davacının son çare olarak yemin deliline dayandığını, müvekkilinin yemini eda ettiğini, mahkemenin bu beyanları tam tersi olarak yorumlamasının doğru olmadığını, yemin delilinin kesin delil olup bilirkişi raporu davayı aydınlatmadığından bu delile başvurulduğunu, raporda faturaların açık veya kapalı olmasına göre ayrım yapıldığını, raporda 1 yıl 4 ay gibi bir sürede hiç tahsilat yapılmadan mal satılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip tarihine ait 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerde kayıt bulunmadığı, kapalı fatura olarak düzenlendiği, davacının davalıdan alacağı bulunmadığı yolunda görüş bildirildiğini, kapalı faturanın makbuz niteliği de taşıdığını, satıcının malın bedelini aldığını beyan ettiğini, kapalı fatura düzenlenmesi halinde mal bedelinin peşin olarak ödendiği sonucuna varıldığını bildirmiştir. Davacının davalı aleyhine 17/04/2009 tarihinde Ümraniye İcra Müdürlüğü’nün 2009/6784 esas sayılı dosyasında cari hesap borcunu dayanak göstermek suretiyel 2.750,00 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalının borcu bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu görülmüştür. Dava konusu takip dosyasının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası olduğu, ancak bu dosyanın aslı ya da fotokopisinin dosya içinde yer almadığı, UYAP ortamında yapılan incelemede ise dosyanın mahkemeye gönderildiği ancak dosya içeriğinin taramasının yapılmadığı anlaşılmıştır. Rapor içeriğinden davacının 10/10/2013 tarihinde davalı aleyhine Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 35.766,41 TL asıl alacak, 18.802,59 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 54.569,00 TL için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı vekilinin 22/10/2013 tarihinde borcun bulunmadığından bahisle itiraz ettiği ve takibin durduğu yolunda tespit yapıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacının incelemeye konu 2008-2009 defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdikinin yapılmadığı, 2013-2014 defterlerinin kapanış tasdikinin yapıldığı, davacının 2008 ve 2009 yılı defterlerine göre davalıdan 27.926,64 TL alacaklı olduğu, davalının ibraz ettiği 2013 ve 2014 defterlerinde davacının alacağına dair bir kaydın bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların orta kısmında “mal alıcıya müessese de teslim edildiğinde sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir” ibaresi yazılı kaşenin basılı olduğu, ayrıca faturanın alt kısmında davacının imzasının bulunduğu, faturaların kapalı fatura olarak düzenlendiği, 1 yıl 4 ay gibi bir süre için tahsilat yapmadan malların ticari hayatın normal akışına aykırı olduğu, davacının davalıdan mal bedellerini tahsil ettiği, alacağın bulunmadığı sonucuna varıldığının belirtildiği, davalının 2009 yılı yevmiye defter kayıtlarından davacıdan aldığı mallara ilişkin 01/08/2008’den 31/03/2009’a kadar olan dönemdeki faturaları açık fatura olarak hesabına alacak olarak kaydettiği, yaptığı ödemeleri borç kaydettiği, davalının ticari faaliyeti sona erdiği 31/03/2009 tarihi itibariyle 10.089,83 TL borcu olduğunun görüldüğü, davalının borcun haricen ödendiğini beyan ettiği, ancak ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği, bu durumda davalının kendi kayıtlarını aleyhine delil teşki etmesi nedeniyle davacıya 10.089,83 TL borcu olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, hatırlatılması üzerine davacı tarafa yemin teklif hakkını kullandığı, davalının ise 20/12/2016 tarihli celsede kendisine 49 adet fatura ile 35.766,41 TL’lik su satışı yapıldığını, satın aldığı suyun bedelini elden ödediğini, faturaların kapalı olarak düzenlendiğini, davacının alacağının bulunmadığını yemininde sebat ettiği beyan ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan cari hesap nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise cari hesaba konu faturaların kapalı fatura olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Kapalı fatura malın bedelinin ödendiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksi her zaman ispat edilebilir. Somut olayda yapılan bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağı üzere davalı defterlerinde 31/03/2009 tarihi itibariyle davacıya 10.089,83 TL borçlu olduğu gözükmektedir. Bir başka ifadeyle davalının kendi aleyhine delil özelliği de olan ticari defter ve kayıtlarına göre kapalı faturanın oluşturduğu ödeme karinesinin aksi bu şekilde ispatlanmıştır. Bu bakımdan söz konusu 10.089,83 TL için davanın kısmen kabulü doğrudur. Her ne kadar davalı taraf usulüne uygun yemini eda ettiğini ileri sürmüş ise de, söz konusu yemin davacının 10.089,83 TL dışındaki alacağı için davalıya eda ettirilmiştir. Somut olayda kısmen kabulüne karar verilen 10.089,83 TL’nin ödendiğine ilişkin davalı tarafça davacıya yemin teklif edilmediği gibi, davalı vekilince bu konuda yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalıydı şeklinde bir istinaf talebi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 689,24 TL harçtan, peşin alınan 173,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 516,24 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/10/2019