Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2723 E. 2019/2350 K. 01.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2723 Esas
KARAR NO : 2019/2350
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2016
NUMARASI : 2014/126 2016/920
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar, davalı tarafla makine alımı konusunda anlaşma yaptıklarını, makina alımından dolayı borçları oluştuğunu, buna binaen iki adet bono verdiklerini ve borç karşılığında belli aralıklarla ödeme yaptıklarını, ancak davalı tarafın uzakta olması nedeniyle bonoları alamadıklarını, buna rağmen davalı şirketin müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını belirterek davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğunu, ödeme belgesi olarak sunulan belgelerin tarihlerinin senedin tanzim ve vade tarihinden önce olduğunu, davacıların takip ve dava konusu senede ilişkin ödeme yapıldığını usulüne uygun delillerle ispatlamalarının gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacıların dava dilekçesinde iki ayrı takip dosyası için menfi tespit talebinde bulundukları, ancak diğer icra dosyası yönünden davanın tefrik edilip İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına ilişkin olarak davaya devam edildiği, davacılar tarafından sunulan ödeme belgelerinin tarihlerinin dava konusu senedin tanzim tarihinden önce olduğu, senedin tanzim tarihinden önce ödeme yapılıp daha sonra senet düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ödeme belgelerinin dava konusu senede ilişkin olduğuna dair kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporunda ödemeler toplamının senet toplamıyla aynı olduğunun tespit edildiğini, her ne kadar senetlerin teminat senedi olduğu hususu senet metninden anlaşılamasa bile taraflar arasında sadece bir kez mal alım ilişkisi bulunduğunu, dolayısıyla senetlerin mal alım satımının teminatı olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, bir an için senetlerin teminat senedi olmadığı düşünülse bile senetlerde nakden ibaresinin bulunduğunu, davalının ilk kez ticari ilişkiye firmaya neden borç para verdiğinin açıklanması gerektiğini, davalının defterlerini bilinçli olarak ibraz etmediğini, oysa ki delil listelerinde davalı defterlerine de dayandıklarını, HMK’nun 222/5 maddesi gereğince müvekkili defterlerinin davayı ispatladığını, ayrıca delil listelerinde yemin deliline de dayandıklarından bu husus atlanarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalının, davacılar aleyhine bonoya dayalı olarak 15.400,99 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip dayanağı bononun 01/05/2013 tanzim, 30/05/2013 vade, 15.000,00 TL bedelli olup nakden kaydı ile düzenlendiği, borçlularının davacılar, lehtarının ise davalı şirket olduğu görülmüştür. Davacılar tarafından ödeme belgesi olarak sunulan belgelerin incelenmesinde ise; 04/01/2013 tarihli – 1.750,00 TL bedelli, 22/03/2013 tarihli – 15.000,00 TL bedelli, 11/02/2013 tarihli – 1.400,00 TL bedelli, 01/04/2013 tarihli 14.441,00 TL, 09/01/2013 tarihli 1.000,00 TL, 09/01/2013 tarihli 400,00 TL bedelli belgeler oldukları görülmüştür. Davalı tarafından davacı … adına düzenlenen 28/02/2013 tarihli faturanın ise 29.441,00 TL bedelli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 02/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’a ait işletme defterinin incelendiği, davacı defterlerinde davalı tarafından düzenlenen 28/02/2013 tarihli faturanın kaydedildiği, davalı şirketin sunduğu fatura ile davacının ödemelerinin karşılaştırılmasında davacı tarafça toplam 33.991,00 TL’lik ödeme belgesi sunulduğu, bu ödemeler arasında yer alan 22/03/2013 ve 01/04/2013 tarihli dekontlarda davalı şirket hesabına makine ödemesi açıklaması ile yapılan ödemeler toplamının 29.441,00 TL olup bu ödemelerle fatura bedelinin kapatıldığı, davacılar vekilinin bu iki ödemenin faturaya karşılık yapıldığının, fazla ödeme yapılmasının sebebinin ise faturada belirtilen mal bedelinin düşük gösterilmesi olduğunu,davalının gerçek mal bedelinin kalan kısmını ticari kayıtlarına yansıtamayacağından kalan bakiyenen … adına yapılmasını istediğini, müvekkillerinin de iyiniyetli olarak bu kişiye ödeme yaptığını beyan ettiği, ancak davacıların bu beyanını destekleyici belge ve bilginin dosya içinde bulunmadığı, senetlerin teminat senedi olarak alındığını gösterir herhangi bir şerhin de bulunmadığı, her iki senedin toplam bedelinin 34.000,00 TL olup davacıların sunduğu ödeme belgelerinin toplamının 33.991,00 TL olduğu, davacılar vekili ile davalı şirket vekilinin bonolarla ilgili beyanları ile ödeme belgelerinin bonolarla ilgili olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafça dosya içerisinde sunulan ayrı bir delil listesi bulunmadığı, ancak dava dilekçesinde deliller başlıklı bölümde “vs. her türlü yasal delil” denildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf dava konusu bononun ödendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça dayanılan ödeme belgeleri incelendiğinde, bunların takip ve dava konusu bononun tanzim tarihinden önceki tarihli olması ve dava konusu bononun ödendiğine dair bir açıklama bulunmaması nedeniyle bu belgelerin dava konusu bononun ödemesine ilişkin olarak yapıldığı hususu kanıtlanamamıştır. İlk derece mahkemesinin bu konudaki değerlendirmesi yerindedir. Ayrıca davacı taraf, davalı tarafın defterlerine dayandıklarını, davalının defter ibraz etmediğini, HMK’nın 222/5 maddesi uyarınca iddialarının ispatlanmış sayılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacı tarafça münhasıran davalı defterlerine dayanılmadığından bu istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan davacı taraf yemin deliline dayandıklarını ileri sürmüş ise de, eldeki dava 6102 Sayılı HMK’nun yürürlüğünden sonra açılmış olup HMK’nun 119/1-f bendi gereğince iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin gösterilmesi gerektiği, oysa davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı, sadece “ödeme makbuzları ve dekontları, vs. her türlü yasal delil” dediği, her türlü yasal delil ibaresinin yemin deliline dayanıldığı anlamına gelmediği, YİBGK’nın 03/03/2017 tarih, 2015/2 Esas, 2017/1 Karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu, dolayısıyla davacının bu husustaki istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/11/2019