Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2752 E. 2019/2401 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2752 Esas
KARAR NO : 2019/2401
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2017
NUMARASI : 2014/829 2017/135
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya hazır beton sattığını, bu nedenle takip tarihi itibariyle 17.013,84 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dilekçesindeki iddia ve beyanları kabul etmediklerini, dava dilekçesinde belirtilen 17/07/2013 tarihli, 401089 numaralı, 6.230,40 TL bedelli fatura hariç diğer faturalar ve bu faturalara ait olduğu iddia edilen irsaliyelerin müvekkili defterlerinde mevcut olmadığını, bahsi geçen faturanın da kayıtlı olmasına rağmen malın teslim alınmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; takip ve dava konusu 5 adet fatura olduğu, bu faturalardan 17/07/2013 tarihli, 401089 numaralı, 6.230,40 TL bedelli faturanın cevap dilekçesinde davalı tarafından kabul edildiği, 28/06/2013 tarihli, … numaralı 4.187,82 TL bedelli fatura ile 12/07/2013 tarihli, … numaralı 460,20 TL bedelli faturalara ilişkin irsaliyelerde teslim alanın … olduğu, bu kişinin SGK İl Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda; davalı çalışanı olduğu, 16/07/2013 tarihli … numaralı 4.779,00 TL bedelli faturaya ilişkin irsaliyelerden ise …. ve … numaralı sevk irsaliyeleri içeriği malların davalı tarafa teslim edildiği, 24/07/2013 tarihli … numaralı 3.819,66 TL bedelli fatura yönünden ise düzenlenen … ve … numaralı sevk irsaliyelerindeki teslim alan imzasının davalı çalışanı …’a ait olduğu, diğer sevk irsaliyeleri olan … ve … nolu sevk irsalileyerindeki imzaanın ise yapılan incelemesinden davalı şirket çalışanı … ait olduğunun anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 14.004,84 TL asıl alacak üzerinden iptaline, davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; bilirkişi incelemesinde müvekkilinin davalıdan 17.013,84 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen mahkemenin kısmi red kararının doğru olmadığını, kısmi red kararının hatalı olduğunu, davalı şirketin 2013 yılında müvekkili şirketten toplam 40.010,26 TL’lik hazır beton satın aldığını, davalının 2013 yılında hazır beton aldıysam da bedelini 2013 yılı kayıtlarındaki 39.370,00 TL’lik çeklerle ödedim şeklindeki savunması ile müvekkilinin 2013 yılında dökümünü gerçekleştirdiği hazır betonun rakamsal miktarının hemen hemen birbiriyle örtüştüğünü, ayrıca davalının tacir olup 11/03/2013 tarihli sipariş formunu kabul ettiğini, bu formda “not: irsaliyeyi imzalayan yetkiliniz sayılır” şeklinde yazı bulunduğu, dolayısıyla irsaliyeyi imzalayanın yetkilisi olduğunun davalı tarafından açıkça kabul edildiğini, davalının çalıştırdığı işçileri SGK’ya bildirmediğini, mahkemenin davalı defterlerinin usulüne uygun olmadığını belirtmesine rağmen 23 irsaliyeden sadece 3 tanesine ilişkin betonun teslim edilmediğini kabul etmesinin çelişkili bir durum oluşturduğunu, mahkemenin tanık olarak dinlediği …’ın imzası bulunan birtakım irsaliyelerdeki mal tesliminin davalıya yapıldığını kabul ettiğini, keza …’a yapılan teslimleri de kabul ettiğini, oysa davalının …’ın ve …’ı sigortalatmadığını, bu itibarla sipariş formundaki kaydın davalıyı bağlayacağını, ayrıca 16/07/2013 tarihli … numaralı ve 4.779,00 TL bedelli faturaya ilişkin aynı tarihli sevk irsaliyelerinden 3 tanesi kabul edilirken 3 tanesinin kabul edilmemesinin çelişki olduğunu, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca sevk irsaliyeleriyle uyumlu beton mikserlerindeki uydu takip sistemlerinin mahkemeye sunulmasına rağmen dikkate alınmadığını, uydu takip sistem kayıtlarının mahkemece kabul edilen irsaliyelerdeki tarih ve saatlerle de uyumlu olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; cevap dilekçesindeki kabullerinin faturanın kabulüne ilişkin olup malların alınmadığının beyan edildiğini, mahkemenin bu beyana itibar ederek malların teslim alındığını kabul etmesinin doğru olmadığını, dosyaya sevk irsaliyelerinin sunulduğunu, irsaliyelerde adı geçenlerden … dışındakilerin şirket çalışanı olmadığının anlaşıldığını, bilirkişi incelemesinde irsaliyelerde adı geçen … ve … teslim aldığı bazı sevk irsaliyelerinin davalı detferlerinde bulunduğunun tespit edildiğini, ayrıca cevap dilekçesinde kabul edilen faturaya ilişkin sevk irsaliyelerinde ise … ve… isimlerinin yazılı olduğunun görüldüğünü, yerel mahkemenin bu hususların bu çalışanların mal almaya yetkili olduğunu gösterdiğini kabul ettiğini, ayrıca bu isimlerin geçtiği tüm irsaliyelerdeki malların davalıya teslim edildiğinin kabul edildiğini, bu kabule katılmadıklarını, bir faturanın davalı kayıtlarında yer almasının malın teslimini kanıtlamadığını, malı teslim alan kişinin de yetkili olduğunu göstermediğini, mahkemenin gerekli araştırmayı yapmadığını, doğrudan bu kişilerin yetkili olduğunu kabul etmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalı defterlerinde bulunmayan ve bu kişilerin imzaladığı tüm sevk irsaliyelerindeki malların teslim edildiğinin kabul edilmesinin hayatın olağan akışına ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca belirtilen bu kişilerin şirkette ne kadar süre çalıştığının da bilinmediğini, irsaliyelerin bu kişilerin şirkette çalışmadığı dönemde imzalamış olmasının mümkün olduğunu, yine muvafakat etmemelerine rağmen mahkemenin …’ı dinlediği, bu kişinin gerekçeli kararda tutanak mümzisi olarak dinlenildiğinin belirtildiğini, HMK’nun 240/2 maddesi uyarınca tanık olarak sunulmayan kişinin dinlenemeyeceğini, kaldı ki davacının da tanık deliline dayanmadığını bildirmiştir.Davacı tarafından davalı aleyhine başlangıçta İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde 17.013,84 TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak faturalar, irsaliyeler gösterildiği, yetki itirazı üzerine takibe Bursa …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında devam edildiği ve borçlunun süresinde borcun esasına ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2013 yılı defterlerinin usulüne uygun olarak düzenlendiği, 24/07/2013 tarihine kadar davalıya toplam 42.385,60 TL fatura düzenlendiği, bu faturalara karşı bu dönemde 25.371,76 TL tahsilat yapıldığı, davacının icra takip tarihi 30/10/2013 tarihi itibariyle bakiye 17.013,84 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalının 2013 defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davalının cari hesaplarına göre 01/11/2013 tarihi itibariyle davacıdan 13.519,82 TL alacaklı olduğu, ancak 03/06/2013 tarihli 14.000,00 TL ödeme kaydının belgeye dayandırılmadığı, Nilüfer Vergi Dairesi’nden yapılan araştırmada davaya konu edilen faturaların davacıdan alındığına dair bildirimin vergi dairesine yapılmadığı, taraf defterleri arasında karşılıklı inceleme ve değerlendirme yapılması neticesinde ise davalının kayıtlarında yer almayan 11 adet (takibe konu 5 adet fatura dahil) davacıya 480,18 TL borçlu olduğu, davacı kayıtları üzerinde yapılan incelemede ise takibe konu ödenmemiş 5 adet fatura nedeniyle takip ve dava tarihi itibariyle davacının, davalıdan 17.013,84 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan 29/06/2016 tarihli raporda; … numaralı 6 adet sevk irsaliyesi altında teslim alan bölümünde atılan imzaların … ve … eli ürünü olmadığı, … ve … numaralı iki adet sevk irsaliyesindeki imzanın… eli ürünü olduğunun bildirildiği görülmüştür. SGK’dan gelen cevabi yazı içeriğinden; … davalı şirkette çalıştığı, …, … ve …’ın davalı şirkette çalışmadıklarının beyan edildiği görülmüştür. Bursa Ticaret Odası’ndan gelen cevabi yazıda; … ve …’in davalı şirketin yöneticileri olduğu görülmüştür. 12/12/2016 tarihli celsede dinlenen …’ın özetle; 2013 yılında davalı şirkette 3 gün kadar beton dökme işinde çalıştığını, yetkili şahıs olmadığından teslim belgesinin kendisinin imzaladığını, 16/07/2013 tarihli 037726, 24/07/2013 tarihli … ve … nolu irsaliyelerdeki imzanın kendisine ait olduğunu, bunlardan 16/07/2013 tarihli olan üzerinde iade yazdığını, eksik beton dökümü ile ilgili olarak iade yazısı yazdığını beyan ettiği görülmüştür. Davacı vekilinin tanığın aleyhe beyanlarını kabul etmediği yolunda, davalı vekilinin ise davacının tanık deliline dayanmadığını, tanık dinlenilmesinin usule aykırı olduğunu, bu nedenle tanık beyanını kabul etmedikleri yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, hazır beton satışından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf cevap dilekçesinde 17/07/2013 tarihli, 6.230,40 TL bedelli fatura haricindeki diğer faturaları kabul etmediklerini savunmuştur. Davalının bu savunması nedeniyle 17/07/2013 tarihli, 6.230,40 TL bedelli fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü yerindedir. Diğer uyuşmazlık konusu olan 28/06/2013 tarihli 4.187,82 TL ve 12/07/2013 tarihli 460,20 TL bedelli faturalara ilişkin irsaliyelerde ise teslim alan olarak …’nın görüldüğü, bu kişinin de SGK’dan gelen cevabi yazı içeriğinden davalı çalışanı olduğu anlaşıldığından bu faturalara ilişkin malların teslim alındığına dair kabul yerindedir. 24/07/2013 tarihli 3.819,66 TL bedelli faturaya ilişkin … ve … numaralı irsaliyelerdeki teslim alan imzasının …’a ait olduğu, bu faturaya ilişkin … ve … numaralı irsaliyelerdeki imzanın ise davalı şirket çalışanı … ait olduğu anlaşıldığından, bu irsaliyeler yönünden mal tesliminin kabulü yerindedir. 16/07/2013 tarihli 4.779,00 TL bedelli faturaya ilişkin sevk irsaliyelerinden sadece … nolu irsaliyede …’ın isminin yazılı olduğu, bu irsaliyedeki mallar yönünden teslimin kabulü yerindedir. Her ne kadar davalı vekilinin …’ın tanık olarak dinlenmesinin doğru olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmakla birlikte mahkemenin …’a yapılan teslimatlarla ilgili kabul kararı vermesi yerindedir. Zira …’ın davalı tarafından cevap dilekçesinde açıkça kabul edilen 17/07/2013 tarihli 6.230,40 TL bedelli fatura içeriği malların teslimiyle ilgili düzenlenen bir kısım irsaliyelerde imzası bulunmaktadır. Dolayısıyla adı geçen tanık olarak dinlenmemiş olsa bile yukarıda bahsi geçen irsaliyeler yönünden mahkemenin teslimin kanıtlandığı yönündeki gerekçesi yerindedir. Mahkemece bir kısım imzası tespit edilemeyen irsaliyeler yönünden zaten kabul kararı verilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebine gelince, dava değeri 17.013,84 TL olup yargılama sonunda 14.004,84 TL üzerinden kısmen kabul kararı verilmiş olup reddedilen miktar karar tarihi 2017 yılı için kesinlik sınırı olan 3.110,00 TL’nin altında kaldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf talebinin reddedilen miktar kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle USULDEN REDDİNE, 3-Davalı yönünden alınması gereken 956,67 TL harçtan, peşin alınan 239,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 717,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan peşin harcın talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/11/2019