Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2719 E. 2019/2290 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2719 Esas
KARAR NO : 2019/2290 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2017
NUMARASI : 2013/89 E. – 2017/25 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının A.B.D’de ve Türkiye dâhil dünyanın tüm ülkelerinde şube ve şirketleri olan “inşaat, iş ve madencilik araçları vc denizcilik dahil herçeşit motor ve bunların parçalarının” üreticisi ve dağıtıcısı olduğunu, dünyaca tanınmış ve TPE tarafından “tanınmış markalar” listesine dahil edilmiş markalarının yaratıcısı ve tescilli sahibi olduğunu, derdest davanın esasının “özel/00273” sayılı “…” markasına dayandırıldığını, davalının yoğun bir biçimde dava konusu …+şekil markalı el aletleri ticaretini yaptığını, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığını, davacının … markasını “…” ibaresini ön plana çıkartmak suretiyle kullandığını, bu nedenlerle davalının kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, marka tecavüzü sebebiyle yapılacak maddi tazminat hesabında, 556 sayılı KHK m.66/b hükmünü tercih ettiklerini, ayrıca davalının … markası ile davacıya ait “…” markası arasında benzerlik bulunduğunu, … ve … (yani “güç” veya “kuvvet”) ibarelerinin yan yana getirilerek yeni bir marka yaratılmasının olanaksız olduğunu, … markasının ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyi ve … markasının özellikle güç ve gücü çağrıştıran iş makinaları, greyder, dozer gibi araçlar, motorlar, jeneratör setleri üzerinde kullanıldığı da düşünülecek olur ise, tüketicinin …ibaresini … gücü, … gücü olarak algılayabileceğini ve … markasının, … markasının bir alt markası olduğu şeklindeki bir düşünceye sevk edeceğini, davalının 05/04/2004 tarihinde tescil ettirmeye çalıştığı “…” markasının tescil başvurusunun resen reddedildiğini, buna rağmen kötüniyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğini belirterek, bu sebeple “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne, … markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrakın zaptı ile mümkün ise … markalarının silinmesine, değil ise emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrakın imhasına, www…..com.tr alan adının silinmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili dosyaya sunduğu 01/12/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek 38.965,70 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirket adına tescilli … numaralı markanın hükümsüz kılınması talebinin, uzun süre sessiz kalmadan dolayı reddedilmesi gerektiğini, davalının müvekkilinin tesciline 8 yıl boyunca ses çıkarmadığını, bu sebeple davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkilin huzurdaki markayı kötü niyetle tescil ettirmiş olduğunu iddia ettiğini ve bu iddiasını da, davalının 2004 yılında yaptığı … marka tescil başvurusuna dayandırdığını, ancak müvekkili şirketin sırf marka başvurusunda bulunmuş olması hususunun kötüniyetli davranış olarak nitelendirilemeyeceğini, 2004 yılında … ibareli marka tescil başvurusunda bulunmuş olmasının yasal bir hak olduğunu, davalının marka başvurusunun reddedilmesi üzerine söz konusu markanın ticaret hayatında da kullanmadığını, müvekkiline dava konusu markanın tescilinden itibaren geçen 8 yıllık süre zarfında davacı tarafından herhangi bir uyarı yapılmadığını veya müvekkilinin herhangi bir hukuki işleme maruz kalmadığını, davacının, davalının kötüniyetli olarak marka tescil ettirdiğini ispat edemediğini, ayrıca davacı tarafın … unsurlu markaları ile müvekkilin “…+şekil” markası arasında, görsel, işitsel ya da anlamsal olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, markalar arasında değerlendirme yapılırken, markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınmasının gerektiğini, bu sebeple davacının, birden fazla sözcükten oluşan markadaki sözcükleri bölmesi ve içlerinden sadece bir sözcüğü dikkate alarak bu sözcük dolayısıyla markanın iltibasa yol açacağı değerlendirmesinde bulunmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın huzurdaki davaya mesnet aldığı markalarının hiç birisinin, davalı müvekkilin markasının tescil edildiği 06. ve 08. sınıflarda tescilli olmadığını, taraf markaları arasındaki tek ortak sınıfın 7. sınıf olduğunu, bu sebeple davacının yalnızca 1 sınıfa dâhil emtialar bakımından hükümsüzlük talebinde bulunabileceğini, ancak bu taleplerin de mesnetsiz olduğunu, davalı şirketin faaliyet alanını oluşturan elektrikli el aletleri sektöründe hiçbir zaman kullanılmayan bir markanın, davalı şirkete ait marka ile karıştırılabileceğini ileri süremeyeceği, davalı şirketin bütün faaliyetlerini, dava konusu edilen 2005/27760 numaralı “…+şekil” ibareli tescilli markası vasıtasıyla yürüttüğünü, tescilli bir markanın kullanılmasının, markaya tecavüz teşkil etmeyeceğini belirtmiş ve davanın bütünüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarihli 2013/89 Esas, 2017/25 Karar sayılı kararıyla ; davacıya ait “…” ibareli markanın tanınmış marka olduğu, davalı adına tescilli olan ve hükümsüzlüğü talep edilen “…+Şekil” markası ile davacı markaları arasında karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerlik bulunmadığı, ancak davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle tüketicilerin davacının yeni eklemeler yapmak suretiyle davalının tescil ettirdiği şekilde bir marka oluşturduğu kanısına kapılmasının kaçınılmaz olduğu, bu nedenle dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 8/1-b ve 9/1-b maddelerinde belirtilen hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, her ne kadar hükümsüzlük davası, davalının tescil tarihinden itibaren 556 sayılı KHK’nin 42/1. maddesinde belirlenen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmamışsa da tescilin kötü niyetle yapılması halinde hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı, davalının daha önce benzer bir marka başvurusunun TPE tarafından re’sen reddedilmesinden çok kısa bir süre sonra dava konusu marka için tescil başvurusu yapmış olması, tanınmış marka olan davacı markasından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun olmayacağı, kaldı ki marka tescil edildikten sonra da tescil edildiği şekilden farklı olarak, davacının markalarının esas unsuru olan “CAT” ibaresini büyük harfle yazmak suretiyle ön plana çıkartılarak kullanılmasının davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiği, bu şekilde marka kullanımının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, hükümsüzlük davasının açılmasının 5 yıllık hak düşürücü süreye tabii olmadığı, her ne kadar davacı davalıya ait www…..com.tr alan adının silinmesini talep etmişse de, bu alan adının davalının tescilli markası gereğince kullanıldığı, davalının marka hakkına tecavüzü nedeniyle “….” ibaresinin ön plana çıkartılarak kullanılmasının internet ortamı da dahil olmak üzere yasaklanmasına karar verilmekle tecavüz eyleminin önlenebileceği, yine davacı taraf “…+Şekil” markasının yer aldığı ürün ve tanıtım malzemelerinin toplatılmasına ve imhasına karar verilmesini talep etmişse de davalının tescilli markasını tescil edildiği şekle uygun olarak ürünleri üzerinde ve tanıtım malzemelerinde kullanmasının markanın hükümsüzlüğüne karar verilinceye kadar marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, bu nedenle yalnızca “…” ibaresinin büyük harfle yazılmak suretiyle ön plana çıkartılarak markanın tescil edildiği şekilden farklı kullanıldığı ürün ve tanıtım malzemeleriyle ilgili toplatma ve imha kararı verilebileceği, davacının marka hakkına tecavüzün nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebileceği, bilirkişi tarafından davalının ticari kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre davalının “…” ibaresini öne çıkartmak suretiyle elde ettiği kazancın doğru şekilde hesaplandığı ve somut olayın özelliğine göre davacı markalarının geçerlilik süreleri, ticari iş hacmi, itibarı, tescil tarihleri eylemin işleniş şekli,davalı şirketin kapasitesi göz önüne alınarak talep edilen manevi tazminat miktarının olaya uygun olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının … numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının tescilli “…+şekil” markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak “….” ibaresini daha büyük yazarak öne çıkartacak şekilde kullanmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, davalının “…” ibaresini ürünlerde, tüm emtiada, tanıtım malzemesi ve ticari evrakta, internet ortamında bu şekilde kullanmasının yasaklanmasına, “…” ibaresinin büyük harflerle yazılıp öne çıkartıldığı “…” markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrağın zaptı ile mümkün ise tescil edildiği halinden farklı şekilde “…” ibaresinin büyük harflerle yazılarak kullanılan “…” markasının silinmesine, mümkün değilse imhasına, davalının www….com.tr alan adının silinmesi talebinin reddine, 38.965,70 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının markasını “kötü niyetle” tescilini sağlamış olduğu tespit edildikten sonra, davacının tanınmış markaları ile iltibas yaratması sebebine dayanılarak hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması karşısında CATPOWER markasına dayanılarak alınan ve kullanılan internet alan adının iltibas yaratmayacağını düşünmenin olanaksız olduğunu, … ibaresi’nin …’in GÜCÜ anlamına geldiğini, … markası ile ilişkilendirilmesi, bu alan adı altında …. ‘ in e-ticaret yaptığının zannedilmesinin kaçınılmaz olduğunu, …’in alt markası gibi görünmesi ve aynı/benzer mallar üzerinde kullanılması ile tüketiciyi yanıltıcı bir durum söz konusu olacağını, iltibas yaratan bir ibarenin ınternet ortamında kullanılmasının tüketicilerin yanılmalarına sebep olacağı gibi davacı açısından da markasının ayırt ediciliğinin zarar göreceğini, davalının … markasının tanınmışlığından yarar sağlayacağını beyanla; kısmi istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul Anadolu 2 FSHH Mahkemesinin “davanın kısmen kabulüne” dair E 2013/89- K 2017/25 sayılı hükmünün yalnız “www…..com.tr alan adının silinmesi talebinin reddine” kısmının kaldırılarak , “www…..com.tr alan adının silinmesi için ODTÜ Alan Adları Yönetimine emir yazılmasına” karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme tarafından dört ayrı heyetten rapor alındığını, raporlarda kötüniyetin tespit edilemediğinin açıklandığını, tazminat yönünden çelişkiler bulunduğunu, mahkemenin kararında hangi rapora itibar ettiğini açıklamadığını,-Dava konusu edilen “… Şekil” markasının 2005 yılından bu yana, yaklaşık 8 yıldır tescilli olduğunu davacı tarafın, 8 yıl boyunca, davalı müvekkilin tesciline ses çıkarmadığını, 2008/95 sayılı AB Direktifinde ve 207/2009 sayılı Topluluk Tüzüğünde, “ardı ardına, kesintisiz 5 yıllık süre” marka tesciline ses çıkarılmamasının, hak kaybına sebep olduğunu, Yargıtayın, bu düzenlemelere uygun olarak bazen 5 yıl bazen de olayın koşullarına göre daha kısa süreleri, hak kaybı için yeterli gördüğünü ,
-Müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, dava konusu edilen markadan önce, 2004 yılında “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunmuş olmasının, yasal bir hak olup, müvekkili şirketin, bu başvurunun TPE tarafından resen reddedilmesi üzerine, söz konusu markayı ticaret hayatında da kullanmadığını,müvekkili şirketin, dava konusu edilen markayı 8 yıldır ticaret hayatında aktif olarak kullanmasına rağmen, davacı tarafın markası ya da ürünleri ile herhangi bir iltibas meydana gelmediğini, haksız bir avantaj sağlamadığını, ya da davacı tarafı her hangi bir şekilde zarara uğratmadığını, müvekkilinin, dava tarihine kadar davacı tarafından herhangi bir uyarı ya da hukuki işleme de maruz kalmadığını, avantaj sağlamak istese 09. Sınıfta tescil ettirmesi gerektiğini oysa 06/07/08 inci sınıflarda tescil ettirdiğini,-Müvekkilinin markasının asıl unsurunun şekil unsuru olduğunu, bir cins aslan kafası görünümüne sahip olan logonun, aslan rengi olarak sarı renkte olmasının, zaten logonun tasarlanış amacına uygun düştüğünü, logoda hakim diğer rengin siyah olmasının ise sarı rengin vurgulanması amacıyla düşünüldüğünü,davalı müvekkilinin, 2004/09164 sayılı … ibareli marka başvurusunu yaptığı gün, 2004/09166 numaralı “Ağzını açmış aslan kafası” logosunun da başvurusunu yaptığını,-Uygulamada bazı yerlerde gözüken … büyük yazılmasının, ilk zamanlarda etiketlerdeki sınırlı yerden dolayı logo şeklini desteklemek, kullanıcılar nezdinde logonun akılda kalmasını ve bilinirliliğini arttırmak için yapılmış olduğunu, dava zamanında alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği gibi, internet sitesi ve diğer alanlarda kullanımlarda … büyük yazılarak kullanımına rastlanılmadığını, -Davalı müvekkilinin, dava konusu markayı sadece tescil ettirmiş olması fiilinin, hele ki markaların benzer olmaması hususu da dikkate alındığında kötü niyetli sayılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın, dosyaya bu kötü niyeti kanıtlayan herhangi bir delil sunmadığını,-Markaların görsel, işitsel, kavramsal ve sınıfsal yönden benzer olmadığını, markaların tüketici kitlesinin aynı olmadığını, müvekkilinin Catpower ürünleri, genellikle ahşap, marangozluk, küçük sanayi siteleri ve ev kullanımları için yapılan ucuz ürünler iken, davacı tarafın Caterpillar markalı İş Makineleri, inşaat ve maden sektöründe kullanılan, çok yüksek meblağlı, pahalı büyük iş makinaları olup kullanıcı ve özellikle satın alıcı ve karar vericilerinin çok farklı olduğunu, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin bütünüyle farklı olduğu, ikame imkânlarının bulunmadığı, bir birini tamamlayıcı niteliği bulunmadığını, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin bütünüyle farklı olduğu, ikame imkânlarının bulunmadığı, bir birini tamamlayıcı niteliği bulunmadığını, markalar benzer olmadığı için müvekkilinin kötü niyetli kabul edilemeyeceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.TPMK kayıtlarından, dava konusu “…+Şekil” markasının 06,07 ve 08. sınıflarda 16/02/2006 tarihinde tescil edildiği, davacının çeşitli sınıflarda “…” esas unsurlu markalarının mevcut olduğu, … numaralı “…” markasının 16/08/1989 tarihinde tescil edildiği, diğer markalarının ise daha sonraki tarihlerde tescil edildiği tespit edilmiştir.Dosya kapsamında alınan 01/11/2013 tarihli bilgisayar mühendisi bilirkişi raporunda; davalının www….com.tr alan adlı internet sitesinde küçük el aletleri tanıtım ve ticaretinin yapıldığını, sayfa başlığında davalının adına tescilli … numaralı kayda uygun şekilde marka kullanıldığını, sayfa görüntüleri ürün listeleri üzerinde yapılan incelemede, … ürün etiketinin altında … ibaresinin yer aldığını, stok takibinde ürünlerin ayrılması için model stok kodu olarak kullanıldığını, diğer bir üründe … şeklinde farklı puntolarda yazım kullanıldığını beyan etmiştir.Dosya kapsamında alınan 25/02/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda ; davalı markasının www…..com.tr alan adlı internet sitesinde tescilli şekline uygun kullanılmadığından marka hakkına tecavüz edildiği, her iki marka arasında karıştırma ihtimali bulunduğu, davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğinin ispatlanamadığı, 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden markanın hükümsüzlüğünün istenemeyeceği, talep edilebilecek maddi tazminat tutarının 70.846,72 TL olduğu bildirilmiştir. Dosya kapsamında alınan 28/08/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda ; taraf markalarının görsel ve işitsel yönden benzer olduğu, davalı markasının 06/07/08. sınıflarda tescilli olduğu, davacı markalarının da ağırlıklı olarak 07/09/12 ve 39. sınıflarda tescilli olduğu, davalı markasının ortak 07. Sınıf haricinde tescilli olduğu 07/08 inci sınıfın endüstriyel uygulamalar, kaldıraçlar güç gibi unsurların yanı sıra inşaat sektörü ile bağlantılı olduğunun görüldüğünü, davacı markasının tanınmış marka olduğunu, sınıflar arasında bağlantı bulunduğunu, bilirkişi heyetinin davalının tescil sonrası kötüniyetinin mevcut olduğunu ancak bunun başvuru tarihine taşınıp taşınmayacağının mahkemenin taktirinde bulunduğunu, davalının mecburiyet olmamasına rağmen CAT ibaresini ön plana çıkardığını, sarı siyah renk kombinasyonunun da davacı markasına yaklaştırma amacı taşıdığını gösterdiğini, davacı markasının yüksek derecede tanınmış ve ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğunu, markaların benzer olduğunu, 07. sınıfta ortak , 06/08 inci sınıflarda tanınmış marka ile bağlantılı olduğunu, sulandırma ihtimali bulunduğunu, beyan etmişlerdir. Davalı tarafın itirazları nedeniyle 22/03/2016 tarihli raporda; davalı adına tescilli 2005/27760 numaralı …+şekil markası ile davacı adına tescilli … markası arasında karıştırma ihtimali bulunduğu, Marka KHK 8/7 maddesi kapsamında sulandırma (=dilution, seyreltme) nin söz konusu olduğu, davalı şirketin tescil başvurusunda kötüniyetli olduğu beyan edilmiştir.Dosya kapsamında alınan 09/11/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının TPE nezdinde tanınmış marka sicilinde yer alan “…” markasının esas alınmak suretiyle hükümsüzlük talebinde bulunduğu, 556 sayılı KHK’nin 42/1-a maddesinde, tanınmış markalarla ilgili açılacak davalar bakımından 5 yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğü, somut olayda hükümsüzlük davasının, markanın tescil edildiği 16/02/2006 tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra 08/10(2013 tarihinde açıldığı, 556 sayılı KHK’nin 42/1-a maddesinde, sonraki marka tescilinin kötü niyetli olması halinde, hükümsüzlük davasının herhangi bir süreye tabi olmaksızın açılabileceğinin belirtildiği, somut olayda davalının “…+Şekil” markasını 6,7 ve 8. sınıflarda tescil ettirmek için 2004/09164 numarası ile TPE’ye başvurduğu, yapılan başvurunun TPE tarafından re’sen reddedildiği, bu ret kararının 31/05/2005 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının ret kararının tebliğinden 34 gün sonra dava konusu “…+Şekil” markasının tescili için başvuru yaptığı, davalının bahsedilen ret kararı ile birlikte, davacıya ait tanınmış markadan haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu veriler ışığında, davalının dava konusu markayı kötü niyetli olarak tescil ettirip ettirmediğinin mahkemece takdir edilmesi gerektiği, davacı markaları ile davalı markası arasında doğrudan karıştırılma ihtimali yaratacak kadar bir benzerlik bulunmadığı, ancak ortalama tüketicinin, davacının yeni eklemeler yapmak suretiyle davalının tescil ettirdiği şekilde bir marka oluşturduğu kanısına kapılmasının kaçınılmaz olduğu, bu sebeple, taraf markaları arasında, davalı markasının tescilli olduğu tüm sınıflar bakımından dolaylı karıştırılma ihtimali bulunduğu, bu itibarla, davalıya ait 2005 27760 tescil numaralı “…+Şekil” markasının dolaylı karıştırılma ihtimali nedeniyle KHK’nin 8/1-b ve 9/1-b maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, davalı tarafın markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak “…+Şekil” şeklinde kullandığı, davacının “…” markasının ön plana çıkartmak suretiyle, davacının markasının tescilli olduğu sınıflarda kullanmasının, ortalama tüketici bakımından karıştırılma ihtimaline sebebiyet vereceği, bu itibarla davalını eyleminin, 556 sayılı KHK’nin 61 ve 9/1-b maddeleri uyarınca davacıya ait T/00273 (tanınmış marka) ve 2007 47696 numaralı “…” ibareli markalara tecavüz niteliğinde olduğu, davacı tarafından elde edilen kazanca münhasır talep edilebilecek maddi tazminat tutarının hakkaniyet hususları da dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 38.965,70 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
G E R E K Ç E :Davacının … özel/00177 ve … özel/00273 tanınmış markaları ve … unsurlu marka tescillerine dayanarak, davalı adına tescilli 2005/27760 başvuru numaralı 06/07/08 sınıflarında tescilli şekil+… markasının müvekkilinin markasından haksız yarar sağlamak amacıyla kötüniyetli olarak tescil edildiği ve müvekkilinin markasının itibar ve ayırt ediciliğine zarar verdiği gerekçesiyle hükümsüzlüğünü ve davalının markasını www…..com.tr internet sitesinde tescil edildiği şekilde değil … şeklinde ve …, model … şeklinde kullanımının kötüniyetli kullanım olduğundan bahisle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi, alan adının silinmesi, 556 Sayılı KHK 66/b maddesine göre maddi tazminata ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, davalı adına tescil edilmiş www…..com.tr alan adının silinmesi talebinin reddi kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, davalı şirket adına tescilli alan adının 08 Nisan 2010 tarihinde tescil edildiği, davalının kötüniyetli tescil edildiği kabul edilen ve hükümsüzlüğüne karar verilen markanın sözcük unsurunu içerdiği, davacı tarafın … ibareli tanınmış markası ile iltibas tehlikesi yarattığı gibi, davalı markasının esasen davacı markasının sulandırılması ve haksız yarar sağlama ihtimali bulunduğundan alan adının silinmesi talebinin reddi kararının yerinde olmadığı kanaatiyle davacı istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak davalının www.catpower.com.tr alan adının silinmesi talebinin kabulü ile karar kesinleştiğinde OTDÜ Alan Adları Yönetimine müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.Davalı vekilinin davaya cevabında ve istinaf başvurusunda; davanın uzun süre sessiz kalmak suretiyle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, sadece marka başvurusunda bulunmanın kötüniyetli tescil kabul edilemeyeceğini, davacı markalarının 09. Sınıfta tescilli olduğunu, tescil sınıflarının aynı olmadığını, markaların benzemediğini , müvekkilinin markasının özgün olduğunu, internet sitesinde de tescile uygun kullanım gerçekleştirdiğini, bazı ürünlerde … ibaresinin küçük yazılmasının etiket tasarımı ve boyutu ile ilgili olduğunu, tüm kullanımlarda şekil markasına yer verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.Davacının davalı tescilinin müvekkilinin tanınmış markasından haksız yararlanma amacı güttüğünü ve markanın itibarı ile ayırt ediciliğine zarar verdiğini yani tanınmış markasının dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 8/7 maddesi ve 42/2 maddesinde düzenlenen sulandırmaya karşı korunmasını ve hükümsüzlüğünü talep ettiği, markanın sulandırmaya karşı korunmasında da karıştırma ihtimaline karşı koruma birbirinden farklı ve bağımsız hükümlere, koşullara bağlı ise de sulandırma ihtimalinin bulunup bulunmadığı değerlendirilirken markaların aynı/benzer olup olmadığının, aynı/benzer mal ve hizmetlerde tescil edilip edilmediğinin yada kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi gerektiği kanaatine varılmış, markanın bütün itibarıyla bıraktığı izlenim değerlendirilirken, tüketici algısının markadaki unsurlardan hangisine yoğunlaşacağı, baskın unsurun şekil unsuru mu yoksa sözcük unsuru mu olduğunun değerlendirilmesi gerektiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki beyanlarının aksine , sözcük unsurlarının tüketicinin hafızasında öncelikli olarak yer bulan unsurlar olduğu, benzerlik karşılaştırmasında sözcük unsurlarının karşılaştırılmasına öncelik verileceği, davacı … markasının tanınmışlığı ve ayırtediciliği yüksek bir marka olduğunun dosya kapsamında alınan tüm bilirkişi raporlarında beyan edildiği gibi TPMK’da tanınmış marka sicilinde tescilli olduğu, … tanınmış markasının, davalının markasının sözcük unsuru olan CATPOWER ibaresinin ilk hecesini oluşturduğu, görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, 07 inci sınıfların taraf markalarında ortak olduğu, dosya kapsamında alınan 22/08/2015 tarihli sektör bilirkişisinin de bulunduğu heyet raporundaki sınıfsal karşılaştırma da dikkate alındığında, 06/08 inci sınıfların da davacının markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetlerle bağlantılı olduğu, benzerlik karşılaştırması neticesinde davacı tarafın davacı markasının tanınmışlığından faydalanma ihtimali bulunduğunun ve tüketicinin sonraki davalı markasını gördüklerinde davacının markası ile irtibat kurarak davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenme ihtimali bulunduğu kanaatiyle, ilk derece mahkemesinin 556 Sayılı KHK 8/1-b maddesi hükmü gereğince hükümsüzlük kararı vermesi yerinde değilse de sonuç itibarıyla hükümsüzlük kararı doğru olduğundan mahkeme kararının kaldırılarak, mahkeme gerekçesi düzeltilerek 556 Sayılı KHK 8/7 maddesi gereğince hükümsüzlük kararı verilmiştir.Davalı vekilinin müvekkilinin kötüniyetli olmadığı ve davanın süresinde açılmadığına dair istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalı adına başvurusu yapılan TPE tarafından reddedilen 2004/09164 başvuru numaralı 06/07/08 sınıflarda tescil başvurusu yapılan “… markasının reddine karar verildiği, 34 gün sonra davalının davaya konu “…+şekil” markasını aynı sınıflarda ve benzer sarı siyah renklerle tescil ettirdiği, davalının internet sitesinde etiketler üzerindeki … ibaresini ön plana çıkararak ve power ibaresini küçük yazarak ayrıca şekil unsuru kullanmadan, “Marka;…” ibareli kullanım ile, stok numaralarındaki tek başına …. ibaresi kullanımının, davacının markalarına tecavüz teşkil ettiği gibi davalının markayı kötüniyetle davacının markasına benzeterek, yaklaştırarak imaj aktarımı gerçekleştirmek suretiyle kullanmak istediğini tescil başvurusu sırasında da kötüniyetli olduğunu gösterdiği, kötüniyetli tescil ve bu durumda hükümsüzlük davasının süreye tabi olmadığını tespit eden ilk derece kararının yerinde olduğu kanaatine varılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarihli 2013/89 Esas, 2017/25 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜNE, -Davalının 2005/27760 numaralı “…+şekil” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Davalının tescilli “…+şekil” markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak “…” ibaresini daha büyük yazarak öne çıkartacak şekilde kullanmak suretiyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, -Tecavüzün önlenmesine, davalının “…” ibaresini ürünlerde, tüm emtiada, tanıtım malzemesi ve ticari evrakta, internet ortamında bu şekilde kullanmasının yasaklanmasına, -“…” ibaresinin büyük harflerle yazılıp öne çıkartıldığı “…” markasını taşıyan tüm emtia, tanıtım malzemesi, ticari evrağın zaptı ile mümkün ise tescil edildiği halinden farklı şekilde “…” ibaresinin büyük harflerle yazılarak kullanılan “…” markasının silinmesine, mümkün değilse imhasına, -Davalının www….com.tr alan adının silinmesi talebinin KABULÜNE, karar kesinleştiğinde davalı adına tescilli www……com.tr alan adının silinmesi için OTDÜ Alan Adları Yönetimine müzekkere yazılmasına,-38.965,70 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 3.344,85 TL harcın, peşin alınan 836,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.508,64 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,b-Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükümsüzlük davası üzerinden taktir olunan 3.931,00 TL, tecavüzün tespiti davası üzerinden taktir olunan 3.931,00 TL, maddi tazminat davası üzerinden takdir olunan 4.636,23 TL, manevi tazminat davası üzerinden takdir olunan 3.931,00 TL vekalet ücreti taktirine davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Davacı tarafından yapılan 836,31 TL harç, 345,30 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.081,61 TL yargılama giderinin; davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
d-Davalı tarafından yapılan 16,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.016,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf yargılaması yönünden;a-Davalı yanca, alınması gereken, 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,b-Davacı yanın istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,c-Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 34,10 TL (Tebligat ve posta gideri) olmak üzere toplam 119,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının üzerinde bırakılmasına, e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 30/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.