Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2701 E. 2019/2197 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2701 Esas
KARAR NO : 2019/2197
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2014/191 E. – 2016/808 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının … Bankası Akaretler Şubesindeki hesabına avans olarak 460.000,00 TL havale ettiğini, defalarca talep edilmesine rağmen avans olarak yatırılan paranın iade edilmediğini, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalının itirazın üzerine takibin durdurulduğunu belirterek anılan icra dosyasında davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, takip ve dava konusu bedelin müvekkilince borç olarak dava dışı …’ye verildiğini ve bu borç karşılığında adı geçen firmadan senet alındığını, senedin işleme konu edilmediğini, dava dışı Marine İstanbul …. A.Ş’nin borcunu davacı …. Ltd. Şti. tarafından müvekkiline banka yolu ile ödendiğini, davacının sonradan iş bu davaya konu bedeli haksız olarak icra takibiyle istediğini, havale işleminin esasen borcun üstlenilmesi niteliğinde olup davacı ile dava dışı …. A.Ş arasında gelişen ve bu dava ve icra takibiyle müvekkiline yöneltilen husumetin müvekkilini bağlamayacağını, davacının avans ödemesine teşkil eden ticari ilişkiyi açıklamadığını, nitekim taraflar arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını belirterek haksız davanın reddini ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Davacı tarafın, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı hesabına 460.000,00 TL avans ödemesi yaptığını iddia ettiği, davalının da bu bedeli aldığını kabul ederek 3. kişiden olan alacağının ödenmesi amacıyla kendisine havale yapıldığını belirtmiş olmakla, davalı tarafın bedeli aldığına ilişkin ikrarı ve havale bedelini alma nedeni olarak ileri sürdüğü vakıalar birlikte değerlendirildiğinde; bu ikrarın bağlantısız birleşik ikrar niteliğinde olduğu, ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunu, borcu üstlendiği iddia edilen davacı ile borçlu dava dışı … A.Ş ve alacaklı davalı arasında borcun nakdedildiğine ilişkin uygun irade beyanlarının bulunduğu bir belgenin veya sözleşmenin olması gerektiği ancak davalı tarafından bu yönde herhangi bir belge veya sözleşmenin ibraz edilemediği, davalı ya da dava dışı …. A.Ş tarafından bir kısım belgeler sunulmuş ise de, bu belgelerin borcun nakdi sözleşmesinin gerçekleştiği veya davacının 3. kişinin davalıya olan borcunun ödeme taahhüdünde bulunduğunu ispata yeterli bulunmadığı, davacının 2011 yılına ilişkin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ancak 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup lehine delil teşkil ettiği ve 2012-2013 yılı ticari defterlerinde cari hesapta davalıdan 460.000,00 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalının da, tarafların ticari defterlerine dayandığı ancak mahkememizce HMK. 219, 222. maddesindeki meşruhatı taşıyan defter ibrazına ilişkin davete rağmen ticari defterlerini sunmadığı ve bu durumda defterlerini ibraz etmekten kaçınmış sayıldığı, delil dilekçesinde ”ve sair delil” dayanıldığı belirtildiğinden bunun yemini de kapsadığı, davalıya yemin hakkının hatırlatılmış olduğunu, ancak davalı tarafın yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, itirazının 460.000,00 TL için iptaline, işlemiş faiz talebinin reddine, bu alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını geçmeyecek şekilde değişen oranlarda avans faizinin uygulanmasına, davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf isteminde özetle; mahkemenin ispat yükünü tayinde yanılgılı karar verdiğini, somut olayda vasıflı ikrarın söz konusu olduğunu, davacının havalenin ticari işe sebebi ile avans ödemesi olarak gönderildiğini ispatla yükümlü olduğunu, müvekkilinin hesabına yapılan ödemenin TBK 555.md gereğince havale niteliğinde olduğunu, ticari iş için ispata yarar bir delil sunulmadığını, müvekkilinin gerçek kişi sıfatına haiz olduğunu, mahkemenin avans faiz oranına hükmetmesinin hatalı olduğunu, icra inkar tazminat taebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddi ile birlikte kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf isteminde özetle; mahkemenin işlemiş faiz talebi yönünden davayı reddetmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönü ile hatalı olduğunu ve bu nedenle kararın düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME:Dosyada bir öneği mevcut … Bankası AŞ Masko Şubesi’ne ait 14.12.2011 tarihli 460.000TL bedelli havale makbuz örneğinde; gönderen …Ltd Şti, alıcı; … olarak yer almakta olup makbuzda havalenin sebebi yer almamaktadır.İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı davacı, borçlı davalı olup takip konusu 460.000TL bedelli 14.12.2011 Tarihli havale dekontu ile avans verilen cari hesap alacağı olarak gösterilmiş, davalı tarafça takibe süresinde itiraz edilmiştir.
G E R E K Ç E :Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karara karşı her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı; havalenin avans olarak gönderildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise; yapılan havalenin üçüncü kişinin borç ödemesine ilişkin olduğunu savunmuştur. 6098 sayılı TBK.nun 555 vd maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe, bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.Vasıflı ikrarda; vakıa kabul edilmekle birlikte, onun farklı bir hukuki vasıfta olduğunun ileri sürülmesi durumunda, vasıflı ikrardan söz edilmesi gerekir. Öğretide vasıflı ikrarın bölünemeyeceği benimsenmiştir.O halde, somut olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü, vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir.Somut uyuşmazlıkta; davalı davaya konu paranın kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle (avans olarak) değil, başka bir nedenle (üçüncü kişiye ait bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir.Bu durumda, davacı taraf, davaya konu havalenin avans olarak gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. (Aynı yönde Yargıtay 3.HD’nin 2017/14178E, 2019/3264 Karar, 11/04/2019 tarihli kararı; Yargıtay 11.HD’nin 2012/9255Esas, 2013/11522 Karar, 03.06.2013 Tarihli kararı)O halde, mahkemece; ispat yükünün davacıda olduğu ve savunmaya göre davalıya geçmediği, davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınarak davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olmakla yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda beyanı alınması ve yemin delilinin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmüştür. Kabul edilen istinaf sebebi dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığından bu aşamada davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, davacı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2016 gün ve 2014/191 Esas, 2016/808 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 13,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 98,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Kabul edilen istinaf sebebine göre davacı tarafça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.