Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2596 E. 2018/2185 K. 17.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2596 Esas
KARAR NO : 2018/2185
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2016
NUMARASI : 2012/164 E. – 2016/605 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 17/10/2018
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nce verilen 07/12/2016 tarihli kararına karşı, davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, 12.06.2012 tarihli dava dilekçesinde, “müvekkilinin, şirket birleşmeleri sonucunda … şirketinin halefi olduğunu, adı geçen şirketin 2008 ve 2009 yıllarında davalıya 31 fatura karşılığı 2.051.459,30 USD değerinde kağıt sattığını, malların davalıya konsinye olarak gönderildiğini, fatura ve konşimentolar da davalının konsinye aldığının açık açıkça belirtildiğini, davalının kendisine emanet edilen malları İngiltere’deki …Ltd şirketine göndermesi gerekirken, her nasılsa Türkiye’de gümrükten çekerek millileştirip tasarruf ettiğini, davalıya gönderilen ihtarnamelere rağmen davalının ödeme yapmadığını” iddia ile 2.051.459,30 USD’nin dava tarihinden itibaren bankaların ABD doları mevduatına uyguladıkları en yüksek banka faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevaben, “davacının Kanada uyruklu oluşu nedeniyle teminat yatırması gerektiğini, aksi halde HMK’nın 115.maddesi gereği davanın reddi gerektiğini, talep edilen alacakla ilgili olarak müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, pasif husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının aktif dava ehliyetinin de bulunmadığını” iddia ile davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, gümrük beyannameleri, konşimentolar ve diğer deliller üzerinde bilirkişi incelemeleri yaptırılarak bilirkişi rapor ve ek raporları aldıktan sonra, “davacı tarafça davalıya yapılan doğrudan bir satışın bulunmadığı, davacının malları dava dışı…Ltd şirketine sattığı, bu şirketin de davalıya sattığı ve satış bedellerinin de dava dışı … şirketine ödendiği, her ne kadar bu iki şirketin yetkililerinin aynı olduğu iddia edilmiş ise de bunların bunların tüzel kişiliklerinin farklı olduğu, her ne kadar davacının bu malların dava dışı … Ltd şirketine gönderilmek üzere davalıya gönderildiği iddia edilmiş ise de, aslında bunun tam tersinin söz konusu olduğu, ithal işleminin davalı …ş Ltd şirketinden yapıldığı, davacının bir alacağı varsa, dava dışı… isimli firmadan alacağı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 22.02.2017 harç tarihli istinafında, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, “satışın konsinye satış olduğunu ve faturalardan Vortex adının yazılı olmasının bunu değiştirmediğini, malların yurtiçine satıldığını, yurt içine satılacak malların dolambaçlı olarak niçin davalının hakim ortağı …’ün, İngiltere’de mukim ve tek ortağı olduğu … Ltd şirketi üzerinden Türkiye’ye itha ettiğinin anlaşılamadığını, davalı ile dava dışı …Ltd arasında çok sıkı bir organik bağ olduğunu, … yerine davalının garanti mektubu verdiğini, davalının malları kendisinin tasarruf edip bedelini de .. Ltd şirketine ödemediğini, bir ödeme belgesinin dosyada bulunmadığını, eksik inceleme yapıldığını, müvekkilinin elektronik muhasebe kayıtlarının yer aldığı CD’nin incelenmediğini, malların davalı depolarına alındığına dair antrepo kayıtlarının incelenmediğini, davalı ile dava dışı …x firkası arasında ayniyet olduğunu ve işlemlerinin muvazaalı olduğunu, bu konuda Garanti Mektubu’nun incelenmediğini, oysa bu garanti belgesiyle ikisi arasındaki ilişkinin ortaya çıktığını, bu garanti belgesinde, davalının, … şirketinin kendisine bağlı bir şirket olduğunun açıkça yazılı olduğunu, muvazaalı ithalat işlemi yapıldığını, beyanname konusu malları ile banka dekontlarının hiçbir ilgisi olmadığını, beyannameler ile ödeme dekontları arasında uyuşmazlık bulunduğunu, davalının KKDF ödememek için oraya kendi kontrolündeki… şirketini koyarak malı küçük partiler halinde ithal etmiş gibi gösterdiğini ve davalıya bir ödeme de yapmadığını, malların davalı tarafından gümrükten alınarak millileştirildiğine, ancak bedelinin ödenmediğine dair ek-14 no’lu delil olan ve davalı şirket yetkilisi .. .’ün gönderdiği e-postanın da incelenmediğini, cevap dilekçesinin 10.maddesine malların davalı tarafça gümrükten alındığının ancak ödeme yapılmadığının sabit olduğunu, iki adedi dışında konşimentolarda ciro bulunmadığını, bu nedenle davalının mal bedelinden sorumlu olduğunu” iddia ile kararın ortadan kaldırılmasını, dosyanın yetkili ve görevli bir mahkemeye gönderilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevaben, “davacının iddialarının bilirkişilerce ve mahkemece doğru görülmediğini, malları davacı tarafından …’e, … tarafından da müvekkiline fatura edildiğini, … şirketinden alacağını tahsil edemeyen davacının müvekkiline dava açtığını, malların bedelinin, müvekkili tarafından …şirketine ödendiğini, muhataplarının… şirketi olduğunu, yabancı dildeki belgelerin HMK’ya aykırı olduğunu, … şirketi ile müvekkilinin, farklı ülkelerde kurulmuş 2 farklı şirket olduğunu, eksik inceleme bulunmadığını, Gümrük Beyannamelerinin ve işlemlerinin Gümrük mevzuaatına uygun olduğunu, yaklaşık 5 yıl bir iddiada bulunmayan davacının şimdi konşimentolarda ciro olmadığın ileri sürmesinin MK’nın 2.maddesine aykırı ve kötüniyetli olduğunu, bilirkişi raporlarının tümüyle davacı aleyhine olduğunu, davacının raporlarda ve dilekçelerde olmayan ikrar ve çelişki bulmaya çalıştığını” ileri sürerek istinaf isteminin reddini istemiştir.
02.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, “dava konusu malların faturalarında göndericisinin dava dışı …Ltd şirketi, alıcısının ise davalı …Tic A.Ş olduğu, varış ülkesinin Türkiye, boşaltma limanının İstanbul / Kumport olduğu, davalı Unirep şirketine gönderilen malın emanet olmadığı, davalının malın yasal alıcısı olduğunu, mal bedelinin de dava dışı … şirketine banka yoluyla davalı tarafından 2.352.976 USD ve 140.193 Euro olmak üzere ödendiği, ithalat aşamasındaki işlemlerin Gümrük Kanunu’na ve Yönetmeliğine uygun olduğu herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı, … şirketince, … firmasına kesilen yüke ait fatura ve evrakın davalı … firmasının ticari kayıtlarında bulunmadığı, davalının ticari defterlerinde de davacıya bir borcunun tespit edilemediği” ifade edilmiştir.
14.10.2014 tarihli ek roporda, ” eşyanın ihracatçısının Kanada’da yerleşik …., alıcısının İngiltere’de yerleşik …. olduğunun, … tarafından tanzim edilen fatura ve konşimentolardan anlaşıldığı ve bu üçgen ticaretin transit ticaret (re-export) olduğu, eşyanın teslim şeklinin CFR yani mal + navlun olduğu, navlunun ihracatçı tarafından peşin ödendiği, ihracatçı ülkenin Kanada, ticaret yapılan ülkenin İngiltere, ithalatçı ülkenin ise Türkiye olduğu, faturaların, eşyayı gönderen … firması tarafından ithalatçı … adına tanzim edildiği ve varış yerinin İstanbul / Kumport ilamın olduğu, eşyanın İngiltere’ye gideceğine dair bir ibarenin bulunmadığı, dava konusu ticaretin … şirketi ile davalı … arasında cereyan ettiği, konşimentoların ciro edilmesini müteakip, …. şirketinin antrepo beyannamesi ile malları kendi antreposuna koyduğu, kısmi ithalat ve direkt ithalat yaptığı, fatura bedelini gönderici … firmasına ödediği, satıcı ile alıcı arasında gizlenmiş bir ilişki tespit edilemediği, beyannamelerin tümünün sorunsuz kapandığı, mevcut evraka göre davacının muhatabının davalı …olmadığı, eşyanın gönderici ve fatura düzenleyicisi … olduğu” görüşü açıklanmıştır.
07.12.2015 tarihli 2.raporda sonuç olarak, “dava konusu ticaretin … (İngiltere) ile … (Türkiye) arasında gerçekleştiği, …i firmasının malın ihracatının olduğu, davalı …’in konşimentoların ciro edilmesinden sonra antrepo ve ithalat işlemlerine başlayabileceği ancak dosyada 2 adet cirolu konşimento bulunduğu, dosyada mevcut işlem gören diğer konşimentolarda ciro olmadığı, ancak gümrük beyannamesi ekinde …’e ait faturaların olduğu ve döviz transferinin de … firmasına yapılarak ithalatın gerçekleştirildiği, mevcut belgelere göre alıcı ile satıcı arasında bir ilişki tespit edilemediği,… şirketinin eşyaları önce kendisine ait antrepoya alıp, daha sonra antrepodan ithal ettiği, gümrük beyannamelerinin tümünün sorunsuz kapandığı, yapılan ithalat işlemlerinin Gümrük Mevzuatına uygun olduğu, muhasebe kayıtlarının gerçekleşen sisteme uygun olduğu, konşimento cirolarının ispata muhtaç olduğu, ispat edilmesi halinde yapılan işlemlerin tamamının yasalara uygun yapıldığı, borç-alacak ilişkisinin tespitinde belirleyici unsurun cirolu konşimentolar olduğu” ifade edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı gerekçe ile istinaf isteminde bulunmuş ise de, uyuşmazlık konusu malların faturalarında alıcı olarak davalının gösterildiği, konşimentolarda da alıcı olarak davalı şirketin adının yazılı olduğu, konşimentoların cirosuz olmasının sebebinin ise bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere konsinye olarak banka’nın görünmemiş oluşu olduğu, konsinye olarak banka gösterilmediğinden banka cirosunun gerekli olmadığı, gönderici emrine yazılı konşimentolarda malın acente vasıtalarıyla ithalatçıya gelmesi ile birlikte ithalat işleminin tamamlanmış olduğu, tüm dosya kapsamına göre malı ihraç eden ülkenin Kanada, ticaret yapılan ülkenin İngiltere, ithalatçı ülkenin ise Türkiye olduğu, faturaların davalı şirket adına tanzim edildiği ve dava konusu malın İngiltere’ye gideceğine dair bir kaydın bulunmadığı, davacının muhatabının davalı şirket değil dava dışı … şirketi olduğu anlaşılmakla, davacının tüm istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve yapılan celse sayısıda dikkate alınarak, 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/10/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.