Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2770 E. 2019/2255 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2770 Esas
KARAR NO : 2019/2255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2016
NUMARASI : 2015/1014 2016/931
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığı, davacı banka tarafından gönderilen kat ihtarının davalıya tebliğ edilmediği, dolayısıyla davalının takiple temerrüde düştüğü gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 60.437,42 TL asıl alacak olmak üzere takibin toplam 63.451,31 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine ve davalının %20 oranında inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin bilirkişi raporunu esas aldığını, oysa bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, bu itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişinin yanlış hesaplama yaptığını, bilirkişinin akdi faiz oranını %12.48 olarak hesaplayıp davalının takiple temerrüde düştüğünü kabul ederek temerrüt faizini hesaplamadığını, dolayısıyla müvekkili alacağının eksik çıkarıldığını, ayrıca müvekkilinin davasının kısmen reddedilmesine bağlı olarak davalı yararına 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, bunun da usule aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine 27/03/2015 tarihinde 60.437,42 TL asıl alacak, 4.956,51 TL işlemiş akdi faiz, 1.700,24 TL işlemiş temerrüt faizi, 332,83 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 67.427,00 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Davacı banka ile dava dışı … Ltd. Şti arasında 27/12/2013 tarihinde kredi genel sözleşmesi başlıklı 210.000,00 TL bedelli sözleşmenin imzalandığı, davalının da sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, kefalet limitinin 210.000,00 TL olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı şirkete 27/12/2013 tarihli sözleşme ile taşıt kredisi kullandırıldığı, akdi faizin yıllık %12.48, temerrüt faizinin de %39 olduğu, kat ihtarının davalıya tebliğ edilemediği, dolayısıyla davalının kefil olup 27/03/2015 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, tarafların akdi ve temerrüt faizleri oranında mutabık oldukları, buna göre yapılan hesaplamada takip tarihi itibariyle davalının 60.437,42 TL asıl alacak 2.870,37TL akdi faiz ve 143,52 TL BSMV olmak üzere toplam 63.451,31 TL’den sorumlu olduğu, asıl alacağa takipten itibaren %39 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi uygulanması gerektiği yolunda görüş bildirildiği, ayrıca bilirkişi raporu ekinde bulunan belgede faiz oranının aylık %1.04, temerrüt faizi oranının da %39 olduğunun belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı banka tarafından dava dışı şirkete kullandırılan kredi sözleşmesinin davalı tarafından kefil olarak imzalandığı, kat ihtarnamesinin davalıya tebliğ edilemediği anlaşılmıştır. Davalı, kefil olup kat ihtarnamesi takipten önce kendisine tebliğ edilemediğinden takiple birlikte temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Dolayısıyla kat tarihinden itibaren takip tarihine kadar olan dönem için davalı kefil yönünden akdi faiz işletilmesi usul ve yasaya uygundur. Bir başka ifadeyle takipten önce usulüne uygun bir şekilde temerrüde düşürülmeyen davalı kefilden işlemiş temerrüt faizi istenemez. Anılan bu husus gözetilerek hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerindedir. Dolayısıyla davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Ayrıca dava kısmen kabul ve kısmen reddedildiğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2019