Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2771 Esas
KARAR NO : 2018/2118
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU(KAPATILAN) 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2017
NUMARASI : 2014/298 2017/38
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının … markasının TPE nezdinde tescilli olduğunu, davalı tarafın ise … markasının TPE nezdinde 2004/45876 ve … tescil numaraları ile 3.sınıflarda tescilli bulunduğunu, söz konusu markanın kullanılmadığını belirterek iptaline ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasına dayanak yaptığı 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildiği, her ne kadar TRIPS’ın 19.maddesinde benzer bir hüküm var ise de, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptali ile iç hukukta markanın kullanması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle TRIPS hükümlerinin uygulanamayacağı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 Sayılı SMK’nın 9.maddesinde benzer bir hüküm yer almakta ise de, bu hükmün kanunun yürürlüğe girmesinden sonrası için uygulanabileceği, davanın konusuz kaldığı gerekçeleriyle karar verilmesine yer olmadığına, davanın konusuz kalması durumunun ön inceleme tutanağının incelenmesinden önce olduğundan davalı yararına avukatlık asgari ücret tarifesi 6/1 maddesi uyarınca vekalet ücreti takdirine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının Anayasa’nın 91.maddesine dayanak olarak verildiğini, iptalden sonra 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiğini, 9.madde uyarınca davadaki taleplerinin değerlendirilmesi gerektiğini, davalının tescilinin üzerinden yaklaşık 13 yıl geçtiğini ve markayı kullanmadığını, davalının markayı kullandığına ilişkin somut deliller sunamadığını, SMK’nın 9.maddesinde tescilden itibaren 5 yıl öngörülmüş olup bu hükmün mülga KHK’nın 14.maddesi ile aynı kapsamda olduğunu, bu nedenle yeni hükmün uygulanması halinde bile talepleri doğrultusunda 5 yıllık kullanmama süresinin sağlandığını, Yargıtay içtihatlarına göre de mevcut hukuki duruma göre karar verilmesi gerektiğini, SMK’nın 9.maddesinin mevcut dosyada uygulanmadığı ihtimalde dahi kanun boşluğunun Anayasanın 90/5 maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerle doldurulması gerektiğini, Türkiye’nin Paris konvansiyonu ile ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları anlaşmasına (TRIPS) taraf olduğunu, Paris konvansiyonunun 5/c ve TRIPS 19 maddesinin kullanma zorunluluğuna ilişkin ayrıntılı düzenlemeyi iç hukuka bıraktığını, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak oluşan hukuki boşluğun MK 1.maddesi uyarınca Hakim tarafından doldurulması gerektiğini, buna göre davanın esastan karara bağlanması gerektiğini, davanın reddi kararının doğru olmadığını bildirmiştir.
Davalı vekili, davacının istinaf taleplerinin dayanağının bulunmadığını, uluslararası anlaşmaların doğrudan uygulanma imkanının bulunmadığını bildirmiştir.
GEREKÇE:
Dava, dava konusu markaların kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gerekçe yapılarak karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekilince 6769 Sayılı SMK’nın 9.maddesinin olayda uygulanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 556 Sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptaline ilişkin kararının 6 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği, 6769 Sayılı SMK’nın ise 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, her iki tarih arasında 4 günlük yasa boşluğu bulunduğu, bu nedenle somut olayda 6769 Sayılı SMK’nın 9.maddesinin uygulanamayacağı gözetildiğinde, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca istinaf eden tarafın sıfatına ve istinaf sebepleri gözetildiğinde, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/10/2018
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.